bakın bakalım kökenini, ırkını siktiğimin iti nasıl bela tavırlarla, kimlikleştirdiği kuralsızlıkla celallenip kendisine ön kapıdan inme diyen şoförü tokatlayıp sonra bıçaklayarak kaçıyor. ve o şoförün bir hiç uğruna babasız kalan minicik yavrusunu düşünün şimdi de. bu mesele cahillik, eğitimsizlik, ekonomik yetersizlik kaynaklı mutsuzluk meselesi değil artık anlamadınız mı? çorum'da kartopu geldi diye genci, antakya'da kendisine inme dedi diye şoförü, gaziantep'te rapor vermedi diye doktoru, antalya'da kırmızı ışıkta korna çaldı diye esnafı öldüren, sakladıkları bıçakları çıkartıp atalarından miras kalan eşkıyalığı ülkemin her şehrine yaymış bu tipi bozuk, etnisitesi bu coğrafyaya bela tiplerdir tek mesele. hümanizm laflarınızı yetim çocuğa saklayın. doğdukları mağaraya dönseler birbirini becerek tipler sokaklarda her türlü terörü estiriyor rahatça. daha da çoğalsınlar ve yayılsınlar virüs gibi iliklerimize ne diyeyim.
haa bir de twitterde dolanan ve geberen bir pkk'lının puşisini koklayınca hastanelik olan bir köylü haberi ve kanıt olarak sunulan bir puşi fotoğrafı var ki evlere şenlik. aklınca kimyasal silah imasında bulunan dangalaklar "ee bu p.çler domuz gibi kokar dedik inandıramadık sizi" diyenlere nefis bir orta açmış oldular. (kanıt olarak sunulan fotoğrafa göre zaten puşi ancak bir domuzun boynunda bu kadar pislenebilir)
"türksolu gazetesi başyazarı ve ulusal parti genel başkanı gökçe fırat çulhaoğlu "türk-kürt kardeşliği masalına inanmıyorum" dediğinde faşistlikle suçlanmış linç edilmek istenmişti.
kürtler ise kendi aralarında bu konuda çoktan hemfikirdi. eskiden "hepimiz kardeşiz" türküleriyle işi kılıfına uydurur ve bizi uyuturken son 10 yıldır buna da pek gerek duymuyorlardı.
çulhaoğlu herkesin bildiği ama söyleyemediği bir gerçeği aslında sadece telaffuz etmişti.
nitekim yıllarca sürdürdükleri kardeşlik sahtekârlığının artık bittiğini anlayan pkk'lılar ve bdp'liler de ağız değiştirdiler. sırasıyla ahmet türk, leyla zana, selahattin demirtaş, gültan kışanak ve kürt ırkçılığının her türlü önde geleni türk-kürt kardeşliğine inanmadıklarını ve gerekirse türkiye'nin bölünmesini istediklerini açık seçik söylediler.
eh, geriye bir tek "din kardeşliği" hikâyesi kalmıştı. onu da "t.c.'nin imamının arkasında namaz kılmayız" diye camileri bölerek sağ olsun yine kendileri bitirdiler.
en son olarak, son seçimde bdp'nin ufuk uras'tan boşalan şirin-entel-türk maskot kontenjanından meclis'e giren sırrı süreyya önder yine bu kardeşlik meselesine değindi.
gazetelerde çıkan haberlere göre sırrı süreyya tbmm kürsüsünden kürtlerin hislerine tercüman olmuştu:
"kürtler kardeş sözünden tiksiniyor, artık kusacaklar..."
ve yine haberlere göre sırrı süreyya bu cümlesinden sonra "manikür esprisini patlattı":
"bırakın kardeşlik demeyi ya da manikürcü terimlerini, etmiş, tırnakmış..."
ne komik?!! ya şu sırrı yok mu?!! ufuk şirindi ama sırrı ondan da iyi! çok kafa adam... hep "bomba espri" patlatıyor...
bizim anlamadığımız şeyse şu. bu adamın konuşmalarında tek bir zekâ izi yok. yaptığı "bomba espriler" neymiş meçhul... adamda sürekli mizah yapıyormuş gibi bir yüz ifadesi, garip yampri bir vücut jesti... bildiğin pkk zırvaları...
