eğitim görmüş, kitaplar okumuş, modern görünümlü, farklı bir kadın imajı çizer ama içlerinde hala düğünde göbek atan kadın vardır. kurtlarını döken, düşman çatlatan.
sizi avcunun içine alana kadar "ben senin hayatına karışmam lütfü. sana güveniyorum istediğin gibi görüş arkadaşlarınla. ben gelinlik, düğün ıvır zıvır da istemiyorum. bir yatak bir döşek idare ederiz, o kadar borca da gerek yok. takı da istemiyor bizimkiler, temiz kalpli olsun yeter diyor ailem evleneceğin adam için." derler.
sonra burnunuza halkayı geçirince "ben dul karı mıyım, benim akrabalarım var ne derler. bir kere evleniyorum en iyisi olacak tabi eşyanın. arkadaşlarınla görüşemezsin onlar hep şeytan, aklına girerler. annem takı listesi yaptı, bunları alacaksın lütfü yoksa vermezler beni sana". lan ne oldu hani modern kadın, hani avrupai düşünce, hani seninle bir kanepede bile otururuz diyen kadın.
siz sazan gibi "ohh buldum hayatımın kadınını. bana aşık, beni düşünüyor. esaslı kız abi bana yük olmuyor, kuracağımız yuvayı düşünüyor" diye düşünün hala. iş ciddiye bindiğinde alien gibi içinden bir yaratık daha çıkacak, maske düşecek ve hayatınızın içine edileceğini ailelerin tanışmasından sonra anlayacaksınız.
yasal olarak suç sayılan keyif verici ya da uyarıcıları hariç tutarak yasal olanlardan bahsedelim ve bunlara ulaşmanın nasıl zorlaştırıldığını anlatalım.
en basiti deniz manzarası, ormanlık alan, park, bahçe vs. (yapıldı demeyin, adres verip git demeyin yazdıklarımı okuyun) ücretsiz olan bu yerlerin azalması ya da tamamen yok edilmesi. insana keyif veren şeylerden biri de doğanın içinde bir yaşam. hani şu lüks sitelerin reklamlarında adı geçen "kendinizi doğanın içinde hissedeceksiniz" temalı reklamlar. hehh işte bu doğal güzellikler yapay olarak sitelerin içlerinde lükse dönüştü ve sıradan geliri olan bir vatandaşın elinden alındı. nasıl mı alındı güzel kardeşim, marina adıyla, ulaşım adıyla, gökdelen adıyla, avm adıyla alındı elinden. olanları da zaten az buçuk biliyorsunuz ya mangalcı, nargileci arkadaşlar doldurdu. gidip de oturmanıza ya da gezeyim bir temiz hava alayım demenize imkan yok.
alkol, sigara gibi ürünler bu ülkenin orta ve fakir kısmının eğlencesidir. kaliteli viski, şarap ya da kokteyl içen arkadaşlardan bahsetmiyorum. 4-5 adet bira, 1 paket çerez, 1 paket sigara alıp evinde oturan insandan bahsediyorum. 1 kutu bira 11-13 tl, 1 paket çerez 4-10 tl arasında, bir paket sigara minimum 10 tl. hesabını siz yapın. bu insanın işten, okuldan sonra evinde oturup kimseyi rahatsız etmeden 2-3 saat keyif almak için yaptığı bir aktivite. yanına da bir film açar deme keyfine. hadi lan oradan, 4 tane bira 44 tl, bir paket çerez, ortalama 7 tl, 1 paket sigara en ucuz 10 tl. 61 TL tutuyor evde tek başına yapılan bu keyif. bunun yanında yemeğin, yolun, çayın, çorban günlük masrafını da ekle 2 günlük maaşı yedin.
hadi olmadı insan bazen avmye, pazara gidip alışveriş almaktan da keyif alır. üstüne başına alacağın ortalama bir kot pantolon, tişört, atlet, don, ayakkabı vs. ki bunlar aslında zorunda olduğunuz için aldığınız şeyler çoğunuzun. hadi git keyif al bunları almaya çalışırken. "lan buna da bu kadar para verdik ama offf, neyse ay sonuna kadar yemez, içmeyiz" diye diye keyfin 10 dakikada piç olur.
kız, erkek arkadaşla gezmek, dolaşmak bir şeyler yiyip içmek. haftanın 1 günü yapalım dersiniz bunu, nasılsa manitamla görüşücem olsun ya dersiniz bugün de yiyelim içelim mahçup olmayalım diye gidersiniz bir kafeye. 2 şer çay ortalama tanesi 4 tl'den, 1 er yemek kişi başı ortalama 25 er tl'den, hadi biraz çılgınlık yapalım üstüne de tatlı ortalama kişi başı 15 tl'den. bunun yolu var, suyu var, osu var busu var. yeri geldi hediyesi var her sene en az 2 kere. kendine bakacaksın kardeşim, parfümü var, makyajı var, temiz donu var. gündüz güzel yedin içtin gezdin, yarına iş yerine gidecek paran yok. çok keyif aldın değil mi. hadi kızla aranız çok iyi sevişelim dediniz. kondomu var, jeli var, oteli var, var oğlu var. bunlar da lüks tüketim kardeşim, üşenme bak her birinin fiyatlarına. çok keyif aldınız değil mi. gece rahat uyursun yarına iş yerine gidecek yol paran yokken.
