sözlük gibi türlü fantezilerin ve iğrençliklerin paylaşıldığı bir platformda, türk erkeklerinin sürekli mesajlarına ve diyalog çabalarına esir olan kız olmaktır.
evet azizim, ben de bu durumdan dert yanan bir insanım, hatta şu an okuyorsundur sevgili türk erkeği, bana attığın mesajlar, klasik türk erkeği teknikleriyle iltifatlara boğmalar, facebooktan profilimi bulup, "oha taş gibisin" ondan ekledim demeler... inan benim için hiçbir şey ifade etmiyor. hatta, sana cevap yazdıysam acıdığımdan veya hayata küsüp bileklerini kesmene dayanamayacağımdandı. *
ha! birde bunun kadın tarafı var. şu an diyor; "ulan karıya bak ne sallıyor beyaaa!". abazan versiyonları ise; "ulan keşke bize de yazsalar, gittim nickinin altına 1 sayfa entry girdim adamdan çıt yok".
kaçanın kovalandığı bir dünya bu dünya. gerçi türk erkeklerine bindirdim hesapları hala kaçtığımı sanıyorlar**
neyse...
türk erkeklerinin, türk kızlarına asılması dileğiyle...
bir minikten 'ben bunu okudum ve çok sevdim şimdi sana vericem sen okuyup seviceksin bu kitap bizim uğurumuz olacak' diye alınarak yıllardır baş köşeyi koruyan denemelerden oluşan çocuk kitabı. değerlidir.
--spoiler--
ve şimdi bir yerlerde sen, kalbinin kapılarını aralamış küçük şeylerden söz açan bir yazıyı bitirmek üzeresin. sen bu yazıyı bitirirken benim içimdeki kuşlar çoktan uçmuş olacak... evime konuk olan iki çiçeğe su veriyor olacağım belki..
--spoiler--
esmer erkeğin zaferiyle sonuçlanacak versus.
zira kadına esmerlik çiğlikten başka bir şey katmazken erkek esmerleştikçe serpilir, çekicileşir.
erkekte esmerlikle kombine olan uzun boy ve yerinde bir kiloyla bütün zevk sahibi kadınların hayallerini süsledikleri apaçık ortadadır.
esmer kadın mı demiştik? çirkin işte. boşverelim.
nevizade ye her gidildiğinde buruk bi gülümsemeyle akla düşen hikaye. karşıdakinin yerinde 'keşke sen olsaydın' dedittirir. pişmanlığın cümleleridir. bambaşka bir yeri vardır.
bir attila atalay şahaseri. pıt pıt pıt.
--spoiler--
o, mısır saçlı, habire sümüğünü çeken afacan bir kız, ben dizleri yara içinde haşarı bi velet.. dünyanın zillerini çalıp, vınnn kaçıyoruz.
--spoiler-- http://valizim.blogspot.c...ap-gelirken-buday-al.html
bir ramazan ayı klasiği.
diğer 11 ay alkolü su yapan bünye ramazan ayında içki içmez. oruç tutar, namaz kılar. 1 ay boyunca kendince nefsine hakim olarak insan olduğunu, sevaptan sevaba koştuğunu zanneder.
yeri geldiğinde kendinden bile sıkılmaktır.
2-3 muhabbetten sonra karşındakinden sıkılmaktır, bazen naber nasılsın sorularından sıkılmaktır, olabildiğince her şeyden herkesten sıkılmaktır. belki de bir rahatsızlıktır. bilemiyorum.
örneği için (bkz: ivana)
tek kelimeyle cıvıklık, azgınlık veya sapkınlık. *
aslında bahsedilen bu olay eğer kişi medyatik biri değilse reel hayatta gerçekleşmesi ihtimali yüzde onlardadır. çünkü yaptığının iğrençlik olduğunun aslında farkında olan bu haysiyet yoksunu susar, saklar. fakat olay sanal ortama taşındığında hepsi birer aslandır. kimlikleri belli değildir, kimse edepsizliklerini yüzlerine reeldeki kadar sert bir biçimde vuramayacaktır. alınan bu gaz ve takılan bu kendilerince özgüven maskeleriyle yaşadıkları çarpık ilişkileri meşrulaştırma çabasına girerler. kötü olan tarafıysa yediden yetmişe okunan ortamlarda çoluğa çocuğa kötü örnek olarak iğrençliklerinin yaygınlaşması konusunda attıkları adımdır.
dur denmesi farz olmuştur.
o aslında kötü günün dostu ,şivesiyle, doğallıyla var olan kapıcı abiyle girilen diyaloglardır.
