jungle
321 (çok gezmiş çok okumuş)
on birinci nesil silik 41 takipçi 394.65 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    uludağ sözlük

    17080.
  1. Yazmayı beceremedim bi üç ay daha ara vereyim.

    Edit: yapılacak bir çok şey varken neden burada takılıyorum ki. Hesabi sileceğim.
    4 ...
  2. küçükken istiklal marşından kaçmak

    3.
  3. Ben yapardım. Sıcakta pişmektense arka bahçeye arkadaşlarla Gizlice gider kaçardık. bazen ödül töreni falan koyarlardı. 5 dakikada bitecek şey törenle 15 dk uzardı. Bir de müdür, müdür yardımcısı okul binasının yapmış olduğu gölgede durur, öğrenciler de güneşte. Ne bu şimdi ? Bunu yaparak vatan haini olunmaz. Saçma sapan ergence düşüncelerinizi kendinize saklayın.
    1 ...
  4. sosyal fobi

    308.
  5. Geçen gün Türkiye maçını izlerken kendimi top peşinde koşturan adamların yerine koydum. Düşünsenize defanstayım top bana gelmiş herkes benden pas bekliyor seyirci de iyi birşeyler yapmamı. Topa bile vuramazdım. Bence bir futbolcunun sahaya çıkıp insanların düşüncelerini önemsemeden oynaması bile o kişinin gerçek bir futbolcu olduğunun göstergesidir. ekrandan hata yapan oyuncuya atıp tutmak kolay. Bir de orada kendini düşünsene göbekli hemşerim.
    5 ...
  6. termosfere uğramadan uzaya çıkmak

    3.
  7. Termosferin maksimum sıcaklığı 1600 derecedir. Minimum 200. Atmosferlerle karıştırmayın aman. Yükseldikçe ısı artar. Yani uzay mekiği termosfere uğrayıp çay içtip karpuz kestikten sonra gitmiyor.

    http://bilimgenc.tubitak....gibi-yanarak-zarar-gormez

    bir uzay mekiğinin Challenger di galiba 3000 dereceye kadar dayandığını okumuştum.
    0 ...
  8. dolmuşçu yazar olsa açacağı başlıklar

    104.
  9. doğal böcek ilacı

    1.
  10. Az önce bilimfilinde okudum. Bana çok mantıklı geldi sizinle paylaşmak istedim. Ben uğraşmam böyle şeylerle lakin uğraşacak olan varsa sonuçlarını da yazıversin.

    "Farklı böcekleri kovmak için farklı kimyasallara ihtiyaç duyarsınız, bundan dolayı daha verimli bir kovucu istiyorsanız birkaç farklı böcek için farklı doğal esanslar kullanmalısınız.

    Fakat eğer amazon ormanlarında yaşamıyorsanız küçük grup böceklerle mücadele etmenizi sağlayacak böcek savarı birkaç farklı esansiyel yağ kullanarak üretebilirsiniz. Bu esansiyel yağları da aktarlardan temin edebilirsiniz.

    Aşağıda formülünü vereceğimiz böcek savar özellikle; sivrisinek, kara sinek, kene ve pire için etkilidir.

    Kullanmanız Gereken Özütler:

    Tarçın yağı( sivrisinekler üzerinde etkilidir)

    Okaliptus yağı(sivrisinekler, keneler ve bitlerde etkilidir)

    Sitronella yağı(sivrisinekler ve ısıran kara sineklerde etkilidir. )

    Hintyağı (kastor yağı ya da kene otu yağı olarak da bilinir, sivrisinekler üzerinde etkilidir)

    Portakal yağı(sivrisineklerde etkilidir)

    Itır( bit ve kene üzerinde etkilidir.)

    Yukarıdaki özütlerden kullanım amacınıza göre kendi böcek savarınızı elde etmeniz mümkün. Dikkat etmeniz gereken ise, yukardaki özütlerden toplamda 10 ila 25 damla arası kullanmanız gerekliliğidir. Yani eğer bütün özütleri hazırladığınız esansa dahil etmek istiyorsanız her bir özütten en fazla 3’er damla koymalısınız. Tabi bunu göz kararı değil mutlaka bir damlalık yardımıyla ölçün.

    Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz. Hazırladığınız özüt karışımını ( tekrar etmekte fayda var en fazla 25 damla özüt içerebilir) başka bir yağ veya alkol içerisinde çözmelisiniz. Bunun için de 2 çorba kaşığı ayçiçek ya da zeytin yağı kullanabilirsiniz. Eğer tercih ederseniz 2 çorba kaşığı votka da kullanabilirsiniz.

    Yani işlem çok basit, bir kap içerisinde 25 damla özütü ve 2 çorba kaşığı yağı veya votkayı iyice karıştırıyoruz. Daha sonra hazırladığımız böcek savarımızı püskürtücü bir şişe içerisine koyup kullanmaya başlıyoruz. Verimli kullanım için karışımı güneş ışınlarından korumanızı sağlayabilecek koyu renk bir şişe tercih edebilirsiniz. Böcek savarınızı direkt olarak kıyafet ve derinize uygulayabilirsiniz fakat, gözle temasından kaçınmalısınız. Uygulamayı birkaç saatte bir yapabilirsiniz.

    Mutlu ve sineksiz, kenesiz bir yaz geçirmeniz dileğiyle..."

    http://bilimfili.com/nasi...kisel-bocek-ilaci-yapimi/
    1 ...
  11. eşcinsellik

    373.
  12. Bir noktada herkes kendini trollüyor. Eşcinsel birisinin eşcinsel olması bir tercih değildir. Doğuştan gelen ya da ergenlikle birlikte hormonların diğer hemcinslerinden farklı çalışmasıyla oluşan cinsel yönelimdir. Şimdi tercih konusuna gelelim. Normal bir erkek (genel anlamda diyorum yoksa erkeklik özelliği (cinsel uzuv, hormon değerleri gibi) gösteren her birey erkek kabul edilir) eğer homoseksüel değilse gerek hormonlarından gerekse içgüdülerinden dolayı bir kadını arzular. Kadın da aynı nedenden dolayı erkeği. Burada tercih diye birşey olamaz. Tercih olacaksa da partner seçiminde olur. Velhasıl-ı kelam sözün kısası(neden ayni şeyi iki kere yazdığımı bilmiyorum) eşcinsellik bir tercih değildir doğanın normal olan seylerinden biridir. Normal olmasını kabul etmeyenler ahlak zabıtalarıdır.
    1 ...
  13. mount and blade

    62.
  14. Oyundaki krallıklar, ortaçağ da söz sahibi olmuş milletlerden esinlenerek kurgulandığını düşünüyorum. Bunu krallıkların unvanlarıyla(lord, yarl, han), , sancaklarıyla, bozkır haydutlarıyla, deniz yağmacılarıyla ya da dağ haydutlarıyla da tahmin edebiliriz ama şunlarda dikkate değer...

    nord krallığı ms 9.yy ların Vikingleri. Bunu Kral ragnar'dan( ki efsanevi viking savaşçısı ve kralıdır), deniz yağmacılarının gemilerinin viking gemisi olmasından ve piyadelerinin iyi balta kullanmasından ve okçularının da rakiplerine gore pek iyi olmamasindan anlayabiliriz.

    Svadya krallığı güçlü şovalyeleri, piyadeleri, kundaklı yaylariyla ve haritadaki konumuyla Frenklerden esinlendiklerini düşünüyorum.

