yalamanın kaçınılmaz olduğu zamanımızda, yalayarak bir yerlere gelmiş bünyenin kendine adadığı söz.
eski insanlar tırnaklarımla geldim diye övünürken, modernize olmuş yeni nesil kişinin artık ustalaşmış "dil hakimiyeti" ile hızlı yükselişi ve bunun gurula ifadesi.
bugün itibariyle üsküdar-kuzguncuk daki postane üç kişi tarafından soyulmuştur. postaneden çalınan toplam para 1000 ytl (yazıyla, bin ytl) tutarındadır.
lan oğlum bin ytl için mi bu kadar ince planlar yaptın andaval, dedim oldu.
2005 yılında gösterime giren, robert de niro ve dakota fanning'in başrollerini paylaştığı gerilim yüklü film. de niro ve dakota fanning'in muhteşem oyunculuğu dışında o bildiğimiz gerilim filmlerinden** biri. bu filmlerde bildiğimiz üzere tüm gizem filmin sonunda ortaya çıkar bunda da öyle oldu, ayrıca o durum da klişe oldu.
sözlüğün fena bağımlısı olan yazar kişisinin mesai saatleri boyuncada mütemadiyen entry girmeye devam etmesi. sonuçları çoğu zaman muhasebe servisinde sonuçlanabilir;
müdür:
eft'yi yaptın mı jjaks.
jjaks:
hı tabi tabi patron
"eft"
bankalar arası havale sistemi olup interban...
müdür:
jfkdjdk raporunu çıkardın mı ayrıca fdsnfkjd tablosunu güncelleyelim
jjaks:
yaptım bil patron.
"raporlama"
bi poka yaramayan ölçme ve değerleme yöntemlerinden biri olup ayrıca...
müdür:
akşama toplantı var mesaiye kalacaz.
jjaks
tamam patron*
"toplantı
bir kafa ütüleme sanatı.
müdür:
ulan eft yi yapmamışsın çekim yazıldı, o ekranın karşısında akşama kadar ne pok yersin anlamadım. hiç bişeye yaramıyon. yarın sabah muhasebeye uğra hesabını kessinler.
jjaks:
ama patron şey,, adi patron. şerefsiz.
"muhasebe"
hesapların kesildiği yer.
"müdür"
bir göt türü.
hayatının hiçbir evresinde hiçbir şeye tepki vermemiş insanlarımızın, o körüklü otobüslerde birden canavar kesilmeleri beni hayretlere sürüklemektedir.
hadise genelde, ilk kurşunun sıkılmasıyla patlak verir;
olayın kahramanı abimiz ya da ablamız biraz da tribünlere oynar şekilde öten telefonun sahibi suçlu! kişiye höykürür. öyle höykürür ki şöför dahil otobüsteki tüm insanların dikkatini suçluya yöneltmeyi başarır. ardından o ana kadar dilini dişlerinin arasına sıkıştırmış, eliyle kıçını başını kaşıyan otobüsteki diğer karakter oyuncuları da devreye girer. artık hengame başlamıştır.
telefon sahibi çok suçlu kişisi dumura uğramış şekilde elindeki cihazı kapatmaya çalışır, bir kısım türleri de vardır ki önce karşı taaruza geçer ama muhtemel linç tehlikesini sezip ağır aksak telefonunu sessize alır.
şimdi efendim,
donuna kadar soysan* sesini çıkarmıyan, kafasına vurup bırakın ekmeği küçük dilini bile alabileceğiniz yurdum insanının bi telefonun bip demesindeki bu tepkisi nedir efendim.
neden bu tepkiyi; anlayamadığımız şekilde yollarımızı kazıp öylece bırakan, hergün bir askerimizin şehit olmasına seyirci kalan, özelleştirme adı altında değerlerimizi bir bir pazarlayanlara veremiyoruz da, sadece cep telefonu salak salak çalan o yolcu kişisine verebiliyoruz.
anarşist tarafımız o körüklüdemi vücut buluyor, merak ediyorum.*
cevabı tabii ki amerika'dir. vietnam, ırak, lübnan, filistin, nagasaki ve hirosima'da ve adını saymayı unuttuğum bilmem nerelerde. yeryüzünün hakim gücü olmasından itibaren kıydığı çocuklar büyüyebilseydi, israil'in nüfusu kadar ederdi sanırım.***
kendisi tanıdık bir bombadır aslında. bundan 61 yıl önce bir ağustos günü nagasaki'nin tepesinde patlamış, 80 bin kişinin doğrudan, 60 bin kişinin ise birkaç yıl içinde ölümüne sebep olmuştur. bockscar adlı bir b 29 uçağından bırakılmış, dünya tarihine amerika tarafından kara bir leke olarak işlenmiştir.
sözlük yazarı kişisinin yazarlığı hobi olarak görmesi yetmezmiş gibi özgeçmişinde de bunu belirtmesidir. sözlükte aldığı artı oyların da gazıyla ruhunda oluşan çalkalanmayı anlayamamış, asosyallığının tutsaklığı içinde kimseye de yavşayamamışdır.
nihayetinde o koskocaman bir yazardır, babasının, abisinin vermediği söz hakkını ona sözlük vermiştir.
günlerden bir gün;
lunaparkta çarpışan otoları izlerken, hüsnü'nün* sorusu üzerine dünyasının değiştiğinin farkına varmıştır.
+kanka senin hobin var mı? ben ata binmek filan yazdım, sivi'ye yazmayana iş yokmuş
-oğlum var tabi, ben yazarım *
yazar kişisi tez bir cv hazırlamış, google'da adını gördüğü tüm şirketlere faxlamıştır. randevular da bir iki gelmeye başlamışdır.*
tarih: gg/a8/2006, yer: godoman holding
mülaktçı kişi sorar; kendinizden bahserder misiniz?
yazar;
..........efendim ayrıca sözlükte tastiklenmiş yazarlığım da vardır, bi fiil her gece sabah kadar entry girerim, sevenim sevmeyenim de vardır ama ben hepsini severim çünkü çok insancılımdır. siz sevdiniz mi beni, ha bi de...............
yazar, sözlüğün beyninde oluşturduğu ödemin de etkisiyle susmakta zorlanmaya başlamıştır.
tarih: gg/a9/2006, yer: işinibilir holding
ik şefi; a bi de yazarım demişsiniz, o nedir?
yazar;
şimdi şöyle uludağ sözlük'de yazarlığım vardır, 243527 entryim, 36474 başlığım, 180384 eksi oyum vardır. ha şimdi siz bunlar nedir diyeceksiniz, entry olmazsa olmazıdır. benim gibi kaliteden ödün vermeyen yazarların gird.........
ödemin etkisi kalıcı bir hal almıştır artık.
nihayetinde sözlük yazarlığının, sözlük yazarlığından başka ne b.ka yaradığını anlamamamıştır. eve gidip moda bir mesaj atıp bunu sormalıdır.
bir hobi olarak sözlük yazarı olmakın bi s..ime fayda etmediğinin acı tecrübesi içinde sözlüğün başına kurulur, önce kafa dağıtmak üzere içinde pınar altuğ bulunan s..ik bir başlık bulur, k.çtan teraneler tadında bir iki entry girer. sonra maça ısınır, gecenin ilerleyen saatlerine doğru yine canavarlaşır. onu susmaya zorlayan dünyasına direnir ve sabaha kadar susmaz, hiç susmaazzz.**
fire department of new york; new york itfaiye departmanı, havalarından geçilmez, iyi de maaşları vardır. bizim cengaver itfaiyeciler, yanlarında tulumbacı gibi kalır ki, bu da türkiye gerçeklerinden biridir.
gelecekte bir gün sözlüğün evrensel boyutlara ulaşmasıyla, nepal'de ki sözlük yazarlarının da* zirve yapmaktan kendilerini alamamaları ve çoban kavurma eşliğinde sözlüğü ve günceli tartışmaları.**
sözlüğün yazar sayısı arttıkça yokuşu çıkmakta zorlanması durumu. otobüs dolmuştur artık bir körük ekleme zamanı gelmiştir. iki entry arası iki sivrisinek öldürmeye zor zaman bulunurken, şimdilerde enrty aralarında bakkala inip bir sigara, bir meşrubat almak bile mümkün hale gelmiştir. motoru 2000 cc' ye çıkarmak gerekmekte olup işte imece usulü filan ne yapılacaksa yapılmalıdır.
açılımı;
küçükken arabamız yoktu ama ana britannica'mız vardı.
çocukken britannica reklamlarında ak saçlı bir amca gururla bu cümleyi söyler ve elindeki ansiklopediyi işaret ederdi. ben de televizyonun altında sıra sıra dizilmiş ana britannica setine bakar televizyondaki bilge amcayla benzer duyguları içime sığdırırdım. bizim de küçükken bir arabamız yoktu.*
ve büyüdüm, britannicca reklamları artık yok, televizyonun altındaki ansiklopedi seti de. şimdi yerinde anahtarlık tarzı birşey var, içinde zaman zaman arabanın anahtarlarıyla.
yıllardan sonra bilgiye ulaşmak artık bir google kadar kolay ama britannica'nın birinci hamur sayfalarını karıştırmak kadar çekici değil, belki çok daha yakın ama bir o kadar da bana uzak.
arabamın reklamı çıktığı zaman küçükken hissetiklerimin hiçbirini hissetmiyorum, bilge amca da aynı hissetmişti herhalde*
hülasa; en değerli değer bilgidir. ve ona ulaşmak hayatta en tatmin edici eylemdir. **
yurdum insanının en karakteristik özelliklerinden biridir. an itibariyle atv'deki sarısıcak programını izlerken beynimde tekrardan canlanan düşünce.
bu insanlar gerçekten severek mi bu kadar tepiniyor yoksa birileri onlara oynasın diye para mı dağıtıyor.
salı günü* ülkemize gelecek olan pek haşmetli* kral abdullah bin abdülaziz beraberinde büyük bir kafile de getirecektir. kapalıçarşı esnafının sürekli ellerini kaşıdığı ve dolar kasalarının tozunu aldığına dair duyumlar da tarafımıza ulaşmıştır.
dahası da kral abdullah'ın misafir edileceği ankara swissotel'de kalacağı odanın* tuvaletlerinin yönlerinin değiştirilmesidir. tuvaletler kıbleye bakması sebebiyle tuvaletlerin yönünün değiştirilmesi kralın özel isteğiymiş. aslında kamuoyu tarafından asıl merak edilen kralın k.çının kimin tarafından silineceğiymiş.*
ismail yk'nın allah belanı versin klibinde, eski model bir siyah alfa romeo'ya beyzbol sopası tarzı bir cisimle girişmesi. ismail kardeşimiz türkün gücünü tüm dünyaya gösteriyor klibinde. e be ismail, kız seni boynuzlamışsa arabanın ne suçu var be kardeşim.*
istanbul göztepe' de sunay akın' ın kurduğu içinde 2 500 oyuncak barındıran müze. kesinlikle görülmesi tavsiye edilir, müzedeki en eski oyuncak iki yüz yıllıktır.
che guevara'nın ünlü söz öbeği, bir dönem kimse ağzından düşürmezdi. 80 öncesi öğrenci olaylarında ölenlerin cenazelerinde arkadaşları bir ağızdan bağırırdı.