kadınlar genelde kendi boylarından daha uzun boylu erkek isterler. sürekli uzun boylu erkekten bahseden kadında uzun boyludur. çoğunlukla uzun boylu kadınlar zor sevgili bulurlar. Çok uzun boyluysa türkiyede bulamayabilir. neyseki öyle bir derdim yok .
genelde evli olmayan insanların zorunda kaldığı durumdur ve "bu günaha giremem" derler. kürtaj günah, bebeği aldırmak günah. Bu günaha giremezmiş. onu yapmakta günahtı onu neden düşünmedin ?
evli birinin başkasıyla birlikte olması aldatmaktır. birinin evli biriyle birlikte olması kötü birşeydir. ama zaten sekste kötü değil mi ? açıkçası kulağa hoş geliyor.
Bugün istanbul Fatih te arkadaşlarımla birlikte gittiğimiz bir cafe de karşılaştık bu tiplerle. Şalvarlı adam bildiğiniz dede, çarşaflılarsa genç kızlardı. Aralarındaki muhabbet inanılmazdı. Çünkü adam onlardan biriyle evlenecekti. 60 yaşında falan vardır dedemiz. Kızlarsa 20 küsür değillerdir. Dinle ilgili bir şeyler anlatan amcayı can kulağıyla gözlerini kırpmadan dinliyorlardı. Aslında hepsi evlenmekle ilgiliymiş. Belkide ikisiyle birden evlenecekti. Yobazlığın dibine vurmuşlar.
"aşk bu kızıl ötesi" aşkın önemini bundan daha iyi anlatacak cümle yoktur. Kızıl ötesi derken yakıp geçen anlamı katmak istenmiştir. Aşkın ateşi vurgulanmıştır.
"Yaralı müzesi" derken de aşkın sebep olduğu yaralardan söz ediyor. Sonuçta aşk yaşayan herkesin aşk bittiğinde kalbi yaralı oluyor. Bunu da gayet net bir şekilde açıklamış yazar. Düşünürseniz aşk, gerçekten de yaralı müzesi.
"Hareket edemem" duyguların derinliğini vurgular aslında. Yakıp geçen aşkın bıraktığı yaraların üzerinde şok etkisi yarattığını, hatta birazda yazarın yalnızlığını betimliyor.