https://www.tatilematile.com/ adresinde faaliyet gösteren tatile gidecekler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken site.
belki de türkiye'nin en kapsamlı, müşteriye farklı otelleri, paketleri karşılaştırma imkanı sunan, listelenen her oteli en ince detayına kadar listeleyen bir web sitesi.
malum ülkenin hali son zamanlar perişan halde canlı bombayla yatıp canlı bombayla kalkıyoruz bende zamanın da öylesine bir araştırmasını yaptığım bi konuyla ilgili bilgi içerikli bi kaç şey yazayım dedim.
konumuz:canlı bomba nasıl fark edilir
öyle uzun bi giriş cümlesi falan yazmak yerine hemen konuya girip maddeler halinde toplum içinde canlı bombaları nasıl fark edebileceğimizi öğrenelim.
giyim tarzı: malum adı üstünde canlı bomba,üstünde ki patlayıcıları kamufle etmek için aşırı bol elbiseler giyecektir.şu an kış ayında olduğumuz için uzun palto ile gayet mümkün ama havanın hafif ılık olduğu zamanlar bile bütün düğmeleri iliklenmiş bi palto giyen biri her zaman şüphelenmemiz gereken biri olabilir.
yürüyüş tarzı: bombacılar fazladan yaklaşık 18 kilogramlık bir ağırlık taşıdıkları için robot gibi yürürler. ayrıca çoğu bombacı hedefine yönelmeden önce uyuşturucu almaktadır. (ham afyon standarttır ve sakız arasına ya da yanağın içine sıkıştırılmış olarak alınır) böylece ister fazla yük nedeniyle, ister kafası iyi olduğundan ya da her iki nedenle canlı bombanın yürüyüşü tuhaftır.ayrıca hipnoz durumundadır. ölümün yaklaşmakta olduğunu görür ve üzerlerinde ki stres gözle görülür hale gelir
genel davranışları: bu insanların hayatların son anlarını yaşadığını unutmayalım ölümün yaklaşmakta olduğunu görür ve üzerlerinde ki stres gözle görülür hale gelir. tedirgindirler, terlerler, tikleri vardır ve sinirli davranışlar sergilerler. bombacı nefes nefese kalır, hızlı nefes alıp verir.tabi dini bir huşu ile eyleme gidenler tam tersi bir rahatlık ve umursamazlıkla beraber son anlarında dua ederler,hayatta kalan tüm görgü tanıkları, kızılca kıyamet kopmadan önce bombacıların, görünür dudak hareketleriyle sürekli bir dua mırıldandıklarını söylüyor.
bakışları: canlı bombalar bir hedefe kilitlenmiş şekilde dimdik karşıya bakarlar. belki tünel görüşü yüzünden belki her şeyi bırakıp yaratıcısı ile karşılaşmak üzere oluşundan.kendilerini patlatmadan önce alınan tüm görüntülerde bombacıların tamamen aynı şekilde baktığı görülmektedir.
elleri: bu kişilerin ellerini göremezsiniz.eğer bir kişinin elleri sürekli çantanın içindeyse, bir düğmeye basmak için bekliyordur.önceleri,intihar bombacılarının kolları iki yandan sımsıkı sarılarak tutulur,düğmeye basmaları engellenirdi.artık bombacılar ellerini çanta içinde profesyonelce tutmayı öğrendiler.hatta yeni ve daha basit düzenekler geliştirdiler.canlı bombalar,artık uzaktan kumanda ile de patlatılabiliyor.
sakalları: canlı bomba erkekse ve dini bir gerekçe ile bu eylemi yapıyorsa, kalabalıkta fark edilmemesi için sakalları kesilir.bu onları ele verir.uzun süre sakalı olan birisi sakalını kestiğinde bu hemen belli olur.çünkü sakallarını tıraş ettiklerinde sakalın olması gereken yerde daha açık renkli bir ten rengi kalıyor. yüzün alt kısmı soluk oluyor, çünkü bir kez bile güneş ışığına maruz kalmamış.
kokuları: size saçma gelebilir ama canlı bomba eğer dini bir gerekçeyle bu eylemi yapıyorsa allahın yanına güzel kokularla çıkmak için kendisine koku sürer.tabi bunlar pahalı parfümler falan değilde daha çok hacı yağı ve esanslardır.
eğer bu özelliklere benzeyen birilerini görürseniz ufaktan o ortamdan uzaklaşmak en iyisi olacaktır.
