Hayatta paradan daha değerli şeyler vardır, Belki başarıdan da değerli şeyler.
Sinan Güler'in Galatasaray'a sırtını dönmesinin altında başka sebepler var mıdır şuan bilmiyoruz. Varsa yakın zamanda açığa çıkacaktır zaten. Aksi takdirde Galatasaray taraftarı kendisini affetmeyecektir.
Ha yani suç taciz edende değil, 'tahrik edici' giyinende.
Böyle bir zihniyet için hanımların 'tahrik edici' giyinmesine gerek yok hatta ortada bir hanım olmasına da gerek yok zira foseptik çukuru da dahil olmak üzere envai çeşit delikten tahrik olabilirler.
ilk defa girdiğim için bocalamaktan korktuğum sınavdı. Sınavdan önce çözdüğüm denemeler sayesinde herhangi bir bocalama yaşamadım.
Sınava genel olarak zordu ya da kolaydı demek yanlış olur orta kararlı bir zorluktaydı. Tabi bundan önceki sınavlara girmediğim için daha önceki sınavlarla kıyaslama yapamıyorum.
Kendimi sınamak açısından girdiğim bu sınav sonucu, asıl hedefim olan eylül ayındaki sınav için bana ümit verecektir diye düşünüyorum. Herkesin ihtiyacı olan puanı alması dileğiyle.
türkiye yarım asırdır avrupa birliğine aday ülke konumunda. kopenhag kriterlerine göre birliğe alınmak için gerekli 3 kriter olan ekonomik, siyasi ve uyum kriterlerinden ekonomik kriteri yerine getirdiğimiz ancak siyasi kriterleri de yerine getirmemiz gerektiği söyleniyor. nedir bu siyasi kriterler; güncel bahane olarak önümüze yeni yeni şeyler konuluyor. işin aslı avrupa birliği bir hristiyan birliğidir ve türkiyeyi bir truva atı olarak görmektedir.
truva atı benzetmesi aslında çok eskilere, birliğin ilk kurulduğu yıllara gitmektedir. şöyle ki fransa cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, ingiltere'nin birliğe başvurusunu 2 kere reddetmiştir. de gaulle o zaman yaptığı bir açıklamada ingiltere'nin abd ile lan yakınlığı dolayısıyla ingiltere'yi bir truva atına benzetmiştir ve birliğe alınmasına kesinlikle karşı çıkmıştır. zaten ingiltere'nin birliğe üyeliği de gaulle'nin ölümünden sonra olmuştur.
sonuç olarak türkiye'nin ab'ye girmesi yakın gelecekte mümkün görünmüyor. alacak olsaydılar çoktan alırlardı diye düşünmekteyim. yunanistan'ın başvuru süreci 6 yıl sürmüştür ve 6 yıl sonra birliğe alınmışlardır. malta bile ab'ye üye ülkelerden birisidir. türkiye gibi bir gücün yarım asırdır aday ülke konumunda dışarıda kalmasının tek sebebi ülkenin nüfusunun yüzde 98 inin müslüman olmasıdır. kopenhag kriterleri falan hikaye.
Uzun vadede eğitim tek çözüm. Eğitim ile birlikte bilinçlenen halk terörün çözüm olmadığını anlayacaktır ve bu bebek katillerini daha fazla aralarında barındırmayacaktır.
22 yaşında ve kesinlikle aşka inancı olmayan bir erkek olarak ilk defa gün içinde sürekli aklımda olan, geceleri kafamı yastığıma koyduğumda aklımı meşgul edecek, gelecekle alakalı planlar kurduracak ve nereye baksam bana doğru gülümseyen yüzünü gördüğüm birisiyle tanıştım. daha doğrusu tanıştırıldım. anlatayım sevgilisi sözlük;
uzun yıllardır çok samimi olduğum bir arkadaşım ve henüz 6-7 aylık olan sevgilisi durduk yere sen çok iyi birisisin, züleyha'da çok iyi hadi sizi tanıştıralım dediler. bu konularda biraz çekingenimdir. utanıp çekindim ama arkadaşımın sevgilisinin beni en yakın arkadaşına layık görmesi gururumu okşadı orası ayrı. yine de yok olmaz falan dedim. bir iki ısrardan sonra kızın niyetimizden haberi olmadan buluştuk. daha doğrusu biz oturuyorduk bir on beş dakika falan uğradılar yanımıza. geldikleri zaman kalbim göğüs kafesimi parçalayacak gibi atıyordu. çok güzeldi, benim için fazla güzeldi. bir o kadar da utangaçtı. kısa bir zamanımız vardı ve o kısa sürede çok güzel güldük eğlendik. züleyha pek konuşmadı genelde gülüyordu, çok güzel gülüyordu, hep gülsündü. isterdim ki hiç kalkıp gitmesiler, saatlerce sohbet edebilelim ama alışveriş bahanesiyle çıkmışlardı ve sohbet hafif durağanlaşınca arkadaşımın sevgilisi kalkalım biz dedi. züleyha oturmak istiyordu sanki ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyorum. kalkıp gittiler, arkadaşım dönüp sordu; ''ne dersin?'' pustum köşeme, ne denirdi ki; "olsun isterim." dedim. reddedilmekten korktuğumdan falan bahsettim, biraz lafladık. formaliteden bir iki mağazaya baktıktan sonra züleyha evine gitmiş, arkadaşımın sevgilisi de yeniden yanımıza döndü. bu iş oldu falan dediler. sonra kalktık yemek yedikten sonra arkadaşımın sevgilisini arabayla eve bırakırken züleyha aradı, konuştular. incecik sesi anlaşılamasa da duyuluyordu. o an düşündüm ki bu sesin sahibi ilerde beni de arayabilir, beni merak edebilir, bana kızabilir. hoşuma gitti. sonra içimden dedim ki "olur da aramızda bir şeyler olursa, kıymetini bileceğim."
aradan beş gün geçti ve az önce haber verdiler, tekrar bir buluşma ayarlamayı düşünüyorlar. bir stres sardı etrafımı. nasıl yaparım, nasıl ederim diye. stres diyorsam diken üstünde de değilim. tatlı bir stres, şikayetçi değilim yani. sadece ne yapacağımı bilmiyorum ve sürekli aklımda, vize haftası geldi ders çalışamıyorum. vizeler yalan olacak son seneden okulu uzatırsam hoş olmaz.
nasıl edeyim diye düşünürken önümde açık duran sözlüğü görünce bir iki satır yazayım dedim. yazmamak olmazdı çünkü. hem olur da işler istediğim gibi giderse açar gösteririm "bak bunu sana yazdım."
hoşt aslanım. bakıyorum da bir kısım taraftarın ağzı köpürmüş.
birazcık daha ıkınırsanız yeni şeyler sıçabilirsiniz.
tüyo vereyim mesela, 2000 senesinde alınan kupada emeği geçen taffarel, popescu, hagi, capone zaten cemaatin futboldan sorumlu imamlarıdır. araştırılması gerekir.
aynı zamanda 2002 yılında kazanılan dünya üçüncülüğünde kemik kadroyu galatasaray'lı oyuncular oluşturduğu için üçüncülüğümüzün de geri alınması elzemdir.