ancak ne zaman gazeteleri açsak aynı manşet: "sırrı süreyya yine kırdı geçirdi... sırrı süreyya adeta stand-up yaptı..."
bu adam meclis'e vekil olarak mı girdi komedyen olarak mı? türkiye'de bir sürü ucuz mizahçı var bir de bölücüsü mü gerekiyordu?
nedir bu tüm halkın nefret ettiği ırkçı, faşist ve bölücü bir siyaseti espriyle, mizahla meşru kılma gayreti?
bir insanın kendine böyle bir siyasi misyon biçmesi esas gülünecek durum değil midir?
biz onları yine severiz
gökçe fırat söyleyince "faşist hezeyan", sırrı süreyya söyleyince "bomba espri" olan "türk-kürt kardeşliği" meselesinin sahteliği üzerine fazla söz söylemeye pek gerek kalmadığını düşünüyoruz.
tartışmanın muhatapları yani kendini türklerin sözcüsü olarak gören gökçe fırat ve takipçisi gerçek milliyetçiler ile karşıt cephenin sözcüleri pkk'lılar bu konuda hemfikirse sorun bitmiş demektir. artık hayaller dünyasında ve kardeşlik-gökkuşağı diyarında değil gerçekler dünyasında siyaset yapabiliriz.
ancak bu tartışmanın bitmesi bizim karamsar olduğumuz ve bölünmenin kaçınılmaz olacağı anlamına gelmez.
tam tersine "kardeşlik masalı" bittiği için artık türkiye kesinlikle bölünmeyecektir. bizler gerçeği kendine "kürt" diyen vatandaşlarımıza esas bu sefer anlatabiliriz ve esas şimdi onları kucaklayabiliriz.
nasıl mı?
hakikat insanı özgürleştirir derler ya...
hakikat basit: türkler ve kürtler kardeş değildir. ancak aramızda çok daha güçlü bir bağ vardır.
türkler kürtlerin babasıdır. nokta.
hani sırrı süreyya gibiler diyorlar ya: "bırakın artık şu kız alıp verme palavralarını"...
evet doğru: tam bir palavra!..
biz türkler sadece kız almışız.
ve onları tekrar kucaklamaya hazırız.
anadolu'da yaşayan herkesin babası türk'tür
yanlış anlamayın. bizi kendiniz gibi sanmayın. hemen olayı bel atına yontmayın.
aldığımız o kız bizim için vatandır.
türkler öyle büyük, öyle cihangir, öyle adaletli bir millettir ki, tarih boyunca bütün kıtaları fethetmiş; ancak girdikleri ülkeleri asla talan etmemiş, asla kirletmemiş, asla kimseye tecavüz etmemiş bunun yerine o vatanı telli duvaklı bir gelin kabul etmiştir.
bu yüzden dünyada saç, göz ve ten rengi bu kadar çeşitli ama hepsi öz be ve öz türk olan ve türklüğüyle gurur duyan insan vardır.
ötüken bizim vatanımızdı. sonra kah horasan gelinimiz ve vatanımız oldu kah idil boyları... iran'a girdik orasıyla nikâhlandık... orayı biz var ettik.
hindistan'ı süsledik, giydirdik ve helâl kabul ettik. o da bize en güzel çeyizlerini sundu. "hint medeniyeti" denen aslında türk'ün ektiği tohum ve türk'ün medeniyetiydi. balkanlar'dan, afrika'ya kadar her yer bizim gelinimizdi.
ve tabii ki anadolu...
anadolu daha en az 5.000 yıl önce bize elini verdi. biz de ona gönlümüzü kaptırdık.
anadolu'da tarih boyunca yaşayan tüm halklar aslında türk'ün çocuğudur. ancak evin babası gittiğinde bu çocuklara işkence eden istilacılar ve zalimler obayı basmış olabilir.
en sonunda 1071'de alparslan beyaz atıyla ufukta görününce anadolu'daki evlatlar hasretle atalarının kucağına atıldılar.
alparslan türk'ün anadolu'yla nikâhını tazeledi. bu sefer davullu zurnalı bir türkmen düğünüyle al duvaklı kız, kır bir atın üstünde kurdun otağına gelin geldi.
türklük mührü bir kez daha ve asla kaybolmayacak bir şekilde nazlı yârimizin, vatanımızın gönlüne kazınmış oldu.
o zamandan beri burada yaşayan herkes türk'ün evladıdır.
türk onların babasıdır.
dolayısıyla türk'türler.
bir de bize ayrımcı derler.
hiç baba evlatlarını ayırır mı?!
türk'ü baba kabul eden öylesine çok kavim ve insan var ki!
bu şefkatli babanın kurduğu bereketli ve kutsal aile ocağı, büyük osmanlı imparatorluğu çökünce, hiçbiri duraksamadı...
