bir random gülme şekli.
nordsjaellandnordsjaellandnordsjaellandnordsjaellandnordsjaellandnordsjaelland.
6 defa nordsjaelland yazınca da random gülme oluyormuş onu fark ettim.
çocuk susmuyorsa da alt komşunun problemi değildir, anlamıyorsa da değildir. sonuçta çocuğu alt komşu yapmıyor. herkesin bir yere kadar çocuktur diye alttan alıp görmezden geldiği noktalar vardır. değişmeyen tek şey dünyanın dönmeye devam ediyor oluşu. çocuk yaptı diye çocuğuna filmlerdeki seçilmiş kişi gibi davranılmasını bekler tavırlara girenler var. hayır kardeşim. insanlar yine sabah erken kalkıyor, yine kendi dertleri var, yine işyerinde günün stresini çektikten sonra sakinleşmeye ihtiyaç duyuyor, belki kendi evi içinde problemleri var. çocuk var diye 7/24 dünya bunların hizmetinde sanıyor bazıları. çoğu zaman da çocuğun kendisi değil, saldım çayıra mevlam kayıra kafasındaki yarım akıllı ebeveynleri asıl problem ya neyse.
friends'teki favori karakterim chandler'dı.
özel hayatında ciddi bağımlılık problemleri olduğunu hatta geçen senelerde aylarca hastanede yattığını okumuştum.
mekanı cennet olsun.
benimki evde yalnız olmama rağmen üst kattaki çingenelerle bir arada yaşıyor gibi olmam. sanki 6 kişilik bir ailede yaşıyorum, kardeşlerim falan var aynı evin içinde gürültü yapıyorlar, koşturuyorlar falan.
yani öyle bir hal ki ekselanslarının çocuklarının yattığı kalktığı saate göre, eve misafir gelip gelmemesine, benim ev değil bunların evine, göre yaşıyoruz. resmen benim evde yaşıyorlar yani. sözüm ona ayrı daireler. hassiktir be rıfat abi.
gelecek ay kirayı bunlara ödeteceğim.
sonunda ciddi manada önceki durumunuza göre fark yaratamadığınız sürece avuntudan başka bir şey değildir bu durum.
zaten sadece bir kez yaşama şansınız olan bir ömrü acıyla, sıkıntıyla geçirip sonunda küçük zaferlerinizle yitinmek zorunda kalırsınız. oysaki dünyada çok kolay hayatlar yaşayan bir sürü insan mevcut.
size düşen ise mecburiyetlerle yaşamak zorunda kalıp bir iki ufak başarı elde etmek ve daha beteri olabilirdi diye kendinizi avutmaktır.
feleğin gerçekten çemberinden geçmiş olabilmek her gün okuduğumuz başarı hikayelerinin baş aktörü olabilmektir. diğer senaryo feleğin içinde kalmış olmaktır, geçmek değil. tabi bu benim görüşüm.
dünyayı direkt robotlara teslim edelim.
robotlar çalışsın, üretsin, kazansın, harcasın, tüketsin. çünkü teknolojik işsizlik sebebiyle işsiz, parasız, amaçsız yığınlar oluşacaktır eğer korkulan derecelerde yapay zeka günlük yaşama entegre olursa.
bu kadar kalabalık bir dünya nüfusu mevcutken bir anda milyarlarca insanın belki de birbirlerini katletmelerine engel olup bir topluluk halinde yaşamalarını sağlayan çalışma, günlük dertler, bir şeyleri başarma azmi ellerinden alınırsa neler olabileceğini düşünmek bile istemiyor insan.
bildiğin universal basic income denilen sosyal yardım çekleriyle hayatını idame ettirmek zorunda kalacak değersiz yığınlar oluşacaktır sadece. yapay zekanın bu denli gündelik yaşama entegre olmasının çıkar yolu insanlığın diğer gezegenlere yayılmasıdır bence. en fazla bu aşamada işe yarayabilir bu teknolojiler. çünkü insanların günlük yaptığı işlerin elinden alındığı, günlük aktivitesi olmayan yığınların yapabilecekleri, insanların birbirinin kurdu olduğu da göz önünde bulundurulursa, pek hayra alamet olmayacaktır.
biraz distopik ama insanoğlu söz konusu olunca her şey beklenir.
lex friedman'ın podcastine konuk olmuştu geçenlerde open ai ceosu sam altman. direkt chatgpt'yi geliştiren adam bile bu teknolojinin dünyayı değiştirebileceğini ama kendilerinin de tam anlamıyla iyi mi kötü mü olabileceğini kestiremediklerini söylüyor.