ailenizle şöyle bir keyif alalım dediğinizi duyar gibiyim. çoluğu çocuğu, hanımı aldınız biraz keyif yapacaksınız haftasonu. altında da basit, ayağını yerden kesecek bir araba. yollar kilit, bir yerden bir yere ulaşım saatler sürüyor. neyse yolu halletin hadi paralı parka ya da eğlence merkezine girdin, sonuçta aileleyle gidiyorsun herkese muhattap olmak istemezsin normal olarak. çocuk bu su ister, oyun ister, yemek ister, dondurma ister, oyuncak ister. sen de insansın kırk yılın başı biraz sen de eğlenmek, keyif almak istersin hanımla. güzel bir yemek yersin, biraz dolanırsın, çocukların eğlenmesini izlersin, keyif alırsın. cepteki para belli abicim. faturalar var, kira var, benzin derdin var, piyasanın ne olacağı belli değil iş derdin var. mecbur bozulan eşyanın yenisi almak var, taksit var, çocukların masrafları var. çocuğum üşüyor diye kendini asan var bu ülkede. kirasını ödeyemediği için sokağa atılan var, işgüvenliği alınmadığı için sakat kalan, ölen var. çok keyif aldınız değil mi hayatınızdan.
kola içmek bile lüks artık. neyi lüks deme, daha bugün işyerindeki lokantalardan birinde otururken yanımdaki genç kız yemek siparişi verdi. garson "içecek ister misin" dediğinde "yok abi içmicem" deyip kuru kuru yedi bir tabak yemeği. diyet yaptığını sanmıyorum ki en ucuz öğlen yemeği bile 15 tl. öğlen yemeği lan bu, işyerinde keyif alabileceğin tek şey öğlen karnını doyurmak.
kitap, film, tiyatro, konser. hadi kitap olayını ikince el hallettin diyelim. bir öncek sahibi belki tuvalette okuyordu ama sorun değil, kültür hepsinden önemli. bir sinema bileti en ucuz 20 tl civarında, yanında kola, mısır vs 20 tl'de o. film çok güzel idare ettin hadi ama aklın hep o bilette değil mi. "lan bir sinema bileti, kola, mısır 40 tl verdik amk. neyse bari filmin hiç bir sahnesini kaçırmıyım, o kadar verdik her karesini görmek istiyorum" modunda izlersin o fimi kardeşim. tiyatro biletleri hakkında pek bilgim yok ama 50 tl'den aşağı değildir diye düşünüyorum kişi başı. ayrıca konser biletleri 100 tl'den pahalıdır heralde. çok keyif aldınız değil mi.
bu aktiviteleri yapabilen insanların bir kısmı pahalılıktan şikayetçi ama hadi ara sıra kendimi şımartıyım diyor. aldığı keyif ertesi günü düşününce kalmıyor zaten. bir kısım bu aktivitelerin çoğunu hiç yapamıyor, hayattan bir damla keyif almıyor. parasızlık, imkansızlık değil sorun. sorun hayattan alınacak en basit zevkin bile lüks haline getirilmesi. gideceğiniz bir park, izleyeceğiniz bir film, tiyato, konser, yiyeceğiniz bir yemek, içeceğiniz kola, alkol, sigara en fazla.
tinderdaki kadınların büyük çoğunluğunu oluşturur bu kezban türü.
garibim türk erkeği ülke sınırları içerisinde cinselliği her türlü sondaj ekipmanıyla arar, kendini harcar, çamura toprağa bulanır. kanın, terin döküldüğü bu arama onu bazı platformlara yönlendirir ve şansını oralarda dener. bu platformlardan biri de tinder.
peki kimdir bu tinder kezbanları?
takipçi kasmak için uğraşanlar, zengin koca avcıları, sırf canı sıkıldı diye "ben kadınım, ilgi göstermen gerek" diyenler, merhaba deyince çalışıyor musun, kaç para kazanıyorsun, ev sizin mi diye soranlar. sanki nikahınıza alıp çocuk yapacaksınız tinder'dan bulduğunuz kevaşeyle.
analarının prensleri aklınızı başınıza alın, kafanıza kask geçirip duvara kafa atın, silkelenenin. saniyenin 10 da 1'nde bakıp da sağa attığı adamsın sen. kim sikler lan senin tipini, okuduğun kitabı, aşçılığını, seksi vücudunu, kültürünü, diksiyonunu. cebine 3-4 bin tl koy git 1 hafta ukrayna'ya. gittiğinde diyeceğin ilk şey "maymun sikiyormuşuz lan biz, onu da kırk yılda bir düşürürsek" olacak.
ilgini, paranı, hayatını sömürecek, ideallerinizden vazgeçirip sizi bomboş bir varlık yapacak yeni nesil türk kızlarından uzak dur. peşlerinden koşma bu kezbanların, kendini geliştir, ideallerin için uğraş. mutluluk türk kızlarında değil.
eşi yatakta uyurken ses çıkarmadan mastürbasyon yapacak erkektir. yaşlı gözlerle, eski sevgilileri düşünerek boşalacak, bekar hayatındaki pompaları özleyecektir.
