-aman evladım konuşma! bir kere konuşursan bi daha hiç konuşamazsın!!!
+ama baba
-sus! kırmıyim bi yerini. otur ders çalış. haksızlıklara boyun eğmek zorundasın.
+yani bir hiç olmamı mı istiyorsun.
-hayır. yaşamanı istiyorum yavrum. eğer bi kere konuşursan bi daha gün yüzü göstermezler sana.
her üni. ye giden genç bilir. anne baba derki; 'aman siyasete karışma.'
yani bitki ol, yani taş ol, yani yok ol. ne acıdır bu ülkenin insanları ürkektir korkaktır.ahmet kayalar, yılmaz güneyler, deniz gezmişler ve daha nicelerinin fikirleri için ne hallere düşürüldüğünü gören anne babalar her zaman suskun bireyler yetiştirmeyi seçtiler ve nitekim başarılı da oldular. bugün götü boklu bir uludağ sözlükte bile moderasyon götünün bişey hoşuna gitmediği zaman alıp seni çaylak yapıyor. yani sürgün mantığı. benim gibi olmayan cezalandırılır. do you understand?
ne zaman sözlüğe girsem bakarım kaç ziyaretçi var diye. burda ziyaretç,i sayısı her zaman 15000-16000 gözüküyor. açıkçası bana pek inandırıcı gelmiyor. bu işte bi iş var diyeceğim ama günahlarını da almıyim hani.
zavallı erkektir. erkeklerin çoğu genellikle yaradılışları gereği bişeyle övünme ihtiyacı duyarlar. bu kimisinde kazandığı para miktarı, kimisinde işi, kimisinde zekası olabiliyor. bunlara bi yere kadar saygı duyarsın ama bu bile olmamalı daha güzel bir dünya için.
bütün bu özelliklere sahip olmayan zavallı erkek ne yapacak penisinin büyüklüğüyle övünecek. şimdi gelde ağlama. adama diyemiyorsunki lan gerizekalı banane senin hıyarımsı organından. madem o kadar seviyorsun sergileyiver. çık taksime sergile sende rahatla bizde rahatlayalım. dimi ama.
üniversite eğitimini yurtta tamamlayan çok az erkek vardır siz de gözlemlemişsinizdir. hatta öyleki ilk yılını bile zor geçirirler yurtta. karma yurtsa eğer bir yere kadar tahammül edebiliyorlar da eğer erkek yurduysa hemen bi şekilde yurttan kurtulma yolları ararlar. bu durumu oluşturan pek çok sebep vardır. biraz bu sebepleri irdeleyelim;
- erkeklerin çoğu pasaklıdır. yaradılışları böyle kınanamak lazım. bi yakınımın anlattığına göre erkek yurtlarında tuvaletlerin hali içler acısıymış.
-erkekler saldırgan yaradılışlıdır. bi söz ondan bi söz bundan dalıverirler birbirlerine.
-karma yurtta kalan bir kız arkadaşımın anlattığına göre yemekler çıkar çıkmaz en fazla 10 dakika içinde tükeniyormuş. kızcağızda yemeğini okulda yiyip öyle yurda gidiyormuş. yani anlayacağınız erkekler toplu yaşam yerlerine kolay kolay uyum sağlayamazlar, hiyerarşik bir düzene neden olurlar.
-yine bi yakınımın anlattığına göre 5 kişilik bir odada kalıyorsan eğer sabah uyanamama ihtimalin çok yüksek. odada genelde oksijen diye bir şey kalmıyor. erkekler zart zurt osurmaktan çekinmedikleri, odayı havalandırmayı düşünemedikleri için bütün bunların gerçekleşmesi çok normal.
-ha şunu da atlamıyım kızsız kalan bazı abazan erkekler birbirlerine sulanıyorlarmış. sözde şakaymış ama gerçek olsa ne yapardı acaba diye düşündürebiliyormuş bazen bu aptalca şakalar.
-bide ağızlarından aptalca küfürler düşmek bilmiyormuş. birbirlerine demediklerini bırakmıyorlarmış.