    Vaegir krallığı Vikinglerin komşusu ve sürekli savaş yapıyorlar. Tarihte de böyleydi. iskandinavya da yaşayan millet slavlara sürekli akınlar düzenleyerek ganimet elde ediyorlardı. Tahminim vaegirler büyük ihtimalle günümüz ruslarının atası olan slav milleti. Vaegirler yani slavlar batı Rusya da yaşadıkları için gerek havanın soğuk olması, gerekse tayga ormanlarının bolluğu ve iklim ve yer şekilleri nedeniyle süvarileri pek iyi olmasa da var. Lakin okçuları ve piyadeleri nordlar gibidir sağlamdır. (bkz: vaegir kıdemlileri)

    Kergit hanlığı geçmişte orta asya da yaşamış olan göçebe kabileleri temsil ediyor. Sadece türk demek yanlış olur. Kergit hanlığıMoğol ve hunları temsil ediyor. Ordunun hepsi atlı birliklerdir. hız ve çeviklik önemli olduğu için kargıcıların bile zırhları sarranid memlüklerine ve svadya şövalyelerine göre zayıf. sancar han sürekli komşularına savaş açıyor. Tam barbarca değil mi orta asya ya uygun.

    Sarranid krallığı coğrafi konumuyla, çöl iklimi ve bitki örtüsüyle arap kabilelerini belki fars ve memlükleri temsil ettiği apaçık ortada zaten. At yerine develerin olması daha gerçekçi olurmuş sanırım *.

    Rodok krallığını pek çıkaramadığım için sona bıraktım. Bulunduğu konum dağlık, denize de kıyısı var. Olmayan coğrafya bilgimle dünya fiziki haritasını gözümün önüne getirip kalradyayla biraz karşılaştırdıktan sonra avrupa'da bir ülke olduğunu düşünüyorum. Mızrak ve kalkan da kullandığına göre kararını verdim Rumlar ve romalılar(spartalılar) olabilir. akdeniz milletleri diyebiliriz...
    6 ...
  15. doyumsuzluk

    15.
  16. "Bahar da kışı, kışın da baharı özler insan.
    Ne uzaksa onu özler..
    Kavuşmak şart mı?
    Boşver.
    Bazı şeyler yokken de güzel."
    özdemir asaf

    Bunun gibi birşey.
    2 ...
  17. game of thrones

    3749.
  18. --spoiler--
    High sparrow gerçek hayatta yaşasa kesinlikle bir dava adamı olurdu. Lafım "sözde" daima ezilenin yanındayızdakilere, komünistlere, sosyalistlere, monarşiye ve kapitalizme karşı bütün insanlara. 3 sezon önce lannisters güçlü bir aileydi, yaptıklarını izleyenler bilir. O zaman etmediğiniz küfür gomadığınız laf yoktu. Sonra bir devrimci çıktı. insanlar eşittir dedi, ensest ilişkiler yok dedi. Fakirlerin, ezilenlerin sesi oldu. Zalimlere sırf cezasını verdi diye kötü oldu. Kendisine saray yaptırmayı geç, kendine yeni bir don bile almadı. Bu mu sizin değişken fikirleriniz ve adalet anlayışınız.

    Buradan şunu çıkardım. Para her zaman insanların sempati kaynağı olmuştur. garibanlara acımak ve bunu dile getirmek sadece bir demagoji. Paranın değiştirmediği tek şey gerçeklerdir.
    --spoiler--
    4 ...
  19. yüzeysel benler

    1.
  20. Yüzeysel Benler genellikle güneşte fazla durunca oluştuğu söylenilen, hücrelerin renk pigmentlerinin siyah tonlarına dönüşerek bir nevi deformeye uğrayarak oluşan benlerdir. Lazerle, buharlaştırmayla alınabilmekte. Cilt kanseri yaptığı yoktur. Yani bilim adamları daha bunu kanıtlayamadı. Halk efsanesidir sadece.
    0 ...
  21. sözlük yazarlarının itirafları

    138979.
  22. 3 günümü eski entrylerimi silmeye harcadım. o kadar saçma şeyler yazıyormuşum dün itibariyle 200 küsür entrymi silince anladım. Artık ekşi de onaylanana kadar, ki üç bininci sıradayım, burada bilgi içerik kasmaya ve format kuralları dahilinde fikirlerimi beyan etmeye karar verdim. Sonra pılımı pırtımı toplayıp bir daha gelmemek üzere ekşi ye taşınacağım. Şu Sözlükte yazmamın tek nedeni içimdeki yazma isteği.
    7 ...
  23. büyüme hormonu

