jadean
807 (olağanüstü)
sekizinci nesil yazar 26 takipçi 218.80 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    adam iskele babası çıktı rıza baba

    1.
  1. dem baba için söylenebilinecek söz öbeği.
    0 ...
  2. asker polise silah çekti

    1.
  3. internete yeni düşmüş olan video. öğretmenlere saldıran polislere karşılık veren askerler konulu video sanırım bu ülkenin gerçeğini en yalın şekilde ortaya dökmeye yetiyor.

    bu ülkenin iktidarlarına her dönem hizmet etmiş olan polis teşkilatının karşısında durabilenler de varmış hemde bilmem kaç yıl belinde silahla görev yapan biri değil;12 ay askerlik döneminin muhtemelen ortalarında ve acemilik döneminde muhtemelen sadece üç atış yapmış birinden gördüler.

    bazen bıçak kemiğe dayanır, bazen biri o bıçağı çıkartmak ister.

    http://www.youtube.com/watch?v=F4VCXqhx9Mo
    2 ...
  4. roberto carlos un fenerin başına geçmesi

    1.
  5. oynattığı pozitif futbol ve fenerbahçe'nin çıkmazı göz önüne alınırsa gerçekleşebilecek hadise ki kendisi camiayı yakından tanır zaten.
    2 ...
  6. ne yazalım

    1.
  7. bir öykü;

    O boş duvarın bana bakışını hiç unutamam. O kadar çaresiz, boş, soğuk, ne diyeceğini bilmeyen, tıkanmış bir bakışı vardı ki bozulmadan edemedim. insan düşünmeden edemiyor aynı şeyi ben telefonuma yaptığımda acaba oda bana karşı benzer hisler beslemişmidir? Ne de olsa saatlerce baktım durdum. Minimumda tuttuğum ekran ışığını arttırarak yaptım bunu, belki bir ilham gelir belki o satırları doldurabilirim diye olmadı ama. artan ışık sadece çaresizliğimi daha bir gözler önüne serdi. kendi öz telefonuma karşı mahcup oldum da bu duvarın benle ne alıp veremediği var arkadaşım. sanki iyi sıvalanmamış pürüzlü yüzü birazdan dile gelecek. gelsin zaten beklemedeyim yani gelsinde biz de bilelim neymiş derdi. konuşsa dertleşse belki bende açılacağım, atıcam o mesajı rahatlıcam. ah bu duvar benimle bu problemini bir çözebilse ben de kendi dertlerime tekrardan dönebileceğim. o bütün gün atmak için hazırlandığım mesaja geri dönebileceğim. bütün günümü ayırdım bu mesaja ama sonunda gene bu duvar kardeş ile başbaşa kaldım.

    senaristlerin “yazar tıkanması” diye bir hastalığa tutulma durumları varsa benimde kesinlikle bir mesaj tutulmasına maruz kalma durumum var. neden yazamıyorum çok mu kendimi zorluyorum yoksa! gelecek mesajdan mı korkuyorum ya da gelmeyecek mesajdan mı! yani düşün duvar kardeş, kendini bir telefonun “dlink” sesine programladığını düşün. kafamı bu kadar karıştırmasa bende zaten seni rahatsız etmem ama bide şöyle düşün; hani senin evin içinde kalan kısmına biz bütün müntezamlığı gösteriyoruz ya, boyuyoruz sonra resim asıyoruz, tabloluyoruz ama dışarda ya bir sarhoş ya da bir köpek gelip sana işiyor. hah işte oda benim panjurlarımı maviye boyarken, yüreğimin tam ortasına bisiklete binen siyah beyaz bir çocuk fotoğrafı asarken, bir yandan üstüme ılık ılık işiyor. böyle kabalaşmak istemezdim ama durum buyken bu cidden.

    ben bu mesajı o hiç önemsemese de zaten atıcam sorun bunları düşünürken ne atacağımda. yani kafamın içinde sürekli odak noktası ile bildiğin köşe kapmaca oynuyoruz ve ben hep ebeyim. kimsenin ebesine bile küfretmem artık, neden diye sorma bende ilişki kuramadım etmem artık.

    telefonu yine elime alır gibi yapabilirim ama burda seninle olan şuan ki muhabbetimi tam olarak kesmek durumunda kalabilirim, bak artık bana boş boş bile bakmıyorsun. umutsuz gibi bakıyorsun buda bir şeydir yani gerileme kaydediyoruz senle. ben genel olarak hayatın çok gerisinde kaldığım için senle olan ilişkim hala bu durumun biraz daha önünde gibi duruyor. ben kaybedebilirim ve sen beni sarılarak teselli bile edemeyebilirsin ama ne gerek var ki zaten buna, bana temas etmeden geçip giden bir hayat var ve ben ona bir mesajla sarılmaya çalışıyorum onuda yapamıyorum.

    bu kadar yitik ve bitik birinin hala mesaj atmak için bu kadar şartlanmış olmasını yadırgayabilirisn, bu durumun geçici olabilmesi, o meajın atılıp burda sohpetimize kaldığımız yerden devam edebilmemiz için belki de bana biraz yardım bile edersin. yani ben bu işlerde biraz kötüyüm ama illaki iki aşık gelip isimlerini sana yazarken farkında olmadan sana aşklarını fısıldamışlardır. sen nelere şahit olmuşsundur, hangi aşkları köşende bucağında saklamışsındır allah bilir. o yüzden bana yardım bile edebilirsin.