-odayı afedersin bok götürse biri de çıkıp demiyormuş ki lan bi el atalım bu odaya tamizleyiverelim.
evet efendim böyle düşünceli düşünceli size bakan insanlardan bahsediyorum.
aynen şöyle konuşulur içten; ''lan benim burda tanıdığımda yok. bu kesin beni tanıyor ama nerden. bak şimdi hayallah zorla kendini jpenhlcbkw, hatırlayacaksın.''
ama karşıdan gelen kişi yanınızdan öylece geçer...
(öküz gibi bakmayın tanımadığınız insanlara)
kişinin ineceği yere daha çok varken, oturduğu yerden kalkıp kapının önünde durması durumu. (bkz: tanım kuralı)
evet efendim bana hep ilginç gelmiştir bu durum. yani ben hiçbir zaman otobüs yada metro durana kadar yerimden kalkıp kapıya üşüşenlerden olmadım ve hiçbir zamanda bir problem yaşamadım. ne gerek var bu kadar ekşına. bizim insanımız aceleci vesselam her işte olduğu gibi bu iştede aceleciler. niye şaşırıyorum ki.
gözünü anca toprağın doyuracağı açgözlü, düşüncesiz, piskopat ruhlu şofördür.
bir olayı paylaşayım efenim. şimdi ben ankara kızılaydan, havaalanına gidecek ego otobüsü bekliyorum.(kızılaydan, havaalanına 1 saattten fazla sürüyor)
otobüs geldi. valizlerle falan bindik. otobüs full dolu. otobüsün ön camına yapışmış adamlar var o kadar yani. insanlar sinirli, ön cama yapışmış adamlar sinirli bir şekilde; 'yav biraz ilerleyin, ne biçim insanlar bunlar' gibisinden konuşarak sinirini kendisiyle aynı kaderi paylaşan zavallı yolculardan çıkarmaya çalışıyor. bi tane de çıkıp diyemiyorki şoföre; 'yeter gerizekalı adam, senin amacın bizi ezerek öldürmek mi?'
bakın düşünün otobüs bu durumda, bu şoför bozuntusu hala duraklardan yolcu almaya çalışıyor. yol uzun, hava sıcak, insanlar gergin. ama bütün bunlar şoförün umrunda mı? değil. artık buna belediye mi emir vermiş; 'otobüste yolculardan biri boğularak ya da ezilerek ölünceye kadar yolcu alacaksın' diye. anlamadım yani.
bu ülkede yaşamak çok zor dostlar çok zor.
asansöre binmiş bi topluluğun garip davranışlarda bulunma durumu.
evet efendim uzun süredir gözlemlediğim ilginç bir durum. tabii konunun muhatabı; geniş asansörler. şöyle 7-8 kişi alanlarından. şimdi mesela biz 3 arkadaş biniyoruz ardından bi üst katta duruyor ve 2 yolcu daha alıyor. sonra 1 kişi daha alıyor. (binmesek daha çabuk ulaşacağız gideceğimiz yere. tembellik işte)
insanların asansöre yerleşmeye çalışırkenki aldıkları komik pozisyondan mıdır? bilmiyorum. (birine poponu dönüyorsun mesela, başka biriyle yüz yüze değiyorsun nerdeyse)
bu insanlarda bi salaklaşma görülüyor. böyle ne diyeceğini bilememe durumu, kendi kendine gülmeler falan. mesela benim bi otistik arkadaş asansörde gülmek için bi bahane uydurur mutlaka. ineriz asansörden 'sen ne salak gibi kikirdiyordun' diye sorarım, nerdeyse ya 'adamın gözünün üstünde kaşı vardı görmedin mi' kadar anlamız cevaplar verir.
normalde gördüğün zaman halini hatırını sorduğun bi insanla, asansörün kasvetinden midir bilmiyorum artık, zorla bir selamlaşırsın.
(lan şu asansörleri de halk otobüslerine çevirmeyin. bakıyorsun dolu, biraz daha bekleyiver ya da merdivenlerden in. nedir yani? bu işim olsun da nasıl olursa olsun mantığı yüzünden hayatımızı kendimiz zorlaştırıyoruz)
bazı insanlar görüyorum yolda, salyaları akan kızgın köpeğini gezdiren.(köpeklerini gezdirmelerine bişey demiyorum)
gözünde güneş gözlükleri, altında eşofmanı, ayağında spor ayakkabısı, başında şapkası, ağzında sakızıyla.
bu sözde marjinal tip köpeğiyle size yaklaştığı zaman sinirli köpeği size saldırmak için can atmasına rağmen sizi korkutmak amaçlı, eline sardığı köpeğinin ipini gevşetir ve belkide hayatınızı tehlikeye atar.
marjinal(farklı) tipli artistlere diyeceğim şudur; adam olun lan.
