sözde kalmak, bir söze takılı kalmaktır. ''Ben şu sözde kaldım'' şeklinde cümle içinde kullanılabilir.
''Sözde kaldı.'' cümlesini tek başına ele alırsak, '' bir şeyi yapacaktı, ama sözde kaldı, yapamadı.'' anlamı çıkar. Cümleler tek başına yeterli olamayacağı için bağlam içinde değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır.
(TDE bölümü hocası Kerime Üstünova'dan ders alıyorum da...)
ilk yılımda kendisini görmeden önce en çok adını duyduğum hoca. ''Bölüm başkanıdır, çok serttir, derse girince ayağa kalkmayanı sınıftan atar, sınavları çok zordur, bir harf hatasından puan kırar...'' gibi şeyler duyup da ilk dönemin her dersinde tir tir titrediğim hocam. Bir de tahtaya kalktıysam...
ikinci yılımda sırf ''Coşkun Hoca olmadan Üniversite mi olur?'' diyerek seçtiğim Farsça dersinde anladım ki, dünyalar tatlısı biri. Otoritesine hayran kaldığım, en alçak ses tonuyla bütün sınıfın kendisini dinlemesini sağlayan bölüm kurucusu hocamız; seçmeli dersinde alışılmışın aksine, oldukça anlayışlı ve güleryüzlüydü.
Sanıldığı gibi katı bir hoca değildir vesselam. Saygı duyduğunuzu ve sevdiğinizi anladıysa, sizi her gördüğünde gülümser, ve dile getirdiğiniz maruzatlarınız için mümkün oldukça yardımcı olur. itiraf etmek gerekir ki, O'nun tarafından sevilmek her öğrenciye nasip olmayan bir duygudur.
Öğrenci: iyi akşamlar hocam.
Sadettin Hoca: iyi akşamlar, nasılsın?
Evet. Alışılmış olan tabloyu hepimiz biliriz:
Öğrenci: iyi akşamlar hocam, nasılsınız?
Öğretmen: Sağ ol, söyle?
Öğrenciyle tokalaşan, öğrencinin halini hatrını soran, bir şey danışmak istediğinizde odasına rahatlıkla uğrayabileceğiniz nadide hocalardan... Önünde sınav kağıtları, işi başından aşkın olsa dahi kafasını kaldırıp can-ı gönülden sizi dinleyen ve başından savmaya çalışmayan büyük insan!
Hatice Şahin dendiğinde akla ilk gelen sözcük: Anne! Güleryüzü, samimiyeti ve sevgisiyle... Onu sevmeyen öğrenci var mıdır, belki vardır; ama onun sevmediği öğrenci olmamıştır.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün öğrenciyi en çok düşünen hocasıdır. Öyle ki, yazdığı kitapları almamızı şart koşmaz, ya da kitap almak mecburiyetinde bırakmaz. Hatta bir makaleyi anlatacak olan öğrenciye ''Çocuğum makale çok kalın anlatırken özetini çıkaracaksın ya, onu ver Han'a arkadaşların ondan çektirsinler boşuna para vermesinler.'' dediğine bizzat şahit oldum.