    2.
  24. Genetik bilimi gelişmeden önce, büyüme hormonu ölen çocukların beyinlerinin arkasında bulunan hipotalamusu sıkarak elde ediliyordu. günümüzde büyüme hormonu geni bakterilerin plazmitine aktarılarak üretiliyor. Bir nevi yapay seçilim gibi birşey.
    0 ...
  25. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    2017.
  26. Örümceklerden örümcek ağı genini mikro borularla veya iğnelerle keçi genine aktarılıp keçi sütünden örümcek ağının elde edilmesi. Yoksa keçi ağı mı oluyor artık. Sonra bu örümcek ağları(lif) sütten izole edilip çelik yeleği üretiminde, biyomimetik alanlarda (belki uzay endüstrisinde bile) kullanılıyor.

    Örümcek ağına ipek ipliği de denilmekte. bu iplik çelikten 5 kat daha dayanıklı ve esneyebilme özelliğine sahip.
    4 ...
  27. mısır şurubu

    14.
  28. Bir zamanlar diyetisyenler bu fruktoz deposunu hastalara zayıflatıyor diye önerirdi. Sonradan farkedildi ki aksine daha da yağ depoluyor.

    Fruktoz glikoz gibi basit şekerlerdendir yani sindirilmeden direk bağırsaklar tarafından emiliyor sonra da karaciğer çoğunu yağa dönüştürülüp depolanıyor. Çok masumca gelmekte lakin napolyonun arka yüzü öyle değil. sen tatlı yiyorum diye düşünüyorsun ama mısır şurubu garibim yağa dönüşüyor oldu sana karaciğer yağlanması, obezite. Sonra efendim müdüründen emir aldığın yetmiyormuş gibi bir de diyetisyeninden emir almaya başlıyorsun.
    0 ...
  29. uludağ sözlük yeni android ve ios uygulamaları

    115.
  30. Çoğu kişinin kullanacağını sanmıyorum. bir tarayıcıdan girerken ki kolaylığı sunamayacaktır. Nedenini söyleyeyim çünkü uygulamada nette arama özelliği olmayacak büyük ihtimalle. Yani yazar başka bir sekme açıp aradığını bulmak yerine ilk uygulamayı kapatıp, başlangıca gidecek, tarayıcıyı açacak sonra aramayı yapabilecek. Uygulamanın Google da arama yapma uzantısı olacak mı bu önemli. Yoksa şimdiki uygulamanın bir kaç hatasını düzeltip biraz da estetiği ayarlamak kolay iş. Bence yenilikler gerek umarım güzel olur.

    Ayrıca zall yazdığı entryle beklentiyi fazla yükseltti. Yanlış strateji de oynuyor söyleyeyim.
    2 ...
  31. sözlük yazarlarının itirafları

    138188.
  32. Herşeyi kökten sorgulamak gerekiyor. Çözüm değil ama bir iç isyanın başlangıcı gibi. Zaten çözüm olamaz.

    Bazen kendim hakkımda şüpheye düşerim. Acaba gerçekten salak mıyım yoksa tipim mi öyle gösteriyor diye. Hayır hiçbiri... ben olayları gereğinden fazla önemsiyorum sırf sonraki birkaç gün daha bunları kafama takmak için, beynim buna kodlanmış. Bunların temel sebebinin sosyal fobi olduğunu biliyorum. Ve haftalarca süren depresif geceler... Ne mi yapıyorum. Hergun eve geliyorum, gün içerisinde kafaya takılacak kadar mühim olmayan bütün olayları süzgeçten geçirip, ertesi güne kadar hatta bazenleri günlerce süren kendine kızma ve suçluluk duygularını en üst düzeyde yaşıyorum. Sonra bir iki haftam normal geçiyor ardından tekrar... Birgün intihar edeceğimi bilsem yine başkalarının düşüncelerini önemserdim. Hatta intihar etmeyi bile beceremezdim. Düşünsenize haberlerde benim başlığımı görüyorsunuz "intihara teşebbüs etti ama beceremedi". Trajikomiğim gerçekten. Anlayacağın sözlük bu da benim itirafım. Başkalarının düşünceleri için Kendimi yedim bitirdim...
    5 ...
  33. uludağ sözlük

