1970 li yillarda ortaya cikan glam rock Ingiltere kökenlidir. Biseksüelite ve özgürlük kavramlarini yogun olarak islerler, hipi kusagindan önce early-hippi kusagi da denen bir döneme imza atmis muzik fraksiyonudur. Ingiltere´deki temsilcileri altta yaziyor :
yukaridaki yarma grup bilgilerinin aksine glam rock kültürü amerikada sadece New York, Detroit ve Los Angeles sehirlerinde kendine yer bulmustur ve temsilcisi abd de cok azdir. bunlari da sayalim :
(bkz: Alice Cooper)
(bkz: KISS)
(bkz: New York Dolls)
(bkz: Wayne County)
o yukarda baskasinin alt alta saydigi grup isimleri glam rock degil glam metaldir, ama iste bilmeden döktürüyor millet.
abd bölünürse mitoz bölünür. yani sonra 2 abd ortaya cikar. onlar da bölünür 4 olur, sonra 16... böyle gider. bence 1 iyle basetmek zorken bu kadari gereksiz.
kuzenin evinde buldugumuz bütün ilaclardan bir tane alip ezmek ve toz haline gelen karisimi, isittigimiz sütün icine dökerek iyice karistirmak, sonra da bu sütü kücük plastik kaplara koyarak mahallede kedilerin birlikte durdugu yerlere birakmak. Kedilerden bazilari ölünce sanki haberdar degilmisiz gibi bisiklete binip kimseye caktirmadan öyle dolasmak.
dünyanin parasiz zevkine oynanmayan tek oyunudur. elinize gelen 2 kagit ve ortaya acilan 5 kagitla inanilmaz heyecanlar yasarsiniz. tamamen parayla oynama ve risk alma üzerine kurulu bir oyundur. zevkine oynamanin hic bir anlami ve mantigi yoktur.
kumarin ta kendisidir ve coook zevklidir.
calinti olup olmadigini dinleyenin taktirine biraktigim sarkidir. Bence harika bir kompozisyon ve sözler de cok etkileyici. Birinciligi diger tüm amerikan taklidi geyik sarkilar arasinda kazanmayi en cok hakkeden parcaydi zaten.
1984 dogumlu hatunun, "Marija Serifovic", parcayi o kadar mükemmel yorumlamasi da beni ayrica etkiledi.
videosu icin :
türkiyenin gelmis gecmis en önemli blues projesidir.
1990 yılında araştırmacı kimliği ile profesyonel müzik yaşamına başlayan, 1994 - 1995 döneminde Radyoaktifte (izmir) ve Açık Radyoda blues ve rock tarihi üzerine belgesel programlar hazırlayan ve müzik direktörü olarak görev yapan Keskiner, Ekim 1993te Sarp Keskiner ve Salih Nazım Peker ile istanbul Blues Kumpanyası;nı kurdu. Blues ile kardeş disiplinlerdeki formları bir arada çalmayı deneyleyen grup çalışmalarına ara verdiği 2000 yılına dek geleneksel blues, gospel ve cajun formlarını akustik elektronika, kollektif doğaçlama, Anadolu, Batı Afrika ve Orta Asya halk müzikleri ile beraberce icra ederek pek çok müzisyene okul görevi gördü. 1996 -1998 döneminde başta Türkiyenin ilk string bandi olarak kabul edilen Tuzlu Nehir olmak üzere Mama & Friends, Mardi Gras ve Kır Üçlüsü gibi gruplarda kurucu eleman olarak yer alan Keskiner, 1997de Vefa Karatay ve Feramerz Ayadi ile Moe Joeyu yeniden bir araya getirdikten sonra bu grup ile pek çok turne, festival ve konser gerçekleştirdi.
Nisan 1997de yayımlanan ve Türkiyenin ilk blues albümü olarak bilinen istanbul Blues Kumpanyası imzalı Kökler (ada Müzik) ile prodüktörlük ve müzik direktörlüğü kariyerine start veren Keskiner, bu alan kapsamında Chris Chavez’in ikinci albümü Sweet Mother Natures Child (1999, Santa Fé, USA), istanbul Blues Kumpanyasının Sair Zamanlar(1999, Doublemoon), Moe Joenun Chicago istanbul Mainline (2000, Ada Müzik), Saskanın Sokkur Saska (2004, Elec-Trip Records) albümlerinde kompozitör - söz yazarı - aranjör ve prodüktör olarak görev aldı.
bu bilgilere ek olarak 1. ve 7. efes pilsen blues festivallerinde sahne aldiklarini da belirtmek isterim. Türkiye´de ben sarp keskiner kadar blues harp yorumlayan bir kisi duymadim. Sair zaman adli albümde blues harp la taksim dahi atmaktadir kendisi.
Kökler albümü benim elime 2000 yilinda gecti. O zaman CD baskisi yoktu sadece kasetolarak az sayida vardi piyasada. O albümü dinledikten sonra benim tüm müzikal bakisim degismistir. Bugün blues adina ne ögrendiysem hepsini 2000 yilinda kökler albümündeki sarp keskiner performansindan etkilendikten sonra ögrenmisimdir.
sarp keskineri saygiyla selamliyorum. benim gibi yüzlercesine örnek olmustur. Efes pilsen blues festivalinde w.c. clark´a kabalik yaptigini hic düsünmüyorum bu arada. O ordaki cok bilmislerin bok yemesidir. sarp keskiner John the revelator´i söylerken ordaydim, dünyanin neresinde söylese yine orda olurum.
sözlükte demokrasinin gelecegi son noktadir. teknik isler icin bir bölüm kurulup, icerik yönetimi ve teknik konularin farkli 2 bünyede toplanmasi saglanabilir. böylece icerikle ilgili hususlar da genel oyla secilmis kisilerin dönüsümlü bir yönetimine devredilebilir. Böyle bir olusum bütün sözlüklere demokrasi ve katilimcilik konusunda ders seklinde olacaktir.
buna ek olarak, bir de sikayet kutusu seklinde bir özel secenege ihtiyac oldugunu düsünüyorum.
1.üniversite 1 yil olucak
2.finaller olmayacak (devam zorunlulugu zaten yok onu söylemiyorum bile)
3.yrd. docentler bir dilekceyle profesör olabilecek
4.ders kaydi yapilmayacak
5.bedelli diploma olacak (örnegin yilin belli dönemlerinde 5000 euro ödeyip 2 ay okula gelerek diplomanizi alabileceksiniz)
6.üniversitelere günde 16 saat non-stop parti ve icki enstitüleri kurulacak.
jazzmatass´in toplumsal reformlarla ilgili vaatleri :
1.bekaret kalkicak
2.her aileye yazlik, kislik bir de 2007 model araba verilecek (sosyalist cözüm)
3.mazot bedava olcak, benzin 20 yeni kurus olcak (onu da istemeyen ödemiyecek)
4.vergi de neymis ya o zaten olmayacak (liberal cözüm)
jazzmatass´in meclis ve yönetimle ilgili idari düzenleme vaatleri :
1.eglence, cosma, relax bakanligi kurulacak
2.isteyen meclise girip cikabilecek
3.milletvekilligi 15 gün olcak, böylece her vatandas 2 hafta milletvekilligi yapacak
4.DSI, karayollari, Devlet demir yollari birlesicek, toptan yabanciya satilacak (liberal cözüm); yabancilardan para tahsil edilince de hemen kamusallastirilacak (sosyalist cözüm)
alinan para tüm millete esit olarak dagitilacak (halkci cözüm)
jazzmatass´in cografi düzenleme vaatleri :
1.hakkariye deniz gelecek
2.igdir ve mardine de deniz gelecek
3.ankaraya deniz zaten gelecek
4.tüm ilceler il olucak
5.tüm kazalar da il olucak
6.tüm köyler de il olucak (ayrica deniz gelecek)
7.zaten sehir olan yerler super sehir olacak (tabii deniz gelcek)
8.zaten deniz olan sehirlerimize okyanus gelecek
9.dag olan sehirlere kayak merkezi yapilacak ve herkes kayacak
10.dag olmayan sehirlere dag gelecek.
televizyonda gördügümüz siddet ve ölüm vakaalarinin son yillarda inanilmaz sekilde artmasi sebebiyle, bu ülkede gittikce ölümün ve siddete maruz kalma olaylarinin sadece baskalarinin basina gelen bizden cok uzak bir seymis gibi algilanmasi durumudur. Gittikce hayati hollywood filmindeki ya da ana haber bültenlerindeki gibi bir cam pencere arkasindan tepkisizce seyretmeye alisiyoruz. Ve siddet, iskence sahneleri, ölü bedenler, kazalar patlamalar, yikimlar görmek bizi artik sasirtmiyor, tabii bu nedenle bir tepki koyup önlemler almak icin ugrasmiyoruz. ha kilometrelerce uzagimizdaki bir ülkede olmus ha sokagimizda... insan olarak insanca sorular sormayi birakip sadece tepkisiz seyirciler haline dönüsüyoruz. Beynimizi yormuyoruz.
