bekledim seni evin önünde
görmek için seni son bir kere
vedalaşıp gidecektim askere
çıkmadın benim için pencereye çıkmadın
birkez olsun gözlerime bakmadın
her nedense sen beni hiç tatmadın **
farketmeeeez
o kız sana bakmasa da farketmeeeez
o kız sani sevmese de farketmeeeez
kardeşlerin seni asla terketmeeeez
lay la laaaaay.....
kızlardan kazık yiyip ya da sevgisine karşılık bulamayan kişilerin avuntusu olmuş marştır. gaza getirir ki marşı dört büyük takım da sahiplenmiştir.
zeplin tarihinin en büyük faciası olarak kayıtlara geçmiştir. 6 mayıs 1937 new jersey'de
gerçekleşmiştir. Yapılmış olan en büyük zeplin olma özelliğini taşıyan lz 129 hindenburg,
bilinen adıyla hindenburg zeplini iniş yapacağı sırada içinde bulunan hidrojen tanklarının da
etkisiyle bir anda alev almış ve zeplinin içinde bulunan yolculardan 36 tanesi hayatını
kaybetmiş 78 yolcu kurtulmuştur.
zeplinlerin altın çağı bu kaza ile son bulmuştur. bu kaza aynı zamanda zeplinlerden umudun
kesilmesine yol açmış, dolaylı yönden modern havacılığın gelişmesine sebep olmuştur.
--spoiler--
arkadaşlarımız oldu buraya girdiler, çıktılar kaldılar filan. işte onlardan duyduğumuz kadarıyla.
dediler ki burası çok yeşilmiş çok güzelmiş. ve herkes buraya göz dikmiş, belediye buradan yol geçirecekmiş.
şimdi çaldığımız bu salona ismini veren mazhar osman var ya, onunla ilgili bir hikaye duymuştum o da şöyle idi: neyzen tevfik varmış buralarda. ben çok severim neyzen'i. neyzen tevfik gelmiş buralarda kalmış bir odası varmış kendine ait, ne zaman sıkışsa gelirmiş, demiş ki: benim vaktim geldi, ben kalıcam burada. bir tane de köpeği varmış o gelince ağırlarlarmış onu bir güzel odasına yatırırlarmış temiz çarşaflar serer ağırlarlarmış.
kalırmış burada istediği kadar sonra gidermiş.
--spoiler--
bu köpek nasıl bir köpekse neyzen'in mısır'daki zor günlerinin bir nevi kurtarıcısı olmuştur. zira neyzen parasız kaldığında köpeği satarmış. köpek geri gelir tekrar satarmış. bu böyle devam etmiş tabi. bir nevi yaveri neyzen'in.
(bkz: murat ertel)
Heybeliada'daki Deniz Okulu'ndan mezun olan ismail Türe, kendi gibi
Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. iki sevgili parmaklarına
nişan yüzüğü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler. ismail
Türe denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir çünkü. Üsteğmenin aklına
harika bir fikir gelir; nisanlısına ışıklı mors alfabesini öğretecek,
Çanakkale'den geçiş yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek
ve böylelikle haberleşeceklerdir.
Boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltını kulesindeki denizciler sigara
içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarından birinin heyecanlı olduğu her
halinden belli olmaktadır. Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık
içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanıp söndüğü görülür: "Seni
seviyorum..." Arkadaşları gülümseyerek ismail Türe'ye bakarken, genç aşık
elindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir...
Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı düşmez olur denizaltıcıların
dillerinden. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur.
Arkadaşları "Evlen artık su kızla da, buradan her geçimsimizde selamlaşmayı
bırak artık" diye takılırlar ismail Türe'ye. Denizaltının üstünün ve altının
bir olduğu yağmurlu günlerde bile, Çanakkale Boğazın'dan geçilirken,
elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci gözünü bir an olsun
ayırmaz Gelibolu kıyılarından.
Yine bir gün, yirmi yedi yaşındaki Üsteğmen, Çanakkale'den gedecekleri gün
ve saati, denizaltının uğradığı bir limandan haber verir nisanlısına. Ege
Denizi'nden Boğaz'a giriş yapacaklarını, en öndeki denizaltının kulesinde
olacağını bildirir. Genç kızın gözüne her zaman olduğu gibi, o gece de uyku
girmez. Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç
kırpmadan denize bakmaktadır. Fenerine yeni pil almış olsa da, arada bir
yanıp yanmadığını kontrol eder yine de...