2016 ygs felsefe sorusu:
doğanın bedensel ve zihinsel yetenekleri dağıttığı doğal durumda insanlar arasında saf bir eşitlik vardır.bedensel olarak güçlü ve hızlı düşünen bir insanla, zayıf ve yavaş düşünen insan arasındaki fark, birinin diğerine üstünlük iddiasını doğrulayacak kadar fazla değildir.çünkü bedensel ve zihinsel olarak zayıf olan kişi, yeteri kadar insanla veya bir hile ile güçlü olanı öldürmeye yetecek kadar güçlü sayılır. bu doğal eşitlik güçlü, zayıf herkesin ölüm korkusu yaşamasına ve diğer insanlara karşı güvensizlik hissetmesine neden olur. bu güvensizliğin sonucu ise herkesin herkese karşı daimi bir savaş halinde olmasıdır. bunu engellemek için insanlar kendi aralarında yaptıkları bir sözleşme ile bazı haklarını devlete devrederler.
thomas hobbes' un görüşlerini yansıtan bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
sorunun cevabı şu: insanlar barış içinde yaşamak için devleti oluştururlar. ( ama bu parçaya göre söylenemez. )
benim yorumum şu: insanlar doğal durumda öldürme potansiyelleri bakımından eşittirler. insanlar sözleşmeyle öldürme haklarını devlete devrederler.
del piero'nun çocukluğumuzun rüya takımını bir fotoğrafa sığdırmasıdır. yemin ederim ağlayasım geldi.
Soldan sağa oradan da yavaş yavaş arkaya doğru: Del Piero - Zambrotta - Deco - Vieri - Cafu - Landon Donovan - Dudek - Shevchenko - Borgetti - Patrick berger - Ronald De boer - Paolo Maldini - Oswaldo Sanchez -Ljungberg - Paul Scholes - Robert Pires - Nedved - Figo - Mcmanaman - Robbie Fowler - Christian Karembeu.
rafet el roman'ın bir melek diliyorum adlı parçasıdır.
Bir baba oğluna sarılmış ağlıyor
Bir ana kucağında bebeği dileniyor
Hayat acımasız soğuk ve zalim
Haksız ve hain bazı insanlara
Talih zamanla döner dolaşır
Seni de bulur, verir ya alır
Bir melek diliyorum tanrıdan muhtaçlara
Çaresiz, yuvasız aç susuz çocuklara
Bir melek diliyorum sevgiden yoksunlara
Suçsuz olan esirlere, mahkumlara, insanlara
Savaşın ortasında oynayan çocuklar
Bir tabut gidiyor, daha yaşı onaltı
Hayat acımasız soğuk ve zalim
Haksız ve hain bazı insanlara
Talih zamanla döner dolaşır
Seni de bulur, verirya alır
Bir melek diliyorum tanrıdan muhtaçlara
Çaresiz, yuvasız aç susuz çocuklara
Bir melek diliyomm sevgiden yoksunlara
Suçsuz olan esirlere, mahkumlara, insanlara.
bir de şanışer ile rafet el roman'ın birlikte söylediği versiyonu var ki inanılmaz;
Şanışer:
"Sevginin ve barışın bir manası kalmadığında, eski tatlı huzur veren şarkılar da çalmadığında, kalabalığın içinde yalnızlıklar arttığında, her yer gurbet olduğunda, her yer beton dolduğunda, insan hayatına verilen değerden eser kalmadığında, yani beş yaşında çocuğun eline silah tuttuğunda, savunmasız siviller hedef olduğunda, yardım için gönderilen gemilerden kan akınca, silahlanmak için milyar dolar harcandığında, sonra güvenlik güçlerine dahi güven kalmadığında, okullarda uyuşturucu satıldığında, artık geriye söylenecek pek de bi şey kalmıyormuş Tanrım"
Rafet El Roman:
Bir melek diliyorum, tanrıdan muhtaçlara
Çaresiz, yuvasız, aç susuz çocuklara
Bir melek diliyorum sevgiden yoksunlara
Suçsuz olan esirlere, mahkûmlara, insanlara
Şanışer:
"Yazılacak fazla bir şey kalmadı, her şey eskitildi herkes sefil düştü, karşılıksız verme devri bitti, bütün bunlar olurken biz derde tepkisizdik artık, gökten umarız medet çünkü yerde sevgi bitti, anla bütün güzel saf hayaller yarım kaldı, kimse dost demedi bir başkasına herkes hasım saydı, belki bunlar yaşanmazdı önlem alınsaydı, bizler cehaletten kavrulurken kaç bin aydın astık, geçmişin vebali ağır taşımaz gövdem beni, artık söylenmeli ne varsa söylenmeli, bi yardım gelirse de eminim gökten gelir, çünkü biz bir türlü insanlığı öğrenmedik"
Rafet El Roman:
Bir melek diliyorum, tanrıdan muhtaçlara
Çaresiz, yuvasız, aç susuz çocuklara
Bir melek diliyorum sevgiden yoksunlara
Suçsuz olan esirlere, mahkûmlara, insanlara
“YOK” DENiLEN ELMAS-ZÜMRÜT YATAKLARIMIZ…
Ülkenin gündemi bu günlerde madenle ilgiliyken ve bizler yıllardır bu konulara o kadar ilgisiz ve bilgisizken, zahmet edip okuyacak arkadaşlar için ülke madenleriyle ilgili biraz bilgi olsun... (milli ve manevi değerlere birçokları gibi sözde değil özde sahip çıkan,defalarca kez bu uğurda hayati tehlikeler atlatan, konuşmasın yazmasın diye her türlü engellemelere maruz bırakılan, çok değerli abim Hakan Yılmaz Çebi ye bu yazısı/araştırması için sonsuz teşekkürler)
“YOK” DENiLEN ELMAS-ZÜMRÜT YATAKLARIMIZ…
Kudret-i ilahinin; yeryüzündeki sırlı ilimlerini emanet ettiği Hz.Hızır’ın, 40 yıl yoldaşlığını yapan LÂDiKLi AHMET HUDAi Hazretleri; yanındakilere,"Evlat, TÜRKiYE'DE çıkaracağınız MADENLERE tüm dünya gıpta ile bakacak"derdi.
Türkiye Madenciler Konseyi Başkanı ismet Kasapoğlu; şahsımın 133 program gerçekleştirdiği HAZIR KITA Programlarının birinde; "Maden sahası olarak Türkiye'nin ancak % 30'u aranmış; oysa yüzde 70'inden haberimiz yok..."diyordu.
Diğer taraftan, 1940-60 arası Türkiye gelen ve gezmedik-incelemedik yer bırakmayan Alman Arkeologlar , Türkiye'nin maden potansiyelini bizden daha iyi biliyorlar..
Son yıllarda uydulardan yapılan tespitler; ABD-ingiliz arşivleri TÜRKiYE'NiN EN DEĞERLi MADEN ÜLKESi olduğunu tescilliyor.
KANUNi ZAMANINDA iŞLETiLEN ELMAS YATAKLARI…
"içinizden biri, rızık talebini bırakıp da mescitte oturmasın. Kim böyle yapar ve Allah’ım beni rızıklandır, derse, şüphesiz bu sünnete aykırıdır. Bilirsiniz ki, gökten ne altın yağar, ne de gümüş."
Ey vicdanını kaybetmemiş, şüheda torunları:
TÜRKiYEMiZ’de yok denilen oysa KANUNi SULTAN SÜLEYMAN zamanında dahi işletilen ELMAS, ZÜMRÜT, ZiRKON, TOPAZ madenleriyle ilgili daha önce başlıklar halinde verdiğim bilgilere sizlerin de önemli veriler ekleyerek, kamuoyuna ulaştıracağınıza inanıyorum. Tıpkı, yazının son kısmında bu yazımız üzerine gelen önemli mesajları gönderen duyarlı insanlarımız, değerlerimiz gibi..
Öncelikle tekrar başlıkları hatırlatalım:
TÜRKiYE'de; YOK DENiLEN oysa gizlenen ZÜMRÜT- ELMAS-TOPAZ madenleriyle ilgili DERLEDiĞiM ÖZEL GÖRÜŞMENiN kamuya yansıtabilecek başlıkları:
1-TÜRKiYE'deki özel maden sahaları HANGi DIŞ iSTiHBARAT yapıları tarafından; TAŞERON iŞLETME ve şahıslar üzerinden ALINIYOR, DEVREDiLiYOR?
2-ÖZEL KUVVETLER dâhil; TÜRKiYE'nin GiZLENEN MADEN SAHALARI ile ilgili kimler neleri biliyorlar?
Pek çok MADEN devletin kayıtlarında neden farklı?! Örneğin Uranyum sahaları neden kireçtaşı aranıyor diye ruhsatlandırılıyor? DIŞ iSTiHBARAT bağlantılı taşeron işletme ve şahıslara verilen değerli madenler gerçek hüviyetiyle mi işletiliyor? Devleti aldatılanlar kimler?! Devletin kurumlarındaki bu Siyonist-masonik bağlantılı hainler-satılık raportörler-araştırmacılar-uzmanlar kim? Bunlar REFLEKS VERMESi GEREKEN UNSURLAR TARAFINDAN yeterince biliniyor ve takip ediliyor mu?..
3-RiCAL-i GAYB; Anadolu'da GiZLENEN-SAKLANAN MADENLER hakkında nasıl bilgi veriyor! Kimleri, ne için koruyorlar?
4-TÜRKiYE'NiN EMANETLERi kimleri bekliyor? TÜRKiYE'DE gizlenen ZÜMRÜT-ELMAS-TOPAZ yatakları ile ilgili SEYYiD HASAN BASRi'nin, aniden yoluna çıkıp arabasına bindiği KiŞiYE; TÜRKiYE'DEKi ELMAS-ZÜMRÜT yataklarıyla ilgili (manen) verdiği özel bilgiler! Tasarruf evliyaları kimleri nasıl uyarıyor?
5-OSMANLI ARŞiVLERiNDEN; Kanuni zamanında işletilen "ZÜMRÜT-ELMAS-TOPAZ..." sahalarının kayıtlarını KiMLER ÇALDI?! ilgili sayfalar niye kopuk?
6-ETiBANK ELMAS-ZÜMRÜT-TOPAZ sahasını nasıl bilmeden (!) boşalttı!
· Oysa iNGiLiZLER bölgeyi nereden biliyorlar?
7-Türkiye'de yok denilen ZÜMRÜT-ELMAS-TOPAZ madenleri sahası nerede, hangi bölge ve şehrimizde?
8- KANUNi zamanındaki GiZLENEN SAHAYA ne oldu?.. Atıl mı bırakıldı; atalete mi düşüldü, yoksa ihanete mi?
TSK EMEKLiSi ÜST RÜTBELi SUBAY
ELMAS-ZÜMRÜT YATAKLARINDAN NASI HABERDAR OLUYOR?
Türk Silahlı Kuvvetlerinde üst düzey rütbeli olmasının yanında üst düzey görevler yapan ifade eden kaynağım; normalinde arabasına kimseyi almamasına rağmen siması nurani bir zatın verdiği pozitif enerjiden de etkilenerek, kendisini arabasına buyur ediyor..
Arabasına aldığı muhterem şahıs, yol arkadaşlığı sırasında isminin Hasan Basriolduğunu ve Afyon Seyyidler bölgesinde yaşadığını, senede bir kere gelip buraların sebil çeşme sularını tamir ettiğini söylüyor. Arabadan inerken de imalı imalı bakarak, ismini verdiği bir bölgeyi (!) mutlaka araştırması gerektiğine dikkat çekiyor..
Arabadan inip ayrıldıktan sonra nedense Hasan Basri adındaki bu zat hakkında detaylı araştırma yapma hissi duyuyor. Yol arkadaşının yaşadığı bölge olanSeyyidler bölgesinde hem isim hem de tarif olarak kendisiyle ilgili bir araştırma yapıyor.
