istemihan
110 (çalışkan)
dördüncü nesil silik 1 takipçi 35.40 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    jon turkler ihtilali

    1.
  1. 1908 yılında yapılan ihtilâlin ismidir.
    Bilindiği gibi 1876 yılında, Mithat Paşa'nın önderliğindeki Jön Türkler hareketi, II. Abdülhamit'le görüşerek tahta geçmesi karşılığında Meşrutiyet rejimine geçilmesi yönünde anlaşmışlar, böylece Türk tarihinin ilk meşrutiyet rejimi ve ilk anayasası da kabul edilmiş oluyordu*. Bu anayasa her ne kadar çok sert kurallar içerip, padişahın parlamento üzerindeki üstünlüğünü gözetse de, çağdaşlarıyla karşılaştırıldığında çok ilerici bir anayasa olarak lanse edilmektedir. Lâkin, bu anayasa fazla uzun ömürlü olamamıştır ve 93 harbi bahane edilerek meclis feshedilmiştir. Anayasa ise resmi olarak yürürlükte olmasına rağmen, işlerliğini yitirmiştir. Mithat Paşa, II. Abdülhamit tarafından önce, Taif'e sürgüne gönderilmiş, daha sonra ise burada boğdurularak öldürtülmüştür.

    Jön Türk hareketi, bu olaylardan sonra işlerliğini yitirmiş gibi gözükse de, ittihat ve Terakki cemiyetinin kurulmasıyla tekrar canlılık kazanmıştır. Hepsi birer askerî tıp öğrencisi olan ibrahim Temo, ishak Sukutî, Mehmet Reşit, Abdullah Cevdet ve Hüseyinzade Ali Beyler tarafından anayasaya tekrar işlerlik kazandırmak ve meşrutiyet rejimine tekrar geçebilmek maksadıyla kurulmuştur. Hareket, sivil alanda başlamış daha sonra ise, harbiye öğrencileri arasında da kabul görerek, askeri alana da yayılmıştır. Özellikle Balkanlar'daki askerler tarafından büyük bir destek görmüştür. Bu coğrafyadaki bitmek tükenmek bilmeyen isyanlar, çete savaşları buradaki askerleri, meşrutiyet yönetiminin, memleketin kurtuluşu için tek çare olabileceğini ve ülkenin bir arada kalabilmesi için yegâne fırsat olabileceği hususunda ikna edici olmuştur. Resneli Niyazi Bey, Enver Beygibi bir çok değerli subay bu dönemlerde ittihat ve Terakki saflarına katılmıştır. ittihat ve Terakki cemiyeti güçlendikten sonra, II. Abdülhamit'e parlamentoyu yeniden açması yönünde telkinlerde ve baskılarda bulunmaya başlamışlardır. II. Abdülhamit'in ise bu isteklere yanıtı üzerlerine asker göndermek biçiminde olmuştur. işte bu olaylar, kanımca ihtilâlin başlangıç aşamasını oluşturur. Bu olaydan sonra, Resneli Niyazi Bey ve Enver Bey başta olmak üzere bir çok subay apoletlerini söküp atmış ve isyan başlatarak dağa çıkmışlardır. Bu durum, ittihat ve Terakki'nin en güçlü olduğu Selanik ve Manastır vilayetlerinde büyük infial uyandırmıştır. Bir oldu bittiyle, 23 Temmuz 1908 yılında Manastır ve Selanik eyaletlerinde meşrutiyet ilan edildiği padişaha telgrafla bildirilmiş, padişahtan durumu kabullenmesi aksi takdirde tahttan indirileceği beyan edilmiştir. II. Abdülhamit, tüm bu olanlar üzerine parlementoyu yeniden açmak durumunda kalmıştır. Yeni bir anayasa oluşturulmuş ve meclise büyük yetkiler verilmiştir. Padişah bu ihtilâlden sonra simgesel bir kukla durumuna düşmüştür ve pek fazla bir yetkisi kalmamıştır. Resneli Niyazi Bey ve Enver Beyler hürriyet kahramanları olarak lanse edilmişler ve şöhretleri ülkenin dört bir tarafına ulaşmıştır. Yeni doğan çocuklara Enver ve Niyazi isimlerini vermek gelenek olmuştur. ihtilâlden sonra Niyazi Bey, köyüne dönüp sade bir yaşamı tercih ederken, Enver Bey ihtilâl ile birlikte bir yıldız gibi parlamış ve önce ittihat ve Terakki'nin yönetim kademesinde yükselmiş daha sonra ise Cemal ve Talat ile ittihat ve Terakki'nin troykasını oluşturmuştur.
    0 ...
  2. 2007 monaco gp