sevdigimiz bir sanatci ölüyor mu. hemen dizi filmlerdeki gibi duygusalliklar yasiyoruz, bir melankoli alip gidiyor. ama yarin ayni filmi görmek istemeyecegiz muhtemelen. bunun yerine neden bu ülkede degerli insanlar sürekli trafik kazasinda ölüyor diye muhalefet etmiyoruz.
bu ölümü, soguk beden görüntülerini, kazalari ve siddeti lanetlemeli ve buna alismamak, kaniksamamak icin direnmemiz lazim.
bir grup pesimist insanin sürekli her sinavdan sonra söyledigi seydir. "cok kotu gecti kesin kalacagim, ben bittim, inanamiyorum, yoksa ben salak miyim vs." böyle sürer ve kisi muhtemelen o dersten gecer. fakat hemen bir baska sey bulur ve ona bozulmaya baslar
sözlükteki cezalandirma sisteminin demokratik olmamasi sebebiyle, yazarlarin caylak olmaktan korktuklari icin kendini yönlendirdigi durumdur.
darbe sonrasinda 80 li yillarin basinda dogmus, 90 larda ergenligini gecirmis türk gencliginin hicbir seye muhalif yaklasmamasi ve her türlü sorumluluktan kacar bir hale gelmesinin belki de bir örnegidir bu.
Elestiri esittir cesarettir maalesef, elini tasin altina sokmaktir. "bizi hukuki anlamda zor duruma sokma" seklinde size iletilen bir özel mesaj, aninda üyeliginizi de yazarliginizi da bitirebilir. Hem de bu mesajin kimden geldigi belli degildir (gizlidir). cevap hakkiniz elinizden alinmistir ve sesiniz kisilmistir. Darbeci bir gelenek burda da sürmektedir maalesef. Oysa "arkadasim lütfen suralarini bir daha yaz cünkü su kurala uymuyor" seklinde bir elestiri her türlü tutumu düzeltebilir.
Bu "ben dedim olduculuk" un sözlügün geneline ve gelecegine zararli olacagini düsünüyorum. Bu durum ancak bizi Türk medyasinin 90 lardan beri gelistirdigi, tatliya tuzluya karismayan, elestirmeyen geyik muhabetti yaparak halkin degerleriyle, özelleriyle, hassasiyetleriyle dassak gecen tavrinin bir benzeri olmaya itecektir diye düsünüyorum.
bu entry i sözlükte biraz daha demokrasi, biraz daha anlayislilik ve duyarlilik cagrisi olarak da algilayabilirsiniz.
dünya standardinda rock grubu olma yolunda kargo´nun attigi tek adimdir. sonra vazgecmisler, türkiye sinirlarinda ortalama bir popüleriteyi secmislerdir.
likörlü cikolatayla baslamis fakat pek cok formu olan bir furyadir.
simdi bu verecegim tarifi 1 yil önce denedik özenerek yapilirsa cok güzel oluyor.
malzemeler :
1. bir adet kavun
2. yarim sise absalut vodka
3. bir cay bardagi efe raki
4. iki shut bardagi tequila
5. plastik cicek sulama spreyi
tarif :
öncelikle kavun ikiye bölünür cekirdekleri temizlenir ve balkona günesin altina birakilir. saat öglen 11 gibi birakirsaniz aksam saat 18:30 19:00 gibi alabilirsiniz (yaz hesabiyla).
kavun kuruyana kadar balkonda günesin altinda beklemelidir. (bu arada siz tarifte olan ickileri ölcüleri oraninda karistirip buzdolabinda sogumaya birakin)
Kavun iyice kuruyunca, göreceksiniz ki icindeki etli kismi yumusamis morarmis bir garip olmus, bu sizi aldatmasin. siz hazirlamis oldugunuzu karisimi bir cicek sulayici sprey yardimiyla kavuna yavas yavas sikmaya baslayin. cektikce verin, cektikce verin takii bitene kadar (en basta biraz alkol disina tasiyor ya da üstünde kaliyor ona fazla aldirmayin, sonradan cekiyor).
kavunun iki lopunu da bu sekilde tamamladiktan sonra bunlari alip buzdolabina atin, 1 ya da 2 saat beklesinler, biraz kivama gelsinler. Sonra da cikarip normal kavun gibi kesip servis edersiniz.