-ahmet abi bak şimdi şurda yazan kitabın 2. sini alıcaksın mavi kapaklı. karıştırma gözünü seveyim çok önemli.
-ooo damamdır o kele sen işi oldu say hele.
-çok kafiyelisin.
bir kaç yanlış denemeden sonra:
-neresi mavi bunun?
-kele böle yeşil gibin böle mavi gibin diye aldım hem galıncana bişey.
'ben de diploma istiyorum aynısından' isyanlarına girişmekte sonuna kadar haklı olacağınız durum.
şöyle ki tıp okuyan bünye bütün aileye 6 yılı-uzar o- zehir eder. ders çalıştığı saat diliminde -bu da tuvalet ihtiyacı ve 4 saatlik uyku dışında kalan zamana tekabül eder- sessiz olmak gönlünü hoş tutmak gibi uğraşlarla günlerinizi geçirirken 'neyse geçsin şu adamın sınavları rahatız' demeye başladığınızı farkedersiniz. oysa sizin de uyduruktanda olsa bir okulunuz ve sınavlarınız vardır. fakat öncelik o olur. hele tus a yaklaşılan dönemlerde kendi kendinize tribe bile girebilirsiniz. size ne oluyorsa? bir de aile boyutu vardır bunun. genel olarak bir kıyaslama sözkonusudur. üvey evlat muamelesi görmeniz kaçınılmazıdır.
-işte bizim oğlan doktor olcak tıp okuyor.
-öyle mi ne güzel kız ne yapıyor?
-ııı kız da avare. çalışmazdı hiç iktisat okuyor.
an itibariyle nasıl olduğunu öğrendiğim.
nasıl mı? gay bir çocuğum olursa onu reddederim diyerek.
oysa gay çocuğuna kol kanat gererek onun sorunlarını dinlemek gerekirmiş. seks hayatı üzerine tavsiye de verilmezse ayıp olur. e annesin sonuçta, onu sen doğurdun.
-kıçını fazla hırpalatma o sana lazım bebeğim
-annişşşş sen kafana takma erkek arkadaşım çok kibar
-işini bilir oğlum benim...
-anne babam nerede?
-hulusi amcanla canım onu hoplatıyor
-ayy çapkın babam benim
defolun gidin allah aşkına. istediğiniz şu toplumu sikeyim.
anlamsız, saçma bir türk klasiği daha.
birinci dünya savaşında yedikleri kazıktan tatmin olmayan müslüman türklerin araplara duyduğu hayranlıktır bir diğer adıyla.
okuduğu arapça surelerin anlamını bilen kaç kişi vardır apayrı bir merak konusu. arapları kutsallaştıran bu müslümanlara türkçe ezan, türkçe dua denildiğinde adama küfür ederler. oysa fransızca okusan duanı almanca okusan yolladığın mesaj değişiyor mu?
araplardan bok ithal etseler alıp yiyeceksin. sakin ol. arap kültürü, arap, arapça, hurma, misvak senle allah arasında bir köprü değil. siz yalnızsınız. seni her türlü duyacaktır. vazgeçin şu takıntılarınızdan.
pek bir anlamlı eylem.
sizi dünya ya getiren, büyüten, sizi deli gibi seven o insanların adını ölene kadar vücudunuzda taşımaktır. tek olumsuz tarafı diğer aile fertleri alınganlık yapabilir. kardeş, abi, abla gibi.
ya çocuk ya da yüzmeyi yeni öğrenen elinde o sünger tabletlerle *suya atlamış bir denyodur.
kendisini iki dakikadan fazla izlemek karın kaslarınıza büyük zararlar verebilir. kafanızı çevirin.
ah benim sözlüğüm çok zordur. bir süre koltuk değnekleriyle takılmak, eğer benim gibi gurur yapıyorsanız
'-yek yaa ben uzanayım ayağa kalkmaya gerek yok' diyerekten oranızın buranızın tutulmasıyla sonuçlanır. 1-1.5 ay alçıyla yaşayıp sonrasında fizik tedaviyle eski bacağınıza kavuşacağınız rivayetleri ile günlerinizi geçirmektir.
