akp-cemaat kavgasında ak parti'nin cemaatin yeni parti kuracağı söylentilerine karşı akp'nin yapacağı iddia edilen eylemdir. ismi bile hazırmış; "ak cemaat"
tüğü bitmemiş yetimin hakkına tecavüz eden yazardır. vatandaşın işini görmek yerine sözlük köşeleride sürterek vakit geçiriyordur, devletten aldığı maaşı hakkını vermiyordur, ahirette hesabını verecektir..
istanbul gibi her adımının ayrı bir tarihi serüveni olan ve her karışı buram buram tarih kokan bu mübarek şehire gidildiğinde mutlaka gidilmesi gereken türbeler ya da kabirlerdir.
bana kurban arefesinde gitmek nasip ola yerler; en başta eyüp sultan hazretleri, mahmut esad coşan, necip fazıl kısakürek, ahmed davutoğlu hoca, mustafa sungur abi, ashabı kiramdan ebu derdağ hazretleri, fatih sultan mehmet hazretleri, gazi osman paşa...
kabirleri başıda bir fatiha 3 ihlas okuyarak hak katındaki hürmetleri adına mevladan affı mavfiret isteyenleri elbetteki boş çevirmeyecektir yüce yaratan...
geçmişte çektiği yokluktan mütevellit elindeki internet nimetinin değerini bilen nesildir.
gecenin ilerleyen saatlerinde imedi, rustavi, ans gibi kanalların arasında zampink yapaktan ellerine kramplar girmiştir, kumanda tuşları üzerindeki yazılar aşınmaya uğramıştır...
profilden harkulade yakışıklı görüdüğünü düşünmesinden ileri gelen durumdur. böylece hem kameralara daha iyi görünmüş oluyor hem de kediciklerin göğüslerini daha iyi kesiyor...
başka illerde var mı bilmiyorum ama antalya'da asmekler bünyesinde belediye tarafından verilen kurstur. 3 kur olarak veriliyor 3. kur sonunda sertifika alarak yurtdışına dahi çıkma imkanı buluyorsunuz....
insanının aşka olan inancının 9.9'luk bir depremle sarsılmasına sebep olacak durumdur. dikkat edilmesi lağzım hoşlaşılan kızın travesti olma ihtimali mevcuttur...
muhtemelen ailesi tarafından kaportacı yanına çırak verilerek hayatın gerçeklerini öğrenmesi amaclanan çocuktur. çoğumuzun başına gelmiştir. yaz tatillerini usta çırak ilişkiside kis pas içerisinde geçirirsiniz.
kargaların bile güleceği ifadedir. zira türkçe ezan inönü zamanında faliyete geçirilmiştir, lakin namazlarda türkçe okuma yoktu o açıdan düşünüldüğünde bir engel çıkarmışmıdır orası muğlaktır.
hukuk literatüründe ''istenmeyen adam'' manasına gelen ifadedir. yani ceza hukuku açısından ülkedeki yabancı diplomatlar hakkında herhangi bir cezai ya da hukuki işlem yapılamadığı için ülkeden gönderilmek istenen diplomatlar 'persona non grata' yani istemeyen adam ilan edilerek ülkeden gönderilmesi sağlanır. tıpkı şuan mısır'ın bizim büyükelçimize yaptığı gibi...
önyargılı yaklaşılmaması gereken kadındır. ülkemizde laiklik var, herkes özgürdür orası ayrıdır. örtünen kadınlar açısından durumu ele aldığımız zaman çarşaf farz değil sünnettir yani zorunlu değildir, kadınların avret yerleri eller ve yüz dışındaki her yeridir yani eller ve yüz dışındaki her yer örtülmelidir, bu şartları sağladığı taktirde kadın istediği şekilde örtünebilir....
islam dininde kurandaki açık naslarla kesin olarak yasaklanmış olandır. ancak zaruri durumlarda yenilebileceğine cevaz verilmiştir, tıpkı şuan suriyenin guta bölgesinde din alimlerinin kedi köpek etinin yenebileceğine fetva vermeleri gibi...
faşizanca bir yaklaşımın neticesinde ortaya çıkmış talihsiz açıklama. resmi bir kurumun başında bulunmak suretiyle devleti temsil eden böyle kimselerin böyle amatör ve fütursuzca açıklamalarda bulunmaları doğrusu 21.yüzyıl türkiyesi için çok acı verici.
--spoiler--
Kürtler (Kürtçe: Kurd کورد), Orta Doğu'nun yerlilerinden olup doğuda Zagros dağlarından batıda Toros dağlarına, güneyde Hemrin dağlarından kuzeyde Kars-Erzurum platolarına kadar uzanan, Kürdistan adıyla da anılan coğrafi bölgede yoğun şekilde yaşayan tahminen yaklaşık 2025[14] veya 2030[15] milyon nüfusa sahip bir iran halkıdır.
