yakında tekrardan televizyonlarda görebileceğimiz program. görüşmelere başlanmış, nasıl bir karar çıkar bilinmez ama büyük bir ihtimalle başlayacak gibi.
bahsedilen vergileri ödemek tabi ki kolay değil fakat henüz zengin ve güçlü bir devlet olamadığımız için seve seve olmasa da vermek zorundayız. bahsedilen vergiler arasında çok enteresan vergiler de yok. aşağı yukarı her ülkede olan vergiler. sorgulamak, hakkını aramak güzel ama bu ülkeyi yönetmek sözlükte yazmaya benzemiyor işte.
hayvan vergisi: 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan TBMM'nin, kabul ettiği ilk kanun.
Yol Vergisi:1921'de kabul edildi. 18-60 yaş grubundaki erkeklerin, dört işçi gündeliği tutarında yol vergisi vermeleri ile ilgiliydi. Vermeyenlerin üç gün süre ile yol yapımında çalışmaları ile ilgili bir vergiydi. 1952 yılında kaldırıldı.
Varlık Vergisi: 11 Kasım 1942 tarihinde kabul edilen bu vergi, servet ve kazanç sahiplerinin, servetleri ve olağanüstü kazançlarının vergilendirilmesi esasına dayanan ve çok tartışılan bir vergi idi... ikinci Dünya Savaşı sonrasında kaldırıldı.
Bekarlık Vergisi:1 Nisan 1934 tarihinde TBMM'ye sunulan ve bekarlardan alınması istenilen bir vergi idi.
görüldüğü gibi paraya sıkışılan her dönem enteresan vergiler alınmış, bundan sonra da alınacaktır. inşallah bize geri döner vergiler başka da yapabileceğimiz bir şey yok.
bir insan lazcadan neden rahatsız olur? adamlar üniversitede molotof atmayı öğretmiyorlar ki, sadece bu ülkenin topraklarında yaşıyan ve en az sizler kadar türk olan insanların dillerine sahip çıkmasına yardımcı olmuşlar. hee şimdi diyeceksiniz kürtler de isteyecek, çerkesler de isteyecek falan filan. kürtlere* serbest zaten şuan kaç kişi gitmiş kürtçe eğitim almaya? anadil eğitimi almak herkesin en doğal hakkıdır. çince serbest, ingilizce serbest, japonca serbest, bu topraklarda kullanılan dil yasak. el insaf.
askerlik kesinlikle zordur fakat eskisi gibi değildir. dayak ve küfür olayı yok denecek kadar azdır. ortalama zekaya sahip bir insan çok rahat askerlik yapabilir. rahat olmak lazım.
--spoiler--
Allah çok güçlü ve tek hakim ise kendisine bu kadar isyan eden ve emirlerini hiçe sayan bir varlığı
neden orada bitirmez de o varlıkla savaş açmak için 10 milyar yıllık bir serüvene ve bir savaşa sokar kendini?
--spoiler--
neden orada bitirmez? çünkü gaybı bilen allah, bunun olacağını zaten biliyordu sürpriz falan yok ki. şeytan sadece senaryoda olan bir figür o kadar. şeytanı orada yok etse ne olacaktı? hiç bir şeyin anlamı kalmayacaktı. şöyle ki; kötü diye bir kavram olmasa iyi kavramının da bir anlamı olmayacaktı. yaşadığınız duyguyu karşılaştıracak bir kavram yok karşınızda.
velhasılı kelam 10 milyar yıllık serüven şeytan için değil, insan için hazırlanmıştır.
ayrıca şeytan insana zorla hiç bir şey yaptıracak güçte değildi. o kadar acizdir.
iki yüzlü dünyanın iki yüzlü insanları. zengin olan bir şey çalsa kleptoman, fakir olan bir şey çalsa pis hırsız derler. zengin klasik müzik dinlese çağdaş, fakir dinlese özenti derler. arkadaş insan fakir olduğunda kleptoman olamaz diye bir kanun var da bizim mi haberimiz yok?
