Dünden kalan düşünceler ile bir günü geçirdikten sonra;
Gecesinde, yarına uyanmak umuduyla gözleri kapatıp,
Bugüne uyanmaktır, hayat.
Baharın kapısında beklediği bir evde,
Henüz sobanın üstündeki kestanelerin çıtırdamaya başlamadığı
Bir kış gecesi,
Bilmem hangi senenin yazından kalma fotoğraflara bakmak.
Aşık olmak, yıllanmış küflü peynire,
Sadece kadeh ağzına kadar kırmızı şarap ile doluyken.
Sevmek güzel gözlü bir kadını,
O gözlerin içinde kendini gördüğün vakitlerde.
Tarifeli bir ada vapurunun düdüğü olmak,
Haber vermek iskelede sevdiklerini bekleyenlere;
Biz geliyoruz diye.
Ahmet Haşim dizelerinde akşam olmak,
Elif Şafak kaleminde aşktan hemen önceki kelimeye sığınmak.
Sevmek güzel gözlü bir kadını,
Bir daha o gözlere bakamayacak olmaktan korkarak.
Ve titremek,
Krakow’un soğuk akşamlarında.
insanlar sokaklarda işe gitme telaşı ile koştururken,
Bugünden bugüne kalma,
Çakır keyfi beş geçe bir kafa.
Sokak lambalarının söndüğü vakit,
Kapanmakta direnmezken gözlerin,
Uyutmuyor olacak hislerin.
Ah o dünden kalma düşünceler,
Düşünceler gözüne uyku girmesini engeller.
Lakin hisler öyle mi,
Bir bebek gibi huzurlu uyuduğun anlarda,
Seni uyandırmaktan çekinmezler.
Hiç bir kış gecesine ait soğuk, titretmemiştir bedenini
O an titrediği kadar kalbinin.
Sevmek güzel gözlü bir kadını,
Sadece sevmek.
Taş binalar,
Krakow soğuğu,
Yanmayan sokak lambaları..
Aşık bir ben,
Yalnız iken sen.
Sevişen siyah ve mavi,
Gebe kalmış beyaz.
Gün ışığı,
Umudun kendinden uzun gölgesi.
Saat geç yaşamak için.
Ölüme giden bir hayat;
Tek istasyon,
Bir yolcu ben.
Ah sevmek!
Küçüklükten bir anı,
Annemin rol aldığı.
Unutmak,
En büyük meziyet.
Rakı sofrasında,
Pişmanlık dost;
Beklemek,
Tabakta kalan bir çatal meze.
Sen binalar,
Ben sokaklar.
Krakow soğuksa,
Bir de istanbul var.
Yanmayan sokak lambaları altında,
Kavuşmayı bekleyen dudaklar.
Aşık bir ben,
Peki neredesin sen?
bugün profesyonel bir şekilde maçı kazandıran adamdır.
şöyle ki, hal ve hareketlerinin amacı zaten ortamı germek, ve rakibi eksik bırakmaktı. başardı.
üstüne üstlük gol de attı.
herif oyundan çıktıktan sonra bile, o ana kadar ekip büyüttüğü gerginlik oyunun son saniyesine kadar sürdü.
bu tarz bir gerginlik, kendi seyircisi önünde oynayan takımı yıpratır.
kusura bakma da profesyonel spor yapmış olan biri hayatında en az bir kere benzer bir maç yaşamıştır. sonunda da kendine kızarsın kaybedince, ulan göz göre göre oyuna geldik diye.
bugün aynı şeyi ev sahibi takımdan biri yapsa, aslan kaplan adam adam denecekti.
bir spor müsabakasında dahi bu kadar kutuplaşan insanlar olarak, sokaklardaki insanların ideolojik olarak birbirlerine nefretle bakmalarının önüne nasıl geçeceğiz gerçekten merak ediyorum.
bir derbi maç sonrası bu ülkede istediğin yasayı geçirir, istediğin torbaları çıkarırsın.
ne kadar da basit!
Akşam.
Bulutlar gündüzden kalma,
Grinin geceyi aydınlatan tonu.
Ben,
Ben sen umuduyla dolu.
En sevdiğin şarkının nakaratı;
Dudaklarında mırıldanmakta olduğun.
ilk baharda yüzüne vuran,
Ilık bir rüzgar...
Tebessümün, kalbime zimmetli.
Ruhum,
Yaprakları aşıklar tarafından koparılmış bir papatya misali.