    durumu en nihayetinde şöyle özetliyebilirim mesajı atacağım kişinin doğum günü bugün, yani süremiz kısıtlı. başta şöyle bişeyler yazdım ; “her insanın ölümü kendi küçük kıyameti ise, senin nefes aldığın ilk gün benim evrenimin oluşmaya başladığı gündür. o gün yıldızlar yörüngelerini buldu, mevsimler şekillendi…” gerisini getiremedim. sence bu ona yeterli mi? yani iyi yazmak konusunda iyi değilim biliyorum ama iki boyutlu olan bir araya geldiğinde anlamlı olan halk arasında ‘yazı’ olarak tabir edilen insan icadı şu şeyden başka birşey yok gibi elimde. hediye bile alamam zaten ne alabilirim ki? insanlara değer biçemem, hele ki ona!

    ona hep fotoğraflarında ki kadar mutlu olup olmadığını sormak isterdim biliyor musun! o kadar mutlu ise ben mesaj felan da atmazdım ona, o fotolardakinden daha fazla mutlu edebilecek biri yok çünkü. o kişi bende olamam diye düşünüyorum.

    bak gene sustun ve hiç yardımcı olmuyorsun. tamam olmak zorunda değiliz ama burda tatlı tatlı konuşuyorduk ve ben ilk defa evin bir bölümüne içimi açıyorum. şu mesaj işini halledelim zaten senle bir kaç gün sürecek olan geri mesaj bekleme seansımız var. kusura bakma aynı yerde yaşıyorsak e o kadar da birbirimizi taşıyalım. hem sana bir daha çivi mivi de çaktırmam.

    bir insan düşün ki kendini bütün herşeyden daha değersiz hissetmene sebep oluyor. onun bu ilgisizliği ya da seni göremeyişi seni hayatın içinde akıp giden herşeyin ortasında sabit olarak bırakıyor. ben bir dere olsaydım herkes bende iki kere yıkanabilirdi muhtemelen. bu kadar önemli olmama da gerek yok zaten onun hayatında bir noktada kendimi sabitleyebileyim ölümsüzlüğün formülünü bulmuş olurum. bilim adamları boşu boşuna çalışıyorlar bence kendine yabancı binlerce insanla binlerce yıllık ölümsüzlüğü geçirsen ne olur ki? hç bir anını dondurmak istemeyeceksin.

    konuyu dağıtmayalım beni konuşmaya zorluyorsun hadi ne yazalım?
    0 ...
  8. düğünlerde içki içen alevi anne

    1.
  9. sözlük yazarlarından birinin yaptığı tanım.

    bu yazıyı yazmamak için çok direndim ama özelden attığım mesaja cevap gelmeyince artık dayanamadım. küfür içerikli olmayan mesaj şu entrt hakkında idi;

    (bkz: #24738780)

    sevgili arkadaşımız sevgili terkedilme sebebi ile hidayete ermiş. başarılarının devamını dilerim ancak orda bilip bilmeden belki de terkedilmenin acısı ile eski sevgilisinin annesine sallamış, ayıp etmiş. hiç düşünmemiş bir alevi anne baba neden çocuklarının sünni biri ile neden evlenmesini istemez? bu insanlar bu toplum içinde neler görmüştür neler yaşamak zorunda kalmıştır, nasıl itelenip ötekileştirilmiştir.

    şimdi size bir örnek vereyim : diyelim ki ben şerefsiz köpeğin, art niyetli orospu çocuğunun sünniler için "onların namaz diye birşeyleri var, evde kadınlar kalçalarını belli olacak şekilde babalarına, abilerine eve gelen misafirlerine gösteriyorlar, birbirlerini kalçalarına bakarak beğeniyorlar" desem ne olur? ne olacağını söyliyim bu cümleyi kuran bu şerefsiz bedenimi ortadan saniyede kaldırırsınız ! bu yapılan götlük ötesidir ve kabul ederim ama bunu yapan hiç bir sünni yıllarca "mum söndü" palavraları ile alevileri nasıl hakaret ve aşağılama yaptıklarının farkında bile değildirler. kurduğum cümlenin bir değişiğini aleviler için kullanmkatan çekinmezler. toplumun yobaz kesimi demeyin ben bunları üniversitede bile gördüm, o çocuğun alkolik diye yaftalanan annesi muhtemelen köyden kente taşındığında komşularından alevi olduğunu saklamak zorunda kalmıştır çünkü bu ülkenin belli yerleşkelerinde 15-20 yıl öncesine kadar "alevilerin su içtiği çeşmeden su içilmez, onların dükkanlarından alışveriş yapılmaz, onların eli tutulmaz onlar hep cünüptür" laflarından tacizlerinden çekinirler. sen seccadeni saklamadan her yerde ezanlarla ibadetine giderken rahat rahat onlar bağlamalarını saklaya saklaya köyden köye gece yarısı seyahat ederek ibadet etmek zorunda kalırlar. ticarette kendilerini saklarlar, memuriyette kendilerini saklarlar (bakmayın son yıllarda ki rahatlamalara bunun öncesini herkes iyi bilir) , işportacilikta bile kendilerini saklarlar. çünkü aksi durumda işsiz, aşsız çoluk çocuklarla ortada kalırlar.

