hayat hakkında yaptığım basit bir tanımdır. ayrıca nasıl usandıysam aylar belki de yıllar sonra entry girmeme sebep olan konudur.
evet hayat hakkındaki düşüncem az buçuk böyle. öyle ki biz bu dünyada olmasak aslında var olmayacak birçok işle uğraşıyor ve gene birçok insanın kahrını çekiyoruz.
halbuki hayat kısa. bir işçi alnı simsiyah yağ içinde kalıp evine akşam ne götüreceği kaygısıyla yaşamak zorunda mı ya da sokakta yaşayan ve gerçekten muhtaç bir insan tüm gururunu bir kenara atarak ellerini başka bir beşere açmak zorunda mı?
insanlar sadece mutlu olamazlar mı? nedir bu mücadele?
kafamda deli sorular.
Ülkemizin başına gelmiş güzel bir olaydır. Ne o öyle yapay bir ortamda samimi bir hava oluşturmaya çalışmalar, şelaleden düşen kolalar. Çok şükür rahatladık.
Filmlerin standartlaşmasına neden olan durumdur. Şimdi birileri diyebilir: "Ne olacaktı kötüler mi kazanacaktı?" Zaten sanal olan bir dünyada sonun bilinmesi zaman zaman pekte hoş olmuyor.
Amerikan filmlerinde sıklıkla karşılaştığımız durumdur. Yalnız karizmasına hayranım bu sözün. Bir felaket olacaktır Amerika'da. Doğa olayı, terörist saldırısı filan. Yetkili durumun farkına varır ve hemen yanındakilere der: "Bana hemen Beyaz Sarayı bağlayın."
Yeni nesil üniversitelilerde sıklıkla rastladığımız durumdur. Yadırgamamakla birlikte biraz ilginç bulmaktayım. Böyle üniversitenin her türlü alakalı alakasız sayfasını beğenmeler filan.Değişik bir durum.
Kendini tekrarlamasına neden olan durumdur. Aynı filmleri tekrar yayınlamalar, doktorları saatlerce göstermeler, acun ve bir iki yapıma bel bağlama bunun göstergesidir.
Adı "O ses türkiye" olan yarışmadır. Acun her zaman yaptığı gibi yurt dışından alıp ülkemizde pazarlıyor bir yarışmayı daha. Bu konuda oldukça iyi zaten.
içler acısı durumdur. Kutsal saydığımız Kabe'nin etrafını lüks otellerle ve bunun gibi yapılarla doldurdular. Halbuki osmanlı zamanında böyle miydi? Kabe yakınından geçen trenler ses çıkarmasın diye raylar bezle kaplanırdı. insan üzülmeden edemiyor.