maymun'ların ait olduğu soydur. insanlarla birçok ortak özellik paylaşır. evrim teorisinin babası sayılan charles darwin'in 1859'da yayınladığı türlerin kökeni adlı kitap evrim teorisinin temel kurallarını ortaya koyuyorsa da insan ve maymun arasındaki bir ilişki ve akrabalığa yer vermez. şimdiki düşünürler, darwin'in bunu kasten ortalık karışmasın diye yaptığını söylemektedir.
evrim teorisinin söylemedikleri:
insan yani bilimsel adıyla homo sapiens, maymunlardan türememiştir. insanların ve maymunların ataları (zaman bakımından bu 2sinden de önce olması anlamına geliyor) ortaktır. maymunlar evrilerek insanlar meydana gelmiştir demez evrim teorisi, ortak atadan bahseder. yani maymunlar bizim atalarımız değil, filogenetik ağaca baktığımızda en basit benzetmeyle kuzenlerimiz olabilir ancak. ki maymun, bilimsel bir isimlendirme değildir. maymunlar da eski dünya maymunları ve yeni dünya maymunları olmak üzere 2'ye ayrılır.
evrim teorisi ne der:
bugün etrafımızda gördüğümüz binlerce, yüzbinlerce çeşit canlının ortak bir kökeni, atası vardır. bugün yaşayan canlılar ve nesli tükenmiş canlılar da buna dahildir. bildiğimiz canlı hayat tek bir hücrede başlayıp günümüze kadar, zaman içinde değişmeler ve yok olmalar yaşayarak ulaşmıştır.
yapılan genetik araştırmalar, deneyler göstermektedir ki (hücresel ve kromozomsal benzerliklerin karşılaştırılması temel alınmıştır) şempanzeler ile insanların genomu (yani bir canlıdaki DNA'nın tümü, tüm genleri)%98-99 oranında eştir. insanlardaki 2. kromozom'a bakıldığında farklılığın merkezi görülebilir.
insanı şempanze (halk diliyle maymun) den farklı kılan %1-2 lik dna farklılıklarıdır. ve bu farklılık bana bunu yazdırmakta, başlık sahibine de onu yazdırmaktadır.
aslında tuhaf ya da reddedilmesi gereken bir şey değildir. aksine çok harika bir olaydır.
aşk acısı çeken insanın uyanık halden kaçıp rüya görme isteğini kamçılayan sözdür. ancak yine bahsi geçen, aşk acısı çeken kişi bu acı sebebiyle uyuyamakta ve uykusuzluk çekmekte olabilir. bu durum tamamen yıpratıcıdır, yorucudur. sevdiğini uyanıkken de uyurken de göremiyor olmanın verdiği hoşnutsuzluğun yanı sıra acılar içindeki kişi uyuyamamış ve ulusözlükteki aşk başlıklarını doldurmuş olabilir. *
dünyanın en büyük ağacıdır. latince adı "Sequoiadendron giganteum" olmakla birlikte gymnospermlerin gnatales ordosunun taxodiaceae familyasına aittir. dev sekoya olarak da geçer. evet, sekoya cinsindendir. anavatanı abddir. uçları sivridir ve yaprak altında stoma izi bulunur. yaprak görüntüsü açısından taxus baccatayı andırsa da bu özellikleriyle çabucak ayrılır. zaten en uzun ve en büyük kütleli ağaç olarak bilinir. son olarak öz odunu kırmızıdır.
bir çeşit kontrol yöntemidir. eğer öldüyse açamaz mantığına dayanır ve bir umut cep telefonuna sarılır kişi. kapalıysa ölmüştür, açıksa ve açan olmuyorsa daha bulunamamıştır cesedi ama açan olursa ölmediğine inanılır.
insanın ölümüne bile güven duymama durumudur. ha bir de öldüğüne inanıp arayan vardır, mesaj atan falan... o zaman ölülere tavsiyem açmasınlar. sen öldün diye onun da ölmesi şart mı?
(bkz: sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı)
"En ünlü ateist: Artık Tanrı'ya inanıyorum
Dünyanın en tanınmış ateistlerinden (tanrı tanımaz) biri olan ingiliz Profesör Antony Flew, "Araştırmalar gösteriyor ki, hayatın
varoluşunun ardında yüce bir varlık bulunuyor" diyerek Tanrı'ya inanmaya başladığını açıkladı ( 13/12/2004 Vatan- Milliyet )
Reading Üniversitesi'nden emekli olan felsefe profesörü Antony Flew 50 yıldır savunduğu inancından çark etti. 81
yaşındaki Flew gerekçesini ise şöyle açıkladı: "Hayatın var olması için gereken ve içinde inanılmaz bir karmaşık
düzen barındıran DNA araştırmaları, hayatın var olmasının ardında zeki bir varlığın bulunduğunu gösteriyor." 1950'de
yazdığı "Teoloji ve Aldatmaca" adlı makalesi birçok dilde 40 baskı yapan Flew'in Tanrı'ya dönüşü, şu ana kadar onun fikirlerinden etkilenen ateist çevrelerde de büyük tepki uyandırdı. Londra'daki University College'ın biyoloji profesörlerinden Lewis Wolpert, "Sadece bir filozof bu kadar budala olabilir. Gerçek şu ki Tanrı'nın varlığını
kanıtlayacak bilimsel bir veri yok" diyerek tepkisini dile getirdi. Babası rahip olmasına rağmen 15 yaşından beri
kendini ateist olarak tanımlayan Antony Flew, "insanların benim önceki fikirlerimden etkilendiğini düşünecek
olursak, sebep olduğum bu büyük zararı telafi etmeye çalışacağım" diyerek özür diledi."
*alıntı*
yorumum;
bu açıklamayı allahin varligina dair bariz isaretler olarak yorumlayan insanlara hayret ediyorum. böyle bir şeyi ** bariz işaret olarak yorumlayabilecek düşünce yapısına sahiplerse neden reddedenlerin düşüncelerini aksi bir kanıt olarak kabul edemiyorlar anlayabilmiş değilim. hadi onu geçtim saygı bile göstermiyorlar düşüncelere.
ama barizliği su götürmez olan bir şey daha var o da;
her ne kadar aksini savunmuş olsa da özünde * bir insanın yıllarca kendisiyle çeliştiğidir. ha bu arada kanıt olarak gösterenlere hatırlatmak istediğim bir nokta daha var, sinirlendiğinde taptığı allaha söven bir çok müslüman var ülkemizde. ve bunların hepsi de en az adı geçen sözde en üslü ateist kadar ölüm korkusuyla* yaşarken tövbe etmiştir. eh tabii tanrı bağışlayıcı, affedicidir. *
ölüm korkusu deme nedenim; insan ömrünün ortalama süresi. ve tabii bunu burada söyleme nedenim adı geçen sözde en ünlü ateistin 81 yaşında bu açıklamayı yapmış olmasıdır. ona şimdiden burdan rip* diyorum.
sözlük formatını bildiğimden soru olarak yöneltmesem bile bir şeyi merak ettiğimi söylemek isterim; 50 yıldır tanrı yok diyen bir adama nasıl 1 açıklamada destek verebiliyorsunuz, nasıl affedebiliyorsunuz cidden merak ediyorum.
not: bu entry bolca bilgi ve yorum içermektedir. duyurulur ***
24/31- Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
Avusturyalı fizyolog. 1843-1925 yılları arasında yaşamış Breuer, Sigmund Freud'un çalışma arkadaşı ve psikanaliz'in kurucularındandır.Viyana'da yaşamış ve tıp tarihine geçecek çalışmalara imza atmıştır.Özellikle öğrencisi Sigmund Freud ile yaptığı çalışmalar psikanalizin temelini atmıştır.Evli ve 5 çocuk babasıdır.Yahudi kökenlidir. iç kulakta bulunan Cochlea'nın (Salyangoz) kanallarının dengeyi sağlamadaki işlevini tanımlayan ilk bilim adamıdır.
an itibariyle sol frame'i ele geçiren seovi müptelalarıdır. içlerindeki seovi sevgisini sözlüğe kusmaktadırlar. eksi oy almayacaklarına dair bir güvenleri vardır. hepimiz seoviyiz dediklerinde şaşırılmayacaktır.
--spoiler--
marshall new york'a ilk taşındığında yediği hamburgeri hayatında yediği en güzel hamburger olarak tanımlar ve o günden sonra yediği hiçbir hamburgeri beğenmez. ama hamburgecinin yerini hatırlamadığından bir daha asla bulamaz. ve bir gece o hamburgerciyi bulmak için şehirde keşfe çıkılır. mekanın taklidi olan bir yere gidilir ve herkes hamburgerini yerken * hamburgeri beğendiklerine dair çeşitli betimlemelerde bulunurlar. ve lily olaya son noktayı "bu benim yaşadığım ilk burg-azm" diyerek koyar. burger+orgazm=burgazm
--spoiler--