yıllar yıllar evvel, netten tanıştığım bir kız vardı. bana deli sevdam diyordu. kızın bana ilişkin yargısını güçlendirmek için deli deli hareketler yapıyordum ben de. bazen, ağzına sıçayım; bazen, gelirsem oraya seni sikerim, gibi ifaedeler kullanıyordum ki, daha deli daha dolu görüneyim. sonra ayrıldık. sözüm ona, ben kaba ve terbiyesiz biriymişim. beni sen bu hale getirmedin mi, be hey amına koyduğum?
cartı curtu, ve sairi türkiye'nin bölünmesine yormak, bir hastalık olsa gerek. kime göre dış mihrak, kime göre karanlık güçler? kimin, hangi endişeleri korkularımızı yaratmakta belirleyici olmaktadır? dünya ile bütünleşmenin elzem olduğu şu dönemde, bu bütünleşmenin gerek ve sonuçlarından arkadaşlarla uzun uzun oturup komplo teorileri üretmek sağlıklı bünyelerin işi değildir. dünya değişiyor, bu değişim ölçüsünce türkiye de değişiyor. zaruri bir gelişmeyi, durağan bir yaklaşımla ele almak hiçbir ideolojinin de kendi idamesi için kabul edemeyeceği bir tavır olur. ideolojiler, değişimlerin önünde durarak değil, değişimi kabullenip buna göre konumlanırsa ayakta durabilir.
ismen pek sorunlu olmasa da son zamanlardaki gelişmeler beraber değerlendirildiğinde işleyişinin nasıl olacağına ilişkin endişe uyandırmaktadır.
(bkz: fethullahçı seçme ve yerleştirme merkezi)
f tipi kadrolaşmanın karnını doyuracağı son üyedir. kpss ve benzeri sınavlarda sorular sızdırılıyor ve nedense bu işleri yapanlar bir türlü bulunamıyor. yiyor muyuz? yiyoruz valla. bugün de engelliler sınavının soruları sızdırıldı. koyun gibi baktık mı? baktık valla.
+ ekmeleddin abi, sorularda sızma mı var?
- sızar o. rabbim, sızıntının yönünü ve kuvvetini bozmasın.
empati kurdurmak için kullanılan söz öbeğidir. varsayım olup temenni olmadığı aşikardır. coşmaya, o takla senin bu takla benim sokaklarda akrobasi yapmaya gerek yok.
kopya çekilen her sınavdan sonra fail olarak cemaat isminin ön plana çıkması, devlet kurumlarında yapılan adam kayırmalar, başbakan ve okyanus ötesi arasındaki paslaşmalar, ülkede yapılan her değişiklikle sebebi anlaşılamayacak biçimde daha çok güçlenmeleri, bugün her kurumun politikasını belirleyebilmeleri ve bu kurumlarda tam yetkili direktör olmaları vs. cemaatin üllke içindeki etkinliğine örnek gösterilebilecek faaliyetlerdir. tek tek incelendiğinde, çıkar ilişkine dayalı olduğu fikrini uyandıran bu faaliyetler totalde anlamlı bir birliktelik oluşturmaktadır. bu faaliyetleri tasarlayan, örgütleyen, finanse eden karanlık gücün varlığı aşikardır. fethullah gülen, bu tasarımları yapacak kadar zeki olmadığına göre asıl güç derinlerde olmalı.
her oluşumun faşizmden beslenerek büyüdüğü bir ortamda kürtlerin melek kalmasını beklemek aptalca, aptalca olduğu kadar şapşalca, şapşalca olduğu kadar ahmakça, ahmakça olduğu kadar 'bsg çay koy'ca olur.
kültürel farklılıklarından dem vurulduğu zaman türklük potasında eritilmeye çalışılan bir halkın, etnik kimlikleri söz konusu olduğunda böylesine hakaretamiz ifadelerle tanımlanmaya çalışılması gelinen sürecin en temel sebebidir. kürtlerin medeniyete hiçbir katkısı yoktur; kürtler kaçakçıdır, kürtler kapkaççıdır, gaspçıdır vs... asimilasyon operasyonunda başarısız olunmuş her halk bu söylemlere maruz kalmıştır. mesele, bu söylemlere karşı faaliyet geliştirmek değil, başkası olmayı kabul etmeden kendin kalabilmektir; dün olduğu gibi, bugün de.
beşiktaş ve türkiye futbolu için hayırlı olacağına inandığım gelişme. ricardo quaresma'nın beşiktaşın bugüne kadarki en iyi transferi olduğunu düşünüyorum.
dinci (dindar manasında değil, bildiğin, din alışverişi yapan) tayfanın her daim arka cebinde taşıdığı "ergenekoncu, darbeci" etiketlerinden biriyle etiketlenmek üzere olan partidir. bir yandan demokrasi diye yırtınıp, öte taraftan salt kendine müslüman tavrınızı, meydanlarda savurduğunuz söylemlerinizin dışına çıkmadan izah edin; ondan sonra yuvarlak masa etrafında "demokrat olmak nedir, kime denir" minvalinde bir görüş alışverişinde bulunalım.
üniversiteli, üniversitesiz ayırdı olmadan herkesin aynı süre askerlik yapacak olmasıdır. o değil de, her platformda doğuştan asker olduğunu, bu sebeple küçük küçük dağların kendileri tarafından yaratıldığını iddia eden monitör arkası kahramanlarının askerlik süresinin uzaması ihtimalinden neden bu kadar rahatsız olduğunu anlamakta güçlük çekmekteyim. pkk söz konusu olduğunda "yakarım, yıkarım" edebiyatı yapanlara doğan fırsat neden tepilmektedir?