zevkler ve renkler tartışılamaz ama üniversiteye gelmiş ve hala hande yener, kutsi v.b. şarkıcıları dinleyen bir insan olsa olsa boş teneke kafa insandır. insanları sınıflandırmanın yanlışlığı gibi şeyleri ortaya atabiliriz ancak bu kadarıda olmaz be kardeşim, insan söylerken utanır* keza üniversiteli dediğinin bir farkı olmalıdır, adı üstünde bu müzikler piyasadır ve ancak liselilere ve cahil kesime hitap eder zaten konserlerindede bu daha kimlikleri oturmamış gençleri görürsünüz. burda kasıt rock müzik değil yerel müzikler, türküler, metal, folk, country, klasik ve hatta arabesk bile hepsinin bir derinliği ve sanatsal değeri var. pop müzikler ise piyasa için yapılır piyasa tarafından dinlenir ve anında tüketilir aynı şarkıyı 1 yıl sonra dinlemek istemezsiniz ve çöpe atarsınız.
edit: sözkonusu olan özenti ise zaten bu size bir zevk vermiyordur, başkaları için dinliyorsundur. aslında başlığı yanlış açmışım üniversitede insanın pop müzik dinleyebilmesi olucaktı hala içinden bunu cidden dinlemek geliyorsa bir üniversitelinin; toplumun düşünen, sorgulayan, sanatın müziğin gerçek hazzını tadabilen, nitelikli, kültürlü bireyleri sayılacak olan gençlerimizin işte burda düşünmemiz gerekir.
anlaşılamayan bir durumdur. her ne olsa suçlusu baykal olarak gösterilen ülkemizde baykal adeta bir hedef tahtası haline gelmiştir. ülkede her kötü giden durumun sorumlusu hükümet olmalıyken bizim ülkemizde her ne hikmetse deniz baykal'dır: solu bitiren baykal, istikrarsızlığı yaratan baykal, ortamı geren baykal, salatanatcı baykal, darbeci baykal, jakoben baykal, din sömürgecisi baykal, sağcı baykal, koltuk sevdalısı baykal. bu ülkeyi bu hale 60 yıldır yönet*enler, darbeler mi getirdi yoksa deniz baykal mı? daha iyi olduğunu iddia edenler geçsinler chp'nin başına ama yok, güçlü bir lider adayı varda baykalmı buna engel? en çok eleştirenler ise sağcı kesim kendisi hayatında bir kez olsun sol partiye oy vermemiş sol=pislik diye gören bu insanların ağzından düşmeyen bir lafda "baykal olmasa bende oyumu chp'ye verirdim"*. solu bitirdi diyenler: güçlü bir sol oluşum varda insanlar oy mu vermiyor? bölünmüşsünüz 40 parçaya hangi birinizin ne olduğu belli değil, bir de bunun üstüne suçlu yine baykal. beşiktaş'ın 8 gol yemesinin sebebide baykal, türkiye'nin ab'ye üye olamamasının sebebide baykal, pippa bacca'nın öldürülmesinin sebebide baykal, herşeyin tek sorumlusu baykal.
hayata hiçbir artı katmamış, herhangi bir özelliği bünyesinde barındırmayan, üretken olmayan kişilerin belli zamanlarda yakaladıkları geçici ündür. bu gibi balon ünlülerin örneklerini heryerde gördüğümüz gibi sözlüktede bulabiliriz.
