rüyayı görenlerin kimliği hakkında bilgi verilmemiş olan başlık. bayan yazar ise bir aşkın başlayacağına delalet eder, bunu bir rüya uzmanı profesör altıncı nesil söyledi. düşünsenize erkek fakir altıncı nesil yazar kız ise zengin birinci nesil yazar. ve olaylar çığrından çıkar.
topu elle kesmiş olmasına rağmen gözümdeki değeri zerre sarsılmamış futbolcudur kendisi. bir dünya kupası play off maçı, son dakikalar, kıçına kadar terlemişsin, elle topu alıyorsun hakem görmüyor, rakip savunma oyuncuları ne b*k yiyorsa o esnada, elle oynandıktan sonra top gallas'a gidiyor o da tamamlıyor. yok emek çalmışmış da yok falan da feşmekan. lan bi gidin işinize hep ahlak hocası kesildiniz başımıza. ben daha çok çalıştım hak ettim bu maçı diyen adam uzatmaların sonuna kadar maçı diken üstünde bırakmaz. henry'den yeni deparlar bekliyoruz efem.
isviçreli bilim adamlarının derhal bir çare bulmaları gerekir bu ayıba. 21. yüzyılda oturarak sıçmak insanlığın en büyük problemidir. yatarken sıçmak istiyoruz, parası neyse veririz.
yeni bir gülme şekli keşfetmiş adam galiba. ilginç! hoşgelmiş ama gülmesin sakın ben bakamam gülen bir göte. o güler ben gülerim o güler ben gülerim ikimizde iptal oluruz sonunda.
keyif insanıdır. demler çayını, alır yanına, açar televizyonu ve interneti, takar bilgisayarı şarja, her taraftan radyoaktif dalgalar eserken aradan çayını yudumlar. sırtını duvara yaslarken bir ayağını yere paralel uzatır, diğer ayağını dizden yukarı doğru kırarak gel keyfin gel der içinden. keyfi gelmiştir ama yine gel, ne olursan ol gel der. kafa insandır vesselam.
daveti garantiye almak için davet üzerinde yapılan son rötuştur. her ne kadar nezakettendir dese de elin oğlu, kızı.. hazırlan geliyorum mesajı vardır içinde.
kafirlerin bile kendisine muhammed-ül emin dediği, her şeyi yaşayarak öğreten, her alanda cihadın örneklerini sergileyen, tonlarca diktatörün, katilin, demokratın, bürokratın, zalim sistemin, kralın, imparatorun, süper gücün gelip geçtiği dünyamızda hala ilk günkü gibi sade, temiz, ahlaklı, gül kokulu yüzüyle karşımızda duran elçi.
cahillere ayar üstüne ayar veren, kelime dağarcığımızı genişletmemiz hususunda bize pek bi yardımcı olan, teknolojiyle bir alıp veremediğinin olmadığını söyleyerek içimizi rahatlatan misyon adamı (!) hakkı babanın tartışmaları bitiren tespitidir. biraz para kokusu var içinde ama olacak o kadar.
sürekli azınlıkların ezilmesi, yok edilmesi, ortadan kaldırılması, zulüme uğraması, mallarına el konulması ile ilgili yazılar yazan taraf köşe yazarı. bugünkü yazısında da etrafta kilise görememekten duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş bazı konuları aydınlatmaya ve hürriyet'e vurmaya çalışırken. hürriyet ile alıp veremediği şahsen beni ilgilendirmiyor ama kiliselerin 100 yıl önce alındığı gibi bugüne getirilmesini, sayıca hiç eksilmenelerini murad etmesi hiç de anlaşılır bir şey değil. insan biraz uluslaşma, millet olma, kurtuluş savaşı hikayeleri okur. bugün osmanlı'nın hakimiyetine karşı bağımsızlık savaşı verip sonra da ulus devlet haline gelerek osmanlı'nın çekilmesini sağlayan, camileri aynen olduğu gibi koruyan kaç millet var? biraz bu konuları araştırması lazım. fazla iyi niyetli ve aynı zamanda bir ütopyanın peşinde koşuyor sanki. dünyadaki konjüktürel gelişmeleri yok sayarak olmayan şeylerin savaşını vermesi hiç de anlaşılır durmuyor.