    1.
  3. Sıralama turları şu biçimde oluşmuştur:

    1 Fernando Alonso McLaren-Mercedes 1:16.059 1:15.431 1:15.726

    2 Lewis Hamilton McLaren-Mercedes 1:15.685 1:15.479 1:15.905

    3 Felipe Massa Ferrari 1:16.786 1:16.034 1:15.967

    4 Giancarlo Fisichella Renault 1:17.596 1:16.054 1:16.285

    5 Nico Rosberg Williams-Toyota 1:16.870 1:16.100 1:16.439

    6 Mark Webber Red Bull-Renault 1:17.816 1:16.420 1:16.784

    7 Nick Heidfeld BMW 1:17.385 1:15.733 1:16.832

    8 Robert Kubica BMW 1:17.584 1:15.576 1:16.955

    9 Rubens Barrichello Honda 1:17.244 1:16.454 1:17.498

    10 Jenson Button Honda 1:17.297 1:16.457 1:17.939

    11 Alexander Wurz Williams-Toyota 1:17.874 1:16.662

    12 Vitantonio Liuzzi STR-Ferrari 1:16.720 1:16.703

    13 Jarno Trulli Toyota 1:17.686 1:16.988

    14 Heikki Kovalainen Renault 1:17.836 1:17.125

    15 Kimi Räikkönen Ferrari 1:16.251 No time

    16 David Coulthard Red Bull-Renault 1:17.204

    17 Anthony Davidson Super Aguri-Honda 1:18.250

    18 Scott Speed STR-Ferrari 1:18.390

    19 Adrian Sutil Spyker-Ferrari 1:18.418

    20 Ralf Schumacher Toyota 1:18.539

    21 Takuma Sato Super Aguri-Honda 1:18.554

    22 Christijan Albers Spyker-Ferrari No time

    *

    Kimi Raikkonen yaptığı acemilik sonucunda bir viraj çıkışında ön süspansiyonunu kırarak, ikinci seansta zaman derecesi elde edemedi ve 15. sırada kaldı. David Coulthard ise aslında son bölüme kalmasına rağmen, son viraj öncesi Kovalainen'in önünü kapattığı gerekçesiyle son seansa alınmadı ve 16. sıraya düşürüldü.
    En büyük sürprizlerden birisi ise, Toyota pilotu R. Schumacher' in 20. sırada yer almasıydı. Ayrıca, Fisichella da 4. sırayı elde ederek Renault adına başarılı bir iş çıkardı, ancak bunun gerçek bir derece mi olduğunu yoksa, sıralama turlarına yönelik bir strateji mi olduğunu yarın göreceğiz. Diğer önemli bir husus ise, Mclaren'lerin duble yaparak, bu sezon Ferrari haricinde ilk kez bir takımın pole pozisyonunu kazanmasını sağlamış olmasıydı.
    Yarın saat 15:00 te büyük yarış çok heyecanlı olacağa benziyor...
    0 ...
  4. tarihin en ilginç intiharı

    1.
  5. 1998'de bir Fransızın denediği intihardır. Bu adam oldukça karmaşık bir intihar girişiminde bulundu. Bir deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna bir ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. Sonra zehir içti ve
    kendini ateşe verdi. Uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! Ama devamı daha ilginç. Çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, boylece adam suya düştüğünde asılı kalmadı. Soğuk su yanan elbiselerini söndürmekle
    kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttuğu zehri kusmasını sağladı. Sudan bir balıkçı tarafindan çıkarılıp hastahaneye götürülen adam orada hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi)den dolayı öldü...
    200 ...
  6. saf turk irki