    hala eğitim seviyesi düşük yerlerde gidin bakın abaza abaza ortada dolanan erkeklerle konuşun alevi kızları hakkında düşünceleerini almaya çalışın çoğu "sikilip atılacak, kolay verecek" kız gözü ile bakarlar. bunlar adamı yerler alevi a.... bilmem nasıl olur derler. burda şahit olmadığım hiçbirşeyi yazmıyorum.

    bakmayın son yıllarda toplumda ki farkındalık olaylarına biz yeni nesiller bölge bölge, parça parça bazı şeyleri aştık ama bizim ailelerimizin bir geçmişleri ve yaşadıkları var. tecrübelerinin yansımalarından ve düşüncelerinden dolayı bu insanları ne kadar yargılayabilirsiniz?

    bir anneyi "ben sünniyim diye beni istemedi alkolik düğüncü bozuntusu" diye yaftalamadan önce biraz o annenin yerine koyun kendinizi, toplumsal yaraların farkında olmadan yapılan yüzeysel yorumlar pek aydınlatıcı olmuyor maalesef.
    2 ...
  10. susuzluğa karşı önlemleri hep fakirlerin alması

    1.
  11. bütün yaz boyunca kamu spotlarında yansıtılan durum.

    yani hepimiz tv izledik, otobüse bindik, gazete okuyup internettt takıldık. ben anlamıyorum arkadaş istanbul gibi bu kadar zenginin yaşadığı bir şehirde neden kamu spotları hep fakirin halısını yıkamaması, duşunu 5 dakikada alması, kıçını bile idareli yıkamasına bağlanıyor. ulan çıkın biri de sormuyor bu memlekette bu kadar zengin havuzu var bilmem kaç günde bir galon galon su temizleniyor. sizin jakuzileriniz, bilmem neleriniz var, doldurmayın şunları millet susuz kalmasın neden denmiyor?

    niye lan kemer sıkmada biz hep ön plana çıkıyoruz. biz neden başkaları havuzlarını rahat doldurabilsinler diye kıçımıza daha az su döküyoruz? ben iddea ediyorum ice bucket challenge ünlülerin zenginlerin değilde fakirlerin popüler haline getirdiği bir şey olsaydı ben görürdüm tv haberlerini, bide bu adamlar yazım bilmem kaç gününü güneyde deniz kenarında bilmem nerelerde felan geçiriyorlar. yani istanbulda da sudan uzak dur, topçu sneider'in eşi bi oğlunu serinletp instagram'a foto atabilmek için litrelerce su harcıyor, binlerce fakirde bunu beğeniyor, sonra bindikleri metrobüsün ekranından aman suyu az kullan reklamlarını izliyor.

    salaklık ve ben siklemiyorum, su bitecekse hepimize bitecek. (gerçi bu durumda bu görgüsüzler yine bir yolunu bulur açıkta sen ben kalırız)

    he dersin bu adamlar metrobüse binmez, tv izlemez nasıl olsa zamanlarını daha iyi değerlendirebilmenin yolunu bulabilirler!

    sende internetin gücünü unutuyorsun be kardeşim.
    6 ...
  12. poltio

    1.
  13. yeni bir sosyal mecra. fark edilirse bizim sözlük yazarları tarafından baya bi üye sayısı toplayabilir hatta ve hatta uludağ sözlüğün kapanmasına bile sebep olabilir. çünkü bildiğin anketör sitesi. bu mu bu mu? yada seç aşağıdakilerden birisini diyen bir site. yap kendi sorularını yayınla.

    hem format dışına çıkıyorsun diyen de olmaz.
    0 ...
  14. the expandaples vs oceans

    ?.
  15. ili suçlu figürünün karşılaştırılmasıdır. cehennem melekleri ve oceans'ın 11'i. bi taraf sert adamlardan kurulu, öldürmeyi silah kullanmayı bilen, biraz apaçi ve girdikleri yerde ses getiren tarzda bir grup iken öteki; kurgusunu iyi hazırlanmış, stil sahibi, karizmatik ve işlerini öldürmeden halleden adamlar.

    iki grupta çalışırken eğlenirler, oceans grubu planlarını çok daha hazırlıklı yaptıklarından daha az stres yaşarlar.

    en nihayetinde bir grup katil ötekiler ise hırsızdır.
    1 ...
  16. anayasayı bilmeyen cumhurbaşkanı adayı

    ?.
  17. anayasayı bilmeyen cumhurbaşkanı adayıdır. yöneticilik yaptığı dönemde insanların özgürlüklerine kısıtlama getiren gösteri ve yürüyüş yapma hakkını ellerinden almaya çalışan, polis şiddetine "kahramanca" diyen, demokrasi kavramını sadece kendisine yettiği ve ihtiyacı olduğu kadar kullanan cumhurbaşkanı adayıdır. anayasa'yı tam olarak bilse böyle davranmaz.

