jolie puister
440 (süper mario)
altıncı nesil yazar 1 takipçi 13.80 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    tanrı bizi biz tanrı yı yarattık

    2.
  1. benim ilkokul 3. sınıfa giden bir küçüğüm var, adı mühim değil. geçenlerde sordu bana,
    " joiiiiii" dedi, meraklıca. ve asabi bir ses tonuyla ekledi ,
    "bizi tanrı yarattıysa tanrıyı kim yarattı ? "...

    dizlerimle eğilerek, gözlerimi gözlerinin hizasına getirdim,

    " köpeğini kaybettiğinde naptık? " diye sordum, arayıp bulamadığımızı, polislerden yardım alamadığımızı ve son çare olarak allah'a dua ettiğimizi söyledi.
    " köpeğini ölü bulduğumuzda naptın ? " diye sordum, onun cennette sevdikleriyle beraber olduğunu, bunun onu mutlu ettiğini, ve onunla geçirdiği herşeyi köpeğininde hatırlayıp gülümsediğini düşündüğünü söyledi..

    " insanlar çaresiz kaldığında umut edeceği , yetersiz kaldığında güveneceği tek kişi tanrıdır ufaklık.. " dedim ve gülümseyerek ;

    " tanrı bizi yarattı, ardından biz tanrıyı yarattık "
    2 ...
  2. atatürk kü kaybetmedik kendimizi kaybettik

    1.
  3. babası asgari ücrete 10 saat çalışan bir çocuğun, ay sonu babasının aldığı paranın 5 te birini lacoste bir ayakkabı için aldıktan sonra, yeni ayakkabılarıyla göğsünü gere gere okula gelip 10 kasım töreninde, marşımız okunurken şarkı söyleyip cool görünmeye çalışmasını anlatan cümle.

    not: başlık başıma.
    3 ...
  4. ben bu yazıyı ayrılığa yazdım

    1.
  5. ve güneş yine doğacak nar çiçeği kiremitlerin kucağına, sen belki yine unutucaksın telefonunu, ikinci el kitap satan rutubetli bir dükkanda. ve iyi niyetli bir kız daha koşacak peşinden, yada farklı bir hikaye ile sen yine aşık olcaksın !

    yağmur damlaları yine düşecek nar çiçeğinden bordoya çalan kiremitlerin koynuna, sen yine sana çok yakışan o şile bezi beyaz göleğini giyerken, komidonun üstünde bir fransız kadını gibi gerilerek senin kokunu dağıtan parfüm şişesi sabırsızlıkla bekliyor olacak, birde o.

    rüzgarla girdiği savaştan mağlup çıkan bir yaprak daha uçaçak, ıslak, nar çiçeği kiremitlerin üstüne, biraz sarı biraz turuncu..
    belki de sen başka bir kadının parmak ölçüsünü öğrenmek için, belli etmeden, - ki hep eleverirdin kendini- elleriyle oynarken, o başını omzuna koyacak utanıp, yüzünü senin suretinin altına saklamaya çalışırken kokun onu da sarhoş edecek eminim. ki sende onun saçlarını soluyacaksın.

    ağrılı ve soğuk bir aralık gecesinde, kar taneleri, beyaz benekler bırakırken nar çiçeği kiremitlerin üstüne, sen evleneceksin.
    hayalimizdekinden çok farklı, baharda değil kışta evleneceksin, ahımdır.

    ve güneş yine doğacak nar çiçeği kiremitlerin kucağına, sen kadınınla aşk dolu bir gecenin sabahına uyanırken, ben daha yeni sızmış olacağım.
    belkide uyanmamacasına...
    6 ...
  6. siz kadınları değil aşkı sikiyorsunuz

