rüyalar gerçek olsaydı mesela benim rüyam gerçek olsaydı;
1-sokak çocukları diye bi kavramı bilmezdik
2-halkların kardeşliği diye bi slogan olmazdı
3-kapitalizm sözcüğü sözlüklerden silinirdi
4-eğitim paralı olmazdı
5-kadınlar "mal" gibi alınıp satılmazdı
6-ülkemdeki kütüphane sayısı ve kitabevleri artardı, kitaplar yok satardı
7-insanları popülist eğilimlere sürükleyen televizyonlar komple ortadan kaldırıldı
8- ve elbette aşk güzel bir sözcüktür.
rüyada görülen kişinin ak sakallı dede (altay öktem ak sakallı ibne der) olmadığı sürece sorun olmayacak durumdur. zira rüya ya da gerçek aşk tek kişiliktir.
evet, evet devam, 30 saniye lütfen evet evet. geliyorum. yavaş.30 saniye. aman allahım. bu harika. evet 30 saniye. evet. aynı yazarı 1 saat içinde 6 dan fazla oylayamazsın. evet. tamam.
yapılan ironin tam manasıyla anlaşılabilmesi için taraflarının birbirlerinin sosyal yaşantılarını, beğenilerini ve değerlerini bilmesi gerekir. en azından kişi hakkında verili bi bilgiye ihtiyaç vardır yani. bu gibi ortamlarda ironi anlaşılmıyor çığlıkları oldukça gereksiz duruyor. hele mal. o daha bi gereksiz. bi de neden anlaşılma kaygısı? sen yaz geç. anlayan anlar anlamayan bakar.
ne yazıktır ki onlar az rastlandıklarının farkında olup az az verirler kendilerinden, bu yüzden doyumluk değil, tadımlıktır hepsi, ve damağınızdadırlar.
muhtemel iş arkadaşı olabilir. özel sektörde çalışan biri için pazartesinin salıdan, salının çarşambadan, cumadan ve hatta cumartesiden farkı olmadığı düşünülürse haftanın 6 günü demektir. diğer yandan şiirsel bir tarafı var bu söylemin, pazartesi her ne kadar depresyon filan gibi kötü çağrışımlara açık olsa da başlangıçtır. her gün sana yeniden başlıyorum anlamında da gelir.
kadınların çok kitap okuduğu doğrudur ama yanlışi kitaplardır bunlar. sayıca çok okumalarından öte içeriklerine de bi göz atmalarını, best sellerden uzak durmalarını, pembe serilerden mesela. kanıyorlar aşka meşke sonsuzluğa, sonra da gerçek hayatta affalayıp sevdiklerini kitap karakterlerine benzetmeye çalışıyorlar.
sözlükten de anlaşılabilecek durumdur. bizde kötüyü meşhur kılma gibi bi durum var. ajdarla dalga geçmenin ona prim yaptırdığının farkında olmayan bi nesil. sabaht akkiraz, cihat aşkın, baki kemancı erkan oğur bir sürü müzik adamı var ülkemizde. ama biz soytarı bi milletiz, soytarılık yapıyoruz.
türkiyede yaşamak istemiyorum demek için geçerli ve yeterli nedenlerden biridir. türkiyenin gerçeğidir bu. biraz doğuya doğru gittiğinizde filmlerde izlediğimiz o berdellerin, başlık paralarının nasıl güncel olduğunu nasıl uygulanır nasıl gerçek olduğunu görmek pek mümkün. bu bildiğimiz alışveriş olayında kadın madde/mal olmaktan da öte hiçlikle nitelendirilmiş durumda. baba için gelir kaynağı bir öküzden farkı yok. batıda ise ilkel dediğimiz bu duruma karşın daha soyut olarak da olsa durum pek farklı değil. sevgilisinde olmasını istediğini özellikleri sayan bir kadının ağzından duyduğumuz ev, araba iş cart curt talepleri de kadının satın alınabilen bir "şey" olduğunu göstermekte. ha bunu böyle serinkaknlı yazmak onaylamak anlamına gelmiyor. bi yerde çizilmiş bir kader var, bir yerde çizilen bir kader...
sabah evinden çıkarken tutulan asansör kapıları yüzünden 10 dakika beklemiş, trafikte yanına gelen mendilci çocuğun sümüklerine içlenmiş, eline aldığı gazetenin her sayfasında buruk buruk küfürler savurmuş, iş yerinde patronun dediği ve istediği kişi olabilmek için kasılmış, akşam evinde televizyon karşısında aşkı memnu ve türevlerini izlerken aptallaştırılmış insan söylemi.
evliliğin flört etmek gibi sadece iki kişilik bir şey olmadığını anladığında, anneler babalar dayılar teyzeler ve devlet takibinden sıkıldığında yani, heycanlarını bireysel olarak devam ettirecek çiftlerdir. özgür çiftler yani.
yok ibne demiyoruz biz ona. seri eksi oy verilebilir. beğenmezsin fikrini zikrini hepsi amenna. ama yahu turgut uyar ve ergin günçe'den alıntıladığım şeye neden eksi veriyorsun mesela bunu anlamıyorum. şiir onların güzelim, kasma fazla. özelden oy dilenmeye benzemez hem bu işler. ciddi anlamda derdim yok eksi ve artıyla. hayat değil çünkü sözlük. buraya göre psikoloji geliştirmiyoruz çok şükür. ama koskoca 2. yeninin koskoca şiirini eksilerken insan bi düşünür yahu. nedir bu ego anlamış değilim.
cümlenin sıradan olmadığını ama yazanının çok sıradan olduğunu gösteren bir eylemdir. üç ünlem gibi aptalca bir noktalama işareti yoktur çünkü. kıçını yırtsan yazdığını yazdığın kadar okur, okur yani...