regina spektor'a ait eleven eleven albümünden, kontrbas melodileri ve regina'nın güzel sesiyle bezeli bir parça.
thought i'd cry for you forever
but i couldn't so i didn't
people's children die and they don't even cry forever
thought i'd see your face in my mind for all time
but i don't even remember what your ears looked like
and the clock still strikes midnight and noon
and the sun still rises and so does the moon
birds still migrate south and people move on
even though i'm no longer in your arms
thought the mountain would crumble
and the rivers would bend
but i thought all wrong and the world did not end
guess the maps will just have to stay the same for a while
didn't even need therapy to rehabilitate my smile
rehabilitate my smile
okumayı 5 yaşında öğrenir. annesi babası tarif edilemeyecek kadar zengindir; genelde istanbul'un etiler, sarıyer gibi semtlerinde oturur. ilkokul ve ortaokulu ingilizce eğitim veren özel bir kolejde; liseyi robert kolej, alman lisesi ya da st. benois gibi özel liselerde, üniversiteyi de türkiye'de kalıyorsa boğaziçi'nde ya da yurtdışında parasını bastırıp gittiği bir ivy'de okur. müziğe ilgisi vardır, genelde caz ve klasik müzik dinler, bu türlerin mirasına hakimdir. mutlaka bir enstrüman çalıyordur, gitar çok muhtemeldir, şu an çok iyi çalmasa da çocukken mutlaka piyano dersi de almıştır. kız ise bale dersi aldığı bir dönem de vardır. 'cool' tabir edilebilecek, mesafeli bir havası vardır, insanlara garip davranmanın havalı olduğunu düşünür. ciddi olarak sürdürmese de tiyatro ya da sinemayla da ilgilenmişliği vardır. elbette fotoğraf çeker, yurtdışından gelmiş pahalı ve ileri model bir fotoğraf makinası vardır. felsefeyle çok içli dışlıdır, politika tarihini avucunun içi gibi bilir. edebiyat hastasıdır, kendi denemeleri de vardır, hatta yarışmalarda dereceleri olma ihtimali de yüksektir. boş zamanlarında kitap okur ya da tek başına müzik dinler. yalnızlıktan gocunmaz. genelde inektir, ortalaması yüksek olmalıdır. facebook'a girmez, kişisel duruş martavalını da klişe olduğu için kabul etmez, ulaşılamaz olmak ona etkileyici gelir. msn'i de nadir kullanır. sık sık avrupa'ya seyahat eder, en pahalı elektronik aletleri çıktığı gibi alır ve kullanır.
başarı saplantısı vardır bu insanların. hiçbir zaman mutlu olmaz, sahip olduklarıyla asla yetinmezler. başka insanların aylarca yıllarca çabalayıp çok zor elde ettiği şeylere çok kolay sahip oldukları için en ufak problemi bile kafalarına takar, hemen depresyona girerler. acı verici, dayanılmazdırlar. bir yandan da üzülürsünüz onlar için, örselenmiştirler çünkü, her hareketlerine karışan anne-babaları, en ufak sapmalarını kontrol eden anneanne-dedeleri vardır. hayatları çoktan programlanmıştır onlar için. 'vakti gelince' kendilerine ve 'ailelerine' yakışacak biriyle evlenip, en az 1 en çok 2 çocuk yapacaklardır, evleri de deniz kıyısında bir villa olacaktır. tatil mekanı bodrum'dur, aile büyüklerinin de birer yazlığa sahip olduğu ve tüm ailenin toplandığı bodrum..
garip insanlardır. dayanılmaz oldukları kesin, ama bazen de hayatınızda önemli yerlere otururlar, o da sizin verdiğiniz önemden. zira hiçbir zaman karşılarındaki insanın düşüncelerini anlayıp duygularını önemseyecek empatiye sahip değillerdir. bu oldukça normal, çünkü baksanıza, bir hayata sığdırmaları gereken çok şey var, tempoları yoğun. bir yerden sonra da gidecektirler zaten. çokça takmayınız kafanıza. çünkü asla mutlu olamayacakları gibi, mutlu da etmeyeceklerdir.
john mayer'in continuum albümüne dahil, hoş blues melodilerine sahip bir parça. sözleri de geliyor:
no i'm not color blind
i know the world is black and white
try to keep an open mind but...
i just can't sleep on this tonight
stop this train i want to get off and go home again
i can't take the speed it's moving in
i know i can't
but honestly won't someone stop this train
don't know how else to say it, don't want to see my parents go
one generation's length away
from fighting life out on my own
stop this train
i want to get off and go home again
i can't take the speed it's moving in
i know i can't but honestly won't someone stop this train
so scared of getting older
i'm only good at being young
so i play the numbers game to find away to say that life has just begun
had a talk with my old man
said help me understand
he said turn 68, you'll renegotiate
don't stop this train
don't for a minute change the place you're in
don't think i couldn't ever understand
i tried my hand
john, honestly we'll never stop this train
see once in a while when it's good
it'll feel like it should
and they're all still around
and you're still safe and sound
and you don't miss a thing
'til you cry when you're driving away in the dark.
singing stop this train i want to get off and go home again
i can't take this speed it's moving in
i know i can't
cause now i see i'll never stop this train
john mayer'in heavier things albümüne dahil, oldukça romantik bir af dileme şarkısı. abimiz sevdiceğini kırmış, naz yapışına karşılık "haydi artık, kabul ediyorum öküzlük yaptım affet beni, yatağa geliver güzelim" diyor. sözleri mi? hemen yazalım.
still is the life
of your room
when you're not inside
and all of your things
tell the sweetest story line
your tears on these sheets
when your footsteps are down the hall
so tell me what i did
i can't find where the moment went wrong at all
you can be mad in the morning
i'll take back what i said
just don't leave me alone here
it's cold, baby
come back to bed * 4
what will this fix
you know you're not a quick forgive
and i won't sleep through this
i survive on the breath
you are finished with
you can be mad in the morning
i'll take back what i said
just don't leave me alone here
it's cold baby
come back to bed * 5
you can be mad in the morning
or the afternoon instead
but don't leave me
98 and 6 degrees of separation
from you baby
come back to bed
don't hold your love over my head
don't hold your love over my head
don't hold your love over my head
don't hold your love one more time around baby
cumhuriyetimizin kuruluşundan beri var olagelen meraktır. demokrasilerin hoşumuza giden gitmeyen, bize karşı olan olmayan bütün fikirlerin temsil edilebileceği ve edilmesi gereken bir platform olduğunu unutup kendimizce karşımıza aldığımız tüm sesleri susturma çabamızdır belki. belki de demokrasiyi hiç anlamamışızdır? zor bu işler.
edit: bunu söylemem ne derece gerçekçi gelecek bilmiyorum ama bunu hiçbir ideolojik perspektiften yazmadım. şahsen hiçbirine kendimi yakın bulmuyorum, götüm yese anarşik, devletsiz bir yapıyı samimi buluyorum diyebilirim. götümün yememesi de şu saatten sonra gerçekleşebileceğine inancımın biraz az olması. her neyse efenim. bu bilinçle okunmasını istedim yazdığımın. sadece demokratik ilkeler adına konuşmak istedim. iyi seyirler.
ünlü amerikalı yazar paul austerin şans müziği* adlı kitabındaki karakterlerden birisi. bu özelliğiyle sözlük nickime de isim babalığı yapmış karakter.
tarih ya da sosyoloji okuyorsanız gece gündüz ileride ne iş yapacağınızı, iş yapıp yapamayacağınızı, paranızın olup olamayacağını düşünüp endişelenmektir.