will young adlı genç ve yakışıklı adam tarafından seslendiren, insanın içine huzur dolduran bir şarkı. sözleri ayrı, müziği ayrı güzel.
Sometimes you walk by the good ones
'Cos you're trying too hard, too hard to see them
And sometimes you don't find the right lines
'Cos you're trying too hard, too hard to hear them
But you know what it feels like
'Cos you're like me
And you won't give up
'Till an all time love
'Cos nothing else is good enough
I want an all time love to find me
Some days you're too set in your ways
And you forget to shut up, shut up and listen
And some days you just have to misplace all your mistakes
Somewhere that you won't miss them
So stop lying that you're fine
'Cos you're like me
And you can't give up
'Till an all time love
'Cos nothing else is good enough
I want an all time love to find me
I don't believe that it's a failing
I don't believe that it's a fault
'Cos if everything were plain sailing
Oh tell me what would there be left to resolve
But an all time love
'Cos nothing else is good enough
I want an all time love to find me
I want an all time love
'Cos nothing else is good enough
I want an all time love to find me
mükemmel bir şarkıdır. wild dances gibi dandik bir şarkıdan daha az puan almasının tek nedeni, eurovisionun artık bir müzik yarışması olmaktan çıkıp, politik bir yarışma olması, televoting ile milletin komşusuna 12 puan dağıtarak müziğin değil çok seveni olan ülkenin kazanmısıdır.
muhtemelen harakiri olarak çaylaklık girilerinde moderasyona ve sözlüğe saydırıp çaylaklık dönemini tez elden bitirecek olan yazardır. allah rahmet eylesin diyor, geride kalanlara başarılar diliyoruz ailece.
burun deliklerinin açılması akabinde, nefes alabilmenin getirdiği sevinçtir. o pis hastalık sırasında insan nefes alma özlemiyle yanıp tutuşur. yaşadığımız gösteren en büyük belirtilerden olan nefes alma yetimizi geri kazandık mı önce seviniriz. sonra her şeyde olduğu gibi, sıradanlaşır nefes alıp verebilmek de. grip olduğumuz günleri unutur, ne var işte bildiğin nefes diye basitleştiririz her şeyi.
hayatında hiç bara gitmemiş olmak da gereklidir uludağ sözlükte moderatör olmak için. çünkü içlerinde bazıları hiç bira içmemiş olacaklar ki, arjantini özel isim sanıp özel isimlere gelen ekler ayrı yazılır diye entry silebiliyorlar.
ain't no sunshine when she's gone
it's not warm when she's away
ain't no sunshine when she's gone
and she's always gone too long
anytime she goes away
wonder this time where she's gone
wonder if she's gone to stay
ain't no sunshine when she's gone
and this house just ain't no home
anytime she goes away
and i know, i know, i know, i know, i know
i know, i know, i know, i know
i know, i know, i know
i know, i know, i know, i know
hey, i ought to leave the yound thing alone
but ain't no sunshine when she's gone,
only darkness everyday
ain't no sunshine when she's gone
and this house just ain't no home anytime
she goes away.
lost dizisindeki duygusal ilişkiler içinden jack ve kate'in bir arada olması durumu. internette bu konuyla ilgili bir çok fan sitesi mevcuttur. ikisinin birlikte olmasını isteyen kişiler de kendilerine jater demektedir. şimdiye kadar gördüğüm en güzel jate videolarından biri ahanda budur:
tüm ısrarlara rağmen karşıdaki ayrılmak istediğinizi, onu sevdiğinizi kabul etmiyorsa, kurtulmak için son çare olarak doğru gibi gelebilir. halbu ki doğru bir karar değildir. geçmişe ve tüm yaşananlara saygısızlıktır. ha karşınızdaki zaten aklı başında biriyse, bir anda neden böyle 180 derece döndüğünüzü, bu kadar kırıcı laflar ettiğinizi anlayıp sizi kale bile almayıp, kendi içinde sizi sevmeye devam eder o ayrı.
mount doom olarak da bilinen, mordordaki volkanik yanardağ. yüzükler bu dağda dövüldüğü için, tek yüzük* de sadece ve sadece bu kızgın volkanın lavlarına atılarak yok edilebilir.
anastacia sevmeyen bana bile anastacia sevdirebilmiş bir şarkı. hayatınızda mucizeler yaratan kahraman sizi ortada bırakıp gittiğinde, onu özlerken dinlenebilecek bir şarkıdır. türkçe en yakın versiyonu:
(bkz: olmaz)*
itü hayatını anlamlı kılan yerlerden biri. derslerde yoklama olmaz, her öğlen yeniköy emek kafede yoklama olur. hele bahar geldi mi, mis gibi deniz kokusu emeğin menemen ve taze ekmek kokusuna karıştı mı, o menemenin tadı kaç katına çıkar siz varın düşünün. öğlen saatlerinde yer bulmak cidden zordur. hele kalabalık gruplar halinde gidiyorsanız, oturabilmek için bayağı sıra bekleyebilirsiniz ama cidden buna değer.
