türkiye tüketici hakları derneği başkanıdır kendileri. 15 mart dünya tüketici hakları günü ve türkiyede tüketici hakları haftası nedeniyle, bu yılın konusu olan "cep telefonlarındaki haklarımız ve sorunlar" konusunda yaptığı konuşma için: (bkz: ) https://www.youtube.com/w...QP08&feature=youtu.be
bütün hesaplarda kullanılan şifrenin aynı olması durumuna gönderme yapar. ATM şifresi, facebook şifresi ya da e-mail şifresinin aynı olması gibi... life password kötü niyetli birinin eline geçtiğinde asıl kabus o zaman başlar... siz siz olun life password bokuna asla bulaşmayın. ayrıca;
zaman zaman insanda faşizan dürtüler uyandıran yapışkan dilenciler için yolda yürürken kurduğum fantezilerden biridir bu. bir keresinde arkadaşımla kuğulu parkta otururken cebinden bıçak çıkaran bir boyacı, bıçağı bize sallayarak "getir ayakkabını boyayım demişti", terso bir laf söylesek saplayacak anında it herif. "yok kardeş, sağol, yeni boyattım" demekle yetinmiştim o anda. şarbonlu bozukluklar ile yaşamı olanaksız hale getiren bu sürüngenlerden kurtulmak mümkün olsa keşke. çok mu acımasızım? sanmıyorum....
odtü çıkışlı omü sosyoloji bölümü öğretim üyesidir. dersleri harikuladenin harkındadır. 3 saat boyunca full forced ders anlatır, mükemmel çözümlemeler yaparak teorik bilgi ile somut yaşam arasında adeta akışkan bir köprü kurar. Ayrıca derslerde amerika hikayelerini dinlerken USA hayranlığı gözlerden kaçmaz...
özellikle reklamcıların sık sık kullandığı bir yöntem "Food Porn". Yiyecekleri erotik, pornografik yan anlamlarla doldurmak ve sembolik sermayeyi zihinlerde yeniden yeniden üretmek esastır. Anthony Bourdain ilginç bir çalışma yapmış bu konuda, yalnız dikkat izlerken fena acıktırıyor:)) Bkz.
Kaybolan saf ve temiz çoçukluk yıllarına duyulan özlemi ifade eder. "Yurttaş Cane" filminde "Charles Foster Cane" adlı karakterin çoçukluk yıllarında kızağına verdiği isimdir aynı zamanda. Oedipous kompleksi yaşayan "Cane" o dönemde hiç arkadaş edinememiştir ve kendine en yakın arkadaş olarak Rosebud adlı kızağını seçmiştir. Kızak; filmde metafor olarak kullanılmıştır, gerçekte Rosebud; kapitalist dünyanın vahşi kanunlarından uzaklaşıp temiz, saf çoçukluk dönemlerini arzulama haline, anne rahmindeki güven duygusuna gönderme yapar.
gelirde belli bir oranda artıs meydana geldiğinde tüketim eğilimi gelire göre belli bir oranda artış gösterirken, gelirde aynı oranda azalma meydana geldiğinde tüketimin o derece azalmayacağını savunan teoridir. iflas etmiş bir tüccarın hala marlboro içmeye devam etmesi örnek olarak verilebilir.
havuçun flüt, pırasanın keman, bal kabağının davul olarak kullanıldığı, konser sonrasında ise sebze enstrümanlardan çorba yapılıp dinleyice dağıtıldığı orkestradır. Belli bir tarzı yoktur viyana sebze orkestrasının, pop, çağdaş, klasik ve house tarzında şarkılar söylerler.
tekrardan biraraya gelerek müzik yapmalarını beklediğim; gitarda harun, klarnette ferhat ikilisinin tüm müzikal yoğunluğu sırtladığı harika bir ankara grubu. Haa bir de, şuursuzca içen ve konserlere hep sarhoş gelen çellist alişanı yadetmeden geçemeyeceğim. Lütfen bir an önce bir araya gelin ve müzik yapmaya devam edin...
gazi üniversitesi eğitim fakültesinde felsefe grubu öğretmenliği bölümünün en şeker, en karizmatik hocalarından biridir kendileri. gazi üniversitenin gelenekçi, muhafazakar, milliyetçi kurumsal politikasının dışında kalan, daha fazla özgürlükçü olduğuna inandığım akademisyen kişilik. insan hakları konusunda kaydadeğer düşünceleri olmakla beraber, varoluşçu felsefe üzerinde de çalışmaları vardır. Sınavlarda öğrencilerin kopya çekmesine aldırmaz, kendi halinde takılırdı sınıfta. baskıcı eğitim mantalitesinin dışında kalan ve asla öğrenciyi aldığı notlarla değerlendirmeyen sevgili hocamdır aynı zamanda kendileri. kendisini yakın zaman içinde daha nadide eğitim kurumlarında görmeyi beklediğim insandır. teşekürler buradan herşey için
bugünkü kpds sınavına dair izlenimlerimi şöyle sıralayabilirim;
1-)bugün girdiğim,fakat kesinlikle sıçtığım sınavdır. hep aynı teraneler a. koyim, hep güncel ve küresel ekonomi üzerinden iteledikleri akademik metinlerle öğrencileri yamultuyorlar. "china", "middle east", "south asia" gibi sözüklerin kullanımının sık olmasıyla beni ayrıyaten çileden çıkartmış sınav. ne varsa a. koduğumun bölgelerinde artık.