Bugün en büyük Kürt nüfusu Türkiye'de bulunurken (11-15 milyon kişi),[16] iran, Irak ve Suriye'de de kayda değer Kürt nüfusları bulunmaktadır. Gerek bölgedeki siyasi ve sosyal karmaşa ve sorunlar gerekse diğer sebepler dolayısıyla, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında oluşan göçlerle Batı Avrupa başta olmak üzere Kuzey Amerika ve Orta Asya gibi farklı coğrafî bölgelerde yerleşmiş bir Kürt diasporası da mevcuttur.[15] Kürt kültürü yüzyıllarca süren etkileşimin de sonucuyla diğer Orta Doğu kültürleriyle çeşitli benzerlikler barındırırken, Kürt dinî inancı oldukça senkretik bir biçimde gelişmiştir.[17] Bugün Kürtlerin çoğunluğu Şafii mezhebine bağlı Sünni Müslümanlarken, birçok farklı din ve inancın da mensuplarına rastlanır. Bunlara ek olarak Kürtler arasında ortaya çıkan ve Kürt kültür ve dinî anlayışıyla karakterize çeşitli dinî mezhep, akım ve inançlar da mevcuttur; Yezidilik ve Ehl-i Hakk gibi.[17]
--spoiler--
kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCrtler
hicri 1293 yılında gerçekleşmesinden ötürü 93 harbi die adlandırılan osmanlı-rus savaşıdır.
özet bilgi için:
--spoiler--
93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, (Rusça: Русско-турецкая война, Russko-turetskaya voyna; 1877-1878) Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Alexander döneminde yapılmış olan bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Osmanlı Devleti'nin batı sınırındaki Tuna (Balkan) Cephesi'nde, hem de doğu sınırındaki Kafkas Cephesi'nde savaşılmıştır. Savaşa hazırlıksız yakalanan Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi almıştır. Savaşın başlıca sebepleri; Osmanlı Devleti'nde yaşanan azınlık isyanları, Rusya ve Batı Avrupa ülkelerinde, Osmanlı Devleti'nde yaşayan Hıristiyanların insan haklarının çiğnendiği konusunda oluşan tek taraflı kamuoyu, Rusya'nın Balkanlardaki genişleme siyaseti, Romanya ve Bulgaristan'ın bağımsızlık istekleri ve Panslavizm akımıdır. Avrupa'nın büyük güçleri savaşı önlemek için istanbul'da Tersane Konferansı'nı toplamışlar, ancak Osmanlı Devleti'ne yaptıkları taleplerin reddedilmesi üzerine savaş patlak vermiştir.
Yaklaşık 1 yıl süren savaşta Osmanlı orduları, savunma savaşı yapmıştır. Batılı devletler ise tarafsız kalarak, savaşı bitirmek için arabuluculuk yapmıştır. Özellikle Balkanlarda bu olaylar neticesinde etnik temizlikler yaşanmış ve yer yer kırımlar görülmüştür. Sonunda batıdaki Osmanlı savunma hatlarını kıran Rus ordularının önü açılmış, dirençle karşılaşmadan istanbul'un eşiğine (Yeşilköy) kadar ilerleyerek[6] Osmanlı Devleti'nin varlığını tehdit etmiş ve bunun sonucunda Osmanlı Devleti Ayastefanos Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. Ancak Batı Avrupa ülkelerinin bu antlaşmanın koşullarından hoşnut kalmamaları sonucu bu antlaşma geçerliliğini yitirmiş ve yeniden imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı Devleti, çok fazla toprak kaybetmiş, Balkanlar'daki nüfuzunu büyük ölçüde yitirmiştir. Balkanlar'da ve Kafkasya'da sayıları 1 milyonu aşkın Osmanlı vatandaşı mülteci konumuna düşmüş, savaş süresince ve savaştan sonra Anadolu'ya dev göç dalgaları yaşanmıştır.
--spoiler--
kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/93_Harbi
fenerbahçeli futbolcudur. önceleri orta sahanın sağında ve solunda açık mevkiinde oynarken, şuan ersun yanal'ın gelmesiyle özüne dönmüş ve sol bekte oynamaktadır ve gayet de başarılı işler yapmaktadır, adeta yıldızı yeniden parlamıştır. son zamanlarda adı magazinsel muhabbetlerde geçsede kendisi bu nahoş durumun da üstesinden gelmesini bilecektir.
--spoiler--
Fenerbahçeli başarılı futbolcu Caner Erkin'in tasarımcı eşi Asena Erkin ile popçu Berkay'ın Akmerkez'in bebek odasındaki buluşmasını Sabah Gazetesi görüntüledi. "Yakalandık" diye bağıran Asena Erkin, ne yapacağını bilemedi. Berkay'ın ilk tepkisi "Sil o fotoğrafı!" oldu!