    ?.
  7. Pratik olarak imkansızdır olan önermedir, çünkü Türk ırkı tarih boyunca göçebe olarak yaşamış ve gittiği bölgelerde diğer ırktan ve milletten insanlarla temas etmiş ve etkileşimde bulunmuştur. Günümüzde Türklük kanla ya da ırkla değil, inançla sağlanır. Türk olduğunu ifade edebilen herkes Türktür, bu kadar basittir.
    edit:bu entry'nin hangi amaçla kötülendiğini merak ettim...
    3 ...
  8. roll over beethoven

    1.
  9. chuck berry parçalarından birisidir.Beatles da 'with the beatles' adlı albümünde bu parçaya yer vermiştir.

    i'm gonna write a little letter,
    gonna mail it to my local dj
    it's a rockin' rhythm record
    i want my jockey to play
    roll over beethoven, i gotta hear it again today

    you know, my temperature's risin'
    and the jukebox blows a fuse
    my heart's beatin' rhythm
    and my soul keeps on singin' the blues
    roll over beethoven and tell tschaikowsky the news

    i got the rockin' pneumonia,
    i need a shot of rhythm and blues
    i think i'm rollin' arthiritis
    sittin' down by the rhythm review
    roll over beethoven rockin' in two by two

    well, if you feel you like it
    go get your lover, then reel and rock it
    roll it over and move on up just
    a trifle further and reel and rock it,
    roll it over,
    roll over beethoven rockin' in two by two

    well, early in the mornin' i'm a givin' you a warnin'
    don't you step on my blue suede shoes
    hey diddle diddle, i am playin' my fiddle,
    ain't got nothin' to lose
    roll over beethoven and tell tschaikowsky the news

    you know she wiggles like a glow worm,
    dance like a spinnin' top
    she got a crazy partner,
    oughta see 'em reel and rock
    long as she got a dime the music will never stop

    roll over beethoven,
    roll over beethoven,
    roll over beethoven,
    roll over beethoven,
    roll over beethoven and dig these rhythm and blues
    0 ...
  10. çakırcalı mehmet efe

    1.
  11. Çakırcalı Mehmet Efe, 1871'de izmir'in Ödemiş ilçesi'ne bağlı Türkönü Köyü'nde doğmuş Ege efelik kültürünün en ünlü simalarından biridir.

    Ege Bölgesi'nde efe kültürü (efelenmeler) 17. yüzyıla dayanır. Osmanlı imparatorluğu'nun yapısında meydana gelen askeri ve sosyal değişikliklerin süvari ve kervancı olarak geçimini sağlayan eski akıncıları işsiz bırakması, hükümetler tarafından vergi tahsilatında kullanılan ayanların derebeyi eğilimleri, bitmeyen savaşlar, sonu gelmeyen asker istekleri ve giyim kuşam yasağı zeybek lerin birer ikişer dağa çıkmasına sebep olmuştur. Anadolu'yu Türkleşmesinde temel rol oynayan akıncı torunu zeybekleri zaman böylece kanunun dışına itmiştir.

    Ayrıca, Büyük Menderes Nehri, Küçük Menderes Nehri ve Gediz Nehri'nin uygarlıklar beşiği vadilerinde savunması kolay, kaçış yolları açık dağ köylerinin bulunması, bunları yörenin efeleri ve onların zeybekleri için barınma yerleri haline getirmiştir. Vadilerin verimli ovalarını çeviren engebeli dağlar takip kuvvetlerine yakalanmadan yaşamayı kolaylaştırmıştır. Bazı zeybekler zamanla sivrilerek, devletin otorite boşluğunda kendi otoritesini kurarak, yöre halkının çare aradığı bir merci haline gelmiştir. Efelerin yerini öğrenerek kapılarını aşındıran halkın başlıca şikayetleri ayanların baskısı olmuştur. Bunun dışında cami, yol, çeşme ve düğün yardımı gibi istekler efelere iletilmektedir. Çözümüne katkıda bulunulan her sorun efenin ününe ün katmış, otoritesini sağlamlaştırmiştir. Bunlar bir süre sonra öykülere, türkülere konu olmuşlardır.