çoğu türkçe bile bilmiyordu. babaları tüm cihana nizam vermek için çabalarken, evlatlarını belki biraz ihmal etmişti. öz ve öz türk olan evlatları dillerini unuttu ve hatta kendilerine yeni isimler buldular.
ancak o dar günde evlatlar ölüm, tecavüz ve vahşetle karşılaşınca babalarının türk olduğunu hatırladılar... baba evinin türkiye olduğunu çok iyi biliyorlardı.
afrika'dan, balkanlar'dan, kırım'dan, kafkasya'dan ve hatta kadim türkistan'dan adına pomak, çerkez, arnavut, boşnak, laz, gürcü, tatar, afgan ve daha daha neler denmiş on milyonlarca evlat türkiye'ye sığındı.
bu yüzden bu vatana sığınan kökeni ne olursa olsun herkes hiç gocunmadan kendine türk der. çünkü türk onu koruyan, kollayan, atalarından kalan tüm mirası kurtarması için şefkatli kollarıyla kucaklayan babadır.
eğer o "dedelerim kafkasya'danmış" veya "balkanlar'danmış" veya "mısır'danmış" diyebiliyorsa ve gururla "aslımızı inkâr etmeyiz ama köküne kadar da türk'üz" diye haykırabiliyorsa babasının 5.000 yıldır türk olduğunu bildiği içindir.
bu ülkenin insanlarının başına son 200 yıldır tarihin en büyük felaketleri gelmiştir. ve tarihin bir mucizesiyle değil, türk babalarının cesareti ve fedakârlığıyla balkanlar'dan, kafkasya'ya, türkistan'dan afrika'ya kadar soykırıma uğratılan bunca insan kurtulmuştur. bugün dünyanın en güzel ülkesinde, türkiye'de gururla ve namusuyla yaşayabilmektedirler.
bu yüzden hepsi gocunmadan, büyük bir vefayla haykırır: "ne mutlu türk'üm diyene!"
sırrı süreyya türk'müş ve bu sözle dalga geçiyor: "ne büyük keder ki türk'üm."
olsun sırrı... baban seni affeder. seni kullananlar ufuk'u çöpe attıkları gibi seni de harcadıklarında bu halk seni yine bağrına basar.
babalar hem sever hem döver...
bunca renkten bunca diyardan insan... soy, sop, ırk, kafatası davası gütmeden türk'üm diyebilirken birileri türklüğü bir hakaret olarak kabul ediyor.
diyorlar ki peki ya kürtler?
onlar türk olmayı kabul etmiyor.
eğer türk olmasaydı bu topraklarda bırakın bugün kendilerine "kürt" ismi verilenler, dünyada bir tane arap ve müslüman bile kalmazdı.
türk sayesinde bu topraklar müslüman'dır.
türk sayesinde insanlar burada ekmek yiyebilmektedir.
ve türk sayesinde batılılara ve hıristiyanlara kimse kurban veya köle olmamıştır.
hele kendilerine bugün kürt denenler...
sazı türk babalarından almışlar... halay çekmeyi babasından öğrenmiş...
ona konuşturulan kendisinin bile benimsemediği "dilin" bile neredeyse tüm sözcükleri türkçe...
"kültürüm", "folklorum" dediği her şey babasından kopya... hani evlatlar vardır ya babasından nefret eder ama aslında onun birebir gölgesidir.
inanın kendilerine "çerkez", "gürcü", "laz" veya "arnavut" dene geldiği için öylesine bir lakap gibi bu sıfatı taşıyan ama türklükten zerre kadar gocunmayan yurttaşlarımız var ya! "kürt"lerdeki türk geni o vefalı yurttaşlarımızdakinden bile belki daha fazladır.
tek sorun şu: "kürt"ler balkanlar'daki, kafkasya'daki ve diğer haçlı istilalarının yaşandığı yerlerdeki acıları, katliamları asla yaşamadılar. hep dağlarında rahat yaşadılar. bu yüzden şımardılar ve şeytan haçlı'ya uyup babalarına ihanet ettiler.
biz bugüne kadar dedik ki; kürtler kardeşimiz falan değil. bu vatanda kardeş halklar falan yaşamıyor. türkiye türklerindir.
