Chp gibi, yüz yıllık, her olayın içinde olmuş, geçmişiyle kavgalı türk milletinin ön yargılarının hedefi olmuş bir partiyi, dinozorların elinden kurtarıp yeniden halkın partisi yapmak kolay iş mi. Hele ki 20 yıldır nefretin körüklendiği dönemde.
Son bir adım kaldı. Son bir seçim. Dilerim çabasının ödülünü alacaktır. Bu millete chp'nin öcü olmadığını gösterecektir.
Chp'yi kıyılara sürülmüş, izmirli eğlendiren, platin saçlı laik teyze partisi olmaktan kurtarmaya çalışan kişidir. imamoğlu'nun önü akp tarafından kesildiğine göre en güçlü cb adayıdır.
Format konusunda biraz daha hassasiyet gösterilirse ben burda kalırım gitmem. Ekşi'nin siyasete batmış ortamı sıktı artık. Burda cinsellikli konular falan oluyor, daha eğlenceli bi ortam var.
Beklenendi. Göz dağı vermek istediler. Ne Kadar başardılar bilmem.
Aday ya ana muhalefet partisinin lideri olur ya da istanbul belediyesini kazanan kişi olur. Seçim kazanmaya bu kadar yaklaşmışken, mansur yavaş aday falan yapılmaz.
Avrupa'dan gelen arkadaşlarıma karşılama sonrası ilk tavsiyem şu oluyor genelde "bu ülkedeki insanları kendi memleketlerinizde yaşayan mutlu insanlarla karıştırmayın. Bu ülkede tanımadığınız kimseye espri, şaka yapmayın".
Çünkü bu millette para yok arkadaş. Bu kadar basit. Sabahtan akşama kadar üç kuruş için kölelik yapıyor bu insanlar. Para yoksa, paranın satın aldığı en değerli şey olan "kaliteli zaman" da yoktur. Ne bir hobileri vardır ne de sosyal hayatları. Sosyal medya gündemini açın bakın bi. Sürekli içinde olduğunuz için size normal gelebilir ama dünyada bir tane bile millet yoktur türkler kadar siyaset konuşan. Niye? Çünkü boş bakkal taşak tartar da o yüzden. Cebinde paran olsa ve hayatı deneyimleyebilsen, gün boyu oturup sosyal medyada siyaset mi konuşursun.
Cazip bir teklif. Şöyle bir kenara çökelim bakalım. Yalnız burası ekşi sözlükten daha beter bir format yetmezliğinin pençesinde. Rahmet okutur yani o derece.
Biz o eşiği geçeli çok oldu. Hala buna şaşıran, nasıl olur diye soran var. Siz türkiye demokrasisini, batı demokrasisi ile karıştırıyorsunuz. Türkiye'de sonradan eklemlenmiş demokrasi vardır. Açın bakın tarihe, hangi ülkeye demokrasi - vatandaşlık hakları bizdeki gibi tepeden inmiş. Bizde var mı monarşiye karşı halkın verdiği bir tane hak mücadelesi, bir tane savaşı. Tanzimat da, meşrutiyet de, cumhuriyet de tepeden inmedir.
Bedel ödenmeden, bedavadan, havadan kazanılanın değeri bu kadar olur işte. Bazen eklenir bazen çıkartılır.
Akp lehine olunca sanata, futbola, okula, camiye, orduya siyaset karışabilir. Aleyhte olunca "auuuwww". Bir de sıkışınca şey var "birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu şu günlerde zart zurt..."
Seçimle belirlenmesi gereken tff başkanlığını, merkezi atamaya çeviren hükumetin yıllardır yaptığı şeydir.
Benim için marlon brando'dur. Adam rolü oynamıyor, yaşıyor. Şirket ofisinde virgil solozzo ile yaptığı kısacık konuşmadaki hal hareketlerini, jest mimiklerini izleyin. Bu bile yeterli.
emojili entry yazan çaylaklar yazar yapılmaya başlandığında yarısı kapanmıştı zaten. Bir günde 10 bin yazar alımı son çiviyi çaktı tabuta. Yazar ve entry çöplüğü bir yerdir artık.
sanattır ve sadece sanatçısı icra edebilir. bu işi bilmeyen biri tamamen heves kaçırır, uyku getirir. ben isterim ki partnerim bana olayı anlatmasın, bana olayı yaşatsın, beni ayrıntılarda boğsun. bunun için tecrübeye ve bir edebiyatçı gibi betimleme yeteneğine sahip olmak gerekir. herkes yapamaz.
size şehirler arası uzun yollarda araç kullanıp tecrübe kazanmanızı tavsiye edenlerden uzak durun. hatta mümkünse bu kişileri hayatınızdan çıkarın. isteyerek ya da istemeyerek canınıza kast ediyordur.
otoban olsun ya da olmasın, şehirler arası yolların sürüş dinamikleri tamamen farklıdır. tecrübe gerektirir. şehir içinde 40km hızla giderken kaldırıma çıkma riskiyle, 120km hızla giderken otobüs sollamanın tehlikesi ve sonuçları bir değildir. sadece kendi sürüşünüzü değil, o an etrafınızdaki tüm araçları kontrol etmek zorundasınız. hataya yer yoktur.
yeteri kadar şehir içi kısa mesafe tecrübeniz yoksa, uzun yollarda direksiyona geçmeyin.
ekşi sözlükten gelmeye çalışırken, aslında 2012 yılında uludağ sözlük'e ilk entry'i girdiğimi öğrendim. sorun teşkil eden bu gruba dahil miyim bilemiyorum.
buradaki ilk ve tek entry'm de depremle ilgiliymiş. (bkz: türk kızılayı/#14451110)
anadolu'da hititlerden beri emsali görülmemiş bir fiyaskonun yaşandığı kurum. 10 yıldan fazla bir süredir bu ülkenin deprem hattında olduğu ve her an büyük veya küçük depremlere maruz kalınabileceği , uzmanlar tarafından bilinen bir gerçek olduğu halde ısrarla gerekli olabilecek malzemeleri stoklamamış kurumdur. van depreminde düştükleri durum , yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip istanbulda yaşanması muhtemel bir depreme ne derecede hazır olduğumuzun kanıtıdır. van'a bile çadır yetiştirememiş , bunun savunmasınıda ''dünyada bukadar çok çadır stoku olan ülke yok'' şeklinde yapamış aciz bir kurum. yani yeterli çadır stokunun olmamasını , diğer ülkelerde de olmamasına bağlamışlar. tebrik ediyorum.