    Ege'de efeler başlangıçta genellikle namus ve gururun yol açtığı olaylar nedeniyle dağa çıkmışlardır. Haksızlık, kişisel gurur ve hırslarından dolayı işledikleri bazı suçlar unutulmuş, geriye onları kahraman yapan olaylar kalmış, eklemelerle efsaneleşerek dilden dile dolaşan serüvenleri zamanın gençlerinde bir efeye kızan olarak üne ve saygınlığa kavuşma arzusu uyandırmıştır. Çakırcalı Mehmet Efe de efelerin en önemlilerinden biridir. Çakırcalı bir çok kurallar getirerek efeliğe şan ve onur kazandırmıştır. Kendisinden önce Atçalı Kel Mehmet Efe gibi gerçek bir siyasi düzen kurma yolunda ilerlememiş olsa da, belli bir adalet anlayışını herzaman temsil etmiştir. Kendisinden sonra Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe ve diğerleri bu etik değerlere bağlı kalarak Kurtuluş Savaşı'nda de efeliğe şan ve şeref getirmişlerdir.

    Bir zaptiye çavuşunca öldürülen (ve kendisi de efe olan) babası Çakırcalı Koca Ahmet Efe'nin öcünü almak amacıyla, 1893'te dağa çıkmıştır. Yanında, babasının da kızanlarından olan tecrübeli Hacı Eşkiya vardır. Dağa çıktıktan bir süre sonra ilk olarak zalimliği ile tanınan Mustafa Ağa'nın evini basar. Ağayı halka zulüm etmemesi için uyararak 200 altınına el koyar. Ardından da Kızoğlu Mehmet Ağa'yı dağa kaldırarak, yüklü oranda fidye alır. Eylemlerinden elde ettiği parayı halka cömertçe dağıtır. Özellikle Ödemiş dolayında köylerde genç kızlara çeyiz parası verir, giysisi olmayanı giydirir, evi olmayana ev yaptırır. Hatta köprüler, yollar inşa ettirilmesine önayak olur. Halkın sempatisini kazanması sayesinde köyler ve yörük obaları ona yataklık ederler.

    izmir'den fidye için kaçırdığı bir ingiliz leydisinin de, fidye ödendikten sonra, bir süre daha kendi arzusuyla Çakırcalı'nın yanında dağda kaldığı rivayet edilir.

    Adını kullanarak eşkıyalık yapanlara veya efeliğin adını kirletenlere de acımasızca davranır. Bu çerçevede, Çakırcalı’nın adını kullanarak bir köyü basan ve köylünün kızını kaçıran Arnavut çetesine verdiği ceza, halka zulmedenlere duyduğu öfkenin örneğidir. Dokuz kişilik bu çeteyi saldırdıkları köye getirerek yaptıklarını halkın önünde söyletir, sonra ateşe atarak yakar. (Bu arada, Çakırcalı Mehmet Efe'nin babası Çakırcalı Koca Ahmet Efe'nin Abdülaziz döneminde istanbul'a giderek padişahın sevgisini kazanan, onunla güreşe tutuşan, ondan payeler alan efelerden biri olduğunu belirtmek gerekir. Abdülaziz'e duydukları sempati ile devlete bir dönem boyunca ısınan efeler 93 Harbi'nde müstakil taburlar oluşturarak savaşmışlardır. 93 Harbi esnasında Arnavut milletinin çok kalleşliğini gördüklerinden içlerinde [[Arnavutlar] a karşı bir nefret oluşmuştur.)

    Sonraları Kayaköy'de eşraf kızı Fatma Hanım'la ikinci evliliğini yapan Çakırcalı, bu beldede Rum inşaat ustalarına bir konak inşa ettirmiştir.

    10 Aralık 1910 günü Nazilli'de Karınca Dağları'nda Rüştü Kobaş komutasındaki Düzce ve Adapazarı yöresinden toplanmış Kafkas göçmenlerinden oluşan bir gönüllü zaptiye birliğiyle girdiği bir çatışmada öldürülmüştür.