şimdi artık bu gerçeği bellettiğimize göre kimse merak etmesin türkiye bölünmez.
bize ihanet eden kardeş olamaz deyince genellikle işin ihanet boyutuna vurgu yapıyorduk çünkü türk'ü uyandırmak zorundaydık.
ancak artık türk uyanmıştır. bu yüzden gerçeğin geri kalan yarısını da söyleyebiliriz.
ihanet bitti demiyoruz.
ihanet var mı?
var.
ekmek yediği ocağa, tekneye pislemek var mı?
var.
düşmana uşaklık var mı?
hâlâ var.
ancak hain evlat diye bir şey vardır ya!
işte hainlik gerçeğin yarısı ise evlatlık da diğer yarısı...
bu yüzden bir söz vardır ya "babalar hem sever hem döver..."
ve açıkçası bu işin dövme kısmı gerçekleşmedi bile... babanız olan türk o kadar şefkatli ki şimdilik sadece seviyor.
ancak babanın eli de ağır olur. indi mi verdiği dersi "hain evlat" asla unutamaz.
merak etmeyin evlat ne hata işlerse işlesin af dilerse o ağır eli öpebilir.
bu kâinatta affedicilik allah'a, bu cihanda da türk'e mahsustur.."
yazının çoğuna değil ama ana fikrine katılıyorum. ahlaksız kürdçü, bdp bozuntuları benim kardeşim olamaz. türk yurdunda konuk olanlar babalığı kabul etsinler bir zahmet.
lazım yazamayan ergen fanboyların kendi şahıslarina münhasir türkçelerinin kelimelerinden biri. türkçe öğretememişiz, argümanlarimizi nasıl anlatalım? aşşagilamak yazan da var burada bilader diyen de. öff be.
hollywood'un sessiz film döneminin (silent era) en önemli oyuncularından olması veya 1930 yılının en çok iş yapmış oyuncusu olması veya gay olduğunu hiç saklamamış olması değil, 1926 senesinde beverly hills otel tuvaletinde erkeklik sembolü clark gable'ı becermiş olması beni şaşkınlıklara sürüklemiş aktör.
mantıkçıların çok sevdiği church-turing önermesini doğrulayan söylem. kendimden biliyorum, eğer elönü sevmiyorsa onu seven tarafta olduğum için safımı doğru seçmiş olduğumu anlıyorum. sen çok yaşa e mi elönü.
çalışma bakanı faruk çelik'in kızı. acıbadem üniversitesindeki tıp eğitimini yatay geçiş yaptığı hacettepe üniversitesi (ingilizce)nde sürdürecek. hayırlı uğurlu olsun ancak, hacettepe üniversitesi yatay geçiş esaslarının ikinci maddesi şu şekilde:
"öğrencinin kayıtlı olduğu programa kaydolduğu yıldaki ösys merkezi yerleştirme puanının, geçiş yapmak istediği programın kaydolduğu yıldaki ösys taban puanından en fazla 3 tam puan eksiği olmalıdır. ( özel yetenek sınavı ile öğrenci kabul eden programlar ile meslek yüksekokulları programlarına yapılacak başvurularda bu kriter dikkate alınmaz.)"
bu durumda çok sevgili bakanımızın kızı yatay geçiş yapamıyor derkeeeen yök' ün aldığı karar ve hacettepe'nin duyurusu şu şekilde:
"hacettepe üniversitesi kurumlararası yatay geçiş değerlendirme esaslarının 2. (ikinci) maddesi yök başkanlığının 31.07.2012 tarih ve 4773-32454 sayılı yazısına istinaden 2012-2013 kurumlararası yatay geçiş başvurularında aranmayacaktır.