    başkalarına istiklal marşı üzerinden sataşıp, parti bünyesinde toplanan bütün belediyelerin imkanlarını kendi seçimi için seferber edendir, trt'yi kendi kurmuş gibi davranandır. vergilerimizi kendi çıkarları için kullanandır ayrıca. ''devlet toplum içindir'' anlayışından, ''devlet kendi partim içindir'' anlayışına geçendir.
    3 ...
  18. hangi şarkı hangi içki ile dinlenmelidir

    1.
  19. her içeceğin mezesi olan şarkıların belirlendiği başlıktır;

    rakı-müzeyyen senar olsunda ne olursa olsun :



    şarap-zaz : http://www.youtube.com/watch?v=Tm88QAI8I5A

    bira-cranberies : http://www.youtube.com/watch?v=6Ejga4kJUts

    tekila-thalia (la bu çok yöresel oldu) : http://www.youtube.com/watch?v=mBkQM9qHCHI

    vodka-pitbull : http://www.youtube.com/watch?v=hHUbLv4ThOo

    ve devlet bahçeli özel seçimi : http://www.youtube.com/watch?v=hHUbLv4ThOo
    1 ...
  20. somayı siyasete alet etme diyen mal

    ?.
  21. anlayamadığım maldır. derki bu bir kazadır neden hükümet istifa çığırtkanlığı yapıyorsunuz ki?

    lan gerizekalı;

    * bu madeni özelleştiricem diye taşeron firmalara veren devlet
    * buraları denetlemesi gereken ve bu işi yapan devlet (hükümet yetkilileri)
    * burdan siyasi rant ! çıkarmak için burayı açtırıp sonra gelip "haydi şimdi bütün bareeetleeer havaya" diye "size iş imkanı (!) verdik şimdi siz bize oy vereceksiniz" diyip siyasi çıkar sağlama derdinde olan hükümet
    * sigortasız işçi çalıştırmaya karışmayan devlet
    * 15 yaşındaki bir çocuğun oraya girmesine göz yuman devlet
    * gelip birde madenci yakınlarını tekmeleyen bu hükümetin müşaviri

    sonra yok siyaset nam nam num

    yok öyle şerefsizlik. daha bakan istifa etmeye tenezzül etmedi be, sanki madene dalmış adam çıkartıyor, o olmasada ordaki insanlar ne yapacaklarını bilirler artisliğe gerek yok.

    bu iş tamamen siyasi, her işi siyaset malzemesi yapanlar bundan yırtamazlar. bunu siyasi görmeyenlerde, görüp susanlarda onlar kadar suçludur.
    4 ...
  22. erkekler hakkında garip gerçekler

    1.
  23. iki tane sorudan oluşan minin tesitn yer aldığı video ki ilk gerçek aslında kimseye çokta garip gelmeyen gerçektir.

    ikinci garip olan gerçek için ise "yok artık le bron james harbi mi la" gerçeğidir.

    http://www.dailymotion.co...nda-garip-gercekler-1_fun
    1 ...
  24. çocuk bayramını kutlaması gereken ülke

    1.
  25. çocuklarını seven onlara değer veren ülkedir. onları geleceklerinin teminatı olarak görendir.

    çocuklarını zorla evlendirmeyen, onları istismar etmeyen, tecavüz etmeyen, devlet eliyle öldürmeyen ülkedir.

    not : bir toplumda çocuklar gülüyorsa o toplumda birşeyler doğru gitmeye başlamıştır.
    0 ...
  26. chp tarzı kişileri sömürmek

    16777211.
  27. her kurum gibi chp'nin de yapı taşlarının değişmesi ile meydana gelen hadise.

    chp'nin kurucuları öldü, tek parti iktidarına oy verenler öldü, kırbırs çıkartmasını yapanlar öldü.

    hatta ve hatta tayyip erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasına destek verenler bile partiden elini çekmeye başladılar (bir çoğu gitti bile) yerine gelenler her seferinde daha çok değiştirerek ve eski tabuları yıkarak geliyorlar.

    bunu anlayamayanlar hala chp'nin 1930'lar türkiye'si ile yönetildiğini düşünyorlar.

    nasıl ki akp 2002 seçimleri öncesi milli görüş gömleğini çıkardığını herkese inandırmaya çalıştıysa, benze bir şeyi şimdi chp (darbeci değiliz) mantığı ile yapıyorlar ki ona da örnek verelim;

    28 şubat sürecinden sonra parlemento'da olan chp bildiğin parlemento dışında kalmıştır ilk defa, ulan bu nasıl askercilik oynama bu askerlerin algı yönetimi değil miydi erbakan hükümetini alaşağı eden.