--spoiler--
glam sektöründe önemli yere sahip olan bir gruptur.
--spoiler--
glam rock dönemiyle hic alakasi olmayan hard-rock ve glam metal grubudur. 1980 li yillarda amerikan rock piyasasinda kendilerine ciddi bir yer bulmuslar ve uzun süre zirvede kalmislardir. Gipsy Road, Don't Know What You Got ve Nobody's Fool adli parcalari öne cikmistir fakat, o dönemde bu parcalarin öne cikmasinin sebebi yeni yeni kendine büyük bir piyasa olusturmaya baslayan müzik televizyonculugunun amerikada canlamasi ve bu 3 parcaya video cekilmis olmasidir. O dönemde MTV denen kanalda ZZ Top, Guns´n roses ve cesitli hard rock gruplari pop kültürün bir parcasi olarak yayinlandigi, yüceltildigi ve ödüller aldigi icin videosu olan bu parcalari büyük kitlelere ulasabilmistir fakat aslinda daha saglam bir dolu parcalari vardir.
grup 80´lerin basinda gitarist ve solist (efsanevi diyelim)Tom Keifer´in philadelphia´da bassci Eric Brittingham, 1985 de gruptan ayrilan gitarist Michael Schermick ve yine 1985 de ayrilan davulcu Tony Destra ile birlikte baslattigi bir proje sonucu ortaya cikmistir. Cinderella ismini gitarist Michael Schermick´in hic durmadan seyrettigi "sinderella" isimli bir porno filmden almistir.
bir süre calismalarina ara veren (dagildi denmistir fakat ossurtma haberdir) Cinderella, 1996 dan beri tekrar aktif olarak konserler veriyor ve 2005 de de bir turne yaptilar. Heartbreak station albümünü dinlemek 80´lerin rock yaklasimini konusunda 50 dakikalik bir derstir. bunu da belirtmek isterim.
grubun aktüel kurulumu su anda söyledir :
vokal, Gitar : Tom Keifer
Gitar : Jeff LaBar
Bass : Eric Brittingham
davul : Fred Coury
albümleri :
* 1986 Night Songs
* 1988 Long Cold Winter
* 1990 Heartbreak Station
* 1994 Still Climbing
* 1997 Once Upon A Time... Cinderella's Greatest Hits 1985 - 1997 (Best Of)
* 1998 Live At The Key Club
* 1998 Bad Attitude 1986 - 1994
* 2005 Rocked, Wired And Bluesed: The Greatest Hits
* 2006 Extended Versions (Live 2005)
Who can it be knocking at my door?
Go 'way, don't come 'round here no more.
Can't you see that it's late at night?
I'm very tired, and I'm not feeling right.
All I wish is to be alone;
Stay away, don't you invade my home.
Best off if you hang outside,
Don't come in - I'll only run and hide.
Who can it be now?
Who can it be now?
Who can it be now?
Who can it be now?
Who can it be knocking at my door?
Make no sound, tip-toe across the floor.
If he hears, he'll knock all day,
I'll be trapped, and here I'll have to stay.
I've done no harm, I keep to myself;
There's nothing wrong with my state of mental health.
I like it here with my childhood friend;
Here they come, those feelings again!
Who can it be now?
Who can it be now?
Who can it be now?
Who can it be now?
Is it the man come to take me away?
Why do they follow me?
It's not the future that I can see,
It's just my fantasy
Oh...Who can it be now?
Oh...Who can it...Who can it...