şarkı söylemesi veya söylememesi bişey kaybettirmeyecek olan, hayranları olmayan, arada albüm çıkartıp piyasada kalan ve sadece ünlü olan üretken olmayan kimselerdir. aklıma ilk gelen için (bkz: aşkın nur yengi)
gereksiz meslek dallarından biridir. müşteriye ilgi göstericem diye bıkkınlık ve sıkıntı yaratmaktan başka bir işe yaramazlar. içeriye girip rahatça dilediğine bakabilmek varken bu eleman gelir ve sözde yardımcı olmak için "buyrun, nasıl bir şey arzu etmiştiniz" veya "buyrun, ben yardımcı olayım" türünden sorular sorar. sizin niyetiniz çoğunlukla sadece bir göz atmak, bakmak olduğundan bu soruları "öyle bakıyordum sadece" diyerek cevaplarsınız. gözleri sürekli üzerinizdedir, çaktırmadan bakarsınız ama oda aynı taktiği kullanır. içinizden ya bi gitse de şunlara rahatca baksam dersiniz, o gitmez siz ısrarla sallanırsınız ama oda inatçıdır. zaten satış yaptıkça prim aldıklarından sizden çok daha inatçı olurlar çoğunluklada sizi kullanırlar "beyefendi, hanfendi o size olmamış, size göre elimizde süper bişey var, bir bakın" der size güven verip sizi bir güzel kandırır ve hatta 3 liralık malı bu şekilde 5'e bile satarlar. geriye sadece yapacak tek bişey kalır: kovmak. yalnız bunu da usulüyle yapmalı örneğin: "ben sizi daha sonra çağırırım", "siz gidebilirsiniz, ben bakıyorum" türünden laflar kullanılmalı. market gibi 'istediğini sepete koy' türünde mağazalar tercih sebebidir. bu elemanlar ise gereksizlikten başka bişey değil.
bahar şenliğinde olması gereken ve yüzbinleri üniversiteye çekebilecek ve gerçek üniversite ruhunu anlatan kişi ve buda zülfü livanelidir. eskişehir'deki üniversitelerden biri artık bıraksa her yıl gelen gedikli olan şebnem ferah, kıraç, funda arar v.b. sanatçılarıda kendisini çağırsa her türlü avantaj olurdu bu onlar için. yalnız bilindiği kadarıyla kendisi müziği bıraktı bi şekilde rica edilse ve gelse eminim bursa'dan ankara'dan istanbul'dan binlerce insan bu konsere akın ederdi ve üniversitenin reklamıda çok iyi yapılmış olurdu, bu sayede bizide mutlu ederdiler.
"kadınlar duygu olmadan vermezler, onlar bunun için yaratılmamışlardır" lafının afilli bir yalan olduğunu ortaya koyan önermedir.
ortaya çıkan sonuçlar:
1 kadınlar adam çok yakışıklıysa verir, her türlü verir.
2 kadınlar için duygu önemlidir koca bir yalandır.
3 kadınlar açıksözlü değillerdir, olanı kutlarlar.
4 erkekler aynı eylemi yapsa şerefsiz, adi kızlar yaparsa cesur olur.
5 yabancı olan yada müslüman olmayan herkes orospudur, fahişedir, verişkendir.
6 biz toplum olarak eziğiz.
basketboldaki avrupa kupası organizasyonlarından biri olan uleb'de galatasaray ile beşiktaş çeyrek finalde eşleşti, o ana dek bu kupada maç kaybetmemiş olan beşiktaş, gs'nin bu maça fazla konsantre olması ve kasması sonucu kupadan elendi, sonraki turlarda ise daha maçlarına çıkmadan gs'nin eleneceğini herkes biliyordu, bir bakıma gs bu kupada beşiktaşı eleyerek kupayı mundar etti. bir avrupa kupasının ülkemize gelmesine engel oldu.
insanın bir gün inandığı tüm değerlerin aslında bir hayal bir kurgu olduğunu anladığı andır. ya sorgulanamayan din, başörtüsü, ibadet, kutsal kitaplar hepsi birer hayalse yaptığımız bütün bu davranışlar birer alışkanlık, kanıksama ise belkide bambaşka bir şeyse hayat, işte bunun anlaşıldığı andır. çok büyük bir boşluğa düşebilir insan yada pisikolojik bir travma yaşayabilir. tam terside geçerlidir, inanmayan bir kişinin dinlerin var olduğuna kanaat ettiği andır.
hayata tek bir pencereden bakan, herşeyi sex, meme, göt zanneden insanlardır. tabiki heryerde olduğu gibi bunlardan sözlüktede mevcuttur, bunun yansıması ise açılan başlıklarda kendisini belli eder.
türkçesi varken yabancı kelimeler kullanarak anlaşılmaz olmak isteyenlerin yaptığı bir eylemdir. anlaşılmaz olmak, diğerlerinden farklı görünmek çoğu insanı tatmin eder kimiside bunu kelimeleri karıştırarak yapar, heryerde olduğu gibi böyle kişiler sözlüktede mevcuttur öyleki kendilerini anlamak orhan pamuk'un anlaşılmamak için yazdığı ağır edebi eserlerden, nietzsche'den bile daha zor. entelektuel görünmek için yaptıkları bu şeyin anlaşılmazlığı saçmalıktanmı yoksa bilgeliktenmi orası ayrı konu..
örnekleri için; irrite edici=rahatsız edici, paradoks=çelişki, realite=gerçeklik v.b.
kişiden kişiye değişmekle beraber en okunaklı, en ağır, en efendi, en tatlı görüntü veya bu gibi benzerliklerden oluşan sözlük görüntüsüdür. şahsen hiçbir görüntüde resim tercih etmemekle birlikte sefin tercihi adlı kırmızı baslikli istasyon sefi'nin sözlük görüntüsünü tek geçerim.
fenerbahçe ve diğer takımlarımızın 2008-2009 sezonunda topladıkları puanlarla ve yaptıkları puan ortalamasıyla tarihimizin en iyi noktasına gelmemizdir. şu anda türkiye avrupa kupalarında topladığı puanlarla 4. sırada.
Bu sözlerin sahibi Oktay Derelioğlu. Bir dönem ispanya'da forma giyen Oktay Derelioğlu LiG TV'de yayınlanan programda yaptığı açıklamada Eto'o'nun Fenerbahçe'ye geleceğini ve transferin sadece imzaya kaldığını öğrendiğini söyledi.
LigTV'nin internet sitesinde yer alan habere göre; Barcelona'nın Kamerunlu futbolcusu Samuel Eto'o'nun menajerine yakın bir kaynaktan bu haberi öğrendiğini söyleyen Derelioğlu "Eto'o ispanya defterini kapatmış. ispanya'da yaşadığı ırkçılık olaylarından dolayı çok mutsuz. Irkçılıktan dolayı italya'yı da istemiyor. Türkiye'de siyahi futbolculara olan ilgiyi ve yakınlığı da öğrenmiş. O yüzden Fenerbahçe'ye sıcak bakıyor" dedi.
Kamerunlu futbolcunun Fenerbahçe'ye transferinin sadece imzaya kaldığını belirten ve ısrarla kaynağının çok sağlam olduğunu söyleyen Derelioğlu Eto'o olmazsa Liverpoollu Peter Crouch'un listede olduğunu da sözlerine ekledi.
fenerbahçe taraftarının yönetimi galatasaray'lı olmakla tehdit ettiği bir oluşumdur. böyle muhteşem bir futbolcuyu yıllarca izlemek isteyen, sevgiye boğmak isteyen fb taraftarının dileği onun bu takımda kaptan olması ve yapılacak başka transferlerle takımın çok daha güçlü hale getirilmesi. *
diyen düzenin yaltakçısı kişidir. insanların sömürülmesinden haz alır, bundan mutluluk duyar. biri çöpten ekmek toplar, öbürküsü gemi alır, biri demokrasi diye ülke yağma eder insanların canına kıyar. bizim osman da bundan mutluluk duyar; bi de der neymiş 21. yy'da zikmek de zikilmek de mubahmış.
'Olimpiyat meşalesi'nin yolculuğunu anlatan kitapçıkta bir skandala imza atıldı
2008 Pekin Olimpiyatları öncesi dünya turunu sürdüren "olimpiyat meşalesi" nin yolculuğunu anlatan kitapçıkta istanbul'un simgesi "türban" oldu. Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Çin tarafından hazırlanan kitapçıkta meşalenin geçeceği kentler simge eserleriyle yer alırken; istanbul sayfası küçük bir kızın türbanlı fotoğrafıyla yer aldı. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Genel Direktörü Yalçın Aksoy, Cumhuriyet' e yaptığı açıklamada istanbul'la ilgili 3 fotoğraf gönderdiklerini, ancak böyle bir fotoğrafı göndermediklerinin altını çizerek tepkisini "Çok can sıkıcı bir durum" sözleriyle dile getirdi. Olimpiyat meşalesinin ikinci durağı, önceki gün yapılan 20 kilometrelik koşuyla "istanbul" olmuştu. "Meşalenin yolculuğu" nu anlatan tarihsel kitapçıkla bir skandala imza atıldı. "Bu rüyaya ortak olun" sloganıyla 2008 Pekin Olimpiyatları Komitesi'nce hazırlanan kitapçıkta meşalenin yakılacağı kentler tarihi eserleriyle, simge yapıtlarıyla yer aldı.
ilk sayfasında Pekin Olimpiyatları Organizasyon Komitesi Başkanı Liu Qi' nin sunuş yazısının yer aldığı kitapçıkta istanbul'a ayrılan sayfa dikkat çekiyor. Kitapçığın 3 Nisan tarihli yaprağında istanbul, ortadaki kızın türbanıyla yer aldığı üç küçük kızın fotoğrafıyla tanıtılıyor. Çince-ingilizce basılan ve tüm dünyada dağıtılan kitapçıktaki tanıtım yazısında istanbul, Asya ile Avrupa'yı birleştiren tek kent olarak tanıtıldı. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Togay Bayatlı da kitapçıkta yer alan yazısında Türkiye'nin 2020'de organizasyona ev sahipliği yapmayı ümit ettiğini yazdı.
TMOK tepkili...
Konuyu gazetemize değerlendiren TMOK Genel Direktörü Yalçın Aksoy, kitapçığın Pekin tarafından hazırlandığının altını çizerek TMOK olarak böyle bir fotoğraf göndermediklerini belirtti. Özellikle yazıyla bütünleşecek ve istanbul'un simgelerinden biri olan "Boğaziçi Köprüsü" nün çok güzel bir fotoğrafıyla birlikte yine kentin simgelerinden Ayasofya ve Sultanahmet Camisi'nin fotoğraflarının gönderildiğini belirten Yalçın Aksoy, seçilen fotoğrafın editörün kişiliğini yansıttığını söyledi. Aksoy, yaşanan olayı "Çok can sıkıcı bir durum" olarak nitelendirdi.
istanbul'da 2. etabı koşulan Olimpiyat Meşalesi Koşusu sonrası olimpiyat ateşi, 3. etabın yapılacağı Rusya'nın Saint Petersburg kentine götürülecek. Olimpiyat meşalesi, gerçekleştirilecek 19 etabın ardından Pekin'e ulaştırılacak. "Dünyayı olimpiyat ateşiyle ışıklandırmak" için dolaştırılan meşalenin yolculuğunu anlatan bu kitapçık gittiği her kentte dağıtılacak.
bir 5-6 yıl öncesine kadar liselerde en çok aranan olan bu çocuk, sınıfın erkekleri tarafından bi nevi paylaşım klasörü olarak kullanılmıştır. gençlerin eğitimine sosyal ve bilimsel açıdan destek olan bu arkadaşlarmızın devirleri sona ererken, kendilerini verdikleri hizmetlerden ötürü bir kez daha saygıyla anıyoruz.
isviçre'de Cern Araştırma Merkezi tarafından 14 yılda geliştirilen ve 8 milyar dolara mâl olan dev makine bu yaz çalışacak. Bilim adamları da küçük bir "big bang" yaratacak makineyi takip ederek dünyanın nasıl oluştuğunu anlamaya çalışacak. Şimdi iki bilim adamı makinenin beklenenden büyük bir kara delik yaratarak dünyayı içine alacağı iddiasıyla çalışmanın durdurulması için dava açtı. Walter Wagner ve Luis Sancho isimli uzmanların Amerikan mahkemesinde açtığı dava yasal olarak Cern'i bağlamıyor. Ama ikili ABD Enerji Bakanlığı'nın desteği kesmesinin bile yeterli olacağını söylüyor. Cern yetkilileri "Doğa'da ve ayda bzim yaptığımız deneyein kat be kat güçlüsü enerji patlamaları her gün oluyor. Dev kara delik teorisi saçmalık" dedi. CERN, Nükleer Araştırmalar için Avrupa Konseyi anlamına gelen Fransızca "Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire" sözcüklerinin kısaltmasıdır. Bu kurum, isviçre ve Fransa sınırında yer alan dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarıdır. 1954 yılında 12 ülkenin katılımıyla kurulmuş olan CERN'in günümüzde 20 asil üyesine ilaveten Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 8 "gözlemci" üyesi vardır.