    1980 darbesi öncesi başbakan demirel sonrası özal; eee demek bu adamlar burdan da nemalanamadılar. asker istemez miydi kendi darbesini yalayanları başa getirmeyi neden bu kadar öteledi bunları?

    ha deniz gezmiş ; o dönem amerika'da olan sayın özal'ın mektubu çıkmadı mı ortaya "asılsın" diye, demirel önde bayrak sallayanı değil miydi deniz'lerin idamını savunan. kaldı ki şuan soyadı gezmiş olan bir bayan chp kanadında görev almaktadır. ki bu aile 80 darbesinde de 90ların karanlık zamanlarında da sürekli devlet ve sivil tacize uğrayan, saçma sapan gözaltılara maruz kalan bir aile, onun acısını ve davasını en iyi bilenler bu kadar mı dengesiz ki deniz'i asanlarla yanı davada koştursunlar.

    dersimli genel başkandan bahsetmiyorum bile.

    değişimi sizde anlayacaksınız!
    0 ...
  28. sandık karinesi

    1.
  29. haklılığınızın ve suç işleyip işlemediğinizin sandıkta halk oyu ile belirlenmesi durumudur.

    sandıkta ankara-istanbul büyükşehirlerini kaybetmedikçe kimse suçlu sayılamaz.

    buda bizim icadımızdır.
    0 ...
  30. türkiyedeki rejim sıkıntısı

    1.
  31. bu ülkenin kurulduğundan beri olan sıkıntıdır. şuanki siyasi krizinde temelini oluşturan durumdur, şimdiye kadar ki yapılan bütün darbelerin oluşum sebebidir (80 darbesinin sonuçları bile incelendiğinde rejim korumalı sebepler çıkar).

    din sömürüsüne açık dindar bir toplumun, teokratik yönetim biçiminden laik devlet düzenine geçemeyişinin sıkıntısını 90 yıldır yaşıyor bu millet. yapılası yada yapılması gerekenin böyle olması gerektiğini şahsım düşünsede yönetici kesimden direk gelen bu güdülemeye toplumun (muhalefetinde bu kanıda olduğunu biliyoruz) istenilen reaksiyonu verememesi düze çıkılamama sebebi olarak önümüze çıkmaktadır.

    he kaldı ki bu güdülemeye ayak uydurup işlerin böyle yürümesini isteyen doğrunun bu olduğuna inanan da büyük bir kesim de vardır (ki bunlardan birisi de bu yazıyı yazmaktadır)

    sıkıntı ise toprakla uğraşan, eğitim seviyesi düşük, evliya inancı olan (anadoluyu gezerseniz her bir köye bir evliya olmadı bir çağut ağacı düştüğünü görürsünüz) tarikatçılığı sindirmiş, din adamlarından korkan insanlardan gerekli alt yapıyı veremeden bu dönüşümü istemekte.

    ortada muhakemeye açık bir konu varken bunun muhakemesini bundan ekmek yiyen din tacirlerine bırakan, daha doğrusu muhakeme edecek yeteneği olmayıp en inandığının düşüncelerini ezberden okuyan bir halk ister istemez bu rejim sıkıntısının devam etmesine sebep olmaktadır.

    yapamadık, halkımızı eğitemedik, okuma yazmayı sökeni adam yaptık bu ülkede ona sebep hepimiz bu kaosun sahibiyiz aslında.

    son yerel seçimlerde yürütülen seçim politikası bunun en açık örneğidir zaten.

    cuma hutbelerinde yapılan siyasetten tutunda, kadınların kur-an günlerine kadar uzayan bir propoganda kolu vardı.

    özgür inanç ve düşünce değil ılımlı islam yönetimi ağır bastı buna sebep ki olması gereken budur bu ülkede ki bir çok insana göre.
    1 ...
  32. gelişmemiş ülkelerde demokrasinin gereksizliği

    1.
  33. eğitimsiz insanların yönetime katılması demokrasice bir haktır. bu hak başka çıkar gurupları ile oluşturulan algı yaratma operasyonları ile bu hak ele geçirile bilir. hatta ve hatta karşı taraf bunun için ısrarcı bile olabilir. yeter ki bu eğitimsiz olan insanlara değer veriyormuş gibi yapıp onları yolu çıkarlarınızın üzerinden geçen inanç, iman ve büyük amaçları olan hedeflere yönlendirmek olsun.

    toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan bu gruplar başkalarının özgürlük haklarını da ellerinden alabilmektedirler.

    sonuçta çoğunluğun dediği olur ve bu çoğunluk istenildiği şekilde yönetilebileceğinden demokrasi gelişmemiş ülkelerde yaratılacak kısır döngünün ortada duran çarkı bile olabilir.
    1 ...
  34. algı yaratma

    1.
  35. son dönemde en çok kullanılan tabir. herkes kendi algısını yaratıp toplumsal kitleleri bu algı etrafında toparlama derdine düşmüş, almış başını gitmiş bir durum;

    şimdi en son toplumda yaratılan algılara bakılırsa;

    * (bkz: yolsuzluk operasyonu), hırsızlık

    karşısında;

    * (bkz: operasyon), (bkz: gladyo), (bkz: lobi)

    iki sene önce;

    * (bkz: şike operasyonu)

    ondan önce;

    * (bkz: ergenekon, balyoz) vb.

    çok uzağa gitme geçen yaz;

    * (bkz: gezi eylemlerinden akp'nin karlı çıkması) (buna yuh dedim)

    biraz uzaklaşalım 28 şubat dönemi gibi;

    * (bkz: aczmendiler, müslüm gündüz)

    daha uzaklaşalım mı?

