bekareti kaybetmek önemsizdir. sonuçta iki bacak arasındaki lanet bir zar. fakat? bakireliği kaybedince "nasıl olsa deldirdik neden özgürce sevişmeyeyim. zamanı gelince de bulur zengin, kariyerli bir salak" evlenirim düşüncesi türk kızının temel varoluş felsefesidir. ha bence bu hafifliktir. sevişebilme özgürlüğü diye adlandıranlar var, saygı duyuyorum.
sevgiliyi sıçarken düşünmek en sık kullanılan yöntemlerden birisi olmakla birlikte montla sıçmanın da iyi geldiği söylenegelir.
ciddi konuşmak gerekirse aşk boş adamın işidir. keyif adamının işidir. hayatı doldurduğunuz takdirde aşk denilen illetten de kurtulursunuz.
götten uydurma bu lafların hepsi inanmayın!
aşktan siz kurtulmazsınız ancak aşk kurtulur sizden bu kurtuluş kendisini hayvani ölçülerde bir acı şeklinde yan etki bırakır ki sadece bunun geçmesinin tek yolu zamandır.
aksini iddia eden var mı? hiçbir şey hakkında hiçbir şey söyleyen, akılda kalacak tek bir cümlesi ve fikri olmayan, ne şiş yansın ne kebapçı, zamanını-ömrünü medya patronlarının kucağı, şevkatli kollarında geçirmiş lüzumsuz bir yazardır güneri civaoğlu. hatta yazar da değildir. tamamen gereksiz bir adamdır. düşünün türkiye böyle insanlarla yıllardır oyalanıyor...
12 haziran gecesi türkiye cumhuriyeti'nde yeri yerinden oynatacak olan ve türkiye'den kıvılcımla (eğer abd-cia ve akp-feto hile yapmazsa) dünyada güzel günleri ve güzellikleri doğuracak durum.
çok fazla kalmadı. lütfen sandıklara sahip çıkalım. ülkesini seven sandığa sahip çıkmalı.
bütün sosyologlar, toplum bilimciler tarafından bilinen ama dile getirilmeyen durum. 12 eylül olmasaydı ne şeriat yeşili ne de bu şalvarlı faşist akp olacaktı.
yolda giderken trilyon kaybeden tanzanya cumhurbaşkanı'nın ta kendisidir. bu parayla oğluna bir sürü şirket kuracaktır ya da zaten kurmuştur tam bilemedim...
liseliler sizi bu konu ilgilendirmiyor. siz bi zahmet siktirin. bu konu beyaz tozlu çalmayan ferdi tayfur kasetleri, kahverengi dışı turuncu yazısı olan ve bozuk sesli orhan gencebay kasetleri olanlaradır.
ilk aldığım kaset tabii ki pink floyd'un the wall albümü değil songül karlı'nındı beyler itiraf ediyorum. hatta omuz omuza gardaş, omuz omuza gardaş, bektaşi zeybek dadaş, dağlar omuz omuza...
toplum dilinde dil bilimcilik olarak geçer. bu akımı takip eden eski ve yeni akımlar altangilizm ve yiğitbulutizmdir. aydınlığın sonradan gelmesi şeklinde de tarif edilebilir...
okullarda müdürlükten, hastanelerde baş hekimlikten, başbakanlığa kadar her işten imamların anlaması durumudur. ülkemizde imamlık hassas bir meslek dalıdır.
atatürkiye söylemine rakip olan cemaat tandanslı söylem. ah bir zamanlar atatürk'ün türkiye'si vardı şimdi cemaatin nuriyesi yazık oldu süleyman efendiye...
yeni cemaat türkiye'sinde jet sosyetesinin birbirine risale-i nur konulu sohbetler ettiği maklubeli toplantılarına katılırken birbirlerini davet amaçlı atacağı gül kokulu olası mesajlardır.
vatani görevini, ülkücülük görevini tespihi üzerinde bulunan üç hilal ve bozkurt figürleri ile yerine getiren vatan evladıdır. sağolsundur, var olsundur...
vatani görevini, ülkücülük görevini çakmağı üzerinde bulunan üç hilal ve bozkurt figürleri ile yerine getiren vatan evladıdır. sağolsundur, var olsundur...
yiğit bulut'u düşününce akıllara gelen şey. insan ne için yaşar? onur mu? aklıma braveheart'ın bir sahnesi geliyor ve evet diyorum (anlatmaya üşenmek). ama bir de bunu hiç siklemeyen faydacı bir adam gibi düşübüyorum ve hak veriyorum. belki de onurdu, gururdu siki sikine yaşıyoruz... olamaz mı?