ya sevgilisi olmadan önce bir umutla size yazıyodu da siz anlamadınız, ya da hayatındaki boşluğu kah sizinle kah sevgilisiyle dolduruyordur. iki durumda da uzak durmak lazım, arkadaş dediğin her an yanında olmalı.
hiçbir şeyi tam hatırlanamadığı için anlatıldığı zaman saçma sapan durumların ortaya çıkmasına yol açan filmlerdir. şöyle ki; bir kız var, üniversiteye gidiyor. profesörün teki asistan seçecek, bu da adaylardan biri. derken yalnızca kendisi aday kalsın ve o seçilsin diye diğer aday arkadaşlarını teker teker öldürüyor. bu işte. hani bi bilen olursa falan dedim.
''heh, o işte'' diye düşündüğünüz andır. birden garip bir mutluluk, yüzde aptal gir sırıtış. açıp bakarsınız; ya operatördür, ya saçma sapan bir şey soran arkadaşınız, ya da sizi tavlayabileceğine ısrarla inanan ilkokul arkadaşınız. hayat işte.
attığı kahkaha bile etrafındaki uçkuru bozuk erkekler tarafından cinselliğe yorumlanan kadınlardır. ulan size ne, kime ne? kendine şöyle bir bakmak yerine insanların namuslarına kafa yormak da hayli ilginç tabi.
iyileşmeden üzerine bir kağıt kesiği daha gelirse, o zaman görün acıyı. aklına estikçe kanar, elinizi yıkarken acır, krem sürerken acır, elinizi bi yere değdirdiğinizde acır.. lanet bir şeydir yani. *
işleri kolaylştırır. bi' kere zaten ayakkabısız tekme daha rahat atılır. onu geç, o ayakkabıyı değerlendirmek lazım. karşındakinin kafasına atabilirsin misal.
yapacak onlarca işi olduğu halde kendine benzettiği arkadaşlarıyla oturup saatlerce ''ne olacak bu halimiz'' muhabbeti yapan yazar olabilir. ulan kendime değil de, hayatını kaydırdığım o insanlara üzülüyorum.
deniz seki'nin güzel bir şarkısı. sevmem bu kadının şarkılarını genelde; ama ya hareketli müziğinden, ya da sözlerinden bilmiyorum, bu şarkı gerçekten hoş geliyor. aynı zamanda duman'ın da harika bir parçası.
eşcinselliğin tercih değil, fizyolojik bir zorunluluk; sübyancılığınsa psikolojik bozukluk olmasından ileri gelir. ikisini aynı kefeye koyan zihniyetteki sorun hakkında tartışmalar devam ediyor, ne olduğu hala bulunamadı.
abartıldığında hayal kırıklığına neden olan bişey bu masal. çocukken anlatılır hep, hep mutlu sonla biter masallar. hayattaysa öyle olmaz hep, hatta mutlu sonları yakalamak baya zordur. o yüzden işte, çocukları o mutlu sonlara çok fazla alıştırmamak gerekir.