internette pek de alışık olmadığımız bir şeyi yapan blog.
blogun sahibi sinema öğrencisi. 2000 liraya ihtiyacı var film çekmek için ve 1200 lirasını biriktirmiş. anladığım kadarıyla 800 tl'ye daha ihtiyacı var. maddi olarak yardım yapan insanlara ise kitap hediye ediyor.
sinemanın zengin ve köklü bir gelenekten geldiğini unutmadan söylenen söz.
kültürel açıdan sinemanın aradığı, istediği üzerine kendini kurduğu temelin olmadığı toplumlarda sinema gereksizliktir. ne olsa iş yapabilir. üstelik bu sinema dediğim şey öyle büyülüdür ki, uçak pilotu olmadan uçağı kullanana "öyle olmaz böyle olur" dedirtir.
her geçen gün geciken durum. bir reforma, yenilemeye 1500 senelik kuralların çağdaş ve medeni dünyaya adapte edilmesine. kökten değiştirelim diyen yok. belli ki din olmadan yaşanmaz. ama yapmak istediğini gizleyip, önde dinle halkın yüreğini elinin içine alıp okşamak, bunu siyasetle yapmak terbiyesizlik. biz istediğimiz kadar burda atıp tutalım; ülkenin çoğunluğunun yaşadığı anadolu'da, anadolu'nun göçüyle bugüne gelen istanbul ve ankara'da böyle böyle zaman geçip gidiyor.
evet bilmiyorlar. yaptıklarının nelerle sonuçlanacağını bilmiyorlar. özerklik mi? tam bağımsız kürdistan mı? kimle ne ilişkisi kuracak özgür bir ülke olsa? iran'la kavgalı, ırak'tan kopmuş, türkiye'den umut olamaz, suriye gardını almış.. kim yönetecek? gerçi ortam sağlansa bir ton adam var ya. kime ne satacak kürdistan devlet olsa? seçimlerde boykot.. iyi ettin ne oldu? akp'nin ekmeğine yağ sürdün. özerklik.. te ce diye basitçe aşağıladıkları türkiye cumhuriyeti'ne bir parazit gibi bağlı şekilde yaşamak.. gidişat çok belli. ve fakat cumhuriyet kuran, ankara-istanbul gibi şehirleri büyüten anadolu halkı çok kolay kanıyor.
1969 yapımı, gillo pontecorvo filmidir. başrollerde marlon brando oynar ve yeter zaten. öyle bir filmdir ki, yeni dünya üstünden tüm emperyalist düzeni gözler önüne serer. harikulade bir filmdir.
hep evladının iyiliğini isteyen, biraz aydın baba. sanat-sanatçı, şebnem ferah ve konser değil. misal opera festivalinin tuzlu biletidir. saraydır, kaçırmadır.. boynuna sarılınır babanın. aferin lan baba denir.
tanım: son haftalarda bu kadar genç ölünce akla gelen sorudur.
aşk-ı memnu, filistin, lahmacun, demokratik açılım, kebap, iran, dünya kupası, kılıçzaroğlu derken biz iyice duyarsız olduk galiba. olum dün 2 kişi öldü, ondan önceki hafta 11 kişi mi ne öldü. kişi değil insan, türk o ölen. bizim çocuklarımız ölüyor gidiyor, ne için öldükleri ise meçhul. eğer demokratik açılım zıvanası için ölüyorlarsa, o çucuklara yazık oldu. hükümetten ses yok. bdp belediye başkanları toplaşıp, merkezi hükümetten * ayrılma yolunda kararlar alıyor. bölünüyoruz gibi yani. yazık oluyor, yazık olacak bize galiba. ikinci bir milli mücadele olacağını da sanmıyor yazar bu yazısında. iki tane tatlı su denizcisi devlet yönetemiyor, eksen mi kayıyor, biz mi kayıyoruz; yoksa bize mi fena kayacaklar belli değil. ama yarın kürtler türkleri, türkler kürtleri öldürmeye başlarsa? o zaman tarihimiz boyunca hiç tatmadığımız bir kaosa sürüklenir, belki de çıkamayız. çünkü biz tarihin hangi noktasında olursa olsun, meşhur türk teşkilatlanmasıyla birdik. şimdi onu da elimizden alacaklar. şehitler.. genç 90 doğumlu çocuklarsa ölüyor. ne için? ne diye?
sevgili, 2010 dünya kupası, iyisin güzelsin. ama hiç heyecan olmayacaksa söyle izlemeyelim. amerika denen ülkenin bile takımı, çocukluk kahramanı takımım ingiltere'den 1 puan alıyor. yapma. amerika ne lan? isme bak.. amerika? gitsin silah satsın, ponpon kızların göt salladığı salak ergen filmleri çeksin.
hadi onu geçtim, arjantin bir diğer kahraman.. o nasıl futboldu. fransa denen sömürge takımına değinmiyorum bile. ilk iki gün çok boktandı 2010 dünya kupası.
biz de yokuz zaten. üzülüyorum 2010 dünya kupası. neyse umarım türklere mahsus olan erkenden yargılama huyumdan kaynaklanır bu yargılamam. daha çok maç var. ama n'olur, çocukluğumdaki o baggio'lu kupalar gibi olsun mu?
tanım: 2010 dünya kupası'na haykırış içeren yazıdır.
kurtlar vadisi hastalığının son belirtisi olan, kurtlar vadisi filistin filminin senaryosunun değiştirildiğinin haberini veren gelişme. buna göre gemide öldürülen 9 türk'ün intikamını, herkes ölse de ölmeyen polat alacakmış.
işte biz ancak senaryolarda öc alırız. halkın yine duygularını kullanarak, bu olayda ezilmişliğimizi böyle salak yapımlarda ararız.
aile ile yaşanıyorsa, insana aitliğin karşı konulmaz rahatlığını hediye eden seslerdir. babanın, annenin, kardeşin homurtusu müthiştir. birazdan o konçertoya katılacak olmak da keyif verir.
içinde yaşadığımız dönemde meydana gelmektedir. iki gündür tanıdığı herkes aşık birbirine. hayır yaşım 50 üstünde değil. de yani bu olmamalı. olmadı sanki. madem çok seviyorsun, aşkım diyorsun neden 2. hafta ellerin ellerime* karışan bir başkası oluyor? yok lan muhafazakar da değilim. ama çok sinirliyim sözlük. gençler böyle yapmasın ya. üzülüyorum.
bugün iki tane çopendoz un söylediği gibi yahudileri katletmediğim için götünüzü duvarlara süreceksiniz demiş midir kendisi bilinmez. ama adam ezilmiş, ağzına yumurta doldurulmuş bir halkı yeniden canlandırmış. bu canlandırmayı da faşizan tekniklerle yapmış. birinci dünya savaşı'nda almanları arkalarından vurduğuna inanan yahudileri komünistlikle suçlamış, eline tüm avrupa'da at-eşek koşturma imkanı gelince de hepsini katletmiştir. kendini de gayet haklı görmüştür. de katletmek diyoruz olum. yani insan hayatlarını sonlandırmak falan.. bunlar öyle keşke daha çok israiloğlu öldüreydin lan diyerek olmaz. yarın bir gün bir yunanlı da çıkar der ki, general papulas demişti ki, yakmadığım her türk köyü için mezarıma işeyeceksiniz. olur mu? e olmaz. israil'in ki gaddarlık onu geç, soylarından, dünyada hep iteklenmelerinden ileri gelen bir yabanlık.
sonuçta adolf hitler, suçludur. ama onun suçluluğunu meşru gösterip, biz de keselim demek hitler'in dediğiyle alakalı değildir. o hitler'in kumarbazlığı, onun düzeni 1940lar.. onun yaptığı insanlık dışı. biz uysallıkla bilinen bir ırkız.
tabi yapılan uğraşla direkt ilgilidir bu geçiş. ama genelde, tatilde gece hep hızlı geçip gider uyumadıysanız eğer. ama bir hastanın başında bekliyorsanız 15 dakikanın 2 günde geçtiği de olmuştur.
bu bırakılan dersler 1 ya da 1 den fazla olabilir. sonuçta lisede inek gibi çalışan genci şaşırtır. her şey ışık hızında geçmiş gitmiştir. ilk sene rüzgar gibi geçmiştir. bir boşluk vardır.
türk ve arap kanı birdir, önermesinden çok daha mantıklı önermedir. ya da en az onun kadar önermedir işte. finlandiyalılarla olan aile bağlarımız araplardan daha faydalıdır. hiç olmadı daha kazığını yemedik finlilerin.
cennetlik kadındır. belki çocuk öğlen bamya var diye yemek yememiştir. akşam 9-10 gibi acıkır çocuk, bunu anne mutfaktayken mutfağa yaptığı sortilerden anlar anne. sorar bu soruyu. iyi ki anne var dersiniz.
samimiyse önünde ölünebilecek kadındır. o ne güzel güler yahu öyle. hayatın başında annedir bu. sonra sevidecek oluverir. size bakan o şirin gözleriyle öldürebilir bile zevkten. şu an olduğu gibi sevgi patlaması yaşatabilir.
tam olarak içinden geçtiğimiz şu dönemde, toplumda belli kültür düzeyinde sallanan, bazı gençlerce dillendirilen, sağı solu gamalı haçlarla süslenen cümle, bile değil cümlecik.
türkiye'de hiçbir zaman rahat rahat icra edilemeyen konserdir. seyircinin klasik müzik kültür seviyesi düşüktür. alkışlanmayacak yerde alkışlar, bölüm aralarında alkışlar, bir melodi hoşuna gider ıslık çalar.. çok kültürlülüğün ifadesi olan klasik müziğin, çok çok kültürlü ülkemizde yer etmesi için sayılarının artırılması gereken konserlerdir.
6-7 astronotun gün itibari ile başladığı eylem. rusyalı, çinli, fransız, italyan falan var aralarında. amaçları ise mars'a gidiş geliş süresi olan 520 günü o simülatörde denemek.
önce samanyolu galaksisi'ni düşününce başlayan moral bozukluğu. sonra bütün uzay.. ulan samanyolu'nun fotoğraflarına bakıyorum. şu tırnak kadar bile yeri yok dünyanın. daha bu samanyolu'nun ilk kolu mu ne. çok yalnızız, çok küçüğüz.. hala amaçsızca yiyoruz birbirimizi.
savaşın vahşet ve hayvanlık olduğunu unutan nesildir. o kadar ki sıradan zannediyoruz savaşı. savaş tamtamları çalıyoruz bazen. yahu ne çabuk unuttuk bosna'yı, körfez savaşı'nı, gürcistan'daki o hava saldırısını en yakın olarak. onları geç, kemal paşa'nın dediklerini 90 senede ne çabuk silip, hemen geliyoruz tel aviv'dekileri hoplatacağız demeye başlamışız.
herhalde bundan yüzyıllar önce orta asya'da yaşamış olan toplumdur. din değiştirmiş de olabilir. ya da bir şey olmuş olmalı. insanın, aslında hayvan kökeni düşünülünce, et yoksa vahşet-güç yok denkleminde verilebilecek güzel örnektir.
ciddi ciddi bir tez olarak araştırılması gereken konu. laf maf sokmayacağım. inci sözlük'e saygı duymak gerek. ancak gerçekten insanların birbirine hakaret etme sayısını arttırmıştır. sürekli bir laf sokma telaşına girişilmiş. sabredebilirseniz aslında inci sözlük'e bir bakınız. çok değişik bir inceleme alanı. küfürleri, hakareti bir kenara koyun ciddi bir ayna aslında. ancak çoğunlukla olumsuz etkileri olmuştur.