başlık karakter bakımından fazla olduğu için buraya tam başlığı yazıyorum sevgili sözlük yazarları.
' çok sevgilisi olmuş kız vs hiç sevgilisi olmamış erkek ilişkisi '
şimdi hemcins arkadaşlarıma söyleyeyim, eğer hiç sevgiliniz olmayıp da sürekli sevgili değiştirmiş bir kızla sevgili olmaya niyetiniz var ise vazgeçin bundan.
nitekim duygularınızla oynanabilir, kızlar çok sinsi varlıklardır ve ne mal olduğunuzu hemen anlayabilirler, kadınlar konusunda fazla bilgiye sahip değilseniz de kızın arkadaş ortamında alay konusu olmanız da kaçınılmazdır, siz siz olun, böyle pek sevgilisi olmamış ama doğru kişiyi beklemiş falan tiplerle sevgili olun.
tabi önce bi araştırın bakalım kaç sevgilisi olmuş hayatında, nasıl biri ona göre hareket edin.
parasızlık durumudur, gotunuze alacak iyi bir pantolon paranız bile yoktur, ve düşünmeye başlarsınız amk kız kalbul etse ne gezmeye gidebiliriz ne başka bir şey, siktiredin.
özellikle youtube'ye ürün hazırlayanların kullandıkları video hazırlama taktiğidir, ürün ne kadar özgün olup, kişiye has olursa tıklanma ve merak sayısı artmaktadır.
insanı, insanların yüzlerine bile bakmaktan soğutur.
hele ki biraz sosyo-psikolojik analizler yapma yetisini kazanmışsanız, hemencecik ortamdaki negatif enerjiyi hissedersiniz..
en olur olmadık şeylere kahkaha atan insanlar, vasıfsızca gülen mutlu bireycikler, siz bir kuple tebessüm etmeye soyunduğunuz an, onlardaki yere doğru hafif eğik kafa ile, yüzlerinde beliren bir hmm ifadesini fark edersiniz..
durumu anlarsınız ve çaktırmadan ortamdan uzaklaşıp lavaboya koşarsınız, aynaya ( kendinize ) güler-güler kendi kendinizi motive etmeye çalışırsınız, bu durum gel zaman git zaman, gülememek gibi kronik bir psikolojik rahatsızlığa bürünüverir, ve artık yüz kaslarınız gülememekten iyice belirgin bir hal almış ve siz artık o yüzüne bile bakılmaya değmeyen çirkin ama bir o kadar duygusal, katı suratlı ama, bir o kadar da çok azınlık olan ' insanlar ' tarafından, sevgi bekleyen nevrotik bir pislik ( çoğunluklarca) oluverirsiniz..
hatta bazen insan yerine bile koymazlar, sabahın hoş saatlerinde kuşlar cıvıldarken, karşı karşıya geldiğiniz insanlar, adeta ayağının yanından bir karınca geçiyor muşçasına fark etmezler sizi...
( bu insanlar sizi tanıyor ve sık sık aynı ortamlarda bulunduklarınızdır )
o zaman ne mi olur, yalnızlığı öğrenirsiniz, dışlanmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenirsiniz, hatta bunun ne anlama geldiğini biliyorsanız; ikinci kez bunu yaşamanın artık tesadüf olmadığını anlarsınız, ağlarsınız, dua edersiniz, tanrı da mutlu insanların mutluluklarına mutluluk serpiştirmekle meşguldür, din adamları da tanrı adına sizin daha sonra kazanacağınıza dair vaatlerde bulunur.. ( herkes bunu yeyip yutma hakkına da sahiptir ayrıca )
daha da mı sonra ?
'' hoş geldin nihilizm ''..
kısa bir notcuk: alıntı değil, emektir. okumaya değer gören arkadaşlarımın olgun fikirlerine sunarım..
dip not: belki tarzınız değil ama, yazılanlar ile paralel bir bağlamda ilerleyen bir parça;
ha bir de: '' abartmış ya '' deme hakkına da sahipsiniz tabi, nitekim o da umurumda değil..
'' sana isyanım yaşadığıma paralel, bu kirli sakalları al hadi bana neşe ver! ''
'' o gün geldiğinde soruları ben sorarım ''
'' gerçekten güldüğümde çocuktum, gözler açılıyor, sanırım suçum bu ''
'' dünyayı bok götürüyor be oğlum, masallar mı masum olacak ? ''
joe santana' dan, '' dünyanın çok kötü bir yer olduğuna dair argümanlar.. ''