tanım: gözü bırakın' teleskopla' dahi görünmeyen yani olmayan katkılardır. ironi: Teleskopun ilk şeklinin tarifi Türk islam alimi Ebü'l-Hasan (971-1029) tarafından yapılmıştır.
kaynak göster desek beş kuruş etmez götünü gösterir sebi sübyan takımı.
bir an bunların hepsinin doğru olduğunu düşünelim. örtülü ödenek parasıyla metresine ev almanın bedeli bu mudur? koskoca türkiye cumhuriyeti'nin her başbakanı şereflidir bu kim olursa olsun değişmez. işini iyi yapan vardır, diğerlerine göre daha az iyi yapan vardır. bu ülkeye başbakanlık yapan hiç kimse böyle bir şerefsizliği hak etmez. görevini kötüye kullanmışsa halk gereğini yapar ve her zaman yapmıştır.
siz bu ülkenin başbakanını keyfi sebeplerle idam edeceksiniz sonra birde utanmadan idamda kullanılan ipin parasını bile ailesinden isteyeceksiniz sonra da insanlıktan, şereften,haysiyetten bahsedeceksiniz. baydemir'i günahım kadar sevmem ama çok güzel bir lafı vardır (bkz: hassiktir diyorum).
alın kına yakın. korkmayın siz idamda kullanılan ipin parasını istediniz diye sizden kına parası istemeyiz.
yaşın, cinsiyetin, makamın ve mevkinin önemi olmadan ağzımızdan çıkan söz. çoğu zaman ağlarken, kimi zaman korktuğumuzda ya da panik yaptığımızda akla gelir. karnında dokuz ay duruca empatik bir bağ gelişiyor sanırım ya da kutsal bir bağ.
sevmediğiniz halde görüşmek zorunda olduğunuz insandır. aşırı konuşan insan modeli vardır ki, yokluğu on seans yogaya bedeldir. göz göre göre yalan söyleyenin yokluğu ayrı bir huzur.
insanın kendini aciz hissettiği berbat an. öfke patlaması ve susup konuyu uzatmamak arasında gidip gelirsin. tam bir Sussan gönül razı değil, söylesen tesiri yok durumu. en iyisi laf anlatmanın imkansızlığını kabullendiğin an susmak galiba.
*Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi.
Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:
'Çikolatalı pasta kaç para ?'
'50 Cent.'
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
'Peki, Dondurma Ne Kadar ?'
'35 Cent.' dedi garson kız, sabırsızlıkla.
Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu.
Bu çocukla daha ne kadar
vakit geçirebilirdi ki...
Çocuk parasını bir daha saydı ve
'Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?' dedi.
Kız dondurmayı getirdi.
Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu.
Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi.
Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden.
Masayı sanki akan gözyaşları temizleyecekti.
Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı
15 Cent'lik bahşiş duruyordu..
ilerleyen yaşlarda faydasını çokça göreceğiniz durumdur. sadece istanbul'da günde beş milyon ekmeğin bayatlayıp çöpe gittiğini düşünürsek israfı önlemesi bir başka artısıdır.
bir insana sırf güzel/yakışıklı olduğu için iyi davranmak. sanırım bir çoğumuz kimi zaman bilinçli, kimi zaman bilinçsizce yapmışızdır bunu.
yapılan araştırmalara göre hoş görünümlü öğrenciler öğretmenlerinden sıradan öğrencilere göre daha yüksek notlar almaktadırlar. çekici hastalar doktorlarından daha iyi hizmet alırlar. yakışıklı/güzel suçlular, kendilerinden daha az çekici özellikteki suçlananlara göre daha hafif cezalar almışlar.
entry silinme nedenlerinden biri "bir dine, o dine inananlara, o dinin peygamberlerine veya kitaplarına hakaret etmek". bu durum sürekli tekrar ederse yazar çaylak yapılır ya da silinir. bu adamın tek yaptığı allah'a küfür etmek olduğu halde tık yok. hani sözlük kuralları, hani tv programlarına çıkıp bahsettiğiniz o kalite?