parasını çöpe atan kişidir. bu gazeteye verdiği parayı biriktirip her ay bir kitap alsa daha yararlı bir iş yapmış olur hem de kafası karışmaz, ahmet altan'ı, mehmet altan'ı, yasemin çongar'ı ve bilimum komplocu zevatı daha iyi tanır, bunların derdinin aslında demokrasi veya müslümanlık olmadığını görür.
iftira gazeteciliğidir. önce bir konu bulunur, bu konuya iki taraf bulunur, bir taraf üzerinden diğer tarafa eldeki malzemeyle saldırılır. tutar ya da tutmaz, önemli olan bu değildir. önemli olan gündem oluşturmak, konuşulmak, satmak, özgürlük kalkanını kullanarak kafaları karıştırmak.
kızların kafalarına takılanları erkeklere sorarken kurduğu basit cümlecik.
soru: neden aklınız hep cinsellikte?
cevabım: her er kişi kendinden sorumludur. benim aklım hep cinsellikte değil. bu soru bütün kızları kapsayan soruları da beraberinde getirir.
soru: neden güzel bir kız gördüğünüzde hedefiniz tavlamak oluyor?
cevabım: güzel olana her zaman sahip olmak istemiştir insan.
soru: neden kendinizi hep zengin göstermeye çalışıyorsunuz?
cevabım: bu bütün erkeklerin değil, sadece yalancı erkeklerin yaptığı bir şeydir.
soru: kendini beğenmiş tavırlarınızdan neden vazgeçmiyorsunuz?
cevabım: hem güzel kızların peşinde heder olup hem kendini beğenmek! olmaz, ikisi bir arada mümkün değildir.
soru: kıskançlık ayaklarına girip neden kızları ezmeye çalışıyorsunuz?
cevabım: burada amaç kızları ezmek değil, kıskanan erkek farkında olmadan kızı ezerse onu bilemeyiz ama kıskanmak insanın doğasında olan bir şey. herkes de kıskanmaz, kendisini kaptıranlar kıskanır.
soru: yalan söylemeyi beceremediğiniz halde neden bu huyunuzdan vazgeçmiyorsunuz?
cevabım: bunu üzerime alınmıyorum bir erkek olarak, zira bayanların da yalan söyleyenleri vardır ve bunların genele maledilmesi yanlış.
soru: nasıl oluyorda duygusuz olabiliyorsunuz?
cevabım: çünkü biz ottan üremeyiz. tey allam ya.
soru: bir kızdan ayrıldıktan hemen sonra nasıl bir başkasıyla birlikte olabiliyorsunuz?
cevabım: bunu sadece üstün yetenekli erkekler yapar. biten bitmiştir zihniyetine mensupturlar.
soru: futboldan ne zaman vazgeçeksizin?
cevabım: son nefesi verince, bu hayatla ilişkimiz kalmayınca.
soru: yakışıklı erkeklere neden sayıp sövüyorsunuz?
açlıktan ölmekle, bombalanıp ölmek arasında ne fark vardır? sorusunun cevabını aramayan insanın tespitidir. bir insan dünya varoldukça rızkını arar bulur ama savaşlardan arındırılmış başka bir dünya aramakla bulunmaz. burada zalimler ve mazlumlar var. onların da kimler olduğunu biliyoruz. parçalanarak ölmek hiçbir insanın tercihi olamaz ama bizi açlıktan kurtardığını iddia edenler bu tercih hakkını insanların elinden alıyor.
küreselleşmenin ruhuna aykırı istek. evet, müslümanlar avrupa'yı terk edebilir, bunu yaparlar ama avrupa müslümanların ülkelerinden çekilecek mi bu isteğe karşılık? asıl problem işte burada. müslümanların ülkelerini sömürerek ayakta durmayı başarabilen ve gittikçe yaşlanan, doğal kaynağı olmayan ve her daim müslümanların ülkelerine ihtiyaç duyacak sömürgeci zihniyetin merkezi avrupa bu kampanyayı asla desteklemez. ancak kendisini avrupa'nın sözcüsü sanan bir işgüzar dillendirir bunu. ortalama bir avrupa'lı bu kadar aptalca kampanyalar başlatmaz.