2-)sınavın kendisine özgü kuralları tamamen faşizan tedbirlerle dolu, bırakın kopya çekmeyi sınavda nefes aldırmıyorlar. sınavın son 30 dakikasında hayvan gibi çişim geldi, gözetmene tuvalete gitmem gerektiğini söyledim fakat olmaz dedi, tut dedi, böyle bir salaklık var mı ya? bilgimi mi ölçüyor yoksa fiziksel dayanıklığımı mı anlayamadım!
3-) sınav kesinlikle ve kesinlikle kişinin ingilizce yeterliliğini ölçmüyor, kpds den 80-90 çekenler girsinler bakalım boğaziçinin proficiency sınavına, o zaman görürüm götlerindeki sancıyı.
4-) sınavda inanılmaz derecede sıkıldım, sigara krizine girdim, osurmamak için kendimi zor tuttum sonra önümdeki hatunun kıçını dikizledim, bir ara uykum geldi, sonradan toparlanıp soruları çözmeye çalıştım. elebette hepsini değil, yaklaşık 25 soruyu muallakta kaldığım için salladım, umarım bir daha bu tarzda sınavlara girmem, gerçi yakın zamanda ales var ama ne yapalım, kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek...
5-) sınavdan çıktıktan sonra yaklaşık 7 tane sigara içtim, beynimde kalıcı hasar meydana gelmemesi için hemen eve gidip uyudum. Bir kpds daha götümde böyle patladı.diğer kpds ye girecek gençlere şimdiden bol sabır diliyorum.
Doğuş yayın grubuna ait olan, nasıl ve nerede tüketim yapmamız gerektiği konusunda insanları bilgilendiren daha doğrusu bilinçsizleştiren servis sağlayıcısı zannımca. Mail bültenime "sizinle ilgileniyoruz" başlıklı saçma sapan bir e-posta göndermişler. Tamamen tüketime teşvik amacı içeren markaların ürünlerinin reklamı yapılmakta bu mailde. Kendilerine karşı bir maille cevap verdim elbette, karşı-mail'im şöyleydi:
"Benimle ilgilenmeyin, sizin lanet piyasa politikalarınızdan banane, daha fazla kazanç hırsıyla insanlığın bilinçaltında ne kadar berbat bir imgeye doğru evrildiğinizin farkında mısınız acaba? tek derdiniz satış yapmak, karlılığınızı daha fazla arttırmak, hepsi bu. insanlığın gerçek sorunlarıyla ilgilendiğiniz falan yok, atmayın bir daha bana mail, aksi taktirde yasal haklarımı kullanarak savcılığa suç duyurusunda bulunurum..." diyerekten yüreğime su serptim. pek ütopik bir tavır olsa da beni rahatlatmaya yatecek kadar anlamlı bir yazı olduğu kanısındayım:)
Aşırı derecede endüstriyelleşmiş kapitalist toplumlarda, halkın içerisinde dolanan herhangi bir kişinin, önünde ve arkasında taşıdığı reklam posterine verilen isimdir. Kapitalizmin insan algısı da ancak bu kadar olur. Yakın zaman içinde ellerinde post makinesiyle sokaklarda dolaşan dijital fahişeler de türer, çünkü kapitalist doktrinde ahlak yoktur sadece daha fazla kazanç vardır.
okulu ve avukatlığı sebebiyle son 5 yıldır kocaeli ve istanbul'da yaşayan,kocaeli bölge radyolarının reklam ve jingle kayıtları için sıkça yardımına başvurduğu, ancak vuslat-ı sıla tutkusu nedeniyle izmir'e yani özüne dönmeye karar vermiş neyzen. istanbul barosu konser görüntüleri için; http://www.istanbulbarosu...mp;SubCatID=1&ID=3363
az önce zorunlu olarak gerçekleştirdiğim eylem. Boktan bir yerde yaşıyor olmanın sakıncaları bütün bunlar. Eğer erzurum'un lanet bir ilçesinde(pasinler) yaşıyorsanız, her gün su ve elektrik kesintisine maruz kalıyorsanız bu tip durumlar pek te şaşırtıcı değildir. ama yine de güzel, şikayetim yok, herşey yalnızlıktan...
ing. -den bıkmak, -den usanmak anlamına gelir. Şöyle bir örnek verecek olduğumuzda;
I am fed up with working in this company ( bu şirkette çalışmaktan bıktım, usandım)
KPDS VE ÜDS benzeri teknik sınavlarda bol bol karşımıza çıkan bir yapıdır. "yapmanın, etmenin bir anlamı yok" gibi bir anlama sahip olup, bu yapı sonrasında gelen fiil gerund yapıya dönüşür, yani fiil önüne -ing ekini alır. Örneğin; "there is no point in living in this city anymore" dediğiniz zaman " bu şehirde yaşamanın artık bir anlamı yok" demiş olursunuz.