o klasik laf var ya kalabalık gezmeyin anlaşılıyor diye, işte bu gerçekten doğru. korkmayın kimse sizi yemiyor. bir de " üniversiteliyiz " havasında gezmeyin vize final haftasında liseli hallerinizi özleyeceksiniz.
Kendime tanım buldum sözlük. "aptal". fazlasıyla ciddiyim bu konuda karşımdakine bitmek bilmeyen sonsuz bir güvenim var. o ne derse doğru ne söylese haklı. öyle günler geçirdim ki kendi düşüncelerim önemsiz oldu o bir laf etmişse mutlak doğru oldu. nasıl kendimi bu kadar değersizleştirdim bunlar ne ara oldu düşününce kafayı yiyecek gibi oluyorum.
aşk bu muydu yani? kendini unutmak tek onunla bütün olmak? yahu aptal! bütün olmaktan kastın kalplerin bütün olması olmasın? sen niye beynini kullanmayı unutup kendini onda yaşatıyorsun ki? niye mantığını devre dışı bırakıyorsun ki? bak bakayım o aynısını yapıyor mu? kimdi hatırlayamadım bir zat-ı muhterem " aşkın gelişi aklın gidişi " demişti. ispatıyım.
ömrümce duymadığım lafları duydum ondan. ama söyleyen "o"ydu diye takmadım. beni seviyor o da dedim bana değer veriyorum dedim. beni aldatmaz asla dedim. baya kendi oluşturduğum bir aşkı tek başıma yaşamışım. onca zaman verdim ben sana? kalbimi verdim? sensiz eksiktim ben resmen. yoktum.
peki şimdi sen nerdesin? " cehennemin dibinde " demeye bile dayanamıyorum hani ölürsün falan diye korkuyorum. sen şimdi başka kızların yanındasın. defol git desem de kalbim kal diye çok bağırdı.
" söyle bana küçük adam herşey biter mi? " bitiyormuş. hem de herşey ve herkes gidiyormuş. arkasına bile bakmadan. kimse karşısında olmadığım kadar güçsüzüm onun yanında. lanet olsun ki benimle sadece gönül eğlendiren birine gönül verdim. keşke değseydin onca zamana. geçmişte senden saygıyla bahsedebilseydim. benim için acı bir tecrübesin. ötesi yok. hala seviyorum hem de sana rağmen. ama bana ait olmayan kalbinle birlikte git. kime, nereye gidersen git.
şimdi bunları okuyamayacaksın. okusaydın direkt laf sokma çabasına girerdin böylesi daha iyi. basit bir insanla kendimce büyük bir aşk yaşamışım. aptalım!
itiraf yazının başında ve sonun bas bas bağırıyor.
sözleri için modele tonlarca kez teşekkür edebileceğim reklam.
hayallerim var benim,kağıttan gemilerim.
ben nasıl istersem öyle katlar bükerim
umut, dilim kalbim, lehçem
dünya benim oyun bahçem.
ben nasıl istersem, öyle oynar giderim
genç turkcell senin benim bizim
garip,garip huylarım.
gizli saklı koylarım.
her nasılsam işte.
işte öyle biriyim
kürt bir yazar olarak doğru bulmadığımdır. abi ben anlarım sen anlarsın ama diğerleri ne okuyup ne yorum yapacak? ülkenin ortak dili var yazıyoruz okuyoruz işte kasmayın.
uzunca bir süredir sözlüğe girmiyordum. malum biz öğrencilerin hayatı pek bir yoğun oluyor falan filan. yaz gelse sözlüğe girsem hayalleri kurarken son olan olaylara dayanamadım. içimdeki öfkeyi kusmalıydım. etrafımdaki çoğu kişi "bize ne?" diyeceğinden sözlüğüme dönmüş bulunuyorum. bu ön açıklamadan sonra gelelim esas konuya.
ülkemin başına yaklaşık olarak %50 gibi uçuk bir rakamla geçen bir parti var. akp(!) bir zamanların "ak" partisi. önce eğitim sistemini bozdu uludere'de katliam yaptı hata yaptık dedi geçiştirdi eğitim sistemini 4+4+4 yaptı ardından memura yaptığı komik zamlarla adından bahsettirdi ve tabi öncesinde imam hatip liselerinin önüne açma çalışması vardı. biz türk milleti biraz balık hafızalıyız hemen unutuyoruz olanları fakat rte'nin son talihsiz açıklaması " kürtajı ve sezeryanı doğru bulmuyorum sağlık bakanlığına gerekli talimatı verdim yasa çıkartacağız" bardağı taşıran son damla oldu. yahu adam sana ne? diye sorarlar adama. bir kadınla bir erkeğin arasındaki ilişkiden sana ne? isterse yatar isterse kalkar isterse öper sana ne? ahlak polisi misin ya da namus bekçisi? senin evinde mi halvet oluyor bu insanlar niye sana batıyor? unutuyorsun fakat her koyun kendi bacağından asılır recep! sen git kendi günahlarının sorgulamasını yap!
hadi bu bizim receptir hep yapar bu saçmalıkları deyip yutmaya çalışıyoruz ki boğazımda koca bir düğüm var ya neyse. sana ne oluyor ikinci recep?! utanmadan sağlık bakanı olmuşsun. " tecavüz sonucu hamile kalan kadınlar doğursun gerekirse devlet bakar " abi yazdıkça sinirlerim tepeme çıkıyor!! senin beynine kim tecavüz etti lan!! sen nasıl kuruyorsun bu cümleleri! olum anan bacın yok mu demiyeceğim senden empati beklemeyeceğim empati yapacak olsan o talihsiz açıklamayı yapmazdın. devlet baba(!) bakarmış ya çocuklara o zaman sokaktaki kimsesiz çocuklar ne oluyor akdağ?! devlet bu kadar yetkili madem niye kurtarmıyor o çocukları!
bir n.ç. davası vardı bir zamanlar her şey gibi onu da unuttuk. o kız hamile kalsaydı ne diyecektiniz? doğur biz bakarız mı?! peki o küçücük kız her gün ayna karşısında o büyüyen karnına baktığında ne hissedecekti! daha 14 yaşında anne olacağım diye sevinecek miydi? yoksa onlarca kişinin psikolojisinde açtığı yarayı mı hatırlayacaktı? sizin yaptığınız tecavüzü meşrulaştırmak değil de nedir?!
artık bu ülkede yarın öbür gün bir bakan çıkıp " tecavüz kaçınılmazsa zevk almayı bileceksin " derse şaşırmayacağım. sen önce kadın cinayetlerini çöz sen önce işsizliğe çare bul sen önce dayak yiyen doktora çare bul!
bir de yök var eliniz altında avucunuzun içinde yönetiyorsunuz! biz gençleriin geleceği ile oynuyorsunuz. yök'e laf etmek suç sayılıyor artık! bir de lys sınavına 2 hafta kala puan sisteminde değişiklikler yapıyorsun. fen lisesi anadolu lisesi meslek lisesi imam hatip lisesi ve genel liseden mezun olan herkesin puanı okul başarısına göre verilecek. bireysel başarı önemli okul başarısı önemli değil. bak sen! o zaman daha 13 yaşında çocuklar niye sınav stresine girip iyi bir lise için çalışıyor çok mu zengin bu ülke o aileler borç ile ödüyor dershane parasını boşa mı?! ey allahım akıl fikir ihsan eyle!
defolup gideceğiniz gün ikinci bir 19 mayıs olacak bu ülke için!
uzun bir yazı oldu okuyanın gözlerine sağlık. hatalarım olmuştur affola.