Dönemin karanlığını arkasına alarak vatanın kurucusuna alenen küfür eden, kemalist laiklere ulu orta söylemediğini bırakmayan ve en ufak fırsatta Atatürk'e etmediği hakaret kalmayan sözde dindar insanları da kapsayan topluluk.
temel görevi toplumsal entropinin etkisini azaltmak, düzensizliğin ve keşmekeşin önüne geçerek kitlelere 'erk'in güdümünde ve doğa üstü olduğu inanılan güçlerin gölgesinde 'iyi', 'doğru', 'güzel' gibi kavramları adapte etmeye çalışan sistemler bütünü.
Tamamen; filizlendiği coğrafyanın ruhu, dinamiği, sosyo-kültürel yapısı ekseninde doğar ve gelişir. Arap yarımadasında doğan ve büyüyen bir homo sapiens sapiens için islamiyet nasıl en 'makul' din ise, uzak doğunun yaşam şartlarını benimsemiş aynı tür mensubu için de, taoizm, şintoizm, kaodaizm vs. dinler aynı ölçüde 'gerçek'tir.
Günümüzün modern dünyasında olmaması gerekendir.
Zira iyi, doğru, gibi kavramların zorladığı bütün sokaklar erdem kapısına çıkmaktadır. Ahlak kavramının din boyunduruğundan sıyrılıp çekilmesi gerektiği halde; insan ırkının halen bir yaratıcıya ve beraberinde getirdiği dine ve sonsuzluğa inanmayı seçmesi; ölümden sonra yok olup gideceği gerçeğini sindiremeyecek olmasından ve ölümü tanımlayacak içsel bir cesarete sahip olamayışından kaynaklanmaktadır.
Ayakları üzerinde durmayı öğrendiği o ilk andan itibaren yüzünü gök kubbeye çevirerek yaşadığı hayata anlam yüklemeye çalışan insan türünün en büyük açmazı 'aidiyet' ve 'mana' olmuştur ve binlerce yıldır bu ihtiyacını din aracılığı ile gidermektedir.
_____
Bugünün dinlerini 'mit' belleyecek olan binlerce yıl sonrası insanının; nasıl bir kültürel yapı içerisinde hayatı yorumlayacağını bilemiyor olmak ne büyük hayal kırıklığı.
Beşiktaş'ın çıkıp aslanlar gibi oynadığı ve bu sene ligin de tozunu attıracağının sinyallerini verdiği maç. Hiç kimse yok çok sakatları vardı, ars. oyuncuların yarısı formsuzdu gibi sözlerle Beşiktaşın oyun arzusu ve inancını gölgelemeye çabalamasın. Neticede sahaya 11 kişi çıktığı sürece gerisi teferruattır.
Pazartesi akşamı futbol adına yaşadığımız utancı bir nebze de olsa gidermiştir. Kara formalı çocuklara teşekkürü borç bilirim.
Uğruna bir sürü kişinin arasına hiç düşünmeden tekmek tokat daldığınız, yediğinizi içtiğinizi ayırmadığınız, kardeşim dediğiniz arkadaşın vakti zamanında verdiği üç kuruşu şaka yollu her allahın günü kafaya kakması durumu. (bkz: ukteydim doldum)
çok büyük olasılıkla fenerbahçenin ilk 15-20 dakika içerisinde bulacağı şok bir golle maçı önde götüreceği ve galip geleceği müsabaka. Bekle ki GS baskı oluştursun, rakibini boğsun da galip gelsin. peeh
rüyamda hafta sonu oynanacak fener maçında; galatasarayım adına maçın tek golünü attığını gördüğüm ve ter içinde uyanmama sebep olan gelişim özürlü sarışın topçu.
onlarca taraftarının sahaya dalıp güvenlik güçlerini tartakladığını gören ve hala utanmadan başka takım taraftarına laf atan kuduz köpekleri görmemizi sağlamış vefasızlıktır.
ulan sizin düştüğünüz kadar komik duruma kimse düşmedi bu ülkede. o beyinsiz kafanızı götünüze sokup kenarda oturacağınız yerde hala sağa sola salyalarınızı saçıyosunuz. pis reziller.
dalga geçebilmek için azıcık sendelemesini bekleyen ve uzun bir süredir soteye yatmış bulunan 'tescilli şikeci' köpekleri; ağızlarından damlayan salyaları eşliğinde bir bir ortaya çıkaran türkiyenin en büyük takımı.