uzun yıllardır görmediği cumhuriyet, laiklik ve atatürkçlük coşkusunu bir anda karşısında gören normal insanlardır bunlar. onuncu yıl marşı eşliğinde, ellerinde bayraklarla 7den 70e herkesi meydanlara dolduran bu coşku, televizyon başından izleyenlerin de tüylerini diken diken edip, gözlerinden yaşların akmasına neden olabilir.
gerçek aşkın hiçbir sınır tanımayacağını gösterir. eğer o terlemeyi sağlayan sizseniz, üstünüze akan ter damlaları bile zerre umrunuzda olmaz. anın büyüsüne kapılır sevgiliyi hiçbir şey olmamış gibi öpmeye devam edersiniz.
her ne kadar izleyenlerde büyük bir etki yarattıysa da konusu çok da düşünülmeye gerek olmayan bir konudur. ayrılık gelip çattığında herkes en az acıyla atlatmak istediği için bu dönemi, tüm anıları silinsin istemez mi? önce sevgiliyi hatırlatacak eşyalar konur bir kenara, gözden uzak bir yerlere kaldırmak için. sonra elimiz gidiyorsa fotoğraflarını yakarız. çok teknolojik bir insansak ilk yaptığımız sevgiliyi msnden silip bloklamak, cep telefonunundan smsleri ve numarsını silmek istemektir. ama yapabilir miyiz? o tüm geçmişimizi bir kenara attı diye biz de aynısını yapabilir miyiz? yoksa tam tersi olur da bu anılara tutunarak yaşar, kendimizi daha da mı çok üzeriz onun gittiği günlerde.
filmin yazarları da tam olarak burda güzel bir kurguyla karşımıza çıkmışlar. sizin dilediğiniz ama yapamadığınız şeyi yapan bir firma kurduk. alın size lacuna inc.
son derece sorunlu bir ilişkileri olan joel barish ve clementine kruczynskinin uzun soluklu ilişkileri yeni bitmiştir. bu bitişi isteyen clementine ise hayatında joel e ait hiçbir şey istemediği gibi, aklında da ondan tek bir anı kalmasını istemez ve lacuna ince başvurur. joel lacuna inc'te dönenleri öğrendikten sonra kendince bir intikam duygusuyla " o bunu mu yaptı, aynısını ben de yaparım hih" mantığıyla lacuna inc'e başvurur. fakat bu silme işlemi bu kadar kolay olmaz.
son yıllarda çekilen en güzel aşk filmlerinden biri olan eternal sunshine of the spotless mind'ın bu kadar sevilmesine en etkili olan şeylerden biri, bence herkesin kendinden bir şeyler bulmuş olması. en azından bir ilişkisinin bitiminde keşke onu hiç tanımamış olsaydım, keşke onu kafamdan söküp atabilseydim demesi. ve film bittiğinde de insanların aklında yeni bir soru oluşuyor.
onların yerinde biz olsaydık, hatıralarımızı sildirmek ister miydik?
er ile aynı yıl(1994)te başladığı için hangisi hangisinden taklit bilemiyorum ama bu da bir hastahane dizisiydi. türkiyede er yayınlanmaya başlamadan çok çok önce, cnbce tarafından yayınlanmaktaydı. bu dizi sayesinde türk insanları bazı temel hastahane terimlerini ezberlemişti. dizinin bize kazandırdığı en büyük şey ise, türkiyede yabancı filmlerin fragmanlarını seslendiren karizmatik amca olarak anılan kişinin aslında hector elizondo olduğudur.
diğer tanıdık simalar için:
uludağ sözlükteki entryler ile sık sık özdeş entryler gördüğüm sözlük.
sonra siliniyor tabi bu "kopya" entryler. yazarlar mı uçuyor nedir, anlayabilmiş değilim. ohha fln oldum yane.
üniversiteden de mezun olunca, birden faturam nasıl da artacak kampuscellim bitince diye üzülen bünyelere ilaç gibi gelen turkcell servisi. yaşınız, nerede okuduğunuz, ne iş yaptığınız hiç önemli değil. kendinizi genç hissediyorsanız bu tarife sizin için sloganıyla çıkmıştı. dönem dönem yaptığı şu kadar sms bu kadar milyon kampanyaları da yemeyip yanında yatılasıdır.