Öğrenciyi o okulu kazandığına pişman eden hocadır. Yetişkin bir üniversite hocası aradan yıllar geçmesine rağmen not açıklamamakta hatta açıkladığı notu geri çekmekte ve öğrenciyi çileden çıkarabilmektedir. Bunlar yaklaşık 2 hafta önce yaptıkları sınavı test olmasına, optik okuyucuyla çok sürmeyecek bir işlem olmasına rağmen okumazlar. Bu sırada orda burda keyif yaparlar,kahvelerini içer ve dostlarıyla sohbet ederler. Sizin de gönül rahatlığıyla böyle şeyler yapamk isteyebileceğinizi düşünmezler.Bu türün en belirgin özelliği kağıda göz ucuyla bile bakmadan not verebilmesidir. Kendilerinin içerde kaybolmadığına inanamadığınız o görkemli, herkeslerin giremediği odalarında yaşarlar. Açıklanan nota itiraz ettiğiniz taktirde ömür billah sizi süründürmekte üzerlerine yoktur. Böyle bir durumda o odanın kapısını kendisinden çok sizin aşındıracağınızı da unutmayın. Sizi kızılacak, hor görülecek, bütün enerjilerini boşaltabilecek varlıklar olarak görürler. Okuduğunuz şehirde yurtta mı kalıyorsunuz, eve mi gittiniz, geri dönecek paranız var mı, acil bir durum olduğu için dönemiyor musunuz bunları hiç umursamazlar ve bütünleme sınavı dediğimiz onların en çok sevdiği olayın içinde buluverirsiniz kendinizi. Memleketten tası tarağı toplayıp geri dönen öğrencileri ' o kadar beddua nereye gitti amk' diye şaşırttıkları da doğrudur. Kimisi biraz daha iyi kalpli olup sizin sayenizde arabasını yeniledikten sonra sizi özgür bırakırlar. Kimisi de bununla yetinmez ve 2 ay sürecek olan yaz okuluyla tatilinizin içine ederler. Kimisi yıllardır kaldığınız dersten mezun olacak olsanız dahi geçirmez. Kimisi ilkokul öğrencisi gibi her haftasonunuzu zehir ederek ödev yapmanıza rağmen haketmeyen birçok insanı bırakmazken sizi bırakır. Tehlikelidirler. Okulu bırakmanıza bile sebep olabilirler.
sözlükten soğuma nedenlerinden bir tane daha. 1lira ile yapılacaklar, 1lira ile yapılamayacaklar... bir zamanlarda sabri sarıoğlu merakı vardı. medyanın cem garipoğluna olan merakı gibi. yeter artık bıktık bu saçmalıklardan biri dur desin!
bir gün öğrencisinin devamsızlığın bıkan kafayı yemek üzere olan bir müdür yardımcısı öğrenciyi yanına çağırır:
-kızım gel buraya devamsızlığın iyice artmış geçen gün babanla da konuştum zaten
-nasıl yani hocam siz babamı gördünüz mü?
-tabi gördüm konuştum diyorum ya
-allah allah bana bile görünmedi daha
-ne diyorsun kızım sen?
-hocam benim babam vefat edeli 10yıl oldu da daha bana bile görünmedi sizle ne alakası var onu anlayamadım.
-hönkkk..
OğLum sus, kızım sus ayy çocuĞum suS ! ztn beyninizde 2 hücreniz var onuda ben öLdürmüyüm.
-Hepinizi bir araya nasıL geLdiniz nasıL topLadılar sizi!
-evladım bu bilgiler çorba değil ki başınızdan aşağı dökeyim...
elinizde bulgur ve biraz da sebze mevcutsa kısır yapabilmek için ideal malzemelere sahipsiniz demektir geri kalan malzemeler gerek çalıp çırparak gerekse komşulardan temin edilir, çay kaşığı yoksa kahvenizdeki fincanı kahvenin ambalajıyla karıştırabilirsiniz, buzdolabınız yoksa ve hava çok sıcaksa kolanızı soğutacak herhangi bir şeyinizde mevcut değilse bir geceliğine camın önüne bırakın sabah donmuş bir vaziyette bulabilirsiniz.
az da yaşasak çokta yaşasak sonu ölüm bu hayatın..bir gün bırakıp gitmek zorundayız herşeyi tüm sevdiklerimizi ne yaparsak yapalım kaçışı yok bunun..bir gün gelecek elde ettiğimiz her şeyi tüm güzellikleri bırakmak zorunda kalacağız belki çok acı gelecek ama bu böle her gün ertelediğimizi sanırız fakat ölüm hep bizimledir bazen en mutlu olduğumuz anda yanıbaşımızdadır bazen hiç beklemediğimiz bir anda...bazende bu yaşamdan bıkmışken...