    * (bkz: menderesin idamı)

    daha da uzaklaşalım;

    * (bkz: 6 7 eylül olayları)

    memleketimde bir laf varya "bi taraf olan bertaraf olur" hay sokayım böyle lafa, medyanın bütün saldırıcılığı kullanılarak abartılan bu durumlar her 10 hatta 5 yılda bir artık ülke gündeminin tamamen değişmesine, kişilerin değişmesine sebep olan bir durumdan öte birşey değil.

    peki bu durum neden böyle? neden sürekli ortalık karışık? hep kurtarıcılar ve intikamcılar tarafından yönetilmeye mahkum oluyoruz?

    kimse kusura bakmasın ama aptal bir milletiz, aptalları yönetmekte kolaydır. kolay kutuplaşıp, kolay kitleleşirler, birey olmaktan çok toplum olmaya odaklıdırlar, kendilerini bi yere ait hissetme hali onların büyük sürüler oluşturmalarından başka birşeye yol açmaz.

    atatürk'ün söylediği en yanlış laftır;

    (bkz: türk milleti zekidir)

    neredeyse yüz yıldır bu lafın arkasına sığınıyoruz, altını doldurmadan.

    şimdi bize kim ne dese ona inanıyoruz. bütün kanallar, onlarca olay ve kaostan sonra "geziden akp karlı çıktı" diye bir haberi günlerce tv ve gazetelerden yayınlayınca millet "evet ya öyle" demeye başlıyor

    hani bir lafı kırk kere söylersen, o gerçek olur gibi birşey bu.

    şimdi iki kutup; bakarsanız iki tarafta önüne konanı sorgusuz hazmedip saldırıya geçiyor.

    yaratılan algılarla millet yönetiliyor. bitmez kaos'tan başka birşey yok aslında. toparlanmak için keskin dönüşlerden çok sukunetli bir eğitim sürecine girmekten başka birşey yok.

    tanım: kitleleri yönetmek için basın destekli söylemler.

    ulan ne yazacaktım nerelere geldim. ucu kaçtı ama zaten bu kadar uzun yazıyı okurmusunuz ki zaten!
    2 ...
  36. ses kayıtlarına dair komplo teorisi

    1.
  37. tanım : 25.02.2014 tarihinde yayınlanan ses kayıtlarına dair olan yazarların yapmış oldukları komplo teorileridir.

    malum ata sporumuz olan komplo üretme işinde sanki bu sefer biraz geride kaldık gibi geldi bana ki iki ihtimal üzerinde duruyoruz;

    1) kaset gerçek
    2) kaset sahte

    ve bunlar üzerinden pek fazla bir iş yürümüyor amma velakin şöyle bir ihtimali düşünürsek eğer;

    kayıtlar sahte ama bunları ortaya çıkartan iktidar partisi. yani kendi elleri ile kendilerini kuyu dibine gönderiyorlar.

    gündemde yarattığı etkiye bakar mısınız? insanlar sokaklarda, twitter'da, facebook'ta, sözlüklerde nefes aldırmıyorlar. adeta programlanmış gibi direk saldırıya geçtiler ki adeta seçimlerden önce beklenen kıvılcımdı bu olay.

    iktidar partisi ne yapıyor? sadece ve sadece biz masumuz bize şantaş ve montaj yapıyorlar diyorlar ve bu bir darbe girişimi! dikkat edin ses kayıtlarının savunmalarına, saatlere. kızı gitmişmi eve! sonra o günün kayıtlarında kızı hep yanında olduğu görüyor. oğlu ile konuştuğu saatlerde hep kameraların karşısında olduğu saatler seçiliyor.

    bir haftaya bu iddialar bu şekilde ispatlanırsa eğer;

    * iktidar partisi kendisine karşı yapılan "darbe" girişimlerine karşı bir başarı kazanmış olacak

    *kazanılan başarı ile kendi seçmenleri gözünde yükselecekler hatta ve hatta gezi olaylarını bile telafi edebilecekler

    *seçimlerden istedikleri gibi çıkabilecekler

    * ve en önemlisi muhalefetin sesini istedikleri gibi kısabilecekler. ki en önemli madde bu!

    * ana muhalefet lideri bu olaya balıklama atladığı için suçlu ilan edilecek. partisi tarafından istenmeyen adam olacak, yerine yerel seçimlerde biraz başarılı olmuş, daha güçlü olabileceği düşünülen eski parti muhalifi gelecek.

    krizlerden çıkmayı başaranların büyümesi önlenemez ki bu iktidar bir kriz iktridarı, en büyük gücünü ise parti kapatma davasını atlattıktan sonra açtıkları soruşturmalarla kazandılar. o kriz döneminden sonra bu ülkede askeri vesayet bitii.

    burda yazdıklarım tamamen arkamdan uydurduğum şeyler eyvallah referans alabileceğim hiçbir yer yok ama;

    atatürk kendi siyasi döneminde bütün muhaliflerden kurtulmasına ve tek adam gücüne erişmesine sebep olan üç hadise var,

    *atatürk suikasti
    *menemen olayı
    *şeyh sait isyanı

    cumhuriyeta karşı yapılan bu eylemler sonucunda ismet paşa takrir-i sükun yasasını çıkarmıştır, bütün olayların neticesinde hep kazanan bir iktidar olmuştur ki ellilere kadar devrilmiyecek bir düzen kurulmuştur.

    tarih tekerrür mü ediyor yoksa!

    sevgiler saygılar.
    1 ...
  38. fenerbahçe taraftarının seçim marşı

    1.
  39. gülümsetmiştir. çarşı ile birlikte çok farklı bir kulvarda olduklarını göstermişlerdir.

    dertlerini tribüne otak eden gruptur.