    4.
  7. kızların götünü kaldırmayın

    1.
  8. bu aşık etmenin bir numaralı kuraldır, sırıtma öyle ekrana boş boş, makara yapmıyorum burda, ciddiyim. ona siz diye hitab edip, çok şeker olduğunu anlatmayın, telefon açıp saatlerce bişeyler için çabalamayın, şu gamsız cool erkek gibi olun olum azcık, yanına geğirin, "aaa çok rahat ne güzel " desin, paranızın olmadığını onun sizi yemeğe götürmesi gerektiğini söyleyin, sizin kendinize ne kadar güvendiğinizi düşünsün, bütün önemli günleri falan filan unutun, önemli bir günde kafayı yedikten sonra verin ne aldıysanız artık. erkek gibi erkek olun, herşeye söylediğine evet demeyin, gerekirse yanlış birşey yaptığında çekip gidin, göt gibi bırakın. öyle romantiklik falan filan bir yerden sonra bayıyor, baydırıyorunuz, tadında bırakın. siz türk erkeğisiniz , diğer türlü çok yapmacık oluyorsunuz, annesi şekerini versin diye yemek yiyen çocuklara benziyorsunuz lan, euheeheh.

    artık bir kuku için götümüzü kaldırmayı bırakın, gerekirse karıya gidin yine de yapmayın da bizde adam gibi aşık olalım.
    10 ...
  9. 1 lira isteyen emoya verilebilecek cevaplar

    1.
  10. biliyor musunuz ben hayatımda yolda tanımadığım kimseden para isteyemedim, okadar gurursuz olamadım, cebimdeki son parayla sonunu düşünmeden taksim otobüse binemedim, o kadar sorumsuz olamadım, insanlar dönüp bana baksın diye kendimi palyançoya benzetemedim o kadar aç olamadım. olmak da zordur sanırım.

    annesi gözlerinin önünde dövülmüş yada babası yıllardır çalışmayan ne biliyim annesini arkadaşlarının babasıyla görmüş, belkide baba dediği adamla bir kere parka gidememiş, burnu büyük, kafası küçük diye aşağılanmış, giydiği ayakkabılar marka değil diye ortama alınmamış, sevilmemiş, sevmemiş, gurursuz, sorumsuz, ve ilgiye aç bir emo benden bir lira istediğinde benim ona verecek bir cevabım yok. 1 liram varsa veririm .
    10 ...
  11. entry okumadan sürekli enrty giren yazar

    1.
  12. en eve misafir gelen teyzenin aptal ve çirkin çocuğudur. vurdukça vurasın, sözdükçe sö.. neyse ,ahh annecim ahh, " dünyayı değiştiremezsin, sadece onun dönüş yönünün tersine dönebilirsin" derdin, ne doğru diyormuşsun meğer, bunlar mal geldi mal gider, ben buraya ne yazarsam yaziyim, o misafir çocuk yaptığı hatanın farkına varmicakta olsa ;

    bak bebeğim, cin olmadan adam çarpamazsın, dünya'nın en ünlü filozoflarının bile öğretmenleri vardır ki senin filozof olmadığını her ikimizde biliyoruz, sakın filoz oldum diye bağırma camdan pencereden. atatürk ne demiş, okumak en faydalı hobidir demiş, sen dünya nın belkide en iyi insan organize edebilecek zekasına sahip bir adamdan daha mı iyi biliyorsun ? bu soruyu geç, senden yapmanı istediğim şeyi anladın mı ? yazmadan önce, düşün, diğer entrylere göz at, gerekiyorsa arama motoruna gir araştır öyle yaz, benim gözlerimi kendi ellerini yorma bebeğim, çünkü bu şekilde girdiğin enrty sadece, sıra numrasına +1 ekliyor.
    6 ...
  13. fırat ve dicle nehirlerinin kiralanması

    1.
  14. özelliktir. mesela dicle ve fırat suları kiraya verilince öpözel nehirler oldular. şaka bir yana, şuna özelleştirme demeyin artık, durumun seviyesine göre satılması veya kiralanması deyin. çünkü özelleştirme çok nazik ve önemsiz kaçıyor ki bu konuların çok önemli olduğunu düşünüyoruz değil mi?

    türkiye su ihtiyacanın yaklaşık %20sini fırat ve dicleden karşılıyor, lakin fırat ve diclenin ne kadar süreliğine kiralandığına dair kesin bilgiler de yok, hem küresel ısınma felaketi çok yakınımızda! bilim insanları "ilerki zamanlarda su petrol kadar değerlencek " diye bağırdıkları halde, iktidardakiler kulaklarını tıkayıp nehirlerimizi neden kiralıyorlar ?