çok sık duyduğum, cahil insan söylemi.
ulan 'boğazlarım acıyo, boğazlarım şişti' gibi bir konuşma şekli oabilir mi ya. rezalet ötesi. o çok sevdiğiniz dilinizi kendiniz katlediyorsunuz.
(bkz: anadili türkçe olmayan bir insan sizi uyarıyor)
bu tip insanlar biriyle tanışalı daha 5 dakka olmadan, sanki onunla yıllardır tanışıyormuş gibi samimileşiverir.
örnekse aieye bir yenge yada enişte katılmıştır. sen bir yabancılık çekersin ister istemez, daha yeni görmüşsün ne de olsa, bakarsın ki kuzen ailenin yeni üyesiyle görmeyeli kanka olmuş. ulan dilini eşek arısı ısırasıca bi dur bi sakinleş, karşındaki insanı bi tanımaya çalış yılışık şey.
şahsım yeni tanışılan insana mesafeli olmaktan yana lakin bazı kendini bilmez sosyal ayıcıklar yüzünden, bu defa size 'soğuk insan' damgası vuruluyor.
öyle değilim lan sadece mesafeliyim.
bir türlü anlayamayacağım insanlardır. bu insanlar çevrede farklı ve rahat takılmak suretiyle, ilgi çekmeye çalışırlar.
-örnekse sen otobüsten ineceğin zaman 'müsait bir yerde' dersin kısık ve mahçup bir sesle, malum kişi derki mesela yüksek bir sesle; 'şoför bey şu ilerdeki migrosu biliyomusun beni orda indir. tam orda ha'
-sen herhangi bir yere (havaalanı, alışveriş merkezi) ilgi çekmemek için siyahlar içinde bir kıyafetle gidersin, malum kişi o kadar önemsemiyorum ki sizi edalarında; altında eşofman, gözünde gözlükler, ağzında sakız, başında şapkasıyla, kulağında kulaklıkla gelir. (tarz yapmış tabii)
-sen otobüste telefonun çaldığında kapatırsın, malum kişi otobüs halkına konferans verir gibi, car car car konuşur.
-sen markete gidersin sessiz sedasız alırsın alacağın şeyleri, malum kişi bütün alışveriş çalışanlarını ayaklandırır aradığım şeyi bulamıyorum diye.
-sen bir restoranta gittiğin zaman, beğendiğin yemeğin tarifini hiçbir zaman şefe soramazsın, malum kişi bildiği bütün yemeklerin tarifini restoran şeflerinden öğrenmiştir oysa.
-sen bir çocuğu yada hayvanı severken 'amanda şen ne tatlı şeymişsin. şeni yerim ben. şeni bal kavanojunda mı buldular' gibi şeyler söyleyemezsin hayatta, malum kişi yazdığım ciddiyetsiz şeylerin hepsini bağıra bağıra söyler oysaki.
(bütün bunlara rağmen sen hep dikkat çeken kişi olursun. kendimden biliyorum. belki trajikomikliği burdadır olayın. kader utansın biz napalım)
wikipedia adını hawaii dilinde 'hızlı' anlamına gelen 'wiki wiki' ve 'ansiklopedi' kelimelerinin birleşmesinden alıyor. wikipedia ya bugüne kadar 5 milyon kayıtlı ve bilinmeyen sayıda anonim kullanıcı kayıt yaptı. büyük ihtimalle dünya üzerinde bu kadar kişinin parçası olduğu başka bir proje yok. çokça ziyaret edilen sitelerin onlarca alternatifi var, ama tüm yetersizliklerine karşın wikipedia nın alternatifi yok.
ntvbilim dergisinden aldım.
bazı insanımsı varlıkların çocuklara seslenme biçimleri.
örnekse; çocuğun annesidir ikide bir çocuğa 'annecim' şeklinde seslenir yılışık yılışık. teyzedir teyzecim der mesela. birde bazı babalar 'babacım' demiyorlar mı çocuklarına, içimden 'hay senin babalığına tüküreyim' diyorum her defasında.
ulan o kadar yılışık olmak niye? sonra göt kadar çocuk kendini bir bok sanıyor. bir ortamda büyükler konuşurken, lafa giriyor. şımarıklıklar yapıyor. sonra yakınıyorsunuz bu çocuk niye böyle şımarık oldu diye. üstünüze de binerler inşallah.
eller sürekli kirli hissedildiği için gerçekleştirilen eylem.
illet birşey. ellerin dili olsa yeter ulan allahsız, imanımız gevreldi derlerdi herhalde. krem sürüyorsun, yağlı ellerle bir yerlere dokunamadığın için yine yıkıyorsun, sürüyorsun yine yıkıyorsun...
discovery channel da yayınlanan çok sevimli bir program.
-programda roloff ailesinin maceraları anlatılıyor. cüce bir çiftin 4 çocuğuyla beraber yaşadıkları, çok samimi bir şekilde izleyenlere aktarılıyor. çiftin 3 çocuğu normal boylarda, benim favorim olan zachary ise anne babası gibi küçük insan.-
kapısı tıklanmadan direk odasına dalınırsa, yaşananabilecek tuhaf olay.
-efendim, bizim ağabey ergenliğe girdiğinde yani kendini yeni yeni keşfetmeye başladığı, ruhsal ve bedensel yönden büyük değişimler geçirdiği dönemlerde biz kardeşler daha küçüğüz, çizgi film falan izliyoruz.
ağabeyim o dönemlerde sürekli kendi odasında tepinmekle meşgul. ben de çay, meyve götürmek için arada odasına gidiyorum. abimi öküz gibi kızarmış, uygunsuz halde yakalıyorum. o dönemlerde anlam veremediğimiz bu durumdan dolayı ağabeyimden nefret eder olmuştuk (fazlasıyla sinirli ve saldırgan olmuştu). garibim evin en büyüğü olmanın zorluklarını çok fazla yaşadı.-
şu izmir ilginç memleket vesselam. yahu bizim memlekette ki kediciklerin kemikleri sayılırdı, burdakiler hepsi tosun gibi maşallah. hayır halkının hayvan sevgisiyle ilgili bir durum olduğunun farkındayım ama yazık değil mi kedilere, böyle sevgi olmaz olsun. kedi dediğin biraz atletik olur, hiç sevimli değiller yani. ayrıca diğer şehirlerdeki kediciklere haksızlık olmuyor mu?
şöyle bir önerim var; izmir in obez kedileri toplanıp başka memleketlere yollansın, diğer şehirlerdeki kediler de izmire getirilsin, hem obez olanlar biraz kilo vermiş olur hem de diğer kediciklerde biraz gün yüzü görmüş olur. köpeklerinin bolluğunu başka bir başlığa saklıyorum.
insanın sinirini ve psikolojisini bozan izmir in yağmuru bir başladımı durmak bilmiyor efendim. daha önce görmediğimden midir bilmiyorum ama hakketen can sıkıcı bi hal almaya başladı bu durum. kardeşime diyorum ki 'yarın çıkalım biraz gezelim' ama ne mümkün. eve hapsetti bizi sağolsun. bizim memlekette yağan türden değil, delice yağıyor resmen. kediler köpekler gibi yağıyor. bardaktan boşalırcasına yağıyor.
eğer bu fobiniz varsa, sürekli yolunuz bankaya düşer, benim gibi. bir gün öncesinden strese girmenize neden olur (o derece yani). hesabında yüklü miktarda parası olanlar, o koca popolarını sallaya sallaya sizden 2 saat sonra gelip, işini görüp giderler ya işte o zaman kapitalist dünyanın zavallı birer kölesi olduğunuzun farkına varırsınız.
bu kadınlar sadece yanaklarını birbirine değdirmek suretiyle ''murç murç'' şeklinde bir de ses çıkarırlar. öptükleri şey ise havadır, sadece hava. bu görüntü resmedildiği zaman çok komik kareler ortaya çıkıyor.
ben insanların birbirini doğru dürüst öpmelerinden yanayım. ayrıca amerikada ki tek yanaktan öpme bana daha sempatik geliyor. arap ülkelerinde ise bu iş abartılarak, dört kez öpmeye kadar götürülmüştür. rusya ve hatırlayamadığım bazı ülkelerde insanlar birbirini dudaktan öperler.