18 martta televizyonda denk gelmiştim kadının biri "biz 15 temmuz gibi bir geceyi yaşamış 300 şehit vermiş bir toplumuz böyle günleri çok önemseriz" gibisinden bir konuşma yapıyordu.
Bende yine cevap verme zorunluluğu hissi doğdu bu başlıkta.
Başlığa konu olan kız benim.
Beni öven bir üyeyi ben sanarak "başlığa gelip kendini övüyor" diye yorumlarda bulunulmuş.
Söz konusu şahıs ben değilim benim binlerce hayranımdan biri. Neye şaşırdınız? Egoist değilim olanı söylüyorum. Söz konusu sitenin en çok takipçisi olan fenomen yazarıyım. Birileri beni övemez mi?
Transseksüalite sizin sandığınız gibi "tu kaka" ya da toplumun çok çok dışınızda bir şey değil. Bunun bile farkında değilken beni cahillikle suçlayanlar var.
Hem de transseksüalite konusunda cahilmişim. "Kişi yetişkin hale gelip cinsel kimliğini belirtmediği sürece ona bir cinsiyet yükleyemeyiz" diyorum diye hem de.
Velhasıl kelam; bu başlıkta hakkımda ileri geri konuşanlara cevap hakkımı kullanmak üzere açtığım tek hesap budur. O kız benimdir.
Mini etek giymenin ve disarida icki icmenin medeniyet sayılmadığı memleketim.
Mini etek giyebilmenin ve dışarıda da içki içebilme özgürlüğünün oluşunun medeniyet sayıldığı memleket.
Bilal'e anlatır gibi yapacağım; beş yıl Ankara'da okumuş bir izmir'liyim. Öncesinde de sonrasında da hep mini etek giyebilmişken Ankara'da hiç giymedim. Çünkü güvende hissedemedim. Çünkü medeni değil.
izmir'de mini etekle bir mekana gidebiliyorum, tek başıma oturup bir kaç kadeh şarabımı içip evime de gece birde güvenle dönebiliyorum. En azından güvende hissedebiliyorum. Bunu ankarada hiç yapmadım, yapamadım.
iste buna medeniyet diyoruz, siz tabi hiç yaşamadığınız için ayırt edemediniz.
Muhammed'den örnek almadığı iyi olmuş aksine örnek falan da almamış.
6 demedi 25 dedi.
25 yaşında bir kadın yetişkin bir bireydir ve 42 yaşında bir adamla evlenebilir. Ben bugün 25 yaşındayım ve 42 yaş bir erkekle olmamda bir sakınca görmüyorum. 0-18 yaş kızlara göz diken ortadoğu ile karıştırmışsın sen.
Babam benim gece 12 civarı eve dönmemi istiyor o da sokağımız tenha diye. Ama gecikeceğim zaman aradığımda peki diyor. Çünkü peki demek zorunda olduğnu, benim bir birey olduğumu biliyor. Özgürlükler hakkında bilinci var.
Mini etek giydiğimde "keşke giymesen ama sen bilirsin" diyecek gibi oluyor ama sonra "yakışıyor" diyor çünkü özgürlüklerin bilincinde.
izmir insanı elit kültürlü ve kendini geliştirmiştir.
Bizi ayıplamak yerine bizim zihniyetimizde olsalar kimseye damga vurulmaz dünyada.
%85 hayır diyen zeki ve elit semtim Karşıyaka'nın size ihtiyacı yok. Sizin bize ihtihacınız var. Ya da size ihtiyacı olanlar bir cok insanlık suçu işlemiş egoist birine evet diyen kitap okumayan cahil kesim. Onlara çoban lazım.
Askerlik bütünüyle mantıksız bir olguyken ölen askere sormadan bir de şehit damgasi vuruyorlar.
Durun kızmadan bir dinleyin...
Askerlik erkeklere zorunlu bir meslek. Evet ZORUNLU.
Bu zorunluluğa dahil olan bir ve dünya görüşü "vatan millet sakarya" saçmalığına değil de evrenselliğe dayanan, dünyanin doğasına saçma sınırlar koymayı istemeyen bir çok insan da dahil oluyor.
Sonra bu kişi zorla öldürülüyor. Sonra bir de inanmadığı halde "şehit de şehit" diye anılıyor. Dikkatinizi çekerim her şey zorla.
Şehitler ölmez falan filan. Ölüm nedir? Yaşayan bir bedenin solunumunun bitip çürümeye geçmesi. Asker ölür. Bir çoğu da zorla öldürülür.
Make-up artist Rıfat Yüzüak'ın yeni kitabı. Makyaj bilgilerini paylaştığı bu kitabın çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Çünkü makyaj yapmak benim için her şeyden önce bir hobi.
Ancak daha ilk sayfada hayal kırıklığına uğradım çünkü pek çok yazım hatası var. Birinci sayfadaki "sağolsunlar" bitişigi gibi.
Makyaj yapmayı çok seviyorum ama kitap okumayı da seviyorum ve yazarlığa soyunmuş biri ile iyi bir yayım evinin bu tarz hatalardan kaçınması gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca; henüz yeni başladım belki devamında böyle değildir ama şuan elimdeki sayfada her cümlenin sonuna ":)" ifadesi konmuş. Bu bir kitapta olmaması gereken bir şey. Whatsapp konuşması mı yoksa kitap mı okuyorum, odaklanamıyorum böyle hatalar konsantrasyonumu bozmakta.
Sanırım kitap tamamen özenti Türkiye genç hanımlarına armağan edilmiş. Neyse ki ben onlardan biri değilim ancak değerli makyaj bilgilerini emmek için okuyacağım. Kitap bitince editlerim.
80. Sayfada gelen edit: Kitap kendini sevmeyi ve kendini güzelliklerinle kabul etmekle giriş yapıyor. Kendime güvenim tam ve kendini makyajsız da kabul etmiş, makyaja sadece hobi olsun diye ilgi duyan, kusurlarının farkında ve onları seven biri olarak bana çok fazla bir katkısı olmadı. Çünkü zaten tam da orada anlatılanlar gibiyim.
Aralarda bir soru vardı; "en son ne zaman ayna karşısında kendinize hayranlıkla ya da beğenerek baktınız?" Diye. Mesela buna yanıtim hiç düşünmeden "15 dakika önce" oldu. Bu benim de söylediğim bir şeydir, kendini incele, sev. Bu şekilde zaten makyajda kullanman gereken basir kusur kapatma tekniklerini kendin de çözeceksin.
Sonrasında cilt bakımı öneminden, makyajlı uyumamanın ne kadar önemli olduğndan bahsetmiş ki bunlar benim bilinç altıma salladığım şeylerdi. Cilt bakımından hiç anlamam ve makyaj silmeye bazen üşenirim. Ama bu konuda biraz donanım sahibi yaptı beni, artık dikkat edeceğim.
Ve şu ":)" olayı maalesef her sayfada gerekli(bir kitapta neden gerekli olacaksa) gereksiz sürekli kullanılmış. Bana saçma geldi, bilemiyorum. Bunun dışında beklentilerimi karşıladı.