bunu biraz olsun faydalı olabilir diye yazmak istedim. öncelikle saç dökülmesi yaşayan arkadaşlar buna genetik diyerek basite alıp, sanki çözüm imkansız gibi bakmamalılar.
bir çok vakada bu durumun genetikle bir alakası yok. bu durumun genel sebebi kişinin b12 seviyesinde düşüş olduğu içindir. bu durumu 6 ay önce yaşadım. saçlarım çok gürken incelmeye başladı.
gözle farkediliyordu. daha sonra b12 tedavisi ile 3 4 ayda eski haline geldi. hatta daha iyi seviyeye geldi. öncelikle tavsiyem kan tahlili yapmanız gerekir. değerlerinizi öğrenmelisiniz. doktorunuz b12 değerlerinizi değerlendirip tedaviyi verecektir.
diğer konu bu durumu doğrudan genetik olarak bakıp umutsuzluğa kapılan insanlar için.
öncelikle insanlar bedenlerinde bir çok değişiklik yapabilmekteler. insanların genlerine etkide bulunabildiği kanıtlanmıştır. araştırmanızı öneriyorum. umutsuz olmaya gerek yok. bu bedeni bir araç olarak görürseniz onda bir çok etki yapabilirsiniz.
selamlar herkese, ben bir futbol topu almayı düşünüyorum. daha çok asfalt üzerinde oynayacağız. kolay kolay patlamayacak, sağlam ve sert zemine uygun bir top modeli yazar mısınız
hastalik boyutundansa onlara bakış açımızın yanlış veya doğruluğu üzerinde durmak daha mantıklı. o insanlar deli değil. eğer deli deniyorsa , o zaman delilik evrensel bir olgu
soru bana çok garip geldi. bana kalırsa hiç bir şık tam olarak cevabı karşılamıyordu. lakin cevap anahtarında kuş olduğunun kanıtı olarak, vücutlarının tüylü olması seçeneği doğru yazıyor. fakat bu kuşlara özgü bir nitelik değil.
biliyorsunuz ki rüyalar aslında bilinçaltındaki bilginin dışa vuran hologramıdır. yani ne kadar çok şey biliyorsanız, rüyanızdaki olayların ve nesnelerin oluşma seçeneği o derece artar. Fakat rüyanın içinde bu durum genelde unutulur.
biz rüyayı zaten olmamız gereken yermiş gibi algılarız. rüyanın içinde burası yokmuş gibi gelir. oysa aslında tek bir alan vardır. tek bir bilinç. kaynak.
Bu durumu kendi evrenimize uyguladığımız zaman ilginç sonuçlar alıyoruz. bilim son zamanlarda bilginin kaynağına yönelmiş durumda. beynimizin bilgiyi nasıl işlediği ve bizim bunda nasıl bir rolümüz olduğu tartışılıyor. bizim evrenimiz bir gölge olabilir mi ?
kısaca kendimce anlattım konuyu göz atabilirsiniz.
Bana kalırsa dine bakış açısı böyle kurumsal olmamalı. Günümüzdeki sorun biraz bu diyebiliriz. insanların kendine inanç merkezleri oluşturup, onları putlaştırıp diğer inançlarla yarıştırması. inanç tehlikeli olabilir çünkü bilmenin önüne geçebilir. Bilmek aslında çok yakındır. Bana kalırsa kendimizi kurumsal olarak belli kümeye esir etmemeliyiz. Örneğin instagram da deist bir sayfayı takip ediyorum. Lakin deist değilim. Teistte değilim. Olay bilgiyi anlamak daha doğrusu anlaşılamayacak olduğunu anlamak. Dini kavramları çöpe atalım hiç bir işe yaramıyorlar demiyorum. Yada çeşitli ideolojik görüsleri silelim değil. Eğer hepsini gözlemlersek onlardan bir şeyler öğrenebileceğimizi düşünüyorum. Biraz daha durulup inançları savunmaktansa bilebileceğimizi bilelim.
Hologram evren teorileri gittikçe değerleniyor. Bir çok fizikçi evrenimizin aslında bir yansıma olduğundan söz ediyor. Bu bilgilerle beraber,10 yıl içerisinde küresel olarak hayat felsefemiz değişebilir.
Ancak bence bilim her ne kadar açıklasada, hayatımızda yaşadığımız bazı fenomenlere bakarakta bu bilgiyi anlayıp deneyimliyoruz, bilmenin ötesine geçebiliyoruz. Mesela rüyalar hakkında düşünelim. Rüyalar bilinç altındaki bilginin dışa vuran hologramıdır ve bize büyük ipuçları verir.
gördüğümüz rüyalar bilinçaltındaki bilginin hologramıdır. peki burada gördüğümüz evren başka bir şeyin hologramı yada yada gölgesi olabilir mi ? kısaca bahsettim...
gördüğümüz rüyalar bilinçaltındaki bilginin hologramıdır. peki burada gördüğümüz evren başka bir şeyin hologramı yada yada gölgesi olabilir mi ? kısaca bahsettim...
Bakın bunu bir nefret mesajı olarak algılamayın. Ancak gözlemdiğim kadarıyla kendilerini düşünüp sorgulayan, bilimsel insanlar olarak pazarlayan bir çok ateist bilin ki bunun tam tersi önyargılı ve bağnaz insanlardır. Bilimsel olarak ortaya ciddi şekilde konmuş ölüm sonrası yaşam yada evreni yaratan zeka gibi konularla ilgili yararlı bilgiler paylaştım. Ancak umrumda olmasa da çok fazla eksi aldım. Çünkü bağlanmışlar ve göremiyorlar. Ön yargısız bakmıyorlar. Dünyaca ünlü bilim insanları bilimsel olarak evrenin özünde bir ve tek olduğunu , her şeyin özde bir zeka tarafından meydana geldiğini söylesede muhtemelen bir çoğu yine düşünmeyip araştırmayıp bunu da eksileyecekler. Lakin şu an uykudalar ve uykuda olduklarını farkedemiyorlar.
bilimin geldiği son noktada her şeyin arkasında bir bilinç olduğu gayet açıktır. Yani kimseye hakaret etmek istemem ama materyalizm saçmalıklarını bir kenara koyup tekrar düşünün. Ayrıca bu video müslümanlığı teizm olarak yaşayanlara da cevap niteliğindedir. Ötede bir tanrıya tapınıp cennete gitmeyi ummak cahilcedir. islam ve bir çok din bunu söylememesine rağmen çarpıtılmıştır. Vahdet kavramı hakkında araştırın varsa sorularınızı sorabilirsiniz.
Her yerdesiniz! Kuantum teorisine göre, insan doğmadan önce de bilinci mevcuttur.
Kuantum bilimi her zaman var olduğunuzu ve de var olacağınızı söylüyor.
Biyolojik ve medikal kimya alanında uzmanlaşan çok saygıdeğer bir bilim adamına göre, siz ve bilinciniz doğmadan önce bile vardınız.
Bilim insanları neden ve nasıl bilinçli varlıklar olduğumuz konusunda hala şaşkın durumdalar.
Teorilerden birisine göre bilinç, kuantum -atomaltı- skalada, evrende daima var olan enerjiyle oluşur.
Teori Einstein’in meşhur sözüne dayanmaktadır: “Enerji yaratılamaz ya da yok edilemez. Sadece bir yapıdan başka bir yapıya dönüştürülebilir.”
Dr David Hamilton, kuantum parçacıklar sayesinde tüm bilincin her zaman evrende var olduğunu ve de olacağını söyledi. Doğduğunuzda ise bu durum fiziksel bir yapıya dönüşür.
Dr Hamilton: “ Her birimizin doğmadan önce bile dünyada var olduğumuza inanıyorum. Her birimiz şu anda fiziksel bir boyuta odaklanmış saf bilinçleriz.”
“Bilim bazen yaşamın rastgele olduğunu söyler; rastgele oluşan atom altı parçacıklardan kaynaklanmaktadır. Ama ben buna pek katılmıyorum.”
“Yaygın bilim, bilincin, beyin kimyasının bir yan etkisi olması gerektiğini söylemektedir.”
“Ama ben beynin bilinci sadece etkilediğine inanıyorum. Tıpkı bir televizyonun bağlantı kalitesinin, sinyal sürecini ve de dolayısıyla da sizin aldığınız görüntü kalitesini etkilemesi gibi.”
“Televizyon programı yaratmaz; beyin de bilinci yaratmaz.”
“Bilinç kainatın temelidir; gerçekliğin her bir dokusuna örülmüştür. Bilinç, zaman ve mekanın ötesine geçmektedir.”
“Eğer saf bilinç olarak var olduğunuz fikrini kabul ederseniz, o zaman doğmadan önce var olmuş olmalısınız.”
“Gerçekten her yerdesiniz. Her yerde.”
Dr Robert Lanza da benzer bir teoriyi paylaşıyor. Lanza, bilincimizin (mind), bedenlerimizdeki enerji yoluyla var olduğunu, fiziksel yapımız son bulduğunda da biocentrism (biyomerkezcilik) adını verdiği bir süreçle serbest kaldığını söylüyor.
Fiziki bedenlerimiz öldüğünde, bilincimizin (consciousness) enerjisi kuantum boyutta devam eder.
Dr Lanza, sonsuz sayıda evrenler olduğunu ve de muhtemelen olabilecek her şeyin bu evrenlerin birinde gerçekleştiğini söylüyor.
Sonuç olarak, bilincin paralel bir evrende var olmaya devam ettiğini iddia ediyor.
Çoğu insanın farkedemediği şey şu ; evet bu bir beyin hastalığıdır. Beyninizde ki nöral yapınız bozulursa veya beyninizdeki bazı salgılarda artış yada azalış olunca meydana gelebilir. Lakin asıl olay şu ki ; eğer herkesin beynini bir şizofreninin beynine dönüştürseydik. Bu sefer bizde bu mantıkla şizofren olacaktık. Yani olay beyinde bitiyor ve bizim bu evreni bu şekilde algılamamızın nedeni beynimiz. O yüzden insanları bu gibi nedenlerden dolayı ötekileştirmenin yanlış olduğuna inanıyorum.
gördüğümüz şeyler oldukça sınırlıdır. bizler ışığın belli dalga aralığını algılayabiliriz. beynimiz bize her şeyi göstermez. örneğin etrafınızdaki wifi dalgalarını göremezsiniz. yada radyasyon dediğimde aklınıza radyasyon görseli gelmez. bunun nedeni biz radyasyonu göremeyiz sadece onun etkilerini gözlemleriz. gördüğümüz şeylerin çok daha ötesi olduğu kanıtlanmış durumda ve yok olma fikri sadece bir ilüzyon.
Bu metinde yazdığım şeyler dinin teizmle alakası olmadığı doğal olarakta ateizmin dini hedef almasının yanlış öldüğü üzerinedir. Ön yargılarını yılın ve anlamaya çalışın.