    1 ...
  40. adnan menderesi asmışlar biliyor musun

    1.
  41. sanırım üniversite üçüncü sınıfta duyduğum cümle idi.

    türkiye siyasi dersine girmek yerine kantinde çay höpürdetip derse girmeyen öteki gevşek arkadaşlarımla sohpet ediyorduk ki ders bitmiş, öğrenciler de yavaş yavaş kantine gelmeye başlamıştı ki bir kız arkadaş geldi yanıma oturdu. naptınız nettiniz derste derken kız birden

    "ya jadean, adnan menderes'i asmışlar biliyor musun? ben bilmiyordum ya, acaba ne yaptı ki?" akebinde "kesin kötü birşeyler yapmıştır asıldığına göre"

    dedi ben bi kıza baktım, bi elimde ki sallama çaya baktım (hani kaynardıda) sonra bi daha kıza baktım. sonra siktir edip içimden ;

    "ulan bu kız seneye mezun lan" dedim ve bi daha o derse girmedim, devamsızlıktan kalmadım da seneye bu dersten hem o kız hemde ben geçtim sözlük.

    acı olanı ise o kız 4 yılda bitirdi, ben okulun a.... koydum.

    ben utandım lan, he menderes'ide sevmem pek öyle ama bu insan yetiştirilmiş sıfatı taşıyor toplum içerisinde.
    1 ...
  42. flappy osama

    1.
  43. bugün flappy bird'ü indiremezken indiremediğim başka bir oyun. sanırım mantık aynı kurallar hatta ekranı kullanma biçimi bile aynı (o nasıl oluyorsa). bu oyunun tek farkı koca kafalı küçük kanatlı bir kuş yerine kıçına roket takılmış bin ladin ile yarışıyorsunuz.
    0 ...
  44. yeni neslin grup vitamini anlayamaması

    ?.
  45. bizim gibi artık yavaştan orta yaşa gelmiş insanlar için (90'larda çocuk olanlar) efsane olan grubun şimdiki neslin tam anlamaması durumudur.

    bakmayın bir grup çocuğun seviyormuş gibi yaptığına çoğu bize öykündüğü içinde umursuyormuş gibi yapıyorlar.

    şimdinin gençleri one direction'ı seksi bulup bella'nın aşkına hayran olan, shameless'i ilginç buluyorlar. bizden çok daha kışkırtıcı şeyleri seviyorlar ve bunlar bildiğin 13-14 yaş grubu belki 15 yaşlarındalar.

    velhasıl kelam biz daha çocuktuk ve uzun bir süre çocuk olarak kaldık. yasaklar daha azdı bakıyorum grup vitamin bile birçok klibinde sigara tüttürüp dokundurmaları daha rahat yapıyorlar, sokakta büyüdük ama daha korunaklıymışız be.

    neyse bu bi eleştiri değil yada laf çarpıtma ama grup vitamin şimdi piyasaya çıkmış olsa bizim yeni yetmeler günümüz müzik ve popüler kültür piyasasına bakınca grup vitamini dinlemezlermiş gibi geliyor.

    not : sokakta mirkelam koşuşu çok yapmıştım ya.
    0 ...
  46. halı saha maçına çıkmadan yapılacaklar

    1.
  47. şarkı dinlenebilir.
    bu şarkıyı dinlerseniz o sahadan ya sakat çıkarsınız yada yıldız;

    http://www.youtube.com/watch?v=NoZ9EGItylw
    0 ...
  48. micheal corleone vs tony soprano

    1.
  49. iki efsanevi italyan babasının karşılaştırılmasıdır;

    * tony daha gerçekçi, micheal daha efsanevidir.
    * micheal daha zengindir, tony atık işindedir.
    * micheal tony'den daha sadıktır.
    * micheal babasının hanedanlığına oturmuştur, tony tırnakları ile yükselmiştir.
    * ikiside ailesini çok sever ve sürekli kandırırlar.
    * hangisinin daha acımasız olduğuna karar veremedim.
    * ikiside don'dur en nihayetinde.
    3 ...
  50. sanal yas

    1.
  51. en son örneğini malesef (bkz: nejat işler)de görmekteyiz. acımız büyük tweetleriyle, söyleyip söylemediği belli olmayan resimli yazıları ile acılarını internet alemine yansıtmaya çalışan samimiyetsizler gurubu eylemidir. eylence mekanlarında sigara molasında telinden "ah nejat şimdi bir kişi eksiğiz" tweet'i atınca çok paylaşımcı olan gerizekalı sürülerinin giderek azalmasını istiyorum yukardakinden.

    he bu kadar sorunlu bir ülkede tek sıkıntım bu olsun tabiki ona diyecek bir şeyim yokta bu sanal yasçılar toplumsal olaylarda da rahat durmuyorlar ki. bilgi kirliliğinin olduğu ortamda foseptik çukuru vazifesi görüyorlar.

