irlanda'da roman, şiir bitti diyorlar, irlanda edebiyat dünyası, aksaray esnafını tek başına dağıtan vatandaşlarını gördükten sonra bu konuyu bir daha düşünsünler. buradan sesleniyorum.
bir derdi varsa sanat filmlerinin tarz insanıdır. ama genelde filmlerdeki gibi olmaz bu işler, ortamlarda kimse varoluş problemleri var, ne kadar derin biri falan demez, direk dışlanır bu insanlar, muhabbet yoksa muhabbet yoktur.
ben biraz değişik filmler izliyorum, o nedenle pek tavsiye etmiyorum mesela fight club. izleyince kesin sıkılacaksın, hayır anlamazsın diye demedim, ama tuhaf yorucu filmler. bu cümleleri kurduğumuz saçma bi dönem vardı, hava atarken atmıyormuş gibi yaparak cool göründüğümüz dönem.
kabul edelim ki herkes için önemli bir konu bu toplumda. bunu kaybedince kadın olunuyormuş, bir sürü ıvır zıvır ritüel, söz, gelenek zaten biliyorsunuz. bir karı siktiğinde de erkek olunuyormuş, milli olmak falan. olayın özünde ne var bilmiyoruz. bakire kediler ya da milli olan örümcekler var mıdır, onu da bilmiyoruz. belki orospu fareler bile vardır.
o değil de evin dağınık olması gibi bişeyler vardı, dahiler böyleymiş, dağınık olurlarmış da işte aslında onların odasının dağınıklığında kendi bildikleri bir düzen varmış falan filan. ben de müthiş düzenli ev arkadaşımın olmadığı günlerden bir gün eve uzun süredir etkilemeye çalıştığım kızı davet ettim, daha önce gelmemişti. odam derli topluydu arkadaşım sağolsun, kız beni dahi zannetsin diye bu düzgün odayı dağıttım biraz da heyecandan saçma bir hareket yaptım işte. sonuç, kız dahi falan olduğumu düşünmedi, hatta aksine odan dışında her taraf ne kadar düzgün deyip suratıma baktı, ben güldüm, o gülmedi.
bu insan olmak için önemli bir meseledir, özünde başka birşeyler vardır. sevgili olduğun süre içinde karşındakine yalan söylememek sadece ilişki açısından değil insan kalabilme açısından da değerlidir. ayrıldıktan sonra ne yaparsanız yapın, kısacası ben bununla şimdi sevgiliyim ama başkalarıyla da görüşsem nolur demek birçok duyguya ihanettir.
modern insanın problemi sürekli duyduğumuz, entel dantel bir muhabbet olmanın ötesine gitmeyen üzerine herkesin bir iki kelam ettiği boş bir konu. niye boş. çünkü insanın evren dediğimiz sınırlarını tam olarak bilmediğimiz bir yerde, nokta gibi bir dünyanın içinde saçmasapan hareketler yapması zaten epey büyük bir problem sanki.
bu kızın boyunun kısalığına takılmadan güzel, sevimli, bazı zamanlarda cool olduğunu söyleyebiliriz. yakından tanıyanların anlattığına göre aynı zamanda çok birikimli de. bütün bunlar açısından sorun yok lakin oyunculuğu kötü.
sosyal mecralarda yardırdığım zamanlarda bir hesap açmıştım. önceleri tam anlayamadım, 140 karakter nedir acaba? bir nedeni var mı? falan filan. kimseye de sormadım. bir iki twit attık, sonra herkesi takip eden saçma bir hesaba dönüştü bizim hesap. neyse bunları niye yazdım oraya gelecek olursak, şimdi bir hesabım yok, ama düşününce çağımıza uygun bir olay bu twitter. aklında bir sürü cümle var, ama budayıp 140 karakterin içine sığdırıyorsun. dediğim gibi çağın beyin yapısına uygun kim bulmuşsa helal olsun, her şeyin hızla değerlendirildiği bu zamanlarda oturup bir makale yazmak, okumak saçma olurdu herhalde, neyse ben bunları düşünüp kapatmamıştım. niye kapatmıştım, zekice, komik, yaratıcı twitler okuyordum sonra yazdıklarıma baktım gerizekalı hissettim kendimi, sonra da kapattım gitti.
şimdilerde bu edebiyat kültür sanat falan filan diye adlandırılan dergilerde bir sürü saçma, anlamsız, meselesiz dizeyi şiir olarak sunuyorlar bize, şair olmuşlar büyük laflar edecekler.. tarz yaratma çabasıyla koftiden dizelerin sahibi bir dolu boş insan.. neyse uzatmaya gerek yok. şiire bulaşmak isteyenlere bir tavsiye benimkisi, ahmed arif'i okuyun, sonra biraz zaman geçsin bir daha okuyun. şiir nedir, imge nedir, yara nedir, mana nedir, görmek nedir.. gerçek bir şairden, ustanın dizelerinden feyz alın, ahmed arif okumadan onun şiirini hissetmeden yola çıkmayın..
kişilikle ilgili meseleleri cinsiyete yüklemek doğru mudur bilmem, erkekler cem yılmaz da söylemişti buna benzer bişeyler daha salak varlıklar, birçok kadın müthiş bir sadakat görüntüsü oluşturup erkeğin ruhu duymadan isteği ilişkiyi yaşayabilir, neyse yine de sadakat olayı insanın belki de bastırarak yakaladığı bir durum, yoksa aldatmaya meyilli yaratıklarız..
filmleri üst düzey bir sanat vaad etmiyor zaten, hunharca eleştirenler bu adamın röportajlarında dediklerine bir baksınlar. şimdi bu eleştirmeyin manasında değil tabi. ama zaten seviye olarak çizdiği bir sınır var. stanley kubrick, lars von trier, tarkovsky değil yani. böyle bir derdi de yok. ince, hüzünle karışık bir mizah anlayışıyla seyreden bir (bkz: her şey çok güzel olacak), (bkz: hokkabaz) ve son olarak (bkz: pek yakında) film kurmaya çalışıyor. bunun ötesini söylemiyor zaten.
stand up olayı farklı. bu ülkede bunu en iyi şekilde kompoze eden kişidir. daha öncekilerden farklı olarak hikayeyi bölen, zaman zaman ciddi oyunculuk sergileyen, düşündüğü hikayenin arasına doğaçlama bir şeyler katan bir oyun sergiliyor. yaptığı yeni değildi ama insanı hikayede tutacak bir tılsım getirdi, herkesin diline dolanacak cümlelerle akıllarda yer edebildi. o nedenle bunları karıştırmamak lazım. nasıl ki filmlerinde üst düzeyi vaad etmiyorsa burda da tersine çok üst düzeyi sunuyor. (bkz: cmylmz)
bazı kızlar var ki tanrı olduğunu bilse yine de triplerinden, havalarından, dengesiz hareketlerinden geçilmez, bu kızlar hangi ara bu kadar saçma yetiştirildi, bu hale geldi.