Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi,
Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.
Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi.
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık, içimde kımıldanan bir şeyler gibi.
Seviyorum seni "yaşıyoruz çok şükür" der gibi.
Aşk tutkunun allanıp pullanmış hali, daha tutkulu, daha cesur, sevgi ise daha masum ama daha kalıcı. Aşk hevesini alınca geçer ama sevgi geçmez. Mesela annemizi de seviyoruz ama ona aşık değiliz. Hayatımızın aşkını da unutamadık, çünkü kavuşamadık. Birine aşık olarak kalırsan biter, ama seversen bitmez. Aşk kavuşamayınca bitmeyecek gibi gelir ama eninde sonunda biter.
Ya lazlık ile Türk'lüğü niye karıştırıyorsunuz Allah aşkına. Türkiye'de yaşıyorum, Türkiye'de doğdum büyüdüm, Türk'üm. Bu benim hangi milletinden olduğumu gösterir. Ama lazlık, manavlık yada çerkezlik gibi kelimeler ırk isimleridir. Abuk sabuk konuşup, ırkımdan soğutmayın beni.