herkes tarafından bilindiği aşikar olduğu halde dillendirilmeyen gerçeklerdir. nedeni genel olarak söylemeye gerek duyulmayacak kadar durumun ortada olmasıdır ya da bazı çıkarların korunmasının istenmesidir. mesela ilkokul çocuğu düzeyinde kompozisyon yazar edasıyla yazan birine keskin kalem falan demek böyle bir şeydir. o yazıyı herkes okuyor, keskin kalem mi, küt kalem mi, sen yalaka mısın hepsi ortada yani.
17 ağustos 1999 depremi için vakit gazetesinin Ahmet Necdet Sezer'e attığı iftiradır. Sezer'in deprem felaketi sırasında köşkten çıkmayıp, halkın yanında bulunmadığını yazmışlar ama o tarihte Sezer cumhurbaşkanı değildi ve köşkte de oturmuyordu. Cehalet, kin, yalan, iftira bir arada bunu görüyoruz da dini de bunların yanında kullanılmasına anlam veremiyoruz. Dindarlık taslayan bir gazetenin bunları yapması sahte dindarlık maskelerini de düşürüyor.