50 yaşını aşmışlara fonkiyonu bol tasarımı kötü kıyafet satan marka. Kapısından adım attığın anda huzur evi kafetaryasına girmiş gibi hissedeceksin. Korkma, metanetle ilerle. "Pardon ben sizin önünüzdeyim şuradan bir şey bakıp hemen döneceğim" diyen yaşlıya tebessüm edip başını sallasan yeter. Kahvelere odaklan, odaklan, odaklan. Lezzetli kahve için tek yapman gereken bu çünkü.
Bitirim bir kız. Sanki hala lisede öyle bir heyecanı var. güzel yemekler pişiriyor, güzel bir program yapıyor ama çok da bulunan malzemeler kullanmıyor tariflerinde.
serviste her sabah ve akşam dinlemek zorunda kalıyorum; basit espri, kötü müzik ve anlamsız diyaloglarıyla kafa ütülüyor. vasat, sıradan, ortalama vb. sıfatların hepsini rozet niyetine armağan etmeli.
Nişantaşı'nda kliniği bulunan paranoyaktan hallice psikiyatrist. Ara sıra depreyona giriyorum diye bipolar, kulağım çınlıyor diye histeri teşhisi koydu. kısacası cymbalta koliktir kendisi. Uzak durunuz.
Bu filmin entellektüelitesine ya ben ulaşamadım ya da film çok arada kalmış. Absürt desem değil, korku desem değil, Wes Anderson'ın The Royal Tenenbaums unu anımsatıyor. Ama değil, sanki kötü bir taklidi. Polisten sonra insanın beklentileri yükseliyor ama yükselmese daha iyi olurmuş sanki.
çoğumuzun gereksizce heyecanlanacağı ve güzel geçmesi için planlar yapacağı tarih. asosyal olanlar bu sene de evde kalacak, artık "canlı" bile sunulmayan TV programlarını izleyecektirler.
makul fiyata ortalama standartlarda seyahat ettiren, her köşe başında durup yolcu alan, bu sebeple yolcularını yoran firma. ucuz et ve yahni hususunu hatırlatayalım.
itiraf ediyorum artık idealist değilim. Nerede o mezuniyetin ertesi günü ümitlerle uyanan kız nerede ben? ben çok değiştim sözlük hani böyle bir bıkkınlık gelir ya hah işte tam o hal. hatta şöyle anlatayım yorgunluk, miskinlik, yüzyıl uyuyacakmışım da öldüm sanmasınlar diye arada bir uyanıp insanlarla sosyalleşme hali içindeyim. hani şu evrene yolladığın sinyal safsatalarına göre de bu hale ben getirmişim kendimi. palavra!
Nerde ne yapacağını bilmeyen tabiri caizse teenage aydır. Eylül günlerinde sabaha karşı buz gibi olur, öğlen ağustos sıcağına döner, akşam üstü serin rüzgarlar eser. Ne giysem diye insanı kara kara düşündürür ama çok sevilir onun bu hali. Ne tam üşütür ne tam terletir insanı.