    su sıkıntısı var, fırat ve dicle'yi özelleştirelim, üzerine baraj kurulsun, hem suyumuz, hem elektriğimiz hem de paramız olsun diye savunuyorlar, sizde kekliğinize doymayın hala sol framede ece gürsel'in dedikodusunu yapın.

    neyse, bana bakın!

    o nehirlerin üstünde hala yapımı devam eden bir barajlar topluluğu var, gap projesi var işte. daha onun yapımı tamamlanmadığı halde, aslında 1/4 kısmı tamamlanmadığı halde ve şuan bile gap ile canlanan doğuda tarımın getirdiği gelirin birazını, gap projesi için ayrılsa;

    türkiyedeki arazilerin 5te biri kesintisiz suya kavuşacakken, hem suyun getirdiği güzellikle canlanan doğuda tarım kolaylaşıp zenginleşince ve bununla birlikte üretim çeşitlenip artınca doğudaki insanların " bizi unuttunuz " sözleri yerine, refah ve huzur bırakıcakken, belkide terörün en önemli sebebi olan kuru topraklarımıza rahmet durmadanakıcakken,

    bunlar neden dicle ve fıratı kiralıyorlar ? amaaaan, bunları düşünmeyin.

    beyler, türk kızlarının güzel olup olmadığını, siz bayanlar türkiye'ye gelen lüks ayakkabı markalarını düşünün, düşünmeyin demiyorum. türkiye buralardayken düşünün.
    5 ...
  15. author u gözünde büyüten yazar

    1.
  16. morondur. daha önceki enrtyimde kullanmıştım, hatta (bkz: moron) diye bir bakınızı vermiştim, ama olsun sizin için klavyemin tuşlarına bonkör davranıp tekrar tıklamanız için çaba gösterdim. rica ederim, rica ederim.

    --spoiler--
    öncelikle söylemem gerekirse, evet author yazdığını okutan bir adamdı. noktadan sonraki cümleye nefes almadan geçebiliyorduk, keyifliydi, cinsellik üzerine rahat ve cool tavrıları ilgimizi çekiyordu, biz türkler bastırılmış cinsellik güdülerimizi, onun yazdığı girilerde özgürlüğe kavuşturma şansı buluyorduk. author iyi bir karakter yaratmıştı, ama bunun kesinlikle bilgisayarın başındaki şişman yada ne bileyim kel adamla alakası yoktu..
    --spoiler--

    beyler sizde kendinize önüne geleni sikerttiğiniz, zengin, yakışıklı, eğitimli bir adam karakteri yaratsaydınız, yada bayanlar cinselliğini doyasına yaşayan rahat kadın imajı çizseydi, ve en önemlisi bunu üslubuna oturtturup yazabilseydi sizde bir author olabilirdiniz. ama olmayın ben sevmiyorum bu adamı, penisini nereye soktuğunu yada sokacağını bilmek istemiyorum,

    muhtemel çocukluğunda pisi küçük diye dalga geçilmiş bir yazarı gözünüzde kral yapmayın. ben ilgi çekmek için hayatındaki eksikleri, burda tamamlamaya çalışan problemli bir insandan başkasını görmüyorum, benim mi gözler büyük? sizin mi pencereler küçük ?
    7 ...
  17. sözlükte dolu şeyler okumak istemek

    14.
  18. zengin olmak istemek

    1.
  19. bu herkesin istediği bişeydir sanırım, ama insanların nedenleri hep farklıdır.
    geçenlerde metrobüse biniyorum, tıklım tıklım, içerisi nasıl havasız. burnumun ucunda biri öksürüyor, yüzüme değiyor salyaları. taa derinden öksürüyor, adam hasta kızamıyorum.
    biri ayağıma basıyor, elinde yükü var sağlam duramıyor yine kızamıyorum..