önemle duyurulur"
şimdi bu karar yök tarafından "tamamen tesadüfi" olarak alınmış olabilir ama söz konusu akp'li bakan kızı olunca bu tesadüf olamayacak kadar güzel kaçıyor. yök ve üniversiteleri arka bahçeye çevirmediğiniz kalmıştı. durmak yok, yola devam.
(ekşisözlük'te detaylı olarak tartışılan başlığı burada da görmek istedim)
mahallenin sevilen ikilisi arasındaki sohbetlerdir. efendim, kudbettin abi ağır abilerimizdendir, maho ise zıpırdır. kürd olmakla övünür, kürdçüdür biraz. tivıtır ve feysde takılır. tambağımsız araştırmalar ve politikacıklar diye bir gruba takılır arada. kendine şair dedirtir. boyu 140 cm, tipi de kayık olduğu için kız düşürmenin tek yolunu bu şekilde bulmuştur işte. bu ikili arasında zaman zaman geçen sohbetleri duydukça buraya yazayım istedim; misal :
k: sana niye şair diyorlar maho? var mı bir şiirin?
m: unutursam kalbim kurusun dedim tivıttırda yetmez mi abi?
k: aferin maho, aferin oğlum.
veya misal:
m: yahu abi, muşta sırtından vurulan astsubay için ne düşünüyorsun diye sormuşlar bana. kürdüstan (o öyle telafuz eder, idare edin) tc işgali altında. o soru komik oluyo haliyle..
k: kayseride şehit edilen polis?
m: dedim ya işgal abi...
k: kayseri de mi işgal altında pezevenk?
m: ehm, öhm abi. dövlet bize baghmiirr....
veya misal:
m: kürdlerin pkk ile kurduğu bağ millidir abi.
k: buna pkk'nın öldürdüğü kürdler de dahil mi oğlum?
m: onlar zaten kürd değil abi.
k: bunu ben desem bana faşik dersin pezevenk.
m: dövlet bize baghmiir....
veya misal:
k: maho, hasip kaplan biz bağımsızlık istemiyoz demiş.
m: bırak abi onu. o zaten (.......) (.....) (.....)
k: çüş ulan... daha dün hasip meclisi en çok rahatsız eden adam, seviyom demedin mi?
m: dün dündür abi.
k: aferim maho, aferin oğlum.
haberi okuyanlar yorum yapsın dediğim başlık. haberde, suriyedeki muhaliflerin yaptıkları bombalı saldırıda ölenler arasında 24 çocuk olduğu ve muhaliflere açık destek verdiği için bu sloganın atıldığı açıkça yazıyor. mesele, suriyedeki olayların terör - rejim sorunu olup olmadığı meselesidir. türkiyenin iç politika malzemesi yapılıp yapılmaması meselesidir. bunu bdp / pkk söylemine çekmeyin.
ünlü isveçli tarihçi jöseph pilambiruk'un " mezopotamya'nın kökenleri" kitabında değindiği konu. pilambiruk, tüm insalığın kürdlere hayran olması gerektiğini ifade ettiği eserinde kürdün atasının ilk hayranlardan olan ayranlara dayandığını ifade etmiştir.tarih yazılı kaynaklara dayanan bir bilim dalıdır ve buna inanılmalıdır. aksi takdirde gerçekle yalan iç içe girer ve içinden çıkılamaz.
1905 - 1997 yıllarında yaşamış, bilhassa 1930 ve 1940'larda "screwball comedy" denen durum komedisi türünün en iyi örneklerinde oynamış, aktif oyunculuk kariyerine 1987'de son vermiş fransız asıllı abd'li aktrist. 1934'te it happened one night filmindeki performansıyla oscar almıştır.
rauf denktaş'ın vefatından sonra kendisine karşı gerek sosyal medyada, gerekse bilfiil tbmm çatısı altında gördüğümüz, kürdçülerin saygısızlık sınırlarını aşıp nefret diyebileceğim hareket ve söylemleri. bunun izahını kendi küçük dünyamda arıyor bulamıyorum. yahu, kürdçülerin rahmetli denktaş ile alıp veremediği nedir? denktaş, sizin kadim medeniyetinize, neverland tadındaki ütopik ülkenize ne yapmıştır? size göre rahmetli faşist miydi yani? türk dünyasının kahramanı nitelemelerine mi bozuk çalıyorsunuz? türk kelimesine alerjiniz o boyutta mı? hevallolar bir cevap verin de sevindirin şu fakiri.
edit: benzer hisler moderasyon tayfasında da mı var ne?
17 ilde 103 adreste kck terör örgütüne yönelik yapılan operasyon. demokrasi maskesi ile şiddeti dayatanların, dün silah kürdün sigortası diyenler kendileri değilmiş gibi mağdur pozlarına yatanların üzerine gidilmesi, ülkenin "irinlerinin" temizlenmesi neticede güzel bir harekettir. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19673653.asp
1 Ocak 2012'nin ilk saatlerinde bir çöp kamyonunun çarptığı arabada annesini ve babasını kaybederek hayatı tarifi güç şekilde değişmiş 3 yaşındaki ana kuzusu. bir polisin kucağında iken cılız sesiyle söylediği "annem nerede" sözü can yakıyor. kaldırıldığı hastaneden dün sabah teyzesi ve dayısına teslim edildiğini öğrendim. hayat bu kadar boş... http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19582992.asp
edit: küçük kızın adı senem imiş ve dün doğum gününü kutlamışlar. inşallah bahtın açık olur kızım.
isveçli ekonomist ve politikacı prof. gunnar myrdal'ın "demokrasi kültür düzeyi yüksek toplumların rejimidir" sözü göz önüne alındığında, deprem sonrası yağma görüntülerinin izlendiği bir bölgenin ve o bölge insanının demokrasi ile yönetilemeyeceği yorumuna ulaşılır. bu bölgenin içinden çıkıp "demoghraasiii" diyerek bölücü ve provokatif taleplerin karşılık bulmasını beklemek ahmaklıktır.
henüz beş yaşında, anneanne ve dedesinin evinden dönerken, neşe ile geçmiş olması muhtemel bir gecenin sonunda, pkk kurşunu ile annesini, biri 3 yaşında diğeri doğmamış iki kardeşini kaybeden masum çocuk. hastane yatağında, yanında eldivenden bozma balon ile yatarken, o tek karede dahi gözlerine bakabilene helal olsun. o masum çocuk, güç ve iktidar sarhoşu katillerin, emperyalistlerin tetikçilerinin kendi götlerini kurtarmak için kaçarken açtıkları ateş sonucunda annesiz kaldı henüz beş yaşında. ve şimdi onun resmine bakıp haykırmak lazım bu kansızlara: beter olun, beter olun, beter olun !!
(bakın öncelikle başlık kürtçü olmalıydı diye giriş yapmayın, "kürd" burada özellikle kullanılmaktadır)kürdçü yani kürde olduğundan fazla anlam yükleyen, engin tarih ve kültürleri varmış gibi davranıp, hala aşiret kulu olarak kelle hesabıyla güç aritmetiğine girenlerin son günlerde iyice ayyuka çıkan ahlaksızlığıdır bu başlığın konusu. bu kürdçü ahlaksızlar, silahlı kuvvet gözüyle bakıp internette o yönde propaganda yaptıkları teröristlerin hakkaride ve batmanda son 1 hafta içinde öldürdükleri 7 sivilin günahına polise yıkmaya çalışıyor, bunun için - afedersiniz - götlerini yırtıyorlar. öğretmen kaçırma eylemlerini devlet de göz altına alıyor pkk da diye savunmaya çalışıyorlar. siirtte öldürülen 4 genç kız içinse ne var yeeaa pkk özür diledi işte diyebiliyorlar. ve bu tıynetteki adamlar hala barış, demokrasi, kardeşlik, insan hakları kavramlarını tekellerinde tutmaya çalışıyor. ama mızrak bir kez daha çuvala sığmıyor ve onların ahlaksızlığı, omurgasızlığı paçalarından akıyor. düşmanın bile - ister fikri ister silahlı mücadele olsun - erdemlisi makbuldur ama karşınızda mal sürüsü var mal.
muhakkak daha önce de birilerinin aklına gelmiştir, bu kelime ne güzel marka (buji mesela) adı olur. reklam sloganı da benden: her buji her biji değildir.
kendilerine olduklarından çok daha derin anlamlar yükleyen kürd faşistlerinin bir diğer eğlencesi. türkleri ebedi düşman görüp camilerinden bile kendini dışlayanların sözde sivil özde terörist uzantılı namaz olgusu.