Yaşadığım ve bir ömür ara ara yaşayacağım durum. Öyle bir batak ki bu, eğer tek başına kalırsan yaşadığın şeyin zaten herkesin yaşaması gerektiği şey olduğunu sanıyorsun. Yani etrafında ne açmış bir gül görüyorsun ne de gülen bir yüz. Sanki dünya tüm renklerini kaybetmiş. Fakat bu renksiz haliyle de okeysin dünyaya. Yani şöyle diyorsun kendi kendine "renkli olsa ne olacak ki". Bir farketmezliğe boğuluyorsun. Ne olursa olsun farketmez. Hani iskenderinize ekstra tereyağ ister misiniz sorusuna ne biliyim kardeşim istersen vişne suyu at üzerine bana farketmez diyorsun.
Depresyon dediğin şey öyle ay inanılmaz mutsuzum, ühü ühü her gün ağlıyorum, perdeleri kapatın olmuyor sürekli. Tabi bunlar da var fakat şu küçük olayların dayanılmaz mutsuzluğunda işler daha da berbat hale gelmeye başlıyor. Ve biliyor musunuz öyle bir normalleşiyorki mutsuzluk daha önce hiç mutlu olmamışsınız gibi hissettiriyor.
Mühendisyen isimli telegram kanalında sürekli dehşet verici videolar yayınlanıyor bu konu hakkında. çin'de söylenene ve gösterilene göre halk çığlıklar eşliğinde bizi bi salın yav diyor ve hükümet insanların apartmanlarının kapısına demir, kilitki kapılar takıyor.
Tabii ne kadarı gerçeği yansıtıyor bilinmez. Fakat şunu söylemeliyim, karantina sürecini yeni yeni aşmayı başarmış biriyim. Hastalık korkusu değil, bilinçsizce hala sanki karantinadaymışız gibi yaşıyordum. Ben daha bunu yeni aşmaya başkamışken lütfen bir kere daha aynısını yaşamayalım.
Ben kendisini tanımam. Sözlükte de yeniyim. Fakat neden herkes bu denli önemli? Neden vazgeçilmez ve neden bu ısrar? Gitmek isteyenin gidişi hakkında neden bu kadar konuşuluyor? Öylesi böylesi izinlisi başka sözlüğe gitmesi iyi niyeti kötü niyeti bırakma bizileri zartı zurtu. Bence herkes bi salsın.
Yıllar önce annemle okey arkadaşı annem taş çaldı diye küsmüşlerdi. O zamandan beri elimi hileye sürmem... Kimileri için inanılmaz ciddi bir problem kimileri için ise gülünecek bir olaydan ibarettir.
Güünaydın sözlük! Günaydın köy peyniri, günaydın soğuk sıkım zeytinyağı, sana da günaydın sıcak ekmek, ah ne şahane seni sevmek.
Şaka şaka. Günaydın raporlar, veriler, verilemeyenlenler, işler-güçler, tekinsiz toplantılar.
Tek dinamik aile olabilmektir. Yani karşı tarafı aileden görebilmektir.
Uzun ilişki sevgi, aşk, bağlılık, arzu, tutku, sadakat gibi şeylerin yanında bir kabul ediş hali gerektiriyor. Bu kabul ediş ise yalnızca aileden gördüğün insana karşı kusursuzca işliyor.