    ayakta durmakta zorluk çekerken karşıdaki bir arabının içine takılıyor gözlerim. bir kadın kullanıyor, hafif müzik var sanırım kafasıyla ritim tutuyor.
    çok lüks değil ama konforlu bir araba, en azından ayağını yerden kesiyor. içim gidiyor o an, " lan " diyorum " bir araba alacak kadar zengin olsam keşke ".

    istiyorum bunu, bir metrobüste oturak sayısının 4 katı kadar insanın içinde dalgın dalgın dışarıya bakarak gerçkenten istiyorum.. sonra bir teyzenin poşeti dokunuyor koluma irkiliyorum, poşetteki bayat ekmekler ilgili çekiyor, daha sonra teyzenin yırtık başörtüsü. " joly " diyorum kendime, annen evde ve gidince taze ekmeğini bandıracaksın yaptığı mis kokulu yemeklere.. hem annenin pahalı ve güzel başörtüleride var senin..
    sonra az ötede oturan kızın çok eskimiş ayakkabılarını görüyorum, başımı eğip kendiminkileri görmeye çabalıyorum. işte onlar ve bembeyazlar. elimden, icra hukukuna dair aldığım notlar düşüyor.. evlerinden eşyaları alınan insanlar geliyor aklıma.

    ama ama ama yinede istiyorum ya!
    o arabadan almak, okuldan eve onunla gidip gelmek istiyorum.
    aslında ben metrobüsten o inerken teyzenin poşetine 200 lira atmak istiyorum, öksüren amcaya bir telefon numarası verip , zengin olursam dostum olacak bir kaç hekimden ona yardımcı olmasını istemeyi istiyorum.

    ben bukadar zengin olmak istiyorum.
    6 ...
  20. bekaret önemsizdir başlığına kırılan yazarlar

    1.
  21. hak verdiğim yazarlardır.
    ulan tamam anladım, cinselliğiniz ergenliğinizde bastırıldığı için problemlisiniz, agresifsiniz. ama bişeyler yapın.
    mesela balkona çıkın " bütün kadınlar beni istiyor " diye bağırın.
    the secret'te okumuştum, söylenen cümlelerin topladıkları bir enerji var. şans gibi bir şey işte. ya tutarsa auhauha.
    6 ...
  22. verilmesi en zor kararlar

    1.
  23. " 6. senemize merdiven dayamışken. ve hala Köpek gibi severken ; senden başkasıyla olmuş bir kadını kabullenip devam etmek mi, yoksa onu bırakıp yola yarım ve acınacak halde devam etmek mi kolaydır ? "
    bunu sormuştu bana gözleri dolu dolu.sanırım verilmesi en zor karardı sorunun cevabı.

    Kafası önüne eğikti ...
    Ya aşk gözlerine perdeler indirmişti başka bir kadının yüzüne bile bakmıyordu,
    ya Onuru çok zedelenmişti yüzüme bakamıyordu .
    7 ...
  24. yazarların saçma başlıklar açması

    1.
  25. beynimim ortasında, ışıklı tabela ile asılmış soru metni bu. kibir sevdiğim bir günah değildir ve inanın ben sevmediğim günahları işlemem.
    " sevimli tavşanların aslında terbiyesiz olması " bu nasıl bir başlıktır ? burdaki amaç nedir ? bak bitanem, bunu yapan sen değilsin. onlar, biz. hepimiziz.
    yapmayınız. sözlükte yazacak kadar, klavye yeteneğine ve bilgisayar kullanma becerisine sahipsiniz. ee bunları yapmak için gerekli olan zeka düzeyinide o bünyede bulunduruyorsunuz..
    gelin şurda bir iki şey paylaşalım, tartışalım. nolur bırakın sevimli tavşanları, zıplasınlar..
    7 ...
  26. aşkı bulmanın yolları

    ?.
  27. Aşkı bulmak istiyor musunuz? Hemen çözümünü söyleyeyim: Aramayın! Bu ne yaman bir çelişki değil mi? Aşkı bir insan gibi hayal edelim. Adını da Mr.Love koyalım. Şimdi, Mr.Love'ın kişiliğine ve alışkanlıklarına göz atalım.

    Öncelikle bilin ki, son derece kaprisli birinden bahsediyoruz. Kaç defa davet edersin, o lütfederse bir kere gelir. Öyle her davette ortaya çıkan, aramadığında bile burnunun dibinde biten zibidilere benzemez.
    Aşkı istiyorsan, onu iyi anlaman ve inandırman gerek. Bir kere çok narindir, en ufak şeye kırılır, gözden kaybolur, ömrünce arasan girdiği deliği bulamazsın. Sonra çok değerlidir, Anka Kuşu gibi, kaç dağın ardında yaşar, kendi istemezse ortaya çıkmaz. Biraz ürkektir, gelmeden önce adamlarını gönderir, kontrol ettirir. Hazırlık yapılmamışsa, kendini ağırlayamaya layık bir ev sahibi göremezse, gelmez. iyi ağırlanacağına, güzel bakılacağına, emek verileceğine inandığı zamana kadar ortaya çıkmaz.Yani, aşk istiyorsanız, önce onu hak ettiğinize inandırmalısınız. Bunun yolu da, yüreği temizlemekten geçer.
    Bütün bunlar karışık geldiyse, daha net anlatmaya çalışayım. Aşkı her çağırdığınızda bir yerlerden sesinizi duyar. Ancak, siz hazır olmadıkça gelmez. Eski ilişkilerin artıkları gönlünüzde dururken, kuşku ve korkularınız ruhunuzu ele geçirmişken, gözleriniz hala yanlış yerlerde dolaşıyorken, aşkı boşuna beklemeyin.
    Hayatta istediğimiz her şeyin bir bedeli var. Aşkın da elbette! Şimdi, adım adım gidelim. ilk olarak, geçmişte ne yaşamış olursanız olun, kalbinizde nefret, düşmanlık gibi negatif hisler barındırıyorsanız, diliniz küfür ve lanetle konuşuyorsa o kişiyle ilgili, aşkın gelişi zordur. Kalbi mutlaka temizliyoruz, eskiye ait tüm kırgınlıkları, kırıntıları süpürüyoruz. Evimizi temizler gibi, yüreğimizin camlarını, yerlerini siliyoruz. Çiçek kokuları gelmeli kalbimizden, taze ve canlı durmalı. Bu kısım zaten en zor halledilen yer. Diğer yapılacaklar biraz daha kolay oluyor.
    Yalnız, kalbi temizlerken beyindeki düşünceleri de ayıklamamız gerekiyor. Kötü olan, aklımıza geldikçe içimizde üzüntü yaratan, kızgınlık hissettiren anıları da süpürmek gerekiyor. Bilgisayara format atar gibi, hepsini siliyoruz. Zaten kötü duygular uyandıran bir aşk hikayesini ve o kişiyi sürekli hatırlamak ve kendimizi yiyip bitirmek bize bir şey kazandırmaz. Yaşandı, bitti. Aman dikkat, yanlışlıkla aldığınız dersleri, öğrendiklerinizi de çöplerle atmayın. Onlar sizin kütüphaneniz. Bir daha aynı hataları yapmamak için yerlerinde dursunlar. Unuttukça açıp bakarsınız.
    En zor ve önemli kısmı hallettikten sonra, iş süslemeye geliyor. Değişimlerimiz, yaşadıklarımız, öğrendiklerimizle, artık istediğimiz ilişkinin ve kişinin aşağı yukarı şablonuna sahibiz. Sıra geldi bunu aşka iletmeye. Bir liste yapalım. Ne tarz bir insanla birlikte olmak bizi mutlu eder? Ne zaman liste yapmak gerekse, şu hataya düşülür: Listeye istemediğimiz özellikleri yazmayacağız! Buna dikkat edelim, çünkü yaşadıklarımız bize, karşımızdakinde olmasını istemediklerimizi öğretti. Bunlar da doğal olarak negatif tavırlar. Biz listemizi hazırlarken, buraya doğru kayarsak, yine aynı özelliklere sahip birini çağırmış oluruz. O kısma hiç girmiyoruz.
    Ana hatlarını belirlediğiniz kişinin ( istediğiniz kadar detay verebilirsiniz) dünya üzerinde yaşadığından emin olun! isteklerinizin makul olduğuna, mükemmel erkek adıyla bir robot tanımlamadığınıza, beyaz atlı prens beklemediğinize ikna olmadan listenizi bitirmeyin. Gerçekçi olun. Olmayan birini talep ederseniz, aşk size uğrayamaz. Dikkatle kontrol ettikten sonra, listenizi yakın. Doğru okudunuz, bildiğiniz gibi, kibritle yakın.
    Son olarak, kendinizi iyi hissettiğiniz bir gün, ( hava ne güzel, hayat ne güzel tadında olduğunuz bir zamandan bahsediyorum) aşka seslenin. Sizi bulması için, bunu hak ettiğinize inandığınız için, aşkın güzelliklerine hazır olduğunuz için, aşkı bulduğunuzda ona çok değerli bir mücevher gibi davranacağınızı hissettiğiniz için ve en önemlisi aşka inandığınız için gelmesi gerektiğini söyleyin, dua edin.
    Şimdi, yaptığınız her şeyi unutun. Listeyi yakmamızın sebebi de buydu. Tamamen unutun. Beklemekten ve aramaktan vazgeçin. Hayata karışın ve yaşamınıza devam edin. Aşk, ısrarla arandığında, kendini başka olayları unutmak ve geçiştirmek için bir maşa gibi kullanacağınızı hisseder, bu yüzden gelmez. Günlerce bir oyuncak için ağlayan çocuğa, istediği oyuncak alındığında iki günde nasıl hevesi geçer ve kırıp atarsa, sürekli aranan ve çağırılan aşk, kendini oyuncağın yerine koyar ve kaçar. Unutun, beklemeyin, aramayın. Siz kalp, ruh ve beden bütünlüğünüzle hazır olduğunuzda, aşk gelecektir. Bunların dışında gelenlere dikkat edin, çünkü aşkın kapısında şöyle bir yazı asılıdır:
    " Taklitlerimden sakınınız! "
    6 ...
  28. sağ frameye bakıp çok boş olduğunu düşünmek

    1.
  29. içinde bulunduğum, lanet olası durum kendisi. benim de tırnağım battı, azgın kadın da gördüm mesela, eve erkek atmak içn bir kaç tiyoya da sahibim. nickimin uzun ve sevimli bir hikayesi var aslında.. koca bir yaz bende karpuz yedim! mendilsiz gidilmeyecek filmlere bir kaç önerim de var ama ;

    Benim sevdiğim öldü..ondan bahsedin! çok güzel gülerdi dimi ? o gün ağladığında sadece sitemden di üzülmedi, üzmemiştim onu dimi!
    ondan bahsedin bana, lütfen.
    2 ...
  30. çerkez ethem

    33.
  31. hain ilan edildikten sonra adının önüne çerkes lakabı getirilen adam. milli mücadele sen nelere kadirsin.
    3 ...
  32. elini göğsüme koydu

    ?.
  33. usulca kucağıma aldım onu, savaş tanrısı gibi bakıyordu gözlerime. öpmeye başladım, ben onu öptükçe dili çeneme değiyordu.. bir elini göğsüme koydu bir eliyle saçlarımı kavradı... göğsümü emmek istiyordu, hissediyordum.
    ama ben onun annesi değildim. kalkıp mamasını yaptım. biberonu ağzına sokup yatağına yerleştirdim..

    (bkz: görünen köy klavuz ister)
    1 ...
  34. ayrılığın ardından yazılabilecekler

    1.
  35. biliyor musun ? benden sonra da çok kişi o salak espirilerine gülecek, o büyük ellerinden çok kişi daha tutacak, uyku sersemi gözlerini avuştururken belki bir kaç kişi daha dudaklarını ısıracak, belki biri daha ayaklarına sarılıp uyuyacak. hayat devam edecek ve sen beni unutacaksın," insanoğlu acıya alışmaya meğillidir. " derdi rahmetli dedem. benim yokluğum acıtacak kadar koymayacak belki ama sonuçta alışacaksın.. başka birinide seveceksin zamanla, belki benden daha çok.

    bende heveslin değilim ama,
    hiç bir ten kokmaz ki sen gibi.
    5 ...
  36. insanın unutamadığı hayal kırıkları

    ?.
  37. hani insanın babası en güçlüdür ya, hani o sizin babanızdır ve onun canını kimse acıtamaz. o sizi ve annenizle kardeşlerinizi korur. çok acıtasyon oldu olaya giriyorum ;

    arkadaşımın babası, benim babamı dövmüştü. ağzını yüzünü kırmıştı hatta.
    oysaki ben hep, " benim babam senin babanı döver " derdim ona. madara oldum lan tüm mahalleye, saklambaç oynayacak yüzüm kalmadı.
    büyüdüğümü nerden anlıyorum biliyor musunuz?, artık babamın canı acıyabiliyor.
    7 ...
  38. cem garipoğlu nun geçmişi

    ?.
  39. heyy millet, kim cem'in geçmişini biliyor ?
    bir toprak kurak diye, toprağı değil güneş ve suyu suçlamalısınız. ben cem'in yandaşı falan değilim. hatta bir genç kızın geleceğini katlettiği için nefret bile ediyorum ondan. ama bir çocuk ufacık yaşından beri, yurt dışında yatılı okullarda okutulursa, annesiz babasız aslında kimsesiz.. kimin eli kimin cebinde belli bile değilken , savunmasız bir çocuğun insan fantezileri altında ezilen karakterini ve ruhunu taşıyan bir genç görüyoruz karşımızda. aile sevgisi almamış, muhtemelen ergenliğini kadın erkek ayrımı yapmadan sex yaparak geçirmiş, sevgiye muhtaç ve psikolojisi bozuk bir genç görüyoruz karşımızda..

    ben avukat değilim, ama lütfen karşınızda normal bir insan olmadığının bilincinde olun. o suçunun cezasını çekicek, peki onu bu hale getirenler ?

    söylesenizi siz sevgilinizi kesip, gitar kutusuna koyabilir misiniz ?
    kimi suçluyoruz biz ?

    edit : inanın verdiğiniz eksiler için değil, taktığınız at gözlüklerinin size yakıştığını söylemek için yaptım bu editi. çok tatlısınız.
    9 ...
  40. benim babam senin babanı döver

    28.
  41. küçükken köşeye her sıkıştığımda söylediğim cümle. bir gün yine söyledim, " benim babam olsaydı senin ki döverdi. " diye karşılık vermişti arkadaşım, ozamanlar gülmüştüm. çocukluğuma veriyorum şimdi, ama o çocukluğa veremez biliyorum söylediğimi.
    1 ...
  42. bavula koyulmaması gerekenler

    1.
  43. bavul insanın yol arkadaşıdır. insan giderken sadece bavulunu alır yanına, bir de kendini. bavul, yolculuk demektir, uzak demektir, gitmek demektir. bir bavul ayrılığın anlamdaşıdır aslında.. giderken ne varsa götürmek zorunda olduğunuz onları koyarsınız, daha doğrusu tıkarsınız içine. dönmemek üzere doldurulan bütün bavullar dağınıktır.
    ve bavul yeni bir sen, yeni bir şehir demektir. bu yüzden eski fotoğraflarınızı, onun sana aldığı kalpli kilodunu, birlikte kullandığınız tarağı, bitmiş parfüm şişelerini, doğum günü gelince veririm diye sakladığın hediyeyi aslında en önemlisi yaşanmışlıkları koymucaksın bavuluna. eğer tıka basa hatıra ile doldurup koyulursan yola, taşıyamaz yıkılırsın. söyliyim...
    0 ...
  44. çocukken birini yere yatırmayı dövdüm saymak

    1.
  45. 4-5 kardeş olup, anne baba sevgisine doymamış.. hatta yol ortasında şeker istedi diye dövülmüş. boyama kalemleri yerine sapan ve oyuncak tabancalarla eğlenmiş, ustası öldükten sonra, hiç tınlamayıp balları kendi satan bir çocuk için birini yere yatırınca kafasını taşla patlatmayıp dövdüm saymak gerçekten enteresan bir durum.
    öyle değil mi ?
    2 ...
  46. © 2025 uludağ sözlük