genellikle biri anlatır biri dinler şeklinde başlar. bir taraf en içten itiraflarını yaparken karşı tarafın aklının diğer uzuvlarında olduğu zamanlarda gerçekleşitiğinin mucize diye tanımlanmadığı zamanlarda olduğu görülmüştür. böyle vaakalarda bulunmaktadır. onlar yaratıklıkdan insan olma evrimine geçme aşamasında kalmış evrimini tamamlayamamış yaşam formları diyede anılmaktadır. işte onlar dinliyomuş gibi yapıp dinlemeyenler topluluğunun mensubudur. bu itirafı yapan kankayı çılgına döndürmüştür. birde utanmadan hiç bir şeyi dinlememsine rağmen vay be öylemi oldu demeleri ayıp kat sayısını arttırmaktadır. en son ne anlattım lan diye sorulduğunda da valla bişeyler anlattın ama dinlemedim kanka şeklinde sonuçlanan karışılıklı sohbet türüne dahildir.
genelde kişinin keyfiyete ayıracak bütcesinin sınırlı olmasından kaynaklanır. şu anda adlandıramadığım bu zımbırtı kimilerine göre bu keyfiyetken kimilerine göre mecburiyettir. (bkz: tiryaki insan modeli) para ve sigara kalmaması durumunda kankalardan sigara dilenme en kötü ihtimallede pederin paketinden kunta kinte yapılması durumudur. (bkz: kunta kinte) ve bu çabalar sonucunda elde edilen sigaranın filitresine kadar içilmesi manasını taşıyan anlattığım tümcedir.
çaylağın genelde üyelik tarihinden bu yana güzel konu başlıkları açamamış olmasından ve kafasının gayet iyi olmasından kaynaklanan durumdur. ki bu durum çaylaklık döneminin 2 gün bile olsa fazla olması durumunda görülmesi muhtemel olan olaydır. bu durumlarda insan alkolün etkisiyle jeniffer lopezi tavlama başarısını gösterebilcek kapasiteyi kendinde görür. abuk subuk konuşmalarıyla tam bir ağız ishali örneğidir. (bkz: ağız isali) ve niyet iyi bile olsa yanlış anlaşılmasıyla sonuçlanan durumdur. (bkz: alkollüyken yanlış anlaşılma)
öncelikle bende bir trakyalıyım. trakya gızanları nabıyusun beyaa demeleriyle bilinir. genelde sarı saçlı renkli gözlülerdir. (ama ben alakaya maydonoz bi trakyalıyım ne sarı saç ne renkli göz) h harfini söyliyebilirler ama p. çlik olsun diye hiç bir cümle içinde kullanmazlar, alkole düşkünlerdir büyüdükleri ortam itibariyle. cana yakındırlar kanımca. mecburen tarhana çorbası ile kahvaltı yapmak zorunda bırakılırlar (en azından ben köye gidince her allahın günü çorbayla kahvaltı yapmak zorunda bırakılıyorum). görebilecekleri engin bir ayçiçeği tarlaları manzarası vardır ki bu öyle her yerde yok. trakya gızanı olmak apayrıdır... ben niye sarı saçlı değilim ya çok kıskanıyorum şunları sözlük.
