şunu istiyorum aslında kısaca; 89 yıllık bir delikanlının sırtındaki, toplum-aydın ilişkisini irdeleyiverelim! tarihi bilinçli olarak belirttim ki, şuradan çıkarım yapmak kolay olsun diye; 100 yıl içersinde bir milletin beşeri ve içtimai kaideleri, konuya yaklaşımları, kritisizm perspektifleri ne kadar değişebilir? peki okan bayülgen'i, -aynı derecede olmasa da- kaos ortamlarında sivrilen tanzimatçı namık kemal ile karşılaştırmak mümkün müdür? yani tehdit olarak görülebilecek bir faaliyete karşı durabilecek niteliğe sahip midirler aydınlarımız.. padişaha karşı gelen tanzimatçılarla karşılaştırıldığında? yoksa entellektüel bir beyin ile marjinal ve dejenere olmuş bir duruş yeterli olur mu aydın olmak için?
bu zamana kadar bir sakarya üniversitesi mağdurunun da "dur şunu bir yazayım da millet nerede, ne şartlarda okuduğumuzu görsün" demeyerekten dile getirmediği olaydır. kendileri her senenin ilk döneminde bu işkenceyi yaparlardır. elalemin finalleri teee ocağın 9nda başlarken; bu bize yapılan, reva mıdır?
derslerin; kırmızı şarap ile kokteyl yapar gibi, hocaların not,vize,final muhabbeti yapmadığı, ayrıca herkesin de çıplak biçimde elleri şeylerinde dolaştığını sanan mühendisin rüyasında en beğendiği kızın memesini tutan kişidir.
bir alanın; tarihsel,kentsel ve arkeolojik olarak sit alanı kimliğiyle, yine aynı alan içersinde tarihi,kentsel ve arkeolojik yapısına aykırı binaları içersinde kalmış inönü stadı'nın tarihi,kentsel ve arkeolojik yapıya zarar vermeden yenilenmesine karşı çıkılmasına haklı olarak verdiğimiz tepkidir.
beşiktaş siyahıyla, beyazıyla, dolmabahçe'siyle, yıldız'ıyla, sevdasıyla, aşkıyla bir bütündür.
ruhsal çöküntüye, geceleri kabusla uyanmaya, yemek yerken sadece ve sadece yemeğine odaklanmaya, porno kültürüne şüphe ile bakmaya ve benzeri bazı durumlara hazırlıklı olması gereken insandır. yalnızken izlememesi ayrıca önerilir.
ajax-az alkmaar maçında vuku bulun hadisedir. maç normal seyrinde ilerlerken, bir tosuncuğun afedersiniz deli şey etmiş gibi sahaya dalmasıyla başlayıp, kaleci esteban alvarado'nun -ki kolombiyalı olduğunun altını çizelim. gelen dingili haşat edip kenara koymasıyla devam eden hadisedir. üstelik bunu yaptığı için kırmızı kart yemiştir. bunun türk versiyonu; volkan'ın üzerine bir pskopat gel.. geliyo.. evet. tüm taraftar sahada..
üniversitenin sosyal ortamından, karısından, kızından, oğlanından, yakışıklısından, konserlerinden, etkinliklerinden en az faydalanan türk gençleridir kendileri. bu yukarıdaki etkinlikleri düzenleyen organizatör yavşakları bu okulda ikinci öğretim var mıdır diye düşünmeden yapıverirler etkinliklerini.. en üzücü tarafı; etkinliğin başladığı saatte dersin başlaması ve yetişme umuduyla dersin çıkışında atılan deparın, koca meydanda göt gibi kalma ile sonuçlanmasıdır..