    16794.
  34. Sosyal hayatta kendini kanıtlayamayan veya sönük kalan insanların, içlerinde kalan marjinalliği dışa vurdukları bir ortamdır. can sıkıcı noktası ise yazarların sürekli birşeylerleri kanıtlama çabası içinde olmaları. Bir nevi sanal ortamda kendilerini; günün belirli vakitlerinde kitap okuyan, sabah akşam yolda yürürken dahi hayata nedensel ve felsefi yaklaşan(sanki Nietzsche, Konfüçyüs ya da Sokrates mübarek), dinlediği müzikler yabancı ve klasik müzik olan lakin gerçek hayatta işten eve, evden bilgisayara, bilgisaraydan işe döngüsü içerisinde olan, dinlediği müzikler yukarıda yazdığım gibiyse hava atma, değil ise arabesk ve pop olan, sığırdan farksız insanları barındıran çöplük...

    Bu yazdığıma alınacak birçok insan olacaktır. Gerçeği söyleyeyim bende yazdığımdan alındım. Ama durum böyle arkadaşlar. Asosyallik veya kılıbıklık ya da çirkinlik doğada hayatta kalmak için bir avantaj değil.

    Birde şunu söylemek istiyorum. Bazı arkadaşlar sözlüğün formatından saptığını ve bilgi içeriğin eskisinden daha da azaldığını söylüyor. Bunun kadar normal birşey yok. Örnek vereyim. Ekşi nin ilk açıldığı yıllara gelelim. internet diye kavram Türkiye ye daha yeni gelmiş ve sadece üniversite öğrencileri ve iş adamları kullanıyor. Ergenler ve bilgi kültürü düşük insanlar daha piyasada yok. Durum böyle olunca Sözlükte yazılanlar daha kaliteli ve bilgi içerikli oluyor. Vasıfsız eleman yok anlayacağınız. Sonra internet in tüm Türkiye de kullanılımı artmasıyla (2006 ve günümüz) kullanıcı yaşı 14 lere hatta 10 lara kadar inmeye başladı. Her türden insan kullanmaya başladı. Amcamın 60 yaşında Facebook ta saçma sapan siyasi şeyler paylaşmasından tut kamerayı yeni keşfeden bebenin çektiği fotoğrafları paylaşmasına kadar... Velhasıl bu durum sözlüklere de yansıyor zamanla sözlüklerin yaş ortalaması da düşmeye ve ergen başlıklar artmaya başlıyor. Bunun bir kuramı vardı adını unuttum. Durum bundan ibaret anlayacağınız. Bilgi içerik azalmasının sorumlusu sadece moderatorler değil zaman ve bizler...
    6 ...
  35. klik

    7.
  36. Ekvatorda bir kabilenin konuştuğu dil.
    1 ...
  37. genelleme hastalığı

    5.
  38. Olgun insanların yapacağını düşünmedigim şey. hastalıkmış başlığı açana göre. Sözlükte bolca bulunur ve boş insanların zanaatıdır diyerek genelleme yapmaya başladım bile. Gözünüzü seveyim açmayın böyle başlıklar.
    0 ...
  39. captain america civil war

    91.
  40. Konusu Klasik marvel filmi. Su sıralar fazla film çıkarmaya başladılar. Para sıkıntısı mı çekiyorlar ne?
    0 ...
  41. celal şengör

    339.
  42. Bir röportajında ateist olduğunu soran bir kişiye hiç çekinmeden ateist olduğunu söylemiştir. Bu beni ilgilendirmez sadece yukarda birisi yazmış okuyan varsa yanlış bir bilgi öğrenmesin diye belirteyim dedim.

    bir insanın dini inancı neden diğer bir insanı bu kadar ilgilendirir ki ?
    0 ...
  43. kediköy

    4.
  44. Albümün adı istanbul da bulunan bir semti çağrıştırıyor. Kapak fotosunda Her zamanki gibi sade ve klasik bir resim seçmişler. Şarkılara gelirsek yukarıdaki arkadaşlar gibi çoğu şarkıyı beğenmedim. Ama iki üç tane şarkı var ki replay tuşuna bastırtır derecede. Akustik müziğin en güzel hali...