Bir seviyorum seni,
Bir de sevmiyorum kendimi.
Yahu nasıl sevebilirim,
Kendini ait hissetmediğin bir beni.
Sabah.
Çiğ ile ıslanmış, yaprakları dalların.
Hayallerim,
Uyurken, ayaklarımın yorgan dışında kalması gibi.
Bir ayaz ki gönlümde;
Kör duymamış, sağır görmemiş böylesini.
Yüzme bilmeden,
Yakmışım bütün gemileri okyanusun ortasında.
Bilir misin bilmem ama,
-Sahiden ben seni sevmekten başka bir şey bilmem-
Uzun yolculuklardan hep nefret etmişimdir.
Benim indiğim istasyonda,
Kavuşmanın esamesi okunmaz.
Hatalarım bir ben yarattı bugün,
Dünü varoluş, yarını yok oluş.
Ölüm,
Davetsiz bir misafir kapımda bekleyen.
Tanrı misafirini buyur etmektir tabiatım.
Henüz senin gönlüne misafir bile olamamışken.
Akşam.
Bulutlar gündüzden kalma,
Grinin geceyi aydınlatan tonu.
Ben,
Ben sen umuduyla dolu.
En sevdiğin şarkının nakaratı;
Dudaklarında mırıldanmakta olduğun.
ilk baharda yüzüne vuran,
Ilık bir rüzgar...
Tebessümün, kalbime zimmetli.
Ruhum,
Yaprakları aşıklar tarafından koparılmış bir papatya misali.
Bir seviyorum seni,
Bir de sevmiyorum kendimi.
Yahu nasıl sevebilirim,
Kendini ait hissetmediğin bir beni.
Sabah.
Çiğ ile ıslanmış, yaprakları dalların.
Hayallerim,
Uyurken, ayaklarımın yorgan dışında kalması gibi.
Bir ayaz ki gönlümde;
Kör duymamış, sağır görmemiş böylesini.
Yüzme bilmeden,
Yakmışım bütün gemileri okyanusun ortasında.
Bilir misin bilmem ama,
-Sahiden ben seni sevmekten başka bir şey bilmem-
Uzun yolculuklardan hep nefret etmişimdir.
Benim indiğim istasyonda,
Kavuşmanın esamesi okunmaz.
Hatalarım bir ben yarattı bugün,
Dünü varoluş, yarını yok oluş.
Ölüm,
Davetsiz bir misafir kapımda bekleyen.
Tanrı misafirini buyur etmektir tabiatım.
Henüz senin gönlüne misafir bile olamamışken.
Matematik ve türevleri** dir efenim.
7 tane analiz dersi vardır. Mühendisler calculus denen fasulye abaküs hesaplarını görürken dahi, analizdir o dersler.
Yazılımı da bir bilgisayar mühendisi ya da yazılım mühendisi kadar görürüz. Yazılım dersleri ortak çandadır, olasılık numeric analiz algebra gibi dersler ayrı çanlanır.
Hiç bir sayfa yetmedi silmeye,
Kalemimden akan kelimeleri.
Kaç kere aşk yazdı,
Kaç kereden bir fazla ayrılık.
Özlem ile başladı satırlar da,
Kavuşmak veda.
Bir kadına bin şiir yazıldı da,
Binin biri, sayfaların dışına taşamadı.
Ah, han oldu gönül,
Yolcusu pek bol değil;
Şarap doldu kadehler de,
Dolduğu ile kaldı.
Keyfe de keder, kedere de keder,
Bir cigara bile yakmamışken, helak olmuş ciğer.
Hadi her şeyi geçtim,
Ne güzel öldük be,
Henüz ilk nefesimiz yakmamışken ciğerlerimizi.
Açamadan gözlerimi, mavi gözyüzüne;
Sağanak bir yağmur bıraktı, kapkara bulutlar yüreğime.
Binsem bir gemiye,
Ne el sallayanım olur, ne de gideceğim bir liman.
Utanırım tren garına da gitmeye;
Yalnızlığın seferi yok diye.
winning eleven serilerinde sıkça karşımıza çıkan forvet hattıdır.
gerçekten liseliler bilmez. o büyük playstation 1 lerde az mı rrrrrrrrrrrrrroberrrrrrrrrrrrrrrrto carrrrrrrrrrrlos dedirttik be.
edit: ulan be R leri de söyleyemiyorum düşünün çektiğim acıyı.