Yeah yeah yeah
reggea ve rock´n roll etkisinde kalmis bir tür rock müzik yapan Avustralyali gruptur. 1980 -89 yillari arasinda cok aktif olarak sydney´de calismalarini sürdürmüslerdir, su anda hala turnelere cikmakta ve konserler vermektedirler.
grubun kurulumu söyledir :
* Colin Hay, geri vocal ve gitar (1979-1985) - (1996-1998);
* Ron Strykert, gitar, vocal (1979-1985);
* John Rees, bass, vocal (1979-1984);
* Greg Ham, saxophone, flut, klavye, harmonica, vocal (1979-1985) - (1996-1998);
* Jerry Speiser, davul, vocal (1979-1984).
albümleri :
* Business as Usual (1982)
* Cargo (1983)
* Two Hearts (1985)
* Contraband: The Best of Men at Work (1996)
* Brazil (1998)
zengin yasli adamlarin 18-25 yas arasi maken hatunlari parayi bastirip eve kapamasi durumunda, cevreden onlara takilan isimdir. o eve kapadigi kizin sugar daddy sidir artik. günler su gibi akip gidecektir onunla birlikte.
(sugar daddy ya da sugar daddie ikisi de kullanilir)
abazanin harman oldugu güzel memleketimizde gereksiz olan bir para sarfiyatidir. Fakat bazen 70 yas civarindaki zengin kadinlar "surda kalmis 5 yil vaktim, vur ulan gözüne" seklinde düsünüp, midesiz 20 lik oglanlara yönelirler. onlara para verip, onlari emerler. bu cocuklara jigolo ya da tom boy denir.
1994 de ölen amerikali jazz sarkicisidir. ilk profesyonel yasantisina 40 li yillarda Benny Carterve Count Basie´nin yaninda söyleyerek basliyor ve daha sonra uzun yillar Mercer Ellington ile calisiyor. new york´ta bir sürü jazz clubta piyanist ve sarkici olarak calismis olan mcrae, 1953 yilinda Decca Records tarafindan kesfedilir(buna sözlükteki nba cilginlari icin draft edilir de diyebiliriz). 1954 yilinda iste bu sirketten ilk albümünü cikartir.
Carmen mcrae´nin bir sürü albümü vardir. Fakat bence mcrae deyince akla gelmesi gereken (benim de bir dönem satin aldigim) 3 kayit vardir. bunlar : Monterey Jazz Festivali kaydi, japonyadaki World Jazz Festivali kaydi(1964) bir de Berkeley Jazz Festivali kaydidir.
1940 li yillarda bir süre davulcu Kenny Clarke ile, sonra da Bassci Ike Isaacs ile evlenmistir. Asiri sigara ictiginden dolayi da hayatinin büyük bölümünü astim sorunlari cekerek gecirmistir.
stüdyo Albümleri söyle :
* 1955: By Special Request
* 1956: Torchy!
* 1957: Blue Moon
* 1957: After Glow
* 1957: Mad About The Man
* 1957: Carmen For Cool Ones
* 1958: Birds of A Feather
* 1961: Carmen McRae Sings Lover Man and Other Billie Holiday Classics
* 1963: Something Wonderful
* 1967: For Once In My Life
* 1968: Portrait of Carmen
* 1971: The Great American Songbook: Live At Donte's
* 1982: Heat Wave
* 1983: You're Lookin' At Me
* 1988: Fine & Mellow
* 1988: Carmen Sings Monk
bir de ben carmen mcrae´yi bir grup icinde baska ünlü isimlerle dinlemek istiyorum diyorsaniz, 1961 de columbia records´dan cikmis olan "Take Five at Basin Street East" albümü var burada Dave Brubeck Band ile olan sik bir performansi dinlenebilir.
böyle bir porno internet sitesi vardir. ama kücük kizlarla ilgili degil tabii bu. Olaylar 30 dakikalik videolar halinde universitede gecmektedir. erkek olan Profesördür ve hep masada oturmaktadir. Kiz ögrenci ya basarisiz ya sorunlari var, ya da bölüm birincisi olmak istiyor. Profesöre her bölümde söyle der :
"sayin profesör bilmem ne, inanin bu dersten A+ almaya cok ihtiyacim var, ve bunun icin herseyi yaparim"
profesör de duymayi bekledigi bu cümleyi duyunca hemen cevabini verir :
" OK. you´ll get your A, but first come down and suck my dick"
p.s. : tabii bu gercek hayatta hic olmamaktadir. Burada anlatilan hersey hayal ürünüdür.
edit : girdigim entry sonucunda avedis kisisinden hemen bir özel mesaj aldim ve olayin bookworm bitches adli sitede icra edildigi konusunda beni uyardi. konuya olan ilgi Hassasiyetinden dolayi kendisine tesekkür ediyorum.