--spoiler--
türkiye'nin en köklü spor kulübüdür. ancak bilinenin aksine 1903 yılında beşiktaş jimnastik kulübü adı altında kurulduğunda,henüz futbol takımı yoktu, yani türkiye'nin ilk futbol takımı 1905 yılında kurulan galatasaray'dır.
kuruluşuna dair kısa bir pasaj;
--spoiler--
1902 yılının sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Şhaplı Osman Ferit Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Şhaplı Osman Ferit Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil Şhaplı ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beylerin aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, boks, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti.[2]
1903 yılı Mart ayında ise özel bir izinle "Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü" kuruldu.[2] Mehmet Şamil Şhaplı ilk başkan olarak seçildi Hüseyin Bereket ise ilk genel sekreter olarak seçildi.[3]
"Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü" ismi Şhaplı Osman Ferit Paşa'nın dedesi olan Mirzaiko Bereket Bey'den ve babası Bereketiko Hasan Bey'den gelmektedir. Çerkeslerin Ubıh boyundan olan Şhaplı Osman Ferit Paşa 1870 lerin sonunda Beşiktaş Serencebey yokuşundaki ünlü konağını satın almıştır, bu konak; Mehmet Fetgeri Şoenu, Zübeydet Şhaplı, Şamil Şhaplı, Ahmet Fetgeri Aşeri (Şoenu), ismail Ziya Bersis gibi bazı gençlerin yetiştiği bir kültür ocağı olmuştur. Beşiktaş Bereket jimnastik kulübü (Bugünkü adı ile Beşiktaş Jimnastik Kulübü) işte bu konakta kurulmuştur.[4]
O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek, hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'de ki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Bu arada isimlerini "Osmanlı Beşiktaş Terbiye-i Bedeniye Mektebi" olarak değiştirdiler. Saray çevresinden Şehzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.[2]
1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile istanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı "Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü" olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.[2]
Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası hâline getirildi.[2]
önünüzdeki yerel seçimlerde akp'nin ankara belediye başkanı adayı olduğu, bugünki ak parti grup toplantısında açıklanan ve 1994'den bu yana ankara büyük şehir belediye başkanı olan kişi.
--spoiler--
25 Mart 1984 yerel seçimleri'nde Keçiören Belediye Başkanlığı'nı kazandı. 1989 yerel seçimlerinde ikinci defa Keçiören Belediye Başkanlığı görevine aday oldu. Fakat seçimi kazanamadı. 1991 yılı hem siyasi hem bürokratik hayatında dönüm noktası yaşayan Gökçek, ANAP'tan istifa ederek Refah Partisi'ne geçti. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi Ankara milletvekili olarak meclise girdi.
2 yıl, 3 ay milletvekilliği yapan Gökçek, 1994 yılında milletvekilliği devam ederken Refah Partisi'nden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oldu. 1994 Türkiye seçimlerinde 6.500 oy farkla büyükşehir belediye başkanlığını kazandı. Belediye Başkanlığı görevindeyken "Periler Ülkesinde" adlı heykeli Altınpark'tan kaldırtırken sarfettiği "Böyle sanatın içine tükürürüm" sözü, tartışmalar yaratmıştır.[3][4][5][6]
Refah Partisi'nin kapatılması üzerine Fazilet Partisi'ne geçen Gökçek, 1999 yılı belediye seçimlerinde ikinci kez Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oldu, yapılan seçimlerde %55 oyla ve 30.000 oy farkıyla Ankara tarihinde iki kez üst üste seçilen ilk Belediye Başkanı oldu.
2004 yerel seçimlerinde üçüncü kez yine aynı göreve seçildi ve Ankara tarihinde ilk kez üç dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen kişi oldu.
29 Mart 2009 yerel seçimleri seçimlerinde 4. kez aynı göreve seçildi ve Ankara tarihinde ilk kez dört dönem üst üste Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen kişi oldu.
Başkanlık yaptığı dönemde Büyükşehir belediyesi "Avrupa Şeref Bayrağı" (2001) ve "Avrupa Şeref Plaketi" (2003) ile ödüllendirilmiştir.[7] 10 Ekim 2009 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından, kentsel, çevresel, sosyal, kültürel ve uluslararası ilişkilerde dünyada örnek teşkil edecek çalışmalar yapan kentler ve belediyelere verilen en büyük ödül olan Avrupa Ödülü'nü parlemento başkanı Luis Marie de Puıg'den almıştır.[8]
Mayıs 2010'da OICC Toplantısında Belediye Projeleri alanında 4 ayrı kategoride verilen ödüllerin 3ünü toplayan Ankara, Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi ile Kentsel ve Bölgesel Planlama Birinciliğini, Göksu Park ile Çevre Düzenlemesi Birinciliğini ve Mogan Park ile de Çevre, Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma ikinciliğini 54 ayrı ülkeden 170 temsilcinin arasında kazandı.[9]
--spoiler--