öncelikle ahahahahah denerek söze başlanması gereken bir sanaldan merhuma son görevini yerine getirme şeysi.
ben uludağsözlük te karması eksilerde olan bir yazarın gelişmelerde ölüm haberinin ilan edilmesi ardından bir kaç gün sonra ve hala 200 lere çıkarılan karmasını gördüm. cenaze namazı tarzı bir şey mi bu allah aşkına? adam ölmüşte sen artıladın ne oldu? başı göğe mi erdi? onurlandırıyor musun onu?
tam eksileyecekken ölmüş olduğunu görüp artılıyorsundur da. swh. çok şekersin.
uludağsözlük moderatörlerinin bir milyon tane bahane uydurarak entry silmeyi nasıl benimsediklerinin kanıtıdır.
aslında suçu silenlerde değil de yıllardır sizi robotlaştıran sistemde bulmak gerekiyor. toplumun kendi yazıp kendi inandığı yalanlar ardından birisi çıkıp 'aslında öyle değil, al sana kanıt' dediğinde kafasına vurmayı, onu dışlamayı öğreten sistemde. neymiş türkiye de asimile olmuş bir millet yokmuş, neymiş ermeni soykırımı hakkında 'o yok o yok olandır yaşasın türkiye' diye konuşmayacaksan susacakmışsın. herkes senin senaryonu mu oynamak zorunda? 2010 yılında farklı düşünceleri yasaklamaya çalışıyorsan senin gelmişine geçmişine söverler haberin var mı?
velhasıl kelam türkiye yi yerinde saydırıp bir arpa boyu ilerletemiyorsunuz ya alnınızdan öpmek istiyorum.
ismi katliam olarak bilinen homojen bir devlet kurmak amaçlı yapılan temizlik.
milletler bazında duygusal olmanın yersiz olduğunu anlayamayan bazı kesimlerce (türkiye bunun başını çekiyor) 'ühüü müslüman kardeşlerimiz öldü' gibi kendilerince buldukları ortak noktadan* yakalayarak samimiyetsiz bir biçimde korunuyor, güzel hoş. bebek ölmüş, çocuk ölmüş, kadın ölmüş deniyor. yalanlanmıyor bunlar, malesef doğru. fakat çuvaldızı kendinize batırmaya geldiğinde ne oluyor kuzum? hani şu adı geçtiğinde ağzınızdan alev fışkırmasına sebep olan ermeni soykırımı.
zaten 30 yıldır başı terör gibi bir dertle muzdarip olan türkiye nin hala 'iyi çocuk'çuluk oynamasının sebebi nedir? anlaşılması gereken tek konu şu ki: millet içersinde artan her etnik köken çeşidi o ülkenin bütünlüğü adına bir tehdittir.
netice itibariyle demiyorum ki iyi ki olmuş iyi ki o kadar insan ölmüş. yalnızca gerekli sebepleri olandır.
ideal devlet arı olandır.
ataköy de oturmaktır.
her sabah birbirinden 'minnoş' eşofman takımı ile azmini, kendine olan güvenini izleyerek 'hassiktir ordan insan mısın' diyerek gülmektir. site içerisindeki erkek arkadaşlara 'bak bebişe söylerim' tarzı muhabbetler yaparken yüzlerindeki acı dolu ifadeyi izlemek, bebişin fenerbahçeli olmasından dolayı maç günlerinde bütün fenerbahçeli 'ağır abilerin' sessizliğe gömülmesidir. eğlencelidir.