uluslararası 137 bilimsel makalesi 47 projesi bulunan, eski itü denizcilik dekanı itü'ye kişisel olarak 30 milyon$ kadar yatırımla türk denizciliğini ileri seviyeye taşımış, idealist ve dediğini yapan bir akademisyen. şuan piri reis üniversite'sinin rektörü olarak görev yapmaktadır. uluslararası Denizcilik Örgütünün alt komite başkanlığına seçilmiştir.
osmanbey, mecidiyeköy, taksim hatta dolapdere, nişantaşı, halıcıoğlu'nda bile otobüsler dolusu polis görülüyor. bu bir önlem midir yoksa göz korkutmak için yapılmış kasıtlı bir şey midir bilemiyorum. hele taksim'de o kadar çok polis var ki 5 insandan 2 si polis, diğer 3 kişiye de sivil polis midir diye bakıyorsun. sadece anıtın yanında 22 tane polis otobüsü var. önceden insan gürültüsü, sokak sanatçılarının sesleri olduğu taksim'de dün öğleden sonra sadece polis sireni ve "daaat" diye ses çıkartan iğrenç polis kornaları duyuluyor.
çok saçma bir başlık olduğunun farkındayım fakat son dönemde yapılanlardan biri budur. insanlara "sizin bildiğiniz yanlış onlarda o kadar kötü değiller aslında" ve "bak bunlar bunlardan kötü" gibi öğretileri yerleştirerek, zaten siyaset ve iç politikayla ilgili bir gram bilgisi olmayıp fikri olan insanların akıllarını iyice karıştırarak kaosu önleme çabaları. başarılıda oluyorlar yalnız.
Sağcılara göre solcular, solculara göre sağcılar. dindara göre asker. çoğu vatandaşa göre kürtler. kürtlere göre devlet... uzar gider bu liste. ama en sonunda hepsi bahçivana.
Ikiside yaklaşık aynı maaşı almakla birlikte; geminin güvenliğini, personel idaresini, yük koordinasyonunu vs. yapan tamamen kaptandır. çarkçıbaşı ise yan gelip yatarak aynı maaşı alır. Makine bozulursa servis çağırır.
Burda karşılaştırılmak istenen durum, karizma mı daha ağır basmaktadır yoksa rahatlık mı?
Ne yapacağını bilememenin ortaya çıktığı, yapılabilecek her şeyin anlamsızlaştığı, yapmak istemeyip yapılmak zorunda olunan şeylerdír. Bu durum uzun sürerse intihara sürüklüyebilir.
· gece yavaşça dolabın içinden çıkan kız (4)
· uludağ sözlük korku kuşağı (6)
· gece yalnızken yavaşça dolaptan çıkan varlık (15)
· gece odada dumanın içinde kırmızı gözler görmek (7)
· korkunç başlık açarken siktir git yat diyen baba
· çekiçle insanların başını ezen deli
· cin çağırmaktan bıkıp azrail çağırmak
· yatağın altından gelen nefes sesleri (4)
· varlığı bilinipde görülmeyen varlık (11)
· hells angels (10)
· milyonlarca insan sevişirken entry girmek (4)
· el yıkarken katı sabunun yüzüğe bulaşması (3)
· gece vakti evde yalnız korku filmi izlemek (10)
· korkunç başlıklara yorumyaparken elektik kesilmesi
· camileri yıkıp dini yasaklamak (14)
· tavada balık istemiyoruz (3)
· gece dörtten sonra aynada görülen varlık (6)
· sarışın olup saçın kahverengi olması
· ben bu yazıyı sana yazdım (10)
· sarışın olmak (16) sol frame'den kaldır
· ııawesomeıı (2)
· gece vakti evde yalnızken yan odadan gelen çığlık (5)
. korkunç başlık açarken çarpılmak
Türkiye'de ki saçma sapan hazırlanan yönetmeliklerden birine örnektir.
"...göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan (yani izinsiz olan) veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası..."
Yani demişlerki sokaktaki tezgahtar bağıramaz, ama seçim arabaları istediği gibi kulaklarınızın ırzına geçebilir. Ne diyeyim ki hazırlayanlara lanet olsun.
normalde araç olarak kullanılması için oluşturulan para kavramının kimilerince tapınılan, kimilerince hedef, kimilerincede amaç olması beni ister istemez para kavramının yanlışlığına götürdü. dünya üzerinde ne görürseniz görün; bütün yanlışlıklar para yüzünden dengesi bozulmuş dinamiklerden oluşur. para dünya üzerindeki en eski ve en saçma sapan olgudur. şuan içinde bulunduğumuz durum, savaşlar, açlıklar hepsi para kavramının yanlış kullanılması sonucu oluşturulan olgunun hedefinden şaşmasıyla oluşmuş durumdur.
bunu her ilişki sonrası davranışlarda ya da bir kavgada görürsünüz, saçma sapan tripler ergenlikten çıkmamış gibi yapılan davranışlar. daha demin sevgilimle kavga ettim ordan aldım bu gazı *
gerçektende yaptığı açıklama doğrudur, büyük başarılara imzalar atmıştır galatasaray sevgisi gerçekten samimidir. üstüne gitmeyin adamın kardeşim, futbol takımında teknik adamın etkisi %20'dir en fazla ne kadar ne yapabilir ki. futbol takımını futbolcular oluşturur. düz mantık bakmayı sevmem ama, öyle.
bugün itibariyle duyduğum gerçek olup olmadığını merak ettiğim hadisedir. trt'de alt yazı geçti ve birkaç sitede haberleri gördüm. anti-hidrojen üretilmiş ve yalıtım ortamında tutuluyormuş.
ilkokul 7. sınıftan, lise son sınıfa kadar uzayan bu ergen takımı mahallelerinde ya da ilçelerinde olan stüdyolarda 10tl karşılığında "kayıt alırlar" müzik yaptıklarını sanırlar. ama yaptıkları sadece ses değişimi olana kadar kendilerinin ve arkadaşlarının beğendiği saçma müziklerdir. çoğunluğu "melankolik" dedikleri arabesk kırması olan bu müziğin ne olduğunu kendileri de bilmezler. tek bildikleri arkadaşlarına hava atmak ve kendi çaplarında ün yapmaktır.
ilk yaptıkları şarkılarda bile "yeni kayıt" derler ve "ben bu işin pi'riyim daha önce de yaptım" diyerek reklam yaparlar. hepsinin yaptığı şarkı aynıdır aslında. bir kız vardır ve onu mahvetmiştir. grup kurarlar kavga ederler, arkadaş ortamları vardır. hayatta herşeyi yaşadıklarını sanırlar, ama yaşadıkları sadece stüdyoya verilen paranın nasıl biriktirildiğidir. hikaye gibi oldu sanırım.
son olarak allah ergenlere akıl fikir versin ve biran önce şu stüdyolara yaş sınırlaması getirilsin, temennimle.
ilkokul'da ki din dersimize giren öğretmen bu şekilde derslere geliyordu. madem dert başı kapatmak, peruk takın kapansın efenim. türban tartışmasıda sonlanmış olur.
edit: derdim ne fetva ne de sorunlara çözüm bulmak. sadece din ile ilgili fakülte bitiren birinin yaptığı davranış. yüz güzelliğini örteceksek neden güzel yaratmış allah? ne saçma bir düşüncedir bu. kıçınızdan dini yargılar üretmeyin.