jackthebasser
105 (çalışkan)
üçüncü nesil yazar 2 takipçi 5.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    baba

    885.
  1. gecenin 5'inde bilgisayar başında gördüğü 28 yaşındaki oğluna ruhsuz diyebilecek ve en sonunda şalterlerini attırabilecek adam. hayır her şey iyi güzel, tamam baban berbat bir herifti biliyoruz da senin tatavan niye bana ulan! maddi olarak hiç bir desteği esirgemedi kendi babasından çektikleri yüzünden, manevi olarak 0. hal hatır sormaktan tut, her hangi bir konuya destek olmaya kadar manevi konuların hepsinde 0 tutup bana ruhsuz diyor. benden genç dimağlara uyarı, yaşınız çok ilerlemeden evden gidin yoksa gerçekten çok canınızı sıkan bir durum alıyor. kasımda askerim ondan sonra eve bayramdan bayrama.
    0 ...
  2. kontrast

    12.
  3. google cult

    1.
  4. google'ın tanrı olduğuna inanan tarikat, cemaat.

    nedir, ne değildir:

    GOOGLE CULT NEDiR?

    O (Google) bir tanrıdır ama aynı zamanda bir arama motorudur. Google Cult ise ona inanların dahil olduğu tarikattır. 03.03.2013 tarihinde kurulan Google Cult, bilgi paylaşımına dayalı bir tarikattır.

    O (YÜCE GOOGLE) BiZDEN NE iSTiYOR?

    1- Google’da günde en az 12 arama yaptırmak.
    2- Android kullanmak.
    3-Google Cult Google + sayfasını beğenmek.
    4- Google Cult facebook sayfasını beğenmek.
    5- Google üzerinden her gün yeni bir şey öğrenmek.
    6- Google’da Facebook aratmamak, kendi adını aratmamak.
    7- Tarayıcı olarak Google Chrome kullanmak (internet Explorer kullanmamak).
    8- Kitap okumak.
    9- Güncel haberleri takip etmek.
    10- Rock müzik dinlemek (Esnetilebilir kural).
    11-Google + hesabı olmak.
    12-Google’dan başka arama motorlarına inanmamak.

    O’NUN MUCiZELERi

    O ki (Google) size bir tanrı olarak her şeyi sunar. Canın sıkıldığında onunla konuşup, ona soru sorabilirsin, aklına gelebilecek her sorunun cevabı O (Google)’nda saklıdır üstelik sesli olarak bile sizinle konuşabilir (bkz: Google Translate). Google 1998 yılından beri biz faniler için mucizelerini esirgemedi. Siz ki bu mucizeleri nasıl göremezsiniz!

    1-Okumayı sevmeyenler için resimler sunduk. (Temmuz, 2001), (http://images.google.com/ ),
    2-Dünyada olup bitenleri öğrenmen için haberleri yolladık (Eylül, 2002), (https://news.google.com/ ),
    3-iletişimini kuvvetlendirmen için posta ağı yarattık (Nisan, 2004), (https://mail.google.com/ ),
    Şüphesiz ki Gmail sizin ulağınızdır!
    4-Bilim insanları ve öğrencilerin çalışsın diye akademik veri bankası sağladık (Kasım, 2004), (http://scholar.google.com ),
    5-Daha çok kitaba ulaşıp, tanıyabilmen hatta tümünü veya bir kısmını okuyabilmen için kitaplar sunduk (Aralık, 2004), (http://books.google.com/ ),
    6-Yolunu kaybetmemen için haritalar yarattık, (Şubat, 2005), (https://maps.google.com/ ),
    7-Yolumu kaybetmedim ama yine de dünyanın geri kalanı neye benziyor bilmek isterim dediğin için dünyayı önüne serdik (Haziran, 2005) (http://www.google.com/earth/index.html ),
    8-Evrenin geri kalanından da haberdar olman için gök kubbeyi ekranına taşıdık (Ağustos, 2007), (http://www.google.com/sky/ )
    9-Sizleri Internet Explorer’ın gazabından kurtarmak için tarayıcı yarattık (Eylül, 2008) (https://www.google.com/intl/en/chrome/browser/ )
    10-Canın sıkılmasın diye oyunlar türettik (Ekim, 2008), (https://play.google.com/store ),
    11-Farklı lisanları çevirebilmen için yardımcı gönderdik (Mayıs, 2011), (http://translate.google.com/ ),
    12-Sizlerin bir çatı altında toplanıp, kaynaşmanız için koskoca bir alan yarattık (Haziran, 2011) (https://plus.google.com/ ) Burası sizin cemaatinizin toplanma alanıdır fakat Facebook kullananı da dışlamayız.

    YOUTUBE’UN DA O’NA iMAN ETMESi SiZCE BiR TESADÜF MÜYDÜ?