Birden, dev bir karartı belirir suyun üstünde. Güneyden gelen bir denizaltı,
penceresinin görüş sahasına girmiştir. Genç kız pencereyi açar ve gecenin
karanlığına uzattığı elleriyle feneri yakıp söndürür.
"Seni seviyorum..."
Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt işareti görünce gülümser:
"Hay Allah, bu kız denizaltıları şaşırdı. Nisanlısının denizaltısı bizim
önümüzdeydi..." Bir anlık tereddütten sonra Birinci inönü denizaltısının
komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kızın telaşlanacağını
düşünerek, karşılık verilmesini emreder. Yanındakilerin "Ne diyelim
komutanım?" diye sorması üzerine de şunları söyler:
"Ebediyete kadar..."
O gece Üsteğmen ismail Türe'nin görev yaptığı Dumlupınar, Çanakkale
Boğazına giriş yapan ilk denizaltı olmuştur. Ama, Gelibolu kıyılarına
gelmeden Nara Burnu açıklarında isveç bandıralı "Naboland" adlı gemi
tarafından çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler
çıkararak, Çanakkale'nin karanlık sularında kaybolmuştur. Her sey birkaç
dakika içinde gerçekleştiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci inönü
denizaltısı Dumlupınar'a çarpan geminin yanından habersizce geçenek,
Gelibolu'ya ulasan ilk denizaltı olur.
Genç kız, nisanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa
koyduğunda, genç denizci çoktan dalmıştır "ebediyete kadar" sürecek olan
uykusuna!...
bir çok üniversite öğrencisinin keşke dediği,olası durumda ayar vermek için fırsat kollayacağı durumdur. her ne kadar olanaksız gibi görünse de sittin sene yar doç veya doçent kalabilen üretme kabızı hocaların başına gelebilecek durumdur.*
süregelen bir davraniş biçimidir ki genellikle kompleksli yazarların saçmasapan girişimidir. ki bunların karmasına ve entrylerine baktığınızda pek bişi yoktur. popüler kültürün getirdigi 'polemiğe gir hit ol' anlayışından gelir. **
hepsi aynı kefede olmasına rağmen bir de birbirini beğenmeyenlerdir.
yaşanmış olay
sınıfında gördüğü fetullahcı kıza açılan süleymancı genç red cevabı almiştir.
gerekçe: siz çok daha ketumsunuz.**
son günlerde sıklıkla görülen icler acısı durumdur.eger ki türkiyenin aydınlık kimligiyim diye ovünen üniversite genclerinin cirit attıgı mekanda bile bunu görmek
insanın aklına aydın kimligi sorgulamasını getiriyor.adamların basarısı elbetteki tesadüf degil öyle orgütlenmislerki nerde akp görseler basıyolar mührü.sonra da herkesin sorguldıgı yüzde 47 gibi bir rakam cıkıyor karsımıza.tabi bunda yaptıkları secim yatırımlarının da etkisini göz ardi edemeyiz.akp'nin benimsedigi kazan kazan iste.
halkın camasır makınası olsun bizim iktidarimiz her iki taraf da kazanıyo.hal böyle olunca akp sempatizanı entryler de kazanıyor üstüneüstelik sukelaya giriyor.burası uludagsözlük. yok ya nerdesin muhalefet uyuma.hadi genel secimde
-ana ampul var orda ona bas ona!
sekliyle kazanıyor da sözlükte nasıl kazanıyor kardesim. akp'ye oy atana sürekli artı oy mu veriyorlar. öyleyse bu entry tüm zamanların en kötü entrysi secilir.
hadi beni kötü oylayın akp'liler......
durumudur.
her soruya soruyla cevap veren, sürekli demagojiye bas vuran konusma bicimidir.
muhabir:-sayın basbakanım ülkemizde petrolün kalmadıgı söyleniyor ne diyorsunuz
sülümen:-kardesim bizden önceki hükümet tonlarla varil bıraktı de biz mi ictik.
ve
m-sayın demirel neden her soruya soruyla cevap veriyosunuz?
sd-neden vermeyeyim. **
tevrad'a göre türk soyu hz nuh'un soyundan gelmektedir.yine
secere-i terakkime adlı eserde türklerin nuhun ogullarından
yasef'in soyundan geldigi söylenmektedir.nuh peygamber üc oglundan
ham'ı hindistan bölgesine sam'ı iran bölgesine yasef'i de kuzey kutbu
bölgesine göndermistir ve diger iki ogluna yasef'i kendinize bas edinin demistir.yasef cok yer gezerek kendine ısıg gölü denen yeri yurt edinmistir.
fiyatı 350 ile 700 arasında degisen yani tek bir ögrencinin kaldıramayacagı
(cogunlugun) dairelerin camına asılan yazıdır.hakketen ögrenciye lüks bakmayın demek isteyen raklam degil uyarı yazısıdır kanımca..
(bkz: kiralık degildir)
evladların her daim her ne olursa olsun söylemek isteyip de söyleyemedigi
bir söz büyük borc.
baba sana tesekkürederim ilk yas günümde bana siir yazdıgın icin.vatan
savunması yaparken siirinde barıstan sözedebildigin icin.barısı ögretelim
diyordunya baba savası da ögretelim sevgilim fakat hayatla savasmayı diyordunya
baba tesekkürederim..
keske basralı ömer'i de barıs sarsaydı baba basrlı ömer ki savası en
derinden hissedip şiir yazmıs baba ama seninkinden farklı
ben basralı ömer
belki haberin yoktur diye yazıtorum mr franks
önce demokrasi yagdı göklerimizden
sonra özgürlük gecti üstümüzden
palet palet
ve insan hakları namlulardan
tüzü maskeli adamların
saniyede bilmem kac adet
demokrasi bizim eve de ugradı
bir gün sanra anladım
koptugunu ayaklarımın
tam onsekiz adet insan hakları saymıslar
vücudunda babamın
sizde barıs böyle midir mr franks
insan haklarıcocukları yetim
ve ayaksız bırakırmı orda da
düşsermi ayın kan gölüne aksi
güpe gündüz düsermi
pazar yerine demokrasi..
zenginlik
insanları korkudan uykusuz bırakır
kuslar gökyüzünü terkedermi orda da
babamla mırıldandıgım son dua dilimde
ayaklarım hastanede
ve giymeye kıyamadıgım pabuclar
kaldı elimde
cocukların var mı mr frans
al, ogluna götür onları
bari ise yarasın
kim bilir baktıkca belki
beni hatırlarsın.
bu nasıl demokrasi mr franks
düstügü yeri yaktı
merhamet hür dünyaya bukadar mı
ırak'dı....
işte böyle baba.sana tesekkür ederim kendin yenilerini almadıgın halde bana
ayakkabı aldıgın icin.hani ben hasta oldugumda sen aglamıstın, biliyor musun
aslında sen agladın diye ben iyiyim demistim sonra da iyilestim zaten.
hani birlikte ise giderdik baba o dik yokusu cıktıgımızda zülfünün neylersin
calardı birlikte söylerdik.hayata da tam öyle diyorum iste baba.hayat ögrettigin
gibi zor kayıtsız ve zalim ama neylersin mücadele etmekten baska hayatla savasmaktan baska.ögrendim baba ögrettin sana tesekkür ederim.
nasıl bir baba olacaksın diye sorsalar baba, hani can dündar diyorya 'babamın ogluydum. oglumun babası olucam babam gibi.' baba sana tesükkür ederim.
gec kalmıs olsam da...
bilimin de kabul ettigi insan ırkında bulunan ego duygusundan ileri gelir.elbetteki bu duygu tüm insanlarda vardır.
bir düsünün insanoglu neden ibadet eder;tabiki bencilliginden cünki cennete gitmek ister ve ya bu dünyada iyi bir yasam sürmek...
evlilige gelince ise insanların muhtaclık.yalnızlık,ask gibi duygularını tatmin etmek icindir.bu da binevi bencilliktir.bu böyle uzar fakat bir duygu vardır ki ona bencillik demek saygısızlıktır.o da annelik cünkü anneler hic bir seyi karsılık bekleyerek yada kendilerini düsündükleri icin yapmazlar hersey ogullar ve kızlar icindir...