Orada, yaşayan böyle birisi olmadığını fakat Seyyid Hasan Basri adında birisinin türbesinin olduğunu öğreniyor. Üstelik kendisine söylediği; senede bir gelir buraların hayrat çeşmelerini onarırım sözünden de anlaşılacağı arabasına aldığı şahsın söylediğiyle, türbedeki Hasan Basri Efendi’nin menkıbesinin örtüştüğüne dikkat eder:
“Bektaşi Menakıbına göre Seyyid Hasan Basri, Karaca Ahmet Sultan,Yargeldi Sultan (Akşemsettin) ve Hayran Veli Sultan arkadaştırlar. Eğitimlerini tamamlayıp Afyon’a gelirler ve dolaşırlarken susarlar ve namaz vakti gelmiştir. Karaca Ahmet Sultan asasını yere vurur ve yerden su fışkırır. Çıkan su ile işlerini hallederler. Bu suyun çıktığı yere bir çeşme yapılır. Bu çeşme bugün Olucak Çeşmesi’dir. *http://sosyodenemeler.blogspot.com.tr/ …/seyyid-hasan-basri-…)”
Yani, o gün fışkıran bu suyun hala kendileri tarafından Allah’ın izni ve tasarrufunun devam ettirildiği anlaşılır.. Tabii anlayana..
Bu ilahi işaret üzerine de;
Bölgeye gidip, ilgili araştırmalara başlar..
Emekli KOMUTAN kendisi şahsen zaman zaman bölgeye gidiyor mercimek tanesi büyüklüğünden nohut tanesine kadar ve daha da büyüklükte çeşitli renklerde kristalize madenler toprağın dahi üzerine çıkmış durumda 4-5 metre kazıldıkça her taraf bu kristalize madenlerle adeta kaynıyor..
Bölge; yaklaşık 5000 hektar ancak son yıllardaki maden kanunu göre 2000 hektar alınabiliyormuş..Enteresan bölge bir süre önce ETiBANK’ta olmasına rağmen işletilmediği için (hangi devlet aklına hizmetse…) 3 yıl evvel atıl saha diye ETiBANK’tan düşürüldüğünü tesbit ediyor..
Şahsıma (Hakan Yılmaz ÇEBi) yaptığı açıklamada,
Buradan numuneler aldım. Küvette yıkadım, eledim.. Numuneleri ilgili pek çok kurum ve uzmana bizzat getirdim, incelettim. istanbul Teknik Üniversitesi ( iTÜ), Kapalıçarşı esnafları vb.
RUSYA’daki bağlantı kurduğum ilgili yerler dahil her yerden dönüşler oldu..
- “Bundan ne kadar var, biz buların tamamına talibiz dediler..”
Sadece elimde olan ancak hiç bölgeden bahsetmeden, “152 kilo 300 gram”dedim.. Bana ,”istanbul’u mu alacan “ dediler.
Daha sonra, Kıbrıs-ABD vatandaşı aynı zamanda. Uluslararası trafiği çok geniş (ingiliz Borsası, Mısır’daki dernekler, Gürcistan vb) M. M. isimli kolu uzun, küresel bağlantılı bir şahısla ve bu şahsın isim ve soyisim baş harflerinden oluşan bir ortaklık kuruyorlar. Fakat Haziran ayında (2015) bölgenin işletme süresi dolmasına rağmen henüz bölge ile ilgili çalışma yapmamışlar..
*Afyon’la ilgili Amerikalılar uzun bir süredir sinyal alıyorlar..
MTA’nı en deneyimli uzmanlarından Y. T. De, özel bilgi verip, “bu sahayı özellikle alın” diyor..
ÜST RÜTBELi SUBAY:
DAHA SONRA BU BÖLGEYLE iLGiLi TARiHSEL GELiŞMELERi ARAŞTIRDIM
Osmanlı Devleti özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında bu bölgede Zümrüt madeni işletirmiş. işin ilginci yer altı madenlerine ve istihbaratına çok yakın ilgi duyan iNGiLiZLER, I. Dünya Savaşı sırasında bu bölgeye gelerek zümrüt ve yakut çıkarmışlar. Osmanlı arşivlerinde bu konuda kayıtlı defterlerin bu bölgeyle ilgili sayfası da koparılmış! (*Neden acaba? Niye şaşırmadıysak… Yazının sonunda bu kişinin kim olduğuna ulaştığımız bir mesajı okuyacaksınız… Hakan Yılmaz ÇEBi)
Neyse, kristalize taşlardan yeşil renk buldum, saf beyaz renk buldum atladım iTÜ (istanbul Teknik Üniversitesi) ne gittim. Prof. I. E.’ye uğradım, bunları incelettik.. Yeşil renktekiler ZÜMRÜT; beyaz olanlar ELMAS..
OYSA TÜRKiYE’DE JEOLOJiK OLARAK
ELMAS VE ZÜMRÜT OLAMAZ DENiR
Çorum Üniversitesinden T. A.’ya elimdeki taşları gönderdim bir süre sonra aradı. Malzemeyle ilgili elmas, topaz, zirkon arasında bir maden dedi. Zirkondan daha değerli demiş. Bu malzemelerden daha ne kadar var dedi.
Bu maden sertlik değerine göre kıymetleniyor:
ELMAS 10
ZÜMRÜT 9
TOPAZ 8
ZiRKON 7
Bir ara Florya semtinde deniz kıyısında yalıları olan ingiliz A. adında bir adamla temas kuruyor izmit’te buluşuyor. Bu adam bir süre sonra tekrar ortadan kayboluyor. Gürcistan’da, Kızıldeniz’de petrol çalışmaları varmış.
Afyonkarahisar’daki elmas-zümrüt sahasında yüzde 25 hissesi var yüzde 75 şirketin de şifreli isim babası M&M ait.
(…)
----------------
ARAŞTIRMAMIZLA iLGiLi iKi ÖNEMLi MESAJ
GEREKLi YERLERi NOKTALAYARAK (!) VEREBiLiYORUM:
Hakan bey bahse konu başlıkları hakkında bilgilere ulaşmış olduğunuzu düşünüyorum.. Fakat yakinen bildiğim bir konuyu da paylaşmadan edemeyeceğim.. Kanuniye ait sahalardan olup yine Kanuni tarafından işletmeciliği yahudi (yahut ermeni net hatırlamıyorum) devredilmesine öfkelenerek alan ve satanların öldürülerek galerileri kapattırdığı saha Eskişehir Sivrihisar sınırlarında. Etibank arşivlerindeki Osmanlıca bir kitaptan harita ve bilgilerin yer aldığı sayfayı yırtarak alan dönemin Etibank daire başkanlarından (şimdi 77 yaşında olan zatı yakinen tanırım. Devlet içinde Ecevit "in ilk Basbakanlığından, rahmetli Turgut Özal'ın ölümüne kadar aktif görev almış biridir. Aktifliği konusunda hala şüphelerim olsa da bilirkişilik için arasıra bilgisine başvurulduğunu biliyorum..araştırmalarınız sırasında bu isim karşınıza çıktı mı bilmiyorum ama bu konuda her türlü sırra vakıf tam bir karakutu olduğunu söyleyebilirim..oldukça ketumdur gerçekte nereye çalıştığından da emin değilim ama ilgilenirseniz ismini verebilirim..bahsettiğim sahanın ruhsatı bir yakınının üzerinde emanet.. selam ve duayla..Allah'a emanet olun.
iKiNCi MESAJ:
Hakan bey öncelikle ben de size yaptığınız çalışmalar için çok teşekkür ediyorum.Her bir tarafından sömürülen yağmalanan ecdat yadigarı kutsal topraklar için gösterdiğiniz çabayı Araf'ın Ricallerini satın aldığım günden beri takdir ve minnetle takip ediyorum Allah sizden razı olsun...Bahsettiğim kişini adı P.K .izmirde yaşıyor aslen Nallıhanlı ve enteresan bir soyağacı var. Size yeni araştırma konuları bile çıkarabilir bu aile..Bunları da yakın bir tarihte yeri geldikçe paylaşabilirim... Samimiyetiniz için teşekkür ediyorum benim numaram da …….. P. amcanın telefonunu da verebilirim Yarın fırsat bulursam mutlaka arayacağım sizi. Herkesten ve her şeyden şüphe eden biridir. Bana da düzinelerce test ve araştırmadan sonra oluşmuş bir güveni var.. Kendisini ikna için nasıl bir yol izleyeceğimizi konuşalım. ilminizin ve gayretinizin çoğalması dileklerimle Allah'a emanet olunuz.