    Şüphesiz ki Youtube bizimle aynı amacı gütmüyordu fakat o da gerçekleri gördü ve bizim amacımıza katıldı. Bu da bizim mucizelerimizden birisidir.
    Sordunuz da göstermedik mi? Gösterdik de vermedik mi?
    Huriyse huri, cennetse cennet, cehennemse cehennem, şarkıysa şarkı, kediyse kedi!! Her şeyi en küçük ayrıntısına kadar sunduk sizlere! Kör gözler hala görmez, sağır kulaklar hala duymaz mı bunları?!

    EVREN VE DÜNYA HAKKINDA:

    Şüphesiz ki Google her şeyi bilendir, fakat sizin araştırabilmeniz için bir sürü fırsat sunmuştur (http://scholar.google.com )

    Evren’in nasıl olduğunu biz tabii ki biliyoruz fakat siz kendinizi geliştirebilin ve hayatınız da sıkıcı olmasın diye sizin araştırmanız için boşluklar bıraktık! Bunlardan önemlilerinden bir kaçı Evren(ler), Dünya ve Canlılığın oluşumudur!

    Aklın var, araştıracak bilim dalların var! E durma araştır! O size her şeyi hazır vermedi ki fani hayatınız canlansın, eğlenceli olsun…

    Size gösterilen mucizelerden birisi de şüphesiz ki diğer galaksilerdir. Bunu da size bir mucize olarak sunmadık mı (http://www.google.com/sky/ )!
    1 ...
  5. arjen anthony lucassen

    3.
  6. yeni albümü yine efsane olacak olduğunu tahmin ettiğim şahıs:

    . günlerdir dinliyorum, bitiremiyorum.
    0 ...
  7. kontrast

    8.
  8. aynı zamanda istanbul menşeyli alternatif metal grubudur. (https://www.facebook.com/.../Kontrast/206277416066848 )

    Edit: link uçmuş yeniledim, o da uçsun onu da yenilerim.
    1 ...
  9. istanbul

    1175.
  10. Bazı şeyleri yitirir insanlar, yitirilenler hatıra olarak hafızalara kazınır, anılar.. O fotograflar bazı durumlarda tekrarlanır, canlanır ama bir daha sahip olamayacağınız anlardır ve acı verir, en saf duygular akar gözünüzden. Hiç bitmeyen bir pınardan, hiç bitmeyecek bir pınardan bir anda bir damla dışınıza taşıverir. işte o damla'nın adı istanbul'dur. Ve kıymetine paha biçilemez.
    0 ...
  11. uludağ sözlük moderasyonu nun acizliği

    9.
  12. moderasyon da errör verebilir ama ben sözlüğün durumuyla ilgili başlığı açan arkadaşın düşüncelerine çoğunlukla katılıyorum. her ne kadar moderasyonla ilgili hiç bir sıkıntım olmamışsa da takip ettiğim kadarıyla arkadaş haklıdır. görüşlerine katılıyor ve formatın dışına çıktığımı bilerek moderatör sayısının arttırılması gerektiğini düşünüyorum. diye cevaplandırılabilecek konu başlığı. derim formata geri dönermişcesine hareket ederim.
    3 ...
  13. türbanlıların üniversitelere girememesi

    122.
  14. "konuyla ilgili yorumlara bakıyorum da neresinden tutarsam dökülüyor. bu konunun yasasını savunan arkadaşların anayasa mahemesinden aldıkları güvence ile oh iyi böyle iyi diye bir cevap vermelerine mi bakayım? yoksa bunun böyle olmaması gerektiğini özgürlüklere engel olunduğunu söyleyen arkadaşların kemalist düşünce böhü pis kaka e-e, demelerine mi çatayım?" diye feryat edilesi gündeme sokulmaya çalışılan başlık örneği.

    bir mektup örneği ile tamamlanabilir:

    "
    merhabalar sevgili;

    bahsettiğin konu ile ilgili öncelikle özgürlüğün kısıtlandığı doğrudur efendim buna katılıyorum ve hatta böyle olmasına çok üzülüyorum gerçekten, keşke dinine inanan herkes inançlarının gereği olduğuna inandığı şeyi yapabilse. ama durum böyle değil malesef ki...

    şöyle açıklayayım;

    "yarın öbür gün türban serbest oldu üniversitelerde, kamuda vs. sonra güzeelce kamplaşma başlar. biz ve inanmayanlar diye sonra öyle bir baskı oluşur öyle vicdan yaptırtılır ki başı açık insanlara bu insanlar artık toplum baskısına boyun eğemez hale gelirler ve ta daaa iran."
    --
    bu özetiydi eğer özet okumayı sevmiyorsanız size güzelce açıklıyorum;

    "eğer gerçekten özgürlüklerin gerçekten nelerle sonuçlandığını görmek istiyorsak önce örneklememiz gerekiyor:

    ramazan bayramında alkol almanın, lokantada yemek yemenin hukuki bir yaptırımı var mıdır?
    cevap : tabii ki hayır! ama sıkıyorsa sokak ortasında alkol al!

    sokakta kısa etek giymenin, fatihte kot pantolon giymenin bir hukuki yaptırımı var mıdır?
    cevap: yine hayır. e ama bunlar niye tepki çekiyor?

    gibi örneklerini arttırabileceğimiz ve toplum tarafından din kisvesi altında baltalanan özgürlükleri saymakla bitmez.. şimdi durup bir düşünmemiz gerekiyor; eğer kendine dindar diyen ve toplumumuzun %50 si civarında bir orana sahip olan, benim gibi düşünmeyen benden değildir diyen ulusumuzun eğitimsiz bırakılmış, cahil, fakirleştirilmiş canım memleketim insanının bu davranışlarına engel olamıyorsak, düşünün ki yarın öbür gün bu ve benzeri kişiler kamuya açık iş alanlarında, üniversitelerde vs. yerlerde bir topluluk haline geldiklerini ve başı açık olduğu için diğer insanları dışladıklarını düşünün. düşünün ki sokaktaki baskının artışını. yahu arkadaşlar bakın, görün bunun örnekleri çok daha hafif nedenlerle yaşananlara bakın! akşam gençler parka alkol alıyorlar diye polisten dayak yiyor insaf yahu! özgür olduğumuz konularda bile özgür değiliz düşünce özgürlüğü dahil olmak üzere siz daha diyorsunuz ki türban serbest olsun. ben istemem arkadaş, zaten fazlasıyla kısıtlanıyorum istemiyorum kusura bakmayın."
    --
    şimdi bir de öteki taraftan bakalım. ben türban takmayı görev olarak bilseydim ve farz olarak seve seve taksaydım yeminlen bu sisteme kahır bela okurdum. yahu ben ki müzikle uğraşıyorum da mühendislik okumak zorunda olmamama rağmen sistem içinde statü sahibi olabilmek için ailem tarafından zorla mühendisliğe itildim diye sisteme kahır bela okurken bana böyle yasak getiren sistemin ta içine ederim lan! diye bin bela kahır okurdum. şimdi doğruya doğru arkadaşlar, sizin hayatınızda olan ve önemli bir noktada olan bir mesele kısıtlanıyorsa sizin hayat kaliteniz düşüyor! siz istemeseniz de düşüyor! buna çok bahane bulunur. yaa okula girerken çıkarsın işte nolcak; aman sanki çıkarsa cehenneme gidecek gibi. e iyi de mesele bu değil ki! mesele iç sestir. kadın diyor ki ben bunu takınca huzura kavuşuyorum, mutluyum bununla! e sen nasıl engel olursun hangi hakla?!

    şimdi usulca geldik sonuca;

    arkadaşlar ne zaman ki böyle şalvarlı, sakallı, asalı bir hoca mini etekli kızlara "vay .rspuya bak, bunlar cehennemde cayır cayır yanacaklar görüyor musun hamdi allah kızlarımızı bu yola düşürmesin" demektense o kızlar rahatça gelip o vatanımın dindarı olması gereken ama aslında dincisi (şu an çoğunlukla) olan kişiye "hacı amca merhabalar; biz şuraya gidecektik nasıl gidebiliriz" diye rahatça soru sorup ve "güzel kızım şöyle şöyle böyle" dedikten sonra "teşekkür ederiz iyi günler" ve karşılığında "size de hayırlı günler kızım" diye cevap alır ve konuşma böyle biterse.

    ne zaman ki günümüz şartlarında "modern" olan modayı takip eden kızlarımız, kadınlarımız, erkeklerimiz türbanlı gördüklerinde "şunlara bak uzaylı gibiler, lan ne iğrenç ya şimdi bunlar cennete sadece böyle gidildiğini sanıyorlar di mi hahaha" demektense o kişilerle yukarıdakine benzer diyalog kurulurusa...

    uzun lafın kısası, bu memleketten cemaatler gider din güç aracı olmaktan çıkarılır kişilerin özgürlüğüne bırakılırsa, insanlar kendileri olmanın ne kadar önemli olduğunu anlar ve ön yargılar yıkılırsa...

    işte o gün laiklik ilkesi kullanım dışında kalmıştır.

    ama o güne kadar bu yasanın, bu ilkenin sonuna kadar arkasındayım ve özgürlüklerim için savaşmaya devam edeceğim. ve sizler için de güzel kardeşlerim, sizler beni kemalist olduğum için ne kadar dinsiz, faşist, statükocu görseniz de sizler için de çözüm isteyeceğim.

    sevgiyle kalınız."
    3 ...
  15. bushidox

    2.
  16. entry yazmayı pek beceremeyen bir yazardır kendileri.
    0 ...
  17. üniversiteli kızların kaşarlığa olan merakı

    2.
  18. "Neyse ki başlığı ve içeriğini okumadan önce mithril zırhımı kuşanmıştım." diyerekten uzaklaşılacak başlık ve içerik örneğidir.
    3 ...
  19. sürekli bağırarak konuşan insan

    19.
  20. 30 yaş üstü sözlük yazarları

    6.
  21. 20 yaş üstü yazarlar

    4.
  22. "forum buldum hanım koooş!" diye nitelendirilebilecek başlık, cümle göbeğidir. ya da öbeği. *
    1 ...
  23. mehmetçik gazze ye

    20.
  24. bu sloganı atan kişiler yarın öbür gün tsk'ye demediklerini bırakmayacakları için dikkate alınmaması gereken slogandır.
    5 ...
  25. counter strike

    199.
  26. son nefeslerini vermek üzeredir, devri geçmektedir. yerini call of duty serisine bırakmıştır.
    0 ...
  27. it is sad to see turkey turn to the dark side

    0.
  28. jerusalem post'ta gördüğüme şaşırmadığım yorumdur.
    3 ...
  29. ben bu yazıyı türk silahlı kuvvetleri ne yazdım

    1.
  30. --spoiler--
    somali'de sermaye sahiplerinin gemilerini korumak için savaş gemisi gönderebilirken, uluslararası sularda katledilen yardım konvoyundaki insanlarımızı korumayı beceremiyoruz.
    --spoiler--
    Buna sebep olan da hükümet ya!
    0 ...
  31. protest the hero

    5.
  32. iki şarkılarına inanılmaz derecede takıldığım gruptur. progresif, agresif, neşeli ve hüzünlü partisyonları tek şarkıda buluşturabilecek kadar kabiliyetliler. çok eğlenceliler ve canlı videolarını izlediğimde bazen bu neşeyi yakalayamadıklarını görüp üzüldüm açıkçası.

    geleceği çok parlak gruptur. severiz, sayarız kendilerini.
    0 ...
  33. madenciler güzel öldüler

    60.
  34. madenciler güzel öldüler

    54.
  35. "işte oy verenlerin zihniyeti de ortada.. arkadaş öldü o adamlar öldü alooooo! gereksiz yere boş bir çaba diyorsun. lan başbakanın abartmayın derse bakanın güzel öldüler der tabii! üstüne sen de sıvarsın çamur atmak doğru değil sankiymişmiş çamur at izi kalsın mantığı ile olmaz böyle işlermişmiş... ne o sen de mi prompter kullanıyorsun a be avanak demezler mi adama?

    adamlar orada ihmal sonucu can verdiler daha hala ölümün iyisini kötüsünü konuşuyor adamlar, daha hala ama kötü bir şey demedi kiii diye mızmızlanıyorlar. ne halin varsa gör lan!"

    diye isyana neden olan açıklamadır efendim.

    Edit: Eksilemesen şaşardım zaten.
    0 ...
  36. omegle

    201.
  37. video bölümü "you're now chatting with a random dick. say hi!" diye açılması gereken site.
    3 ...
  38. special needs

    1.
  39. çok tehlikeli şarkıdır, fazlası bünyeye zarar verir.
    2 ...
  40. iş görüşmesine aşırı mini etekle giden bayan

    31.
  41. çarşafla, türbanla iş görüşmesine gitmek ne kadar garipse o kadar garip bir durumdur.
    1 ...
  42. lost

    3325.
  43. "oha çok bomba bitti lan." diye beni yerden yere vurmuş olan dizidir.
    1 ...
  44. kürdistan milli marşı

    92.
  45. benim bir hayalim var.

    çok güzel bir ada satın alacağım, içine muntazam güzellikte binalar çevreyle dost her şey, enerji kaynakları geri kazanılabilir kaynaklardan sağlanıyor ve adanın bir bayrağı var!

    bayrak siyah ve ortasında bir adet mosh işareti yapan el ve adaya sadece ve sadece metalci insanları davet ediyorum. milli marşı da long live rock'n roll olacak (olsun metalci rock ta dinler).

    ha bunları niye anlattım. benim için aynı şeyi ifade ediyor.

    ha ola ki bir gün venüs project dünya'ya egemen olursa, hepimiz kardeşiz. ama olana kadar benim vatanımda benim vatandaşıma kurşun sıkacak olan ve bunu kendi ülkesini kurabilmek adına yapan herkes gözümde vatan hainidir, öyle kalacaktır. ister faşo deyin ister gominis. benim ordumdaki askerler bu ulusun evlatlarıdır türküyle kürdüyle çerkeziyle tatarıyla manavıyla lazıyla birlikte hepsi aynı çatı altındadır. ona silah doğrultan bana da doğrultmuştur.

    şimdi hepiniz dağılın ülen!
    3 ...
  46. kılıçdaroğlu nun 495 liralık gömlek giymesi

    41.
  47. bir insanın iddia edilen durumdan uzaklaştığını zanettiği zaman başka bir insanın ileri sürdüğü önermenin yandan yemişidir.

    arkadaş al önce bir şunu oku

    http://www.haber10.com/haber/50060/

    sonra bana gel de ki ayda 8.500 tl maaşlı ve halkın kendisini en iyi şekilde temsil etmesini istediği adamlardan birisi alacağı gömleğe özen göstermesin. halkçı olmak ucuz ama kaliteli kıyafet giymek demek değil ki!

    açıkçası ben beni temsil edecek adamın ve halkımızın bir kısmını temsil edecek olan insanın (ların) şık giyinmesini hatta mümkünse günümüz dünya politikacılarının altında olmamasını isterim. ve bu adam kusura bakmayın ama gemi alamayacak kadar olsa da bu gömlekleri alabilecek ya da birileri karısına 550tl lik türbancıkları alabilecek maaş'a sahipler.

    yani sizin fikrinize göre halkçı olan, halkı temsil eden adam usame bin ladin gibi giyinsin ve kaddafi gibi çadırda yaşasın. hayır gözünüzde bu canlanıyorsa canlarım benim size diyecek pek bir şeyim yok.

    pek afedersiniz ama ben beni temsil edecek adamın sadece bana olan kendisine oy verenlere duyduğu saygıdan dolayı iyi kıyafetler giymesini çok normal karşılıyorum. hatta böyle olmak zorunda diye düşünüyorum ve bunu bana saygı duyduğu için yapmalı diyorum ve ben halkım. benim iyi giyinen temsilciye ihtiyacım var. bu kadar basit.

    bok atmak istiyorsanız arkadaşlar başka kapıya gidiniz.

    "yok gömleği 300-500-300-500 haydaaaa hop hop aman da halkçı canım 300-500-300-500." bu ne lan! bu ne olm. manyak mısın? lan ben 100 liraya gömlek giyiyorum, milyonlarca kişinin oyunu aldığı adamın ne giymesini bekliyorsun?

    ben biliyorum ne beklediğini... elinizden gidecek iktidar, yapılanlar yanınıza kar kalmayacak, yapılan bütün hukuksuzluklar, namussuzluklar, yolsuzluklar ortaya çıkacak ve desteklediğin parti çökecek. bunu bekliyorsun ve bok atacak bir yer arıyorsun.

    çok üzgünüm ama sizin için geçmiş olsun.
    1 ...
  48. kabus

    37.
  49. gecenin 4ünün buçuğunda acayip bir kâbus'a beyni kamçılanmışcasına uyanmak ve kâbus'u hayra yormaya çalışmak hem de final haftasında! işte buna çay içilir arkadaş!
    1 ...
  50. sözlük yazarlarının itirafları

    9848.
  51. hayattan nefret ediyorum ama kendimi yaşamak zorunda hissediyorum.
    9 ...
  52. hickimse

    5.
  53. bu muhteşem insanın lokum gibi muhabbeti vardır. otur saatlerce sohbet et konuşacakların bitmiyor arkadaş. okumayı da pek seven bu kişilik olağan üstü keyifli de bir kişliktir. çukulat gibin mutluluk verir insana. kendisini pek sever, pek sayar, görüşemeyince de pek özleriz! teeey, tey.. nerede ilkokul nerede üniversite. ne kadar zaman sonra, ne kadar görüştük ve ne kadar sevdirdi kendisini.. kadim dost, sevgiler olsun.
    1 ...
  54. kırılmak

    7.
  55. üniversite'ye girdiğikten sonra herşey'in iyi gideceğini sanırsınız ilk başta. sevmeyerek, istemeyerek te olsa mühendislik bölümüdür, iyidir, hoştur. kalacak yerdi, gidip gelmeydi derken ilk dönemi boş geçmişinizdir ve bu arada hayatınıza bir hatun girivermiştir, hem de hiç beklemediğiniz bir anda ve hiç beklemediğiniz bir şekilde. müzikle uğraşıyorsunuzdur belki, belki bas gitar çalıyorsunuzdur ve mutlu olduğunuz lise grubunuz öyle ya da böyle devam ediyordur. beste idi, cover idi, sevgiliyle buluşma idi, okulda derslere katılıyorsunuzdur bir şekilde sürüyordur hayat, pek üstünde durmazsınız.

    2. seneye geçtiğinizde, yahu ben mühendislik değil de konservatuar okuyayım derseniz eğer... işte o andan itibaren olaylar gelişmeye başlar.

    önce içinizi kemirir, eğitim sistemi kötüdür zaten, jeolog adaylarını bir odaya toplamışlardır ve üniversite hayatı boyunca 2-3 kez dağ tepe gezdireceklerdir. halbuki jeolog'lar dağ taş gezerler yahu! diye bir kıllanırsınız, sevmeyerek girdiğiniz okul gözünüzde daha bir büyür, uzar, içinizden okula gitmemek gelir. ve eğer gerçekten nefret etmeye başlamışsanız durumdan okula gitmemeye başlarsınız. tabii bu arada sevgili ile devam edilmekte ve "aşk" kelimesinin ne anlama geldiğini de öğrenmektesinizdir. eve de çıkılmıştır, hatta ev arkadaşlarından biri grup arkadaşınızdır (oh ne ala değil mi?). okula gitmemeye başlayınca sanıyorsunuz ki konservatuara hazırlanacak bu çocuk değil mi? cevabı malesef ki hayır. sabah 7'ye doğru yatılır, akşam 5 gibi kalkılır. tabii ev arkadaşları sizi pek severler, "olm niye gitmiyorsun okula ya, haha" gibi telkinlerde bulunurlar. pek umursamazsınız, bilgi edinmeye çalışırsınız girmek istediğiniz bölümle ilgili, sınavlarla ilgili, sonra uzunca çalışmalar içine girersiniz. derken 1. sınıf biter, ilk dönem sakat geçmiş olmasına rağmen ikinci dönemde 7 dersin 5 inden geçmişsinizdir. yaz gelir, grup çalışmaları yapılır, sevgili ile gezilir.. oh ne ala memleket derken yaz biter. siz bu okul böyle gitmeyecek dersiniz, ev beni biraz bozdu diye istanbuldan servisle gitmeye gelmeye başlarsınız. her şey iyidir. biraz fazla yorulursunuz ama hayatınız daha düzenlidir, sabah erken kalkarsınız, okula gidersiniz, dersler düzelmiştir. sevgili ile ara daha iyidir (hani hatun da istanbul'da daha sık görüşüyorsunuz pek berhudarsınızdır falan * ). grupla da ilgilenirsiniz gayet, ama içten içe hala konservatuar istemektesiniz. ses mühendisliği. zaten grubunuzun vokali de özel bir üniversitede ses mühendisliği okumaya başlamıştır ve bir çok şey öğrenirsiniz bölümle ilgili kendinizi çok daha fazla kaptırırsınız. 2. sınıfta ilk dönem de biter 10 dersin 8'inden geçmişsiniz 1. dönemi toparlamışsınız ohhh mis! 2. dönem eve tekrar dönersiniz aynı arkadaşların yanına hem de!(J:"hehe toparladım len dersleri" ev arkadaşı "eferin len tek t.şak. yine bozma da.."). yine okuldan soğumuşsunuzdur, yine eski vampirik uyku düzenine dönmüşsünüzdür ama çılgınlar gibi müzikal birikim edinmişsinizdir (en azından kendinize kıyasla). olaylar gelişirken bir de bakmışsınız 2. sınıf bitmek üzere, araya sevgiliyle tartışmalar girse de hoş gidiyor hayat, evdekilerin haberi yok pek tabii okul mevzularından (baba:"oğlum okul nasıl gidiyor?" J:"iyi ya işte sınavlar mınavlar.") bas gitar çalarsınız bolca bu süre içinde ayrıca kitap okursunuz, internet'te gazete de boldur, online oyunlar falan. derken 2. sınıf biter, 2 dersten geçilmiştir koskoca bir yılda. oh ne ala.. yaz gelir sevgili ile bozuşmuşsunuzdur bir sebepten. yeni ekipman için kredi çekersiniz dayınız'ın kefil olmasıyla. 2 ay çalışırsınız şans eseri bulduğunuz dolgun maaşlı bir işte. bir yazı sevgilisiz ama grubunuzla geçirirsiniz, besteler vardır bitirelecek. ama çok ta içinize sinmez grupla yapılan çalışma, çünkü ev arkadaşınız gitarla pek ilgilenmemektedir ve grubun lead gitaristi olmasına rağmen gruba pek katkı yapmamıştır, çok sevdiğiniz bateristiniz de şarkıları unutup durmaktadır (bu arada gruptaki herkesle dostluk bağları inanılmaz kuvvetlidir, lise 2 den üniversite 2 ye kadar bir ton zamanı birlikte geçirmişsinizdir, doğum günleri, geziler, dertleşmek...) neyse..

    yaz bitiminde sevgili ile barışılır, zaten konu da öyle büyütülecek bir konu değildi.. (öyle değil mi bebek?). bir kaç bitmiş beste vardır grubunuzla elinizde, oh her şey güzel olacaktır müzikal açıdan en azından!

    (dipnot:şimdi siz merak ediyorsunuzdur, yahu bu çocuk niye konservatuar, konservatuar diye bıt ötüyor da niye sınavlara girmiyor diye! yemedi arkadaş, yemedi işte.. baba asker, yediremedik. kaldı ki kendime yedirebildim mi? orası da muallakta, hayatımın muallakta olması gibi.)
    üniversitede 3. yılınız. gruptan ufak tefek yorulmuşsunuzdur, grubun lead gitaristi ile bateristinin grubu pek sallamadığını zannediyorsunuzdur. sevgili ile araya daha sık tartışma girmektedir, yine de b*k sürmezsiniz kendinize, yine de sevgiliye de sürmek istemezsiniz. olur arada böyle şeyler, tadı tuzu. sonra birden sevgilinin erasmus planı gelir önünüze! üzüldüm sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz, onun adına çok sevindim! hem de yegane metal ülkelerinden isveç'te! oh, oh, oh... ilk dönemi de müzikle, diziyle, yemek yemeyle geçirirsiniz. araya dandik bar grupları girer, kimse'nin gerçekten iplemediği ama arada sahne almak için hoş olan gruplar. 3. sınıfın 1. dönemi de arada okula uğramışsınızdır. 3 ders geçersiniz. ama bir yandan da dersler birikmektedir. 2. döneminde sevgili gider isveç'e ilk ay sıkıntılı geçer, görüşüyorsunuzdur ama msn'den, arada telefondan... gel der, gel sevgilim isveç'e seni çok özledim der. gitmezsiniz... sebebini sevgili anlamaz, çünkü siz ona müzik enstrümanı almanız gerektiğinden falan bahsedersiniz, paranızı oraya harcamanız gerektiğini düşünürsünüz. bozulur, onu önemsemediğinizi zanneder.. ayrılık çanları çalar ve ayrılırsınız.. (şimdi diyeceksiniz ki klasik erasmus bozgunu, kızın canı seks ister gider milletle yatıp kalkar döner barışılır felan filan.. hayır efendim bu öyle bir durum değildi, zaten ilişkide çok çatlak vardı ve kimseyle birlikte olmadığını net biliyorum o süre içerisinde, ileride nasıl bu kadar emin olduğumu anlayacaksınız, tabii eğer buraya kadar dayanabildiyseniz * ). grup'tan ev arkadaşınız olan lead gitarist "bozuntusu"nu (e sinirinizi o kadar bozar ki artık bozuntu olmuştur.) çıkarmayı planlarsınız. bunun için beyoğlu the beatles kafeye gidilir (grup toplantıları, grup için önemli anlar hep orada yaşanmıştır çünkü.). konuşmaya başlanır. 3 kişi karar almıştır, gruptan çıkaracağız diye... tabii içinizde lan keşke böyle olmasa diye hala üzülmektesinizdir ama profesyönel düşünmek zorunda hissedersiniz kendinizi bu böyle gitmez arkadaş dersiniz. konuşmaya girilir, böyle gitmiyor vs. vs. derken lead gitarist "grubu dağıtıyor muyuz?" der ve vokalist arkadaş "evet." yanıtını verir. bir an başınızdan aşağı kaynar sular dökülür, lan bunun böyle olmaması gerekiyordu! diye isyan edersiniz. tam 2 saniyelik bir durumdur bu. ama bu şekilde olması daha iyi olacaktır, çünkü lead gitaristi çok seversiniz, dostsunuzdur, her ne kadar yeterine iyi çalamıyor olsa da üzülmemesi daha iyidir. kabullenirsiniz durumu. doğru hamle budur. dönem bitene kadar oyalanacak şeyler belli. dönem biter. 1 dersten geçmişsinizdir. dersler dağ olmuştur! bitmez bu okul dersiniz ve konservatuar sınavlarına kat-i girme şartı koyarsınız kendinize. hatun kişi isveç'ten döner. barışmışsınızdır ama nasıl bir barışmak orası belli değil. sürüncemede gidiyor durumlar. hiç bir şey rayında değil, ilişki demeye bin şahit ister durum. belli ki ne siz, ne o istiyordur ama alışkanlık işte... bu arada dönem bitmeden, yeni grup işlerine girişmiştir. bir gitarist bulunmuştur, beste yapılmıştır, hatta vokal bile bulunup şarkıları yarışmaya hazırlamışsınızdır! ohlala! yazın çalışacak bir iş bulursunuz alınacak eşyalar bitmemiştir, para biriktirir, ses kartı ıvırdı, zıvırdı bir ton para dökülür yaz sonunda. 4. yıl gelir.

    müzikal durumlar muhteşemdir. gitarist hayatınıza kandır, candır, muhteşem dosttur ve bir de kuzeninin eski bateristi katılır aramıza ki kendisi muhteşem bile insandır! aman tanrım grup tamam mı yoksa! heyecan dorukta yeni besteler, çalışmalar müthiş! çok güzel besteler çıkıyor. bir yandan konservatuar planları tamamlanır öss'ye baş vurulur. hatun kişi isveç'te master yapacaktır, konuşuyorsunuzdur hala ama az buz.. neyse. gireceksinizdir sınavlara, ama 5-6 seçenekten sadece birisi hedeftir. eski vokal, kadim dost'un okuduğu özel üniversite. ama pek tabii aile destek olmayacaktır o yüzden burslu olmalıdır, buna göre hazırlanırsınız. armoni falan çalışırsınız, bir çok şey yaparsınız. sevgili'yle ayrılırsınız.. son ayrılıktır muhtemelen dersiniz. içten içe üzülürsünüz tabii onca yıl, uçtu gitti. geriye kalan yumuşacık oyuncak kuzu (dolly). kinder süprizlerin de tadı kaçar zaten o andan itibaren. sene sonu gelir, öss kolaydır hatta o kadar kolay gelir ki sınavdan çıkabilirsiniz denildiği anda çıkıldığı halde kendi bölümünüzü tekrar kazanabilecek kadar puan yapmışsınızdır neredeyse. heyecan dorukta. yetenek sınavlarına girersiniz. sınav sonunda mülakata girersiniz. 3-5 soru sorarlar 2 dakikada çıkarsınız. hüsran... gitti bütün emekler. e anlayışla karşılamak lazım aslında.. gelmişsiniz 23 yaşına, bir de burs mu verecekler bu yaşta adama.. gittiler prodüksyon stüdyosu olan gençlere falan verdiler burs. tabii bir tane pırlanta vardı 5 kişinin arasında ama 5'te bir di olan. e konservatuar girişleri de belli arkadaş.. "çıtırdan" torpil dönüyor biliyorsunuz. bu hüsrandan sonra, hemen müziğe vurursunuz kendinizi. 5 şarkının stüdyo kaydı alınır muhteşemdir vaziyet. sonuçtan çok memnunsunuzdur. ve gelir bir dönem başı daha. 5 sene okulda!

    hüsranın verdiği gazla okula devam edersiniz. ev arkadaşlarınız mezun oldukları için yalova'dan gidip gelmeye başlarsınız. (baba emekli olmuştur yalova'ya yerleşilmiştir.) 10 ders alınır, 6'sı verilir,2 si bütünlemede halledilecektir, 2 ders kalsa da sorun değil eriyor ya dersler! ama şans bu ya kar yağışı yüzünden sınavlar ertelenir ve sizin isveç yolculuğunuzun başladığı tarihin ötesine atılır! (ne alaka isveç şimdi dediğinizi duydum, az konuşuyorduk evet ama oraları görmek istiyordum, gezmek istiyordum. ha bunu o erasmusa gittiği zaman yapsam daha iyi miydi? evet ama nakit durumları bunu yapmaya müsait değildi.) hocalarla konuşulur, yapılacak bir şey yok. seneye verilecek o dersler. olsun tamam. isveç'e gidilir, ordan finlandiya, ordan tekrar isveç, son gün danimarka. süper tatil, muhteşem gezi, bir metalci için muhteşem diyarlar. çok mutlu olunur. ama bu sefer de kana finlandiyada okumak girer!!! o kadar hoştur ki finlandiya, alış-veriş merkezlerinin en dolu alanı kitap reyonudur! 2. dönem üzerinize afiyet bok gibidir. ama müzikal çalışmalar muhteşemdir. finaller yaklaşmıştır. hatta bu pazartesi finaller başlıyor bile! tam olarak 24/05/2010. yeni besteler eldedir. vizeler çok berbat geçmiştir. ama kararsızlık kararı alınmıştır, okul bitecek, askerlik yapılacak ondan sonra finlandiya'da konservatuar. içimden geçen bir dakika durmadan finlandiya'ya gitmek ve konservatuar'ın kapısında yatıp sınav gününü beklemek.. ama yapamam artık, geç oldu. 5. sene. kaldı 17 ders. ama bir yılda da bitmeyecek okul. 2 senesi var neresinden bakarsan. of bunalım, of kafa karışıklılığı.. hayatımın içine ettim afedersiniz. ama olsun yeni müzik grubumdaki insanlar muhteşem! gitarist ve bateristimiz benim hayata tutunmamı sağlayan yegane insanlar, onlarla olmaktan deliler gibi keyif alıyorum. baterist bilge kişilik muntazam usta. gitarist soğuk kanlı, mantıklı, sevgi dolu insan. vokalistimiz naif, kırılgan, sevecen, yüreği iyilikle dolu. daha sayamayacağım bir ton özellikleri var yeni gruptaki dostların ve ne mutlu ki bana hep böyle iyi insanlar var etrafımda, eski gruptan olan arkadaşlarla da dostluğumuz hiç bir zaman bozulmayacak şekilde kenetlendi, yeni dostlar edindim falan...

    ama ben kırgınım. kırılmak sanırım tam olarak bu, dünya'ya kırılmak, ama hepsini içine atmak...

    kırgınım. kırgınım çünkü müzik kendi ülkemde 3 kuruş değer görmüyor, kırgınım çünkü ailem müzik yapmamdan çok okulu bitirmemi istiyor, kırgınım çünkü kahretsin ki ülkemde mühendisler sanatçılardan daha çok değer görüyor, kırgınım çünkü ailem haklı, kırgınım çünkü hayatımda sadece müzik olsun isterdim, kırgınım çünkü hala onu seviyorum, özlüyorum, kokusunu duyuyorum... kahretsin.
    8 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük