urfalı mehmet, çocukluğundan beri tellak olmanın hayalini kurardı.
ve iliklerine kadar bu çarpıcı mesleği yapmak istediğine emindi.
sıcacık bir ortamda insanları rahatlatma fikri hep onu tahrik ederdi.
bu işi yapmalıydı ve etrafına mutluluk saçmalıydı.
tek korkusu urfalı erkeklerin seçici ve zor olmasıydı.
kendini kanırtma ve sıvazlama kategorisinde zayıf buluyordu.
çırak olarak başladığı serencebey hamamı'nda ilk gençlere hizmet vermeye başladı.
işini o kadar tutkulu ve zevkle yapıyordu ki; namı çabuk yayıldı.
artık aşiret reisleri bile özel olarak bu hamama geliyor. sabunlu sabunlu masaj yaptırıyorlardı.
urfalı mehmet, erkek tenine dokunmaktan cinsel bir his almıyordu, tamamen bunu sanatsal bir mertebe olarak görüyordu.
ancak gelenler onun kadar masum değildi.
kendi aralarında konuşuyorlar ve mehmet'in süt beyaz teninden söz ediyorlardı.
art niyetli olarak masaja gelen karşı köyün aşiret reisine kese atarken, aşiret reisinin bazı uzuvlarının farklılaştığını gördü.
ve bu mehmet'i rahatsız etmeye başladı.
sanatının farklı anlaşıldığını farkedince çok üzüldü.
ancak yine de önemsemedi. sanat sanat içindir.
zaten bu toplumun anlayacağı yok diye kendini avuturken, belinde bir el hissetti.
aşiret ağası'nın eliydi bu. mehmet'in kan beynine sıçradı.
"ne yapıyorsun ağam? biye mi halleniysen?" diye bağırdı.
"he kurban. gel bir ittiriverem sana." cevabını alınca film koptu.
elindeki tası alarak ağanın kafasına defalarca hiddetle ve şiddetle darbeledi.
ağanın beyni dışarı çıkmış. sinirlerinin kasıldığı net olarak görülüyordu.
mehmet sinirini alamadı. ağanın çükünü tuttu ve dişleriyle kopardı.
hamam taşı kanlar içinde kalmıştı. sesleri duyan marabalar içeriye doluştu ve ağalarını ölü şekilde görünce mehmet'in üzerine yürüdüler.
mehmet haykırdı:
"benim diri ve iri vücudum bu kadar mı etkiledi ha sizi. yazıklar olsun siye."
köylü hiç dinlemeden linç etti performans sanatçısı mehmet'i ve artık hamam taşında iki ceset yan yana yatıyordu.
alt tarafı yoruldum diyen bir kadını el birliğiyle yok ettiniz.
neşe dolu, bilgilerini paylaşmak isteyen, enerjik hatunu yıldırdınız.
hepinizin suçu bu.
şimdi kahkahalar eşliğinde mutlu olun.
ama elbet bu zavallının ahı çıkacaktır.
and olsun hesabını ben soracağım.
hiç unutmam babam eve yorgun argın dönerdi.
biz hep elinde cips ile çıkıp geleceğini beklerdik.
lakin o iki ekmek ve biraz yumurta ile dönerdi.
biz de asla onu üzmezdik.
bir gün abimin aklına fikir geldi.
burnumuzdan çıkardığımız sümükleri masanın altına sürmeye karar verdik.
birkaç gün geçince tataklar kupkuru oldu.
onları toplayıp çerez gibi yedik.
zor günlerdi.
şimdi koli koli alıyoruz ve rahatlıkla yiyoruz.
teşekkürler ak parti!
arkadaşlar önemli bir konu için bir dakikanızı alacağım.
bir haftalık tatilim dolayısıyla aranızda olmayacağım.
bu yokluk esnasında lütfen yükselttiğim kalite seviye çitasını koruyun.
yükseltemezsiniz zaten ancak yeter ki düşürmeyin.
hatta elinizden geldiğince yazmayın.
ben gelince dükkanı açar ve öyle yazarsınız.
allah'a emanet olun.
maalesef türk erkeğinin tipik saplantılığı olduğu konudur bu.
cinselliği hala erotik ve pornografik bir meta olarak gören insanlar var aramızda.
ama bizim insanımız damacanaya bile başka gözle bakan bireyler olduğu sürece asla mayasır medeniyetler seviyesine ulaşamayız.
adamlar avrupa'da çıblak deneyler yapıyorlar ve inanır mısınız kimse kimsenin dönüp totosuna bakmıyor.
bu şekilde ilerlenebilir bu yollarda. artık maddeciliği bırakın.
arkadaşlar, ki arkadaşlar bile demek istemiyorum. yabış yabış, terli, türk erkekleri lütfen seviye atlayalım.
aleyna tilki'ye haksizlik edilen versustur. diğer ikisi vadesini doldurmuş bütün sanat hayatını icra etmiştir. oysa aleyna'nın önünde uzun yıllar vardır. aynı ölçüde değerlendirilmesi için bütün sanat ömrüne bakmak gerekir. sen olsan bari eseri bence doğru yolda olduğunu gösteriyor.