türkiye'de en çok izlenen dizilere bakıldığında anlaşılacak durum. insanlarımız o kadar bunalmış ki ülkeden de gündeminden de, beynini en az düzeyde yoracak dizileri tercih eder olmuş. kurt seyit ve şura'yı izlemem ama final yapacağını duyunca aklıma geldi işte. insanlar karmaşık senaryolarla uğraşmak istemeyip deniz yıldızı, küçük ağa, arka sokaklar vs. gibi dizilere yöneliyor. istisnalar kaideyi bozmaz diyerek defoluyorum.
7 temmuz'da kpss var ve 4.sınıfta dersaneye gitmek gibi bi hata yaptım, hiç çalışamadım. ailemin beklentisi yüksek. öss dönemine dönmüş gibi hissediyorum.
odtü psikoloji mezunu, şu an başkent üniversitesi'nde psikoloji bölümü hocalarından biri olan ve aynı zamanda başarılı bir fotoğraçı olan doçent doktor unvanlı süper insan.
ufak tefek, sevimli bir surat ve aynı sese sahip grup. türüyorlar durduramıyoruz. yalın, özgün, ozan doğulu, murat dalkılıç, murat boz! bu kenan doğulugilleri napacağız.
kendi görüşleri doğrultusunda, savunduğu akımın tersine insan ayırarak kafa ütüleyen, sevimlilikleri konusunda emin olamadığım insansılar. şu aralar facebook denen sosyal şeysinde çokca bulunmaktalar. bunlar, sırf "asker" oldukları için öldürülen 18-19 yaşındaki gencecik çocuklar yolun ortasında haince arkadan vurulduğu zaman ses çıkarmazlar. bunlar ölü ayrımı yapar, 35 kişi ölmüştür onu prostesto eder ama aynı duyarlılığı sırf üstünde o asker üniforması var diye ölen insanlarımıza göstermez. çünkü o en büyük dansözdür. pisliktir ve suratına tükürülesidir.
andımızı okurken söylediğimiz cümle. lakin artık pek çok şeye cahil kalmış kişiler için ya da pembe gözlüklerini ısrarla çıkarmayan hayalperestler için de kullanılması elzemdir.
örneğin;
- illuminati, skull and bones vıdı vıdı vıdı. ismi, etiketi önemli değil. bu dünyayı döndüren 3-4 aile olduğunu yeni öğrenenlere: günaydın sevgili arkadaşlar. interneti sadece facebook, twitter sanan insanlara tavsiyem "pembe seni açmamış tatlım" olacaktır. çıkar şu gözlüğü.
sokağa çıkıp baktığınızda aynı tür kıyafetler, saçlar, tavırlar, birbirinin aynısı insanlar görmekten bıkma hali sonucunda varılan tespit. hep aynı renkler siyah, gri, kahverengi. bu sadece kışın değil, bütün mevsimlerde böyle. farklı ya da "aykırı" birini görünce gözlerim bayram ediyor yeminle. ne bileyim, cart yeşil bi çizme mi giymiş biri? ya da kırmızı pantolon mu giymiş bi erkek? işte o zaman umudum yeşeriyor. bu ülkede hala zevkini cesurca taşıyabilen insanlar var. göze batmamak veya yargılanmamak adına "aynı"laşmaktan kaçan insanlar var. herkesin zevklerini cesurca taşıdığı günlere...
facebook'ta sıkça görülen durum olmuştur. yemin ediyorum bu sosyal paylaşım sitelerinde millet felsefe üzerine prof.luğunu vermişçesine eleştireler döktürmektedir. bi de utanmadan "durumumu beğenir misin?" diyenler varmış. allah karşılaştırmasın, ya da karşılaştırsın da listem temizlensin. ayrıca duman'ın yalnızlık paylaşılmaz şarkısında geçen sözdür.
tanımlanamayan kızdır. koyudan kasıt sadece siyah değildir elbette. bu kızlarımızı hangi kategoriye koymak gerektiğini bi türlü kimse bilemez. kimisi kumral der, kimisi esmer. halbuki esmer sıfatı daha çok ten renginden dolayı verilir bi insana. türkiye'de bol mudur bilinmez ama arada derede kaldıkları için kafaları karışıktır.
jolly joker ankara'da gerçekleşecek olan konser. gitmeyi temenni ediyorum. mazallah birden müziği bırakıverirler teoman gibi. bilet fiyatı önce 33,5 iken (30'u anladık 3.5 nedir) daha sonra 39,5 olmuştur.
öyle tatlı gelir ki insana, sırf bu zevki tadabilmek için susadığınızda bilerek su içmeyip zevki katlarsınız. zevk alınan ufak sapıklıklar kategorisine de girebilir.
edit: yani illa yazın yapmanız gerektiğini ve terliyken içmemeniz gerektiğini yazmam gerek di'mi aynştaynlar. kışın git iç demiyoruz. ayrıca benim uktem bu, hıh.
edit 2: bi önceki editimden sonra bi kaç "atarlı" entry silinmiş. ha şöyle.
evet bu iki değişik ırk aşırı derece birbirine benzemektedir. gerek fizik olsun, gerek davranışlar olsun adeta ruh ikizidirler. her ne kadar biri tolkien üstadın hayal gücünün ürünü olsa da haberi yoktur ki gerçekleri aslında türkiye'de.
orclar yakıp yıkmayı, özellikle de ormanları ve ağaçları sevmezler.
pkklılar türkiye'deki ormanları yakmaya bayılırlar.
orclar birileri tarafından kullanılır, keza pkklılar da.
orclar her türlü güzellikten iyilikten nefret ederler, bilin bakalım pkklılar ne yapar.
orclar etrafa zarar vermeyi severler, bundan zevk alırlar. pkklılar ve sempatizanları da kendi oturdukları mahalleleri yakıp, yıkarlar.
türkiye'de bol bulunur bu cinsten. ömürleri de öyle bir günlük değildir. "kürt..." desen anında "faşist, ırkçı" damgası yersin bu kesimden. özellikle bu "kürt" kelimesi için özel radarları vardır. fildişi kulelerinden seslenmeyi de severler. "insanlık, demokraağsi,özgürlük" yine anahtar kelimeleridir. tekellerine almışlardır adeta. he, bi tek sizin beyniniz var.
fildişi kulelerinden seslenen, demokrasi kelebeklerinin anlayamayacağı şey. "onlar da insaaan" vazgeçilmez replikleridir. güneydoğu'da yaşamak, doğudan göç alan şehrinin nasıl yozlaştığını, bozulduğunu görmektir. güneydoğu'da yaşamak olayın tam içinde, sıcağında olmaktır. kürtlerle komşu olmak, onları sevmeye çalışmak, akraba olmak ama her zaman biraz şüpheyle yaklaşmak ikilemini yaşamaktır. bağıra bağıra kürtçe konuşanlara sırf "faşist" damgası yememek için saygının ne olduğunu hatırlatmayı istemektir. güneydoğu'da yaşamak zor, kendi memleketinden soğumaya başlamak zor. "güneydoğu'yu verelim gitsin" diyenlere hayretle bakmaktır burada yaşamak. atalarının kanıyla sulanmış toprakları kolayca "verelim" diyen fildişi kulesi sahiplerinin ağzına terlikle vurmak istemektir.
harry potter kitaplarının yeni yeni çıktığı dönemlerde yayın yapan siteydi bir zamanlar. çok iyi ortamı vardı. ergenlik dönemine denk geldiği için fazlaca saçmalanırdı, ne bileyim binalar falan vardı. çok fantastik bi ortamdı. güzeldi lan, hatta ben slytherin'de son derece çalışkan bir öğrenciydim, normal derslere o kadar çalışmadım ben arkadaş. şimdi büyüdük, hatırladıkça bi yerimle gülüyorum.
bir alandan mezun olanların, kendi alanlarından mezun olmayanlarla aynı mesleği yapmanın getirdiği isyan cümlesi. maalesef ülkemizde çok sık olmaktadır. nitekim son yıllarda psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında da bu sorun yaşanmaktadır. ileride sizlerin de çocuklarınıza okullarda rehberlik edecek, danışmanlık yapacak olan okul psikolojik danışmanlarının felsefe veya sosyoloji mezunu olmasını istemiyorsanız, bu kampanyaya destek verebilirsiniz.
felsefe ve sosyoloji bölümünde okuyanlar sırf birkaç dersleri benzer diye tamamen alakasız olan psikolojik danışmanlık yapamazlar! ben birinci sınıfta tarih dersi aldığım için tarih öğretmeni olamayacağım gibi buna da aynı şiddetle karşı çıkmak gerekir. bırakın psikolojik danışmanlığı, okuldaki rehber öğretmenliği alanında yetişmiş uzmanlar yapsın!
en çok filmlere yaptığı müziklerle tanınan, aynı zamanda video oyunlarına, moda şovlarına da müzik yapan bir müzik topluluğu. üyeleri thomas hajdu ve andy milburn'den oluşmaktadır.
aynı zamanda kendileri dinlemeye doyamadığım bir film müziğine imza atmışlardır:
resident evil: afterlife- tokyo
]
not: sanırım resident evil afterlife'ın tümfilm müzikleri kendilerine ait.
gerek türkiye'de gerek dünyada olsun gereğinden fazla abartılan, anlam verilemeyen şeyler vardır. örneğin istanbul örneğin sezen aksu, ajda pekkan, orhan pamuk, u2 ve şu an aklıma gelmeyen niceleri. sezen aksu'dan yola çıkalım. ben bu kadını sevemedim gitti, daha hiçbir şarkısını başından sonuna çözümleyememişimdir. hep yanlış anlamışımdır sözleri. böyle bi boğucu, karamsar falan. beğendiğim şarkıları elbette var ama gereğinden fazla abartılıyor. bi son verin artık aa.
muhtelemelen annelerin yani biz "kadın" cinsinin neden olduğu durum. küçüklükten itibaren acayip pohpohlanır erkekler, toplum zaten yeterince imtiyaz tanıyordur. hatta erkekler ileride hatalı yüzlerine vurulduğunda yaşadıkları stresle başa çıkmakta zorlanırlar sırf bu ego şişkinliği yüzünden. küçüklükten beri her şeye sahip olabilme duygusu işlendiği için çok eşliliğe yani aldatmaya yatkındırlar. aynı zamanda evrimsel yaklaşıma göre de neslin devamını sürdürmek için daha fazla kadını dölleme güdüsü de aldatmanın nedeni olabilir. ancak bunlar tek koşul değildir. neyse, sonuç olarak bizim kültürümüzün erkeklere gösterdiği aşırı tolerans onların egolarının şişirir ve narsist erkeklerin çoğalmasına neden olur. bu da tür kızlarına neden bok atıp, kendilerini kusursuz sanmalarının sebebidir.
yurdumuzda sevilmeyen insanlara söylenen aşağılama sözcüğüdür. lakin ben bunu çözemedim, hıyarın nesi kötü? ne bilim cisminde bir şey yok, renginde bir şey yok, tadı da güzel lan. hani tuzluyosun daha bi güzel oluyor. mesela neden hakaret olarak ahududu değil de hıyar demişler? ilginç.
kişiyi dumurlara sevk eden olay. bugün başa gelendir ayrıca. hocamın odasında ders işliyoruz (önemli ayrıntı: bölümüm 2 kişilik!) kitap bekir onur'un gelişim psikolojisi. dersin bitimine yakın odaya gözlüklü yaşlı bir adam giriyor:
hocam: aa bekir hoca da geldi.
bekir onur: erken geldim galiba. (gülüyor)
ben: eneee (kısık sesle, yüzde aptal bir ifade)
hocamı ziyarete gelmiş meğersem. vay anasını sayın seyirciler.
eve gelen için muhtemelen pratik olan bi durumdur. ancak misafirliğe falan gidildiyse komik duruma düşme olasılığı vardır. ha, üşengeç insanlar için güzel bi olaydır orası ayrı.
ursula le guin'in yerdeniz serisinin ikinci kitabıdır kendisi. yazarın kendisine göre kitap cinsellik sembolleriyle doludur ve cinselliği anlatır. gerçi bunu okurken pek anlayamazsınız ama okuduktan sonra aklınıza gelenlere şaşırabilirsiniz. en azından bana öyle oldu.