* Hakan Yılmaz ÇEBi'nin, "http://www.haberpolitik.net" ; haber sitesi haftalık köşe yazısı: "http://www.hakanyilmazcebi.com" ; başta olmak üzere TOPLUMU AYDINLATMA HAREKETi'ne ait olan internet sitelerimiz ve sosyal adreslerimizden de istifade edilebilir.
Kaynak:
TOPLUMU AYDINLATMA HAREKETi (TA*HA) http://www.hakanyilmazcebi.com http://www.haberpolitik.net
2015’i 1milyar 590 milyon kullanıcıyla kapatan Facebook’un patronu Mark Zuckerberg’in giysi dolabını paylaştığı bir fotoğrafı var. Sadece gri tişörtler ve onların üstüne giyilecek füme rengi kapişonlu sweat-shirtler. insanlar arası ilişkileri kökten değiştiren Mark söz konusu kendi giyimi olunca pek de fazla değişikliğe gitmiyor anlaşılan. Bunun için bir de sebebi var: Karar alma mekanizmamı önemsiz şeyler için kullanmak istemiyorum, diyor. Ayrıca vaktini işine ve yeni doğan bebeği Max’e ayırmak istiyor. Evet, Zuckerberg’in gerçekten çok parası var ve bu parayı kıyafetlere harcamıyor. Bu da onu paranın efendisi yapıyor.
Nasıl mı? Şöyle mesela... Haftada 5 gün, senede 50 hafta, sabah 9 akşam 7 bir yerde çalışıyorsun. Ay sonunda maaşın eline geçtiğinde işe giderken şık görüneceğin elbiseler alıyorsun. Arta kalan parayla da işe gidip geliyor, o ayı geçiriyorsun... işte bu kölelik.
Oyun yerine oyuncak
Bunun bir de şu versiyonu var: Çocuğunla bir türlü yeterli vakit geçiremiyorsun, çünkü çalışman lazım, çünkü evi derli toplu tutman lazım, çünkü yemek yapman lazım. Çocuk seninle oynamak istedikçe ona oyuncak satın alıyorsun, ona oyuncak satın aldıkça daha çok çalışman gerekiyor, zamanın azalıyor. Ona oyuncak satın almasan, evin işlerini yapacak bir kadın tutsan o zaman çocuğunla oynayacak vaktin olacak, çocuklar oyuncak değil oyun isterler aslında. Daha az harcarsan daha çok vaktin olacak; net.
Renkli Rüyalar Oteli’nde Esra Baran şöyle yazıyor: “Bir ömre yetecek kadar borçlanmışlardı ve evlerinin dört duvarı dışında kıpırdayacak yerleri kalmamıştı. Bu küçük apartman dairesini mülk edinmek için doğmuşlardı, ömürleri artık ona adanmıştı. Boşanamazlar, işten ayrılamazlar içlerine düşen herhangi bir arzunun peşine düşemezlerdi. Üç oda bir salonun tapusu, yaşamanın yerini almıştı.”
Daha Az Eşya Daha Çok Hayat
Bunlar yeni düşünceler değil elbet. Chuck Palahniuk’un kült kitabı Dövüş Kulübü’nde Tylor Durden şöyle der: “Satın aldığın şeyler senin sahibin olurlar. Sen işin değilsin. Sen banka hesabındaki paraların toplamı değilsin. Kullandığın araba, cüzdanın değilsin.” Giysiler, oyuncaklar, kredisi ödensin diye içine hapis olunan evler.
Bir de bunun getirisi olarak çılgınca ikinci el satış mecraları doğuyor şimdilerde. Aldığı 10. Çantanın aslında pek de gerekli olmadığını fark eden hatun kişi evde o çantayı koyacak dolap bulamayınca internete koyuyor satış için. 5 liraya aldığını 3 liraya başkasına satıyor. Ne demişti Uruguay’ın eski devlet başkanı Jose Mujica: “Harcadığınız para değil, hayatınız”. https://galeri.uludagsozluk.com/r/974848/+
Hayır yaşımız da var hani. Sürekli bi giydirmeler falan. Siz hayırdır? Siz pikaçu izlerken biz ekşi sözlükte yazıyoduk. Sanki ipneler buraya kpss ile gelmiş.