ciddi manada işsizlik problemi yaratıp milyonların işinden olmasına sebep olabilir bu icat. az önce bayağı sohbet ettim kendisiyle. zeki bir arkadaşınızla sohbet ediyorsunuz gibi hissettiriyor. korkutucu bir teknoloji. yaygın kullanılmaya başlanırsa beyaz yaka diye bir şey kalmaz. avukatlığa kadar bir sürü mesleği tehdit ettiğine dair makaleler var internette. tabi bu kadar ciddi işsizlik olacak bir dünyada kime ne mal/hizmet satacak bu tip teknolojileri kullacak firmalar böyle de bir paradoks var ortada. insanın kafasına deli sorular geliyor. gereksiz endişe olarak kalmasını diliyorum. ya da sadece belli uzmanlık alanlarında yardımcı araç kullanılmakla sınırlandırılmasını. yoksa dünyanın tüm dengeleri değişebilir.
"only women, children, and dogs are loved unconditionally. a man is only loved under the condition that he provide something."
chris rock konuyu gayet güzel özetlemiş aslında.
sözleşmede öngörülmüşse 2 aylık sürede taraflar herhangi bir ihbar öneline uymaksızın tek taraflı tazminatsız fesih hakkına sahiptir. pardon o başka deneme süresiydi gerçi.*
fda bu twiti atmış çünkü ivermectin denen bir çeşit at stereoidi sanırım bu kullananlar var.
şu ana kadar en sansasyon yaratanı şu an dünyadaki belki de en büyük podcast'in sesi ve aynı zamanda ufc yorumcusu olan joe rogan. 2 hafta önce covid olup bu maddeyi kullanarak iyileştiğini söylüyordu.
geçen yıl spotify ile 100 milyon dolarlık anlaşma yaptı. aşırı geniş dinleyici kitlesi var. dolayısıyla fda millet yanlış örnek almasın diye açıklama yapmış olabilir. elon musk'a ot içiren adam olarak da biliniyor kendileri. https://globalnews.ca/new...in-covid-19-vaccines/amp/
kendisiyle ilgili haberi bıraktım.
joe amcanın* aşıya karşı çıkıp atlarda kullanılan bir maddeyi vücuduna enjekte ettirmesi de hayli ilginç.*
los pollos hermanos isimli ünlü restorant zincirinde fahiş fiyata sattıkları bağımlılık yapan mavi şeyin aksine menülerde bedava yer alacağı konuşulan sos.
her zaman en çok sempati duyduğum pilottu. emekliliğin tadını çıkarsın. adamın 2006'da monaco gp'de aracı yandıktan sonra araçtan inip doğruca deniz kenarındaki yatına yürüyerek gidip yarış devam ederken kafa dinlediği bir videosu var ki tam thug life.*
eski kanye'nin efsane şarkılarından biridir.
watch the throne'dan sonra ve kardashianlara bulaştıktan sonra çöküşe geçti adam. gospel müzik vs.
en son çıkardığı donda albümü de şu ana kadar yaptığı albümler içinde eleştirmenlerden en düşük notu alan albüm oldu.
mekanı cennet olsun. vefat haberiyle üzmüştür.
2013'te "bu yaştan sonra gruptan ayrılıp ne yapacak" diye yazmışım, tabi hastalığından sonra haberimiz oldu.
clown ve corey taylor ne düşünüyorlar şu an merak ediyorum.
paul gray'in ardından ağlayan corey bu sefer ağlayacak mı?
grubun kurucusunu, arkadaşlarını hastalık zamanında ortada bırakmaları zaten yakışmamıştı. ona rağmen efsane her zaman slipknot'taki kardeşlerim diye anmaya devam etti kendilerini.
metal davulcuları arasında en beğendiğim isimlerdendi her zaman. hatta people equal shit şarkısında coştuğu performansı slipknot'ı dinlemeye başlama sebebimdir. dümdüz saçlarını savura savura hayvan gibi davul çalmasıyla hatırlanacak.
küçük amerika olayını fazla abarttık bence.
ülkenin gündemi nerdeyse abd'ninkiyle aynı.
adamlar meksika sınırından, küba'dan diğer ülkelerden gelen latinleri istemiyor, biz suriye'den afganistan'dan gelenleri vs. onlar meksika sınırına duvar örüyor, biz iran ile suriye sınırlarına. zaten chp de göçmenleri ülkelerine göndereceğiz diye siyaset yapıyor abd'deki cumhuriyetçiler gibi.
şu an iki eksik nokta var:
birincisi bizim lanet olası federallerimiz yok.
ikincisi de acaba suriye'de dizi film çekilirken "lanet olsun dostum paraları aldıktan sonra tek yapmamız gereken sahte kimliklerle türkiye sınırını geçmek sonrasında özgürüz bebeğim" gibi replikler kullanıyorlar mı.
bu ikisi de olursa küçük amerika olacağız demektir homie.*