    görüntü rahatsız ediyor görüntü. anlayın şunu.
    nejat işler'i bende severim ama o bu kadar piyasaya düşmek istemezdi diye düşünüyorum.
    1 ...
  52. fatih terim in topuklu ayakkabıları

    16777211.
  53. alman kızı haşat eden türk mücahitler

    1.
  54. https://www.facebook.com/...81&type=2&theater

    az önce gördüğüm video. yani olay nedir ne değildir almancam olmadığı için bilemiyorum ama bir kişi kalabalıktan yararlanarak ezmek, ona defalarca saldırmak kusura bakmayın ama düpedüz şerefsizliktir. yaşı kaç olursa olsun.

    alman kıza bildiğin acıdım. almanlar zamanında ordaki göçmenlere hiç iyi davranmamış, belki hala davranmıyordur ama bu bizim de fırsattan istifade edip hemen saldırmamız anlamına gelmemelidir. kavganın sebebi bile belli değil ama bir an bu olayın bizim ülkemizde olduğunu düşündüm. bir roman'a gürcü'ye bulgara yada hangi uyruğa olursa olsun, ne yaparlardı acaba o göçmeni diye.

    bizim orda göte göt denir ve bu bildiğin on götlük bir harekettir dostum.

    edit : gerçi başlıkta türk kullandığım için özür dilerim. bunun ırkla bir alakası yok. yapılan davranışla alakalı birşey.
    12 ...
  55. ferdağ

    1.
  56. ne anlama geldiğini bulamadığım bayan ismi. hayır madem bir anlamı yok niye insanlar çocuklarına bu ismi takıyorlar ?
    0 ...
  57. siyasi partilerin etkisizliği

    1.
  58. tam olarak başlık ; siyasi hayata yön vermekle görevli olan siyasi partilerin yerini sosyal medyanın alması.

    son dönemde facebook ve twiter manyaklığının siyasi yaşamımıza yön verme eğilimi ile gerçekleşen hadisedir. bakıyorum da düzenli olarak hergün facebook'ta düzenli olarak vakit geçirebilen her birey ülke ekonomisi boşa giden giderler ve yetersiz muhalefet hakkında bişiler söyleyebiliyor. yani facebook size bunu sunabiliyor. yarım saat yada bir saat süren siyasi parti liderlerinin sıkıcı beyanatlarını dinleme yada köşe yazarlarının sıkıştırılmış puntolarla doldurdukları köşe yazılarını takip etmekten daha kolay bir resimin altına iliştirilmş açıklama ve sloganla siyaset bilgisini artırma olanağı sunabiliyor. birbiri ardına hiç değişmeyen benzer fotoğraflar üzerine her grup istediği gibi değişiklikler yapıp kendi güruhunu istediği sekilde siyasi dimasını şekillendirebiliyor.

    insanlar kolay olanı tüketmeyi daha çok severler ki yalan yanlış bilgilerin yada tamamen düşmanlık tohumları eken nefret dolu söylemlerin gaza getirici etkisi sanırım son dönemde yaşanan gezi ve benzeri olaylardaki ayrışımla daha da çok göze batabildi. ki bence iş artık çığırından çıkma noktasına gelebilir. medyanın gücünün yakın tarihteki toplumsal etkisi bir çok olayda rahatlıkla göze çarparken herkesin cebinde olan sosyal medyanın dezanformasyona uğramış siyasi yapısı nasıl bir etki yapar insanlar üzerinde varın siz düşünün. akpartili gibi görünen bir çok genç bile iki grup amansız bir şekilde karşı karşıya geldiğinde başbakanlarının geri çekilin çağrısını görmezden gelirler gibi geliyor bana (sadece broşür ve yerel gazetelerin gaza getirdiği ve kontolden çıkan 6-7 eylül olaylarını çıkartanların neler yapabildiği ortada).

    zaten bu iki gurubun kendi sosyal çevrelerinde kendilerini savunma şekillerinden bile onların düşünclerine sadece ve sadece sosyal medyanın şekil verdiğine tanık olabilirsiniz. resimlerin üzerine yada altına yazılmış yazıların savunması dışına çıkmadan aldıkları bilginin doğruluğunu sorgulamadan sadece ateşlice karşısındaki saldıran bir güruhla karşı karşıya kaldığınıza kendi kendinize tanık olabilirsiniz. bu adamlar şuan farkında bile olmadan istedikleri şekilde yönlendirilebilinecek kıvama geldiklerinin farkında bile değiller işin acısı. 80 darbesinde sağ ve sol grupların darbe olsun diye kasıtlı olarak karşı karşıya getirilmiş iki grup olduğunu düşünen ben yine bu karşı karşı karşıya getirilmelerin kasıtlı olduğunu düşünüyorum. toplum bölünüyor ve herkes o kadar hırslı ki herkes bunu farketse de kimse umursamıyor.

    velhasılkelam lafı fazla uzattım. bu ayrışımcılık ve çift tarafçılığa siyasi parti liderlerinin hareketleri neden olsa da insan bünyesinin son hücresine kadar nüfuz etmesine sebeb olan olgunun sosyal medya olduğunu düşünmekteyim.
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük