eğlenceli bir kore dizisi.
öyle bir replik var ki 100 yıl daha yaşasam her kahve kokusu aldığımda aklıma gelecek;
"sadece bir kere söyleyeceğim, o yüzden iyi dinle. senden hoşlanıyorum. erkek olsan da hatta bir uzaylı, artık umrumda değil. duygularımdan kurtulmaya çalıştım ama yapamadım... o yüzden gidelim, gidebileceğimiz yere kadar gidelim. bir şans verelim."
işaret dilini öğrenebilmiş şempanzedir.
200'e yakın kelime öğrenebilmiş ve yaratıcı söz dizilimleri oluşturmuştur.
örneğin gördüğü kuğuyu su kuşu olarak betimlemiştir.
bu da gösterir ki düşünebilen tek canlı insan değildir.
sivri biber ince ince doğranıp kavrulur. daha sonra üzerine çökelek eklenip biraz daha kavrulur.
muhteşem bir yaz kahvaltılığı. ege'de bolca tüketilir.
boşa kürek çekmektir. hem değiştirmeye çalışanı hem de değişmeye çalışanı yıpratır. sevgi saygı bırakmaz arada. sonunda, değişim öncesi durumdan bile daha kötü olur her şey.
olduğu gibi sevemiyorsak neden zorlarız?
nereden gelir bu bitmez tükenmez umut?
nasıl inanırız her seferinde hikayemizin bir peri masalına döneceğine?
ey kadın gücünü başka şeylere harca ve olduğu gibi sevebileceğin birini bul!
siyasiyabendin seslendirdiği, şiir bölümü cemal süreyyaya, klip görüntüleri cennetten de garip filme ait olan şarkıdır. şarkıdan fazlası belki de zamanı ve zamansızlığı düşündüren...
2. fransa'da 1980lerden beri oynanan bir oyundur. cüce fırlatma olarak da geçer. şöyle oynanıyor: cırtcırlı kıyafet giydirilmiş cüceler cırt cırtlı duvarlara fırlatılıyor ve cüceyi en uzağa atan oyunu kazanıyor. cücelerin gururunu kırdığı için yasaklanması düşünülen bu oyun, aynı zamanda cüceler için iyi bir gelir kaynağı olduğu için yasaklanamıyor da.
burda benim kafamı kurcalayan belli başlı sorular var:
- hangi kafada bir insan böyle bir oyunu kurgulamış?
- bu nasıl popüler hala gelmiş?
- insanlar bundan ne zevk alıyor?
- cüceler durumdan memnun mu?
- kuşa ne oldu? *