    (bkz: beni sen inandır)
    (bkz: nehirler durmaz)
    (bkz: zor günler)
    0 ...
  45. intihar notuna yazılacak tek cümle

    679.
  46. Sade evde yüzüm asık, dışarıda sempatik takıldım.
    0 ...
  47. cevdet bey ve oğulları

    18.
  48. Ne zamandır söylemek istediğim lakin doğru kelimeleri seçemediğimden zihnimde açıklanmayı bekleyen bir düşüncenin tanımını Orhan pamuk tarafından çok basit bir şekilde yapıldığını gördüm...

    "Eskileri bir bütün içinde sanmak eskiler kadar eski bir yanılgıdır!" dedi. "Geçmişi cennet sananlar böyle düşünür."

    Bir de kitabın sonlarına doğru ahmet ve ilknur'un Anna kareninakitabındaki kiti ve levin in taklidini yapması, bir zamanlar ki biz(ben ve o)in de yapmış olması, hatırlanması üzücü mu yoksa sevindirici mi anlayamadığım olayları aklıma getirmiştir. Zaten Cevdet bey in abisini levin in abisinden esinlenerek yazdığını düşünmedim değil.
    1 ...
  49. atatürk ün müslüman olmaması

    58.
  50. (bkz: 2016 da hala dinlere inanan insanlar)

    Adam her halükarda aydınlık kelimesinin tanımı.
    2 ...
  51. mutlaka okunması gereken yazılar

    15.
  52. OĞLUMUZ

    Karım. belirmeğe başlayan pencerenin önünde oturuyordu; bütün geceyi orada geçirmişti.

    - Sen hala yatmayacak mısın? dedim.

    Doğruldu. Kül rengi pencerenin önünde sadece bir gölgeden ibaretti. Fakat bu gölgede, beraber geçirdiğimiz yirmi küsür yılın her gününden bir şey vardı.

    - Ezan okunuyor, diye mırıldandı.

    Sesi bana hüzün verdi. Odamız bu dünyadan, duyguların erişemeyeceği kadar ötede gibiydi ve karım, Kur'anla, vadedilen saadetini, sanki asırlardan beri beyhude yere bekliyordu.

    Hareketlerinde ve yürüyüşünde, kabul edilmiş bir mağlubiyetin hazin sükuneti vardı. Mutfağa geçti. Onu sanki rüyada görüyordum: Mangala ve semavere kömür koydu; abdest aldı. sonra seccadesini sofaya sererek namaza durdu.

    Pencere iyiden iyiye aydınlanmıştı.

    Renksiz, sessiz ve serin kuşluk vakti. Yatağın ılıklığı, belirsiz duyguIar, düşünceden kaçış. Dalmışım.

    - Yahu...
    - Ne var?
    - Geldi...
    - iyi ya işte...
    Fakat mesele bu değildi. Karım beni kayıtsız buluyor ve üzülüyordu:

    - Bir şey söyleyemeyecek misin; bu üçüncü oluyor... Ha yahu: Ne yapacağız?

    Bilir miyim ben. Fakat ona:
    - Yarın bir şeyler yaparım, diyorum.

    Hangi yarın?.. Gökyüzü tatlı maviliğini bulmuştu bile. Gün, katılmağa mecbur olduğumuz gün, başlıyordu. Karım haklı. Bunun üzerinde durmak lazım. Oğlum yatağına daha yeni giriyordu. Ona, bu yaptığının ümitsiz bir isyan olduğunu anlatmalıydım. Yataktan, birdenbire fırladım. Karım telaşlandı:
    - Fazla sert davranma. Ne de olsa artık...

    Devam edemedi. Ona baktım. Gözlerindeki mana allak bullak. Ah benim saz benizli, kır saçlı bebeğim. Çıkarken, omuzlarıma hırkamı koydu.