Bu köpekler o kadar farkında ki; avrupada ciddi bir başarı daha gelecekse yine realden 6 yiyen bu takımdan gelecektir. Çekemedikleri nokta da işte tam burasıdır.
Beşiktaşı binlerce kişinin önünde evire çevire kucağında hoplatacak olan takımım.
sosyologların neyi incelediği hususunda, bu işe gönül vermiş kişilerin görüş ayrılıkları uzun yıllardır devam etmektedir ve başlangıcından beri 'sosyolojinin neyin bilimi olduğu' konusuna ilişkin tartışmalar bu literatürde gündemdeki yerini kaybetmemektedir.
Dolayısıyla sosyolojinin konusunun ne olduğu tam olarak netleştirilememiştir. bugünkü sosyologları ve eserlerini incelediğimizde neyin, ne için irdelendiği bir sürü belirsizliklerle doludur. Böyle bir durum da; bu işin okulunu okuyan ve hayatını bu işle idame ettirecekler kişiler için yeni metodlar ve pratikler geliştirmek mecburiyetini getirmektedir.
her sosyoloğun eğitimi ve akademik kariyeri boyunca edindiği deneyimi akabinde yaptığı 'sosyoloji' tanımı farklılaşmakla beraber; bana en yakın gelen şekli şudur:
''toplum, insan ömründen uzun yaşayan; kendi kendini devam ettiren, kendi kendini korumak ve bir çok temel çıkarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insanlardan oluşan ................../kurumlaşmış ilişkiler bütünüdür.* emre kongar
Dünyaya gelip zihnini kullanmayı öğrendiğinden beri; ölümü en arkaya iten/yokmuş gibi davranan bireyler için geçerli olan durum.
Bir yakınının ölümüne tanık olup onu sonsuzluğa uğurlayan birinin duyduğu azap; öncelikle sıranın yavaş yavaş kendine geliyor oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu sebepten; din olgusunun bir amacı da kişinin ayağını ölüm gerçeğinde sabitlemek olduğundan dolayı, dinibütün tanımladığımız kimseler için geçerli bir önerme değildir bu.
dini ve öbür dünya temelli inanışları; modernitenin görünmeyen karanlık tarafında hapseden insanoğlu, her dönem ölümü gözden uzak tutarak mezarlıklarını şehrin merkezlerinden fersah fersah ötelere taşımaya çalışmıştır.
Ben bu durumu emperyalist ve tüketim odaklı dünya düzeninin; insanı manevi/uhrevi hissiyatlardan uzaklaştırarak tamamen bu dünya eksenli yaşamaya telkin etme uğraşı şeklinde değerlendiriyorum. Zira eski çağlarda mezarlıkların, şehir/site/klan içlerinde kurulduğunu ve gündelik yaşamla iç-içe olduğuna dair sayısız örnekler sunulabilir.
modern(?) insan; beşeriyetin istikameti doğrultusunda kendisini gittikçe doğadan (diğer manada öz evinden) uzaklaştırarak, beton ve ucube yapılanma şekilleri sebebiyle asl'olandan da uzaklaştırmaktadır.
Asl'olan ölümdür.
Kişinin ölümü kabullenemeyişi; ölümü derinlikli biçimde tanımlayamaması (belki de bundan ürkmesi) ve gündelik yaşamında bu gerçeğe yer aç(a)mamasından kaynaklanmaktadır.
ufuk özcan ile birlikte türk sosyolojisine ciddi katkılar sağlayan sosyolog. baykan sezer ekolünün sıkı temsilcilerinden. türk toplumu ve sosyolojisine dair derin analizleri sosyologça dergisinden takip edilebilir.
buna benzer başka bi pozisyonu da drogba da izlemiştim bi kaç sene evvel. kötü hissetmiştim kendimi.
ama dün akşam gökhan gönül'ün sakatlandığı ana tanık olunca bildiğin kaskatı kesildim. hele ki kırmızılı oyuncunun panik halinde sağlık görevlilerine el kol yaptığını görünce de içten içten bi 'eyvahh' dedim içimden.
rakip olabiliriz, birbirimizi sevmiyo olabiliriz, dalga geçiyo da olabiliriz. bu işin eğlencesi.
bunlar ayrı şeyler.
dün hayatımda ilk defa fenerbahçenin kazanması için dua ettim. olmadı.
her türlü taşkınlığa davetiye çıkarmaktır. Bile bile lades demektir. Böyle bir durumda kimsenin kendisine ilişmeden maç izleyebileceğini düşünen kişi malın önde gidenidir, bayrak taşıyanıdır.