    Çakırcalı, öldürüldüğü dönemde, Aydın bölgesinin meşhur ağa ailesi Arpazlılar dan Arpazlı Osman Ağa'nın yıkılmış bulunan ve halkın kullandığı Menderes Köprüsü'nü tamir ettirmemesi üzerine Nazilli yakınlarındaki Arpaz köyünü basar, ağanın evini ateşe verip, ağayı kaçırmış bulunmaktaydı (Çakırcalı köprüyü tamir ettirmesini evvelce ağaya tembih etmiş, hatta bir keresinde, rivayete göre, namaza durarak, kızanlarına ağayı sille tokat dövdürmüş, ağa tamir sözü vermedikçe de namazı kesmemiş, ağanın tamir için belirttiği süreyi -6 ay, 5 ay, 4 ay- beğenmedikçe de, iki rekat daha namaz kılmış, ağanın "Çakırcalı, ne bitmez namazmış bu! Tezi yok, hemen tamir ettireceğim!" sözünü aldıktan sonra da "Es-selâmü aleykum ve rahmetüllah" diyerek namazı bitirerek, ağayı salıvermiştir.)

    Kılavuz olarak kullandığı bir çobanın takip edilmesi (kimi kaynaklara göre ihbarı) üzerine Karınca Dağı kuşatılır. Çıkan çatışmada Çakırcalı ölür. Çakırcalı'nın cesediyle birlikte, halka zulmeden Osman Ağa'nın cesedi de bulunur. Çakırcalı ölüme giderken bile halka zulmedenleri cezasız bırakmamıştır. Çakırcalı'nın ölümüne ilişkin olarak ise, Rüştü Kobaş kardeşi Osman Kobaş tarafından öldürüldüğünü raporunda belirtmişse de, kızanı Hacı Mustafa'nın öldürdüğünü, veya çatışma esnasında bir serseri kurşuna kurban gittiğini öne sürenler de bulunmaktadır.

    Belirtildiğine göre, zaptiyelerle başlayan müsademede kendi kızanı (arkadaşı, adamı) tarafından yanlışlık sonucu öldürülmüştür. Cesedi ilk karısı Iraz (Raziye) Hanım tarafından tanınmıştır. Cesedi günlerce Ödemiş belediye meydanında asılı kalmış, daha sonra orada gömülmüştür. Aradan 15 yıl geçtikten sonra karısı Raziye Hanım tarafında köyünde defnedilmiştir. Mezarı ziyarete giden yöre halkı için, mezar mahalline girmeden önce Çakırcalı'dan "destur" istemek adet haline gelmiştir.

    Efelik kariyeri boyunca tam 159 kişiyi bizzat öldürdüğü öne sürülür. Adına yakılmış meşhur Ödemiş'in Kavakları türküsünde ( sonradan izmir'in Kavakları olarak değiştirlen ve yöresinde hala Ödemiş Kavakları olarak bilinip söylenen ) Çakıcı olarak anılan Çakırcalı Mehmet Efe 'dir (türküde "Kamalı Zeybek" şeklinde anılan da bir başka efedir). Türkünün sözleri şöyledir:

    izmir'in kavakları
    Dökülür yaprakları
    Bize de derler Çakıcı
    Yar fidan boylum
    Yakarız konakları

    Selvim senden uzun yok
    Yaprağında düzüm yok
    Kamalı da zeybek vuruldu
    Yar fidan boylum
    Çakıcı'ya sözüm yok

    Efeleri konu alan başka önemli türkü Molla Ahmet Efe türküsüdür.

    *
    5 ...
  12. tepedenli ali pasa

    ?.
  13. 1787-1822 yılları arasında yanya valiliğinde bulunmuş osmanlı paşası.arnavutuluk'un tepeleni kasabasından olduğu için bu adla anılmıştır.yunanistanda yaptığı reformlarla çıkması her an muhtemel olan bir isyanı geciktirmiştir.halka karşı hoşgörülü ve adil davranmıştır.osmanlı sarayından bağımsız olarak,büyük devletlerle ticaret anlaşmaları yapmış ve ilişkiler kurmuştur.diplomasi alanındaki başarılarıyla nedeniyle batı dünyasında müslim bonapart adıyla anılmıştır.1820 yılında başlayan mora isyanında da son derece başarılı olmuş ve yanyaya kadar gelen yunan kuvvetlerini yenmiş ve onları geri püskürtmüştür ve yunan kuvvetlerini tamamen bertaraf etmiştir. ancak bu başarısı 1829 yılında yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasını engelleyemedi.
    0 ...
  14. © 2025 uludağ sözlük