    *

    Odası gündoğdu tarafındaydı. Penceleri büyükçe bir bahçeye bakardı. Karşı evden kurtulmak üzere olan güneş duvarları hafifçe pembeleştirmişti.

    Ve o, uyumuştu.

    Elbiselerini masanın üstüne atıvermiş, pijamasının ceketini giymemişti. Yatağının yanındaki sandalyeye iliştim. içim bir tuhaftı. Ona bakamıyordum; fakat onunla doluydum. Tıpkı, çok eskiden bir defa daha olduğu gibi. O zaman daha küçüktü, tifoya tutulmuştu, ateşi vardı, sayıklıyordu. O, şimdi bunu hatırlamaz ki…

    *

    Karlı bir şubat gecesi doğmuştu. Babamın kucağına verirken bir tuhaftım. isim ararken kamus bana ne kadar boş gelmişti. Ona ışıl ışıl, kainat gibi manalı bir kelime bulmak istiyordum. Sonunda Ömer dedik. Bu da ona yakışmıştı. Onu, tarihe girmiş bütün Ömer'lerin ikbaline layık görüyordum.

    ilk gülüş... ilk diş... ilk kelime... annesine doğru, genç, güzel ve mesut annesine doğru ilk adım.

    Sonra yedinci yaş... Mektebe götürdüğüm gün ne kadar ağlamıştı. Sanki varlığına evden başka bir ortak kabul etmek istemiyordu. Fakat bu mukadderdi. O da her oğul gibi sokak, mektep ve çarşı arasında, günden güne kat'ileşen bir bölünmeye mahkumdu.

    Ve on dördüncü yaş. Hırçınlıklar, iştahsızlıklar... bize yeni bir ortak daha, ortakların en yenilmezi... Karımın mağrur telaşları ve benim ilk endişem.

    Liseyi, daha sonra fakülteyi bitirdi. Bu arada, onu biraz daha iyi yaşatabilmek için, karım, düğününden kalma üç beşibirliğini bozdurdu... Ve o, ilk aşkın bahtsızlığı ile sarsıldı, bizi de perişan etti.

    Böylece biz ona bütün bütün bağlanırken, dünyamız artık tamamen onunla hudutlanırken...

    “Sen bizden ayrılıverdin. Sevgimiz arttıkça sen biraz daha fazla rahatsız oluyordun. Ben bunu anlıyordum. Sen bunda biraz da hürriyetine tecavüz buluyordun. Fakat annen...

    Ben biliyorum. Sen artık şu odaların bu döşeniş tarzını, hatta bu evi beğenmiyorsun.. Uçmayı öğrenmiş bir serçe yavrusu gibi, gözün başka dallarda. Senin düşündüğün, kimbilir ne cici şeydir. Bizi misafir edeceğin odayı da unutmamışsındır; buna eminim. Bu kadarı bize... Bana, yeter. Fakat annen... Bunu sen de seziyor, arada sırada, hatta sık sık kardeşlerini nasıl okutacağından, bizim için neler tasavvur ettiğinden bahsediyorsun. Fakat birbirimizden niçin gizleyelim; sen böyle konuşurken sesini titreten şeyde biraz vicdan burkulması ve daha çok çaresizliğin azabı yok mu? Ama sen bunun için üzülme, senin elinden ne gelir; hayat böyle işte, yapamazsın ki...

    Ben senin içkiden ne umduğunu biliyorum; alışmayacağına da eminim... Fakat annen...

    Sonra ben senin dışarıda ne aradığını, evden niçin kaçtığını da biliyorum. Belki de küçük bir orospu. Ben onlara düşman değilim; hatta... Fakat ,annen... Kadıncağız böyle birine kapılıvereceksin diye tir tir titriyor. Sen gecelerini böyle dışarıda geçirince, kuruntuları, ışıl ışıl caddeleri ve gazinoları masal mağaralarına çeviriyor.

    Fakat bütün bunlara ne lüzum var; sen sanki bunları bilmiyor musun?.. Ben sanki bütün bu şeylerin senin kalbini nasıl sızlattığını bilmiyor muyum? Annen, ben... Sen bize bakma. Bütün budalalık bizde. Biraz hasta olmanı bekler gibiyiz. Hala bize en çok ait olduğun günlerdeki gibi kalmanı istiyoruz. Değişebileceğini aklımız almıyor. işte, gözlerimi bir türlü yüzüne çeviremiyorum, sana bakamıyorum. Annen de böyle. Şimdi biz, seni uyandıramayız. Çünkü, düşünmeğe cesaret edemeden biliyoruz ki, artık senin uykun da değişti. Eskiden bizi bekler gibi uyurdun. Evet, artık uykun da değişti. Hatta asıl değişiklik uykularında oldu; sen uykularında da bizden uzaklaştın...”

    Başımı çevirdim. Ona baktım. Bunu yaparken romatizmalı kolumu kullanır gibiydim. Fakat içim birdenbire ferahladı. Sanki yıllardır aradığım bir arkadaşımı bulmuştum. lslık çalmak istiyordum. Perdeleri indirdim; güneş onu rahatsız edecekti. Benimkilere benzeyen sert ve siyah sakallı yüzünü hafifçe öperek dışarı çıktım.

    Çayımızı içerken karım biraz dalgındı. Ben, küçük oğlumun çayını gizlice, hiç sevmediği limonla doldurdum.
    Tarık Buğra
    1 ...
  53. richard wagner

    36.
  54. Söylentilere göre Wagner, Nietzsche nin sevgilisini ayartmış. Umarım yanlıştır. Çünkü bu kadar güzel eserlerin sahibi bu kadar Abaza olmamalı.
    0 ...
  55. mutluluk

    2144.
  56. Ne demiş ünlü ressam dimitri şakirus 'mutluluğun portresi, rüyalarda saklı.' şaka la şaka ben dediydim bunu. Belki hitlenir diye şakirus yazdım.

    Nedir bu Mutluluk, ingilizce dersinde ilkokuldan ergenliğe kadar ay em hepi deyip, YouTube geçmişinde depresyon style dan ileri gitmeyen duygu mudur yoksa melatonin, serotonin ve endorfin hormonlarının aktifleşmesiyle(bazı insanlarda bu hormonlar yok) oluşan felsefe camiasında zor ulaşılan ama görmüş geçirmiş dedelerce tanımı daha kolay olan biyokimyalık şey midir?

    Daha ergenliğe geçiş yapmadan önce hiçbir derdim olmadığı halde gençlere özenip arabesk dinlerdim. Kendimi aşık sanıp, maşuğuma olmuyor sensiz olmuyor nidalarıyla içimi dökerdim. hiçbir sıkıntım olmadığı halde mutluluğu yaşayamadan geçti çocukluğum. Taaa o zamandan becerememişim mutlu olmayı. Şimdi de kırılan cam misali bir şeyleri yapıştırmaya çalışıyoruz.

    "Oysa defalarca sormuşlardı: Büyüyünce ne olacaksın? diye. "Mutlu" diyemedik. Çünkü çocuktuk akıl edemedik." demek ki nazım hikmet te benimle aynı sorundan muzdaripti...

    (bkz: dopamin hormonu)
    2 ...
  57. denize çöp atan insanlar

    41.
  58. Bu insanları eleştiren insanlar yerlere çöp atmıyorlardır kesin. Hele bi de sigara içiyorlarsa kesinlikle atmazlar. Bu sözlüğün en büyük sorunu bu... idealleştirme var. insanlar ideal olmak için çabalıyorlar. Hadi bu başlık toplum normlarınca kabul edilebilir de benzer başlıkları gören insanlar en idealin peşinde koşarak psikolojilerini bozuyor. Ama bilmiyorlar ki mükemmel diye birşey yok. Daha düzgün için...
    (bkz: denize çöp atmak)

    Bende açayım bari
    (bkz: yerlere çöp atan kolları kıllı kızlar